hesabın var mı? giriş yap

  • ilkokul 3. sınıfta okuyan yeğenimin bugün bana yönelttiği soru.

    diyalog aynen şöyle;
    - dayı, öğretmen ödev verdi. sana soru sorabilir miyim?
    + tamam sor bakalım.
    - 15 temmuz gecesi neredeydin?
    + bu nasıl soru lan? bunu mu merak ettin?
    - hayır. öğretmen istedi.
    + öğretmen sizden 15 temmuz gecesi nerede olduğumuzu mu öğrenmenizi istedi?
    - evet ama zaten kitapta yazıyor. o soruları cevaplamamızı istedi.

    görsel
    görsel

    bence milli eğitim bakanlığı, tarih dersini müfredattan kaldırsın. "15 temmuz" adında bir ders koysun. ya da türkiye tarihini 15 temmuz'dan başlatıp anlatsınlar.

    edit: lazor'un dikkati sayesinde kitap kapağındaki okulun adının da 15 temmuz şehitleri ilkokulu olduğunu öğrendim.

  • mustafa kemal atatürk'ün en net fotoğraflarından birisi.

    netleştirilen fotoğrafta atatürk'ün trablusgarp derne'deki italyanlara karşı savaşırken, savaş uçaklarının bombalamasıyla fırlayan bir kireç taşının yaraladığı gözünün durumu ise ilk kez bu kadar yakından görülmüş oldu.

    gözü nasıl bu hale geldi?

    atatürk'ün akrabası ve yakın arkadaşı, o sırada derne şark kolu komutanı olan fuat bulca, o anları, anadolu ajansı'nda 1924-1928 yılları arasında muhabirlik, hâkimiyet-i milliye'de istihbarat şefliği ve fıkra yazarlığı yapan tarihçi ve yazar cemal kutay'a şöyle anlatmıştı:

    "işte bu sırada gökyüzünde bir gürültü duydum. iki italyan hücum uçağı çok alçaktan uçuyor ve bizim arkamıza saldırarak bombalarını koyuveriyordu. mustafa kemal'in yanına vardığımda onun yüzünü tanınmaz bir halde buldum. bir elinde kılıcı vardı, diğer elinde mendili gözünü kapatıyordu. yaralandığını zannettim. hayır, yaralı değildi. fakat harabeler arasında yıkılan bir sütundan fırlayan kireçli bir taş parçası şiddetle gözüne çarpmıştı. sönmüş kireç olmasına rağmen, bir kısmı göze nüfuz etmişti.

    ocak 1912'deki baskından sonra mustafa kemal, derne'de hastaneye yatırılır. gözü kanlıdır. ateşi vardır. ilk müdahalenin ardından selanik'e dönmesi tavsiyesi edilir ama dinlemez. bir ay kadar hastanede yatar.

    derne komutanlığı'na atanınca iyileşmeden kalkıp savaşa katılır. ancak hastalığı nükseder ve 15 gün yataktan kalkamaz. gözlerini açamayacak haldedir. zarar gören gözü görmüyordur.

    'zamanla açılır' diyen doktorlara inanmaz. 24 ekim 1912 günü derne'den ayrılır. mısır ve romanya üzerinden istanbul'a döner. kasım da viyana'ya gidip, tanınmış bir göz hekimine muayene olur.”

    atatürk burada tedavisine devam etse de gözündeki şehla hal onu ölümüne kadar bırakmaz.

    görsel

  • ilk önce abisi bahattin ışıklardan karşıdan karşıya gecerken bir arabanın çarpması sonu vefat etti. diğer abisi sinan pistte tur atarken motordan düştü vefat etti . babası irfan sofuoğlu kanserden vefat etti. ve en son olarak da yeni doğmuş olan hamza sofuoğlu beyin kanamasından vefat etti. bu yaşta bu kadar acı çok zor be abi allah yardımcısı olsun.

  • "artık nasıl bir vergi ödediysek hem bütçe açığını kapadık hem suriyeli baktık hem de başbakana uçak aldık vay arkadaş"

  • "bir evdeki yeterince içbükey her yüzey, yeterince uzun bir süre sonunda kültablası olmaya mahkumdur" --mengus, 28.03.2005, 02:28, sigarasını hard disk'in anti static plastik kutusuna silkerken.

  • yani, trol vs asla değilim girdilerime bakabilirsiniz. linç yiyeceğim, kaşınıyorum biraz biliyorum ama yazmazsam olmayacak.
    atatürkçü bir öğretmenim. 10 kasım atatürk 'ü anma etkinliğinde alkış olmaz, dans olmaz. dün biz de anma programı hazırladık, alkış yoktu. adı üstünde' anma'. siz kalkıp herhangi bir cenazede dans ediyor musunuz?
    başlığı açanın niyetini bilniyorum, nickaltını incelemedim. sadece başlıktaki girdiye baktım. izlediğim görüntüye çok fazla dayanamadım, anma gününde gülerek dans eden kişilerin alkışlanması nasıl bir görüntü? isimlere göre reaksiyon gösteriliyor artık ekşi sözlük'te. arkadaşlar bir şey ya doğrudur ya yanlış. burdaki yanlış. kim yapmış olursa olsun yanlış. ve burda söz konusu atatürk, farkında mısınız? tüm siyasetin, her şeyin üstünde olması gereken kurucu liderimiz.

  • olay üniversitede geçiyor:
    "hoşlandığım kızın arkasına oturuyorum önce o imza atıyor sonra ben imza atıyorum, arada sessizce evet diyorum, her ders bir prova."

  • görsel

    kız mı dersine çok iyi çalışmış? yoksa siz bu kızın tıp ile alakası olmadığını anlayamayacak seviyede misiniz ?

    ameliyata girip dikiş atması, belki daha bilinmeyen şeyler

    biz konudan anlamadığımız için eve tamirci çağırıyoruz, gelen adamın eksik iş yaptığından huylanıp tribe girip ulan bunun böyle olmaması lazımdı herhalde diyoruz, bu sefer işten anlayan birisi gelince, evet yanlış yapılmış kim bu usta? böyle kablomu bağlanır diyor.

    biz bile yeri geliyor anlamadığımız konularda bile huylanırken yıllarca bunun okulunu okuduk diyen siz nasıl anında durumun farkına varmıyorsunuz? hiç mi mesleki sohbet olmadı aranızda?

    eve boyacı geliyor , fırçayı tutma şeklinden bile hemen anlaşılıyor amatör olduğu.

    lise mezunu kız üç beş kitap okuyup, kendini zeki sanan adamlarla aylarca dalga mı geçti?

    o zaman tıp okumak zor değil?

    ya da…

    o bizim meslektaşımız diyip ( burda yine doktor olmadığını anlayamıyorsunuz) eksikliklerini hatalarını açıklarını görmezden gelerek meslektaşçılık yapıp ses çıkartmadınız? e bide karşıdaki kız olunca kapılar açıldı?

    irdelenmesi ve incelenmesi gereken çok şey var.