hesabın var mı? giriş yap

  • kiz cocugu, babasi calisirken onu mutlu etmek icin ulasabilecegi ve favorisi olan "bal" ikram etmek istemistir. cunku bal mutluluktur, yiyen kisi akilli olur, saglikli olur. kiz bunu ogrenmis ve kabul etmistir.

    - sana bal getirdim. calisirken enerji verir.
    + tesekkur ederim kizim. ama cok tatli olacak. masada birak, sonra yerim.
    kiz bali birakmadan gider. ben "uzdum mu" diye dusunurken elindeki balla tekrar gelir;

    - baba, senin icin tuz ekledim. artik tatli degil. yiyebilrisin.

    ikinci kez negatif cevap veremeyecegim icin "tuzlu bal" yemeye basladim. kendi istegimle yiyecektim ama kizimin "problem cozuldu" algisi, kendi elleriyle bana tuzlu bal yedirmesi icin yeterliydi. tam olarak nasil bir yuz ifadem oldu bilmiyorum. kizim ne gorduyse yeni bir teklif geldi;

    - cok tuzlu olduyse seker ekleyelim mi?

    (ekledik. tuzlu sekerli bal yedim)

    * kizim 4 yasindayken.

  • lanet olasıca kara kıçlı zenci ingilizcesi konuşan, kahrolasıca bir türk olduğumu yüzüme vurmuş test.

    annesine lanet edeyim.

  • 2021 türkiye'si, boğaziçi öğrencileri terörist, bir kadın cinayetinin baş şüphelisi yerli ve milli.

    yorumsuz.

  • istanbul'da yaşayıp istanbul'u övmek için çok çok az sebep vardır. o övenler de toplu taşıma kullanmayan, arabasını park etmek için mücadele vermeyen, doğru düzgün fakir fukara, göçmen vs. ile muhatap olmayan, kendine bol vakit ayırıp şehrin güzel yerlerinde hayatın tadını çıkaran insanlardır. yoksa bu kadar kaosun, fakirliğin olduğu, yaşamın ve paranın pul kadar değerli olmadığı, insanların birçok semtte kucak kucağa yaşadığı, ahır damından bozma evlere bir asgarî ücret kira istenen boktan bir şehri kim niçin över?

  • nuh peygamber o iki yavşak sivri sineği takunyayla güverteye yapıştırsaydı şimdi herkes rahat rahat uyuyordu!!!

  • mutluluğun tek yoludur. kesinlikle.

    iktisat sözcüğünün kitaptaki tanımı şöyle başlar; " sonsuz ihtiyaçların, kıt kaynaklarla karşılanması için...."

    kısıtlar teorisi'ndeki "kısıt" tanımı da şöyledir:" bir sistemin hedefine ulaşmasını engelleyen faktör."

    insan eğer mutlu olmak için yaşıyorsa, yani mutlu olmak hedefse ihtiyaçlarını ve beklentilerini azaltacak. kendi kendisinin kısıtı olmayacak. kendi önündeki engel olmayacak. öyle donanımlı, kalibreli insanlar var ama mutlu değiller. sebep? yine kendileri tabii ki.

    insanın doğasında sahip olduğu ile yetinmeme vardır. bir basamak tırmandikça hep bir üste çıkmak ister, çıkamayınca mutsuz olur hatta farkında degildir belki ama tekrar bir basamak aşağı iner.

    peki ne yapmalı? mutluluk eşiğini düşürneli. basit şeylerle mutlu olabilmeli. beklentilerini hep daha kötüsüne endekslemeli.

    o zaman farkında olmadan mutluluğa kavuşuyorsunuz. mutlu olmak için çabalamaya gerek kalmiyor, insan beyni esasında zayıftır. ne telkin ederseniz ona inanır. bütün mesele inanmakta.

  • - merhaba.
    - merhaba. (gülümseyerek)
    - bir adet malbuş alabilir miyim?
    - tabi buyrun. (gülümseyerek)
    - paket değil dal ya.. dal sigara yok mu?
    - maalesef.. (gülümseyerek)
    - yapacağınız işi s.keyim.
    - :( (gülümseyerek)

  • "columbia" sevdiğimiz ve kullandığımız markalardan biri fakat yurtdışında 1 birime satılan ürün, türkiye'de 2-3 birime satılıyor. bu durum sadece vergilerle açıklanamaz. konu, x'te de tartışılıyor bkz.link.
    columbia merkez ofisi, türkiye distribütörünün belirlediği fiyatlara karışamayacağını belirttiği bir mail attı. kısaca ya boykot edeceğiz ya da 3.000 tl'lik mala 10.000 tl ödemeye devam edeceğiz. umarım columbia türkiye bu uyarıyı dikkate alır.

    edit: amazon'dan daha ucuza alabileceğimi ben de biliyorum. columbia dünya çapında pahalı bir ürün değil. tüm dünyada insanlar makul fiyatlarla ulaşabiliyorlar. bu duruma tepki göstermek en doğal hakkımız.