ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ed sheeran
-
aramaya inandım*, uydum sözlüğe; ama nasıl yazılmamış dediğim bir hayat hikayesine sahip ingiliz müzisyendir.
kendisi kekemedir. ama bir sebebi vardır.
yukarıda bir arkadaş bahsetmiş, dövülesi tip, hortumla ıslatılası sopayla dövülesi diye; heh işte bu herifcağız da 8-9 yaşlarındayken o kadar çok dayak yemiş ki, bir gözüne amblyopia teşhisi konmuş, göz tembelliği.
kabadayılar öyle bir abone olmuş ki arkadaşa, o kadar çok dalga geçmişler ki adam artık sınıfta konuşamaz olmuş ve sonunda bu yediği dayaklar ve mobbing sonucunda kekemelik ve hiç konuşamamazlık durumundan muzdarip oluvermiş.
sonra babası bu duruma dayanamayıp çözüm arayışına girmiş ve rap ile tanıştırmıştır kendisini.
özellikle de yine kendisi gibi bütün çocukluğu boyunca kabdayılığın dibine maruz kalan, bununla savaşmak zorunda olan ve popüler olmayan şarkılarında bu hiklayelerinden devamlı olarak dem vuran birisi ile: eminem bildiğin marshall bruce mathers olan nam-ı diğer slim sahdy
kendisi ile değil tabi ki, müzikleri ile.
herif bu müzikleri dinleyip şarkı sözlerini ezberlerken kekelemediğini farketmiş ve kendisini müziğe vermiştir.
sonrasında hayata karşı tutnabildiği tek dalın bu olduğunu anlayan kardeşimiz, barlarda pavyonlarda elinde gitarıyla boy gösterir olmuş ama fakirliği bir türlü yenememiştir. sokakta, parkta yatmış bir dönem homeless takılmış.
sonra ünlü olmak hayallerine kapılıp yine eminem'in izinden gitmiştir. hikayeyi daha iyi özümsemek için bir ara okursunuz: (bkz: eminem/@chemsuk)
böylece rotayı los angeles'e çevirmiş ve bir şekilde jamie foxx'un radarına girmiş ve tıpkı dr.dre'nin eminem'in elinden tutması gibi jamie de bu gencimizin elinden tutmuştur.
sonrası malum.
hani adama "başarı için ne dersin" sorduklarında demiş ya: "çalın abi, dibine kadar çalın yani canlı konser verin bir gün mutlaka keşfedilirsiniz" diye, yalan yok adamın bildiği bu. zaten çok da ifade edemiyor işte kendisini idare edin artık.
zeki müren
-
çanakkale abidesi yapılırken 1958 yılında maddi imkansızlıklar sebebi ile yapımı'nın duracağı söylenmiş ve kampanya başlatılmıştır.
bunu duyan zeki müren, konserlerini hemen yarıda kesti. önce gazinolardan para toplamaya başladı. tüm sözleşmelerini iptal etti. türkiye’de turnelere çıktı, abide için konserler verdi. şehir şehir şarkılar söyledi. tüm parayı abide'nin inşaatına verdi.
bugün çanakkale şehitler abidesi varsa kim bilir kaç tuğlasında, kim bili ne kadar harcında zeki müren’in katkısı var.
kısacası; milliyetçilik ve ülke sevgisi öyle lafla olmuyor...ruhun şad olsun.
sahibinden.com'daki barok tarzı döşenmiş daire
-
müthiş bir görmemişlik ürünü. hayatımda gördüğüm en leş dekorasyona sahip ev. o dolaplar pahalı diye estetik olmak zorunda değil güzel kardeşim.
28 mayıs 2019 ekrem imamoğlu'nun esnafla diyaloğu
-
imamoğlu'nun öyle bir şey demediğini adı gibi biliyor. sadece seçilmiş cahilliğe ve biata devam etmek istiyor. bilinçli cahilliktir bu. sonumuz hayrolsun.
cep telefonu sayısı 23 milyondu şimdi 72 milyon
-
patatesin 15 kilosu 23 milyondu, şimdi 72 milyon ahmet'çim, onu nabıcaz.
akılda biri varken başkasıyla beraber olmak
-
herkes kötü diyor, adice diyor, çirkin diyor tamam ama beynine nasıl söz geçirebileceğini söyleyemiyor kimse. aksi de mümkün olmuyor işte kimi zaman. misal benim kira borcum 3 olmuş, ev sahibim gitmiyor aklımdan, gitmiyor amk. ne yapayım lan ne yapayım ben, manitayı mı terk edeyim, ne edeyim. konuşurken herkeste laf bol tabi.
varoluşu sorgulatan şarkılar
-
her ne kadar "yaşamda bazı şeyleri çözdüm bence" diye boyumdan epey büyük sözler etsem de ara sıra uğrayan varoluşsal krizlerimle boğuşmak ve varoluşumun acısını dindirmek zorunda kalıyorum. bu bazen çok zorlu oluyor; çünkü bir bedene sıkışmış haldeyken ve tüm o düşünceleri beynime üşüşüp adlarını bile bilmediğim onca duygu boğazımda düğümlenmişken kimsenin kapısını çalamıyorum. kendimi daha çok bir battaniyenin altında usul usul ağlarken ya da duvara dönüp kafamı vururken buluyorum. yalnız olmadığımı biliyorum; ama kimseyle bir de olamıyorum. öyleyse dans! renk! bu da bir seçenek elbette. bu kadar delirene kadar önce dibe, ama epey bir dibe bir batmam gerekiyor. diyorum ki "batayım lan!" bu batma anlarında beni hiç yalnız bırakmayan bir şey var ki kendisi mucizevi bir şey: müzik! çünkü müzik, varoluş acısını dindirmenin yollarından biridir de. peki ben ne yaptım? varoluş sıkıntısı çektiğim anlarda dinlediğim şarkıları derledim ki varoluş sıkıntısı çeken ve belki de müzik zevki benimkine benzer kişiler varsa kendilerine şarkıları ileterek bu süreçte yalnız hissetmemelerine yardımcı olabilirim.
kriz anlarım düşündüğümden fazla ve çeşitliymiş. bana varoluş sıkıntısı yaşatan türlü türlü şey var ve bu aşağıda paylaştığım listedeki şarkıları da ona göre dinliyorum aslında. yine de hepsi dönüp dolaşıp aynı kapıya çıkıyor.
fleet foxes - blue spotted tail (sözleri: #22959264)
bülent ortaçgil - zamana sıkışmış (sözleri: #1910650)
bülent ortaçgil - yüzünü dökme küçük kız (sözleri: #719495)
evdeki saat - deli miyim (sözleri: #71875575)
kodaline - big bad world (akustik) (sözleri: #36951734)
fikret kızılok - ama babacığım (sözleri: #8671886)
fikret kızılok - inişlerim çıkışlarım (sözleri: #3495460)
deniz tekin - böyle (sözleri: #53303498)
low roar - give up (sözleri: #43758261)
halimden konan anlar - sıkıntı var (sözleri: #36741502)
zardanadam - hepsi hepsi hayat nasıl olsa (sözleri: #2960034)
eddie vedder - society (sözleri: #26620842)
villagers - nothing arrived (akustik) (sözleri: #67087086)
johnny flynn and laura marling - the water (sözleri: #28948077)
patrick watson - the great escape (sözleri: #24943989)
agnes obel - riverside (sözleri: #20897629)
kesmeşeker - tek kişiyim ben hala (sözleri: #6569584)
great lake swimmers - this is not like home (sözleri: #8922766)
not: şimdi bana "ne kadar da işsizsin" diyecekleriniz çıkabilir. aslında işsiz olmak şöyle dursun, ölümüne yoğunum; ama ben dinlenmek için hiçbir şey yapmamak yerine yine bir şeyler yaptığımı fark ettim. her neyse. kimseye yararı olmazsa bile kendime liste çıkarmış oldum. aklıma geldikçe güncellerim.
ekleme: liste güncellendi.
anne replikleri
-
-kızım niye bana telefonda zengin çocuğu gibi annecim diyosun? normal anne desene.
abdülhamit'in torunlarının t.c.'den istediği miras
-
halktan gaspettiklerini geri istiyorlarmış, üçün başını alacak torunların istediği mirastır.
edit: gg'miş anca bu kadar yumuşattım.
hakime cevap veren memurun sürülmesi
-
26 nisanda tutanak tutulmuş. 27 nisan'da görevlendirme adı altında sürgüne gönderilmiştir. bir de adliyeler yavaş çalışıyor diyorlar.
asch deneyi
-
sosyal psikoloji derslerinde tüm amfinin ağzını açık bıraktıracak birkaç deneydendir. diğeri için (bkz: milgram deneyi)
norm etkisine güzel bir örnek olan deneyde gerçek 1 katılımcı 3 ya da 4 tane ise işbirlikçi vardır. işbirlikçi sayısının fazla olmasının daha sonra yapılan deneylerde etkisiz olduğu görülmüştür. bir masa etrafına oturan işbirlikçilere ve gerçek katılımcıya 3 tane birbirinden farklı uzunluklarda çizgi gösterilir ve dördüncü çizginin diğer 3 çizgiden hangisiyle aynı uzunlukta olduğunu söylemeleri istenir. bu deneyde gözlemlenmek istenen gerçek katılımcının doğru cevap vermesi üzerinde grup etkisinin ne boyutlarda olduğudur. asch deneyi defalarca tekrarlamış ve sonunda görmüştür ki gerçek katılımcılar işbirlikçilerin verdikleri yanlış cevaplara inanmasalar bile gruba aykırı davranmaktan kaçınıyorlar.
işbirlikçilerden yalnızca biri (kalın camlı gözlük kullanıyor olsa dahi) gruptan farklı bir cevap verdiğinde gerçek katılımcının da doğru cevabı verme oranının arttığı görülmüş.