hesabın var mı? giriş yap

  • polisi polis, kanunu kanun olan memlekette gerçekleşmiş olay. böyle manyakların defterinin dürülmesi toplum acisindan sevindirici.

  • sürekli kitap aldığım sahafta şöyle bir diyaloğu duymama neden olmuştur;

    çocuk: neden pahalı o kitap o kadar?
    sahaf abi: pek bulunmayan bir baskısı
    çocuk: olsun. marquez o kadar iyi bir yazar değil ki.
    sahaf abi: kalk git lan bu dükkandan!!

    edit: hazır başklıktaki en beğenilen entry bu olmuşken bir de bruada belirteyim. ekşi şeylere de giren o satırların marquez ile pek alakası olduğunu düşünmüyorum. veda mektubu diye paylaşılan şeyin ise kesinlikle ama kesinlikle marquez ile alakası yok.

  • -s!-
    pottermore'da verilen bilgilerle hikayesini tam anlamiyla ogrendigimiz ve rowling'e duyulan sayginin kat kat artmasina sebep olan adamin dibi.

    rowling'in karakteri yaratirkenki motivasyonu gercekten takdire sayan. rowling lupin'i yazarken hiv/aidsle yasayanlarin maruz kaldiklari ayrimcilik ve stigmadan ve toplum eliyle zorla itildikleri yalnizlik ve outcast olma halinden etkilendigini soyluyor. tipki bir hiv + gibi lupin de dislanma korkusuyla tibbi durumunu (harry potter evreninde likantrofi bir cesit enfeksiyon gibi tarif ediliyor.) gizlemek, is bulamadigindan yeteneklerinin cok cok altinda islerde calismak zorunda kaliyor. dahasi, kurtbogan iksiri gibi bir tedavi yontemi kesfedildiginde, tipki antiviraller ilk kesfedildiginde hiv pozitiflere oldugu gibi tedavi masraflarini karsilayamiyor bile. ote yandan kendine sans verildiginde butun ogrencilerin sevdigi bir ogretmen olabiliyor. durumu ortaya çıktığında ise toplum, basarisini ve yeteneklerini goz ardi edip onu istifaya zorluyor. en guzeliyse karsisina konan fenrir greybeck gibi bir psikopatla insanlarin karakterlerinin tibbi durumla alakali olmadigi, bir kurtadamin da tipki herkesin, tipki hiv pozitiflerin de oldugu gibi iyi ya da kotu olabilecegini gosteriyor.

    lupin'in kurtadam olusunun oykusune donersek. baba lupin dunya capinda taninan bir sihirli yaratiklar uzmanidir. voldemort'un yukseliste oldugu ve adam topladigi donemde sihir bakanligi buyulu yaratik ve varliklarin politik duruslarini ogrenmek ister ve uzmanlarin goruslerine basvurur. bu sirada oldurulen iki muggle cocugu konusunda greybeck'in ifadesi alinmasi soz konusu olur. ifade alinirken lupin de hazir bulunacaktir. greybeck'in lupin'e hakaret etmesi uzerine baba lupin butun kurtadamlarin canavar oldugunu ve oldurulmesi gerektigini soyler. bu kendi gorusleri degil toplumun genel gorusudur; ancak sinirle bunu soylemistir. daha sonra greybeck durusma salonundan kacar ve lupin'in soylediklerini diger kurtadamlara bildirir. birkac gece sonra da o sirada bes yaslarinda olan remus'u isirarak babasina verebilecegi en agir cezayi verir.

    babasi omrunun geri kalaninda sozlerinden pisman olur ve uzun yillar ogluna bunu anlatamaz. aile remus'un durumunu gizlemek icin kacak gocek bir hayati yasamaya baslar. hogwarts'a gelene kadar remus'un hic arkadasi olmaz. daha sonra da arkadaslarini teker teker kaybedecek, tam evlenip baba olduğundaysa oldurulecektir.

    remus'un acikli hayatinin en kotu yaniysa karisi tonksla birlikte harry potter evreninin en sikindirik olumune kurban gitmeleridir. oldukca onemli bu karakterlerin off-screen oldurulmesi bence bir ayiptir. tonks ve lupin'i kimin oldurdugunu bile rowling ozel olarak aciklayana dek bilmeyisimiz ( sirasiyla bellatrix lestrange ve antonin dolohov) kabul edilebilir bir sey degildir.

    remus lupin standart bir acilarin cocugu degil, derin bir karakterdir ve bu kadar sevdiğim birinin hiv+lerin yasadiklarini yansitmak niyetiyle yazilmasi da beni ayri bir mutlu etmistir.
    -s!-

  • “among us” yani “aramızda” anlamına gelen oyunda gem (ingilizce cem diye okunur) karakteri ile cem’in aramızda olduğunu güzel imgelemiş olabilecekleri gibi tamamen uydurma da olabilir.
    komplo teorisi bir yana bu seviye zenginlikte o güne dair her bir metadan insan olan kurtulmak ve bir daha yaşamamak ister ama işte…

  • --- spoiler ---

    - sıdıka, yavrucum... annesinin bi tanesi, bıcırık kızım benim...
    - aman allahım, bana iyi davranılıyo... hayırdır... ettiğim dualar, yağmur dualarıyla birlikte işleme kondu heralde... şükür, bugünleri gösterene...
    - niyeymiş kız! daha geçen gün ben sana bi kere daha ''bıcırık'' dedim...
    - geçen gün dediğin beş ay oluyo... bi kere de 1991'de babam sarhoşken saçımı okşayıp ''boncuk gözlü kızım'' dediydi... sonra 1992 temmuzunda abim beni bi sevgi gösterisi sırasında sırtına almaya kalkışmıştı... düşürünce bileğim burkuldu ama olsun... özetle, günlüğümdeki kayıtlara göre toplam üç kere sevildim şimdiye kadar... bi bu son ''bıcırık'', etti dört...
    - en aşşa yedi sekiz vardır, sen hatırlamıyosun... ilk çişini söölediğinde baban sana ''afferin benim düğme burunlu kızıma'' demişti mesela... hatta hiç unutmam, abin seni kıskanıp akşama kadar ''benim de çişim vaar'' diye bağırdı... sonra baban kızdı, abine iki tane vurup kömürlüğe kitlediydi... abin kömürlüğün camından atlayıp kütahya'ya kaçtı, benim tansiyonum 22'ye çıktı... abini bi hafta sonra bulabildik. 14 yaşına kadar da yatağa işedi...
    - ay yeter anlatma anne, bilsem söölemezdim çişimi... ne o, babam bana sevgi gösterisinde bulunmuş, nerdeyse aile faciası be! hay düğme burnum kopaymış...
    - elleme burnuna! anneyle konuşurken burunla oynanmaz...
    - hay ağzına sağlık annee; azarla azarla... oh be rahatladım... ne o ööle ''bıcırık'' filan... nerdeyse ruh sağlığım bozuluyodu... insan öz kızını aniden sever mi?

    --- spoiler ---