ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kıbrıs romanları
-
kıbrıs adasında geçen ve genelde kıbrıslı türkler ve rumlar arasındaki etnik çatışmalar ekseninde yoğunlaşan romanlardır. roman olmalarına karşın, genelde gerçek ve tarihi olaylarla desteklendikleri için oldukça etkileyicidirler. birçok roman olmasına karşın, popülarite ve edebi lezzet anlamında şöyle bir sıralama yapılabilir;
1. bitter lemons of cyprus (kıbrıs'ın acı limonları) - lawrence durrell (ingiliz koloni yöneticisi durrell tarafından yazılmış gezi-gözlem yönü ağır basan uzak ara en ünlü kıbrıs romanı, ama beklediğim kadar iyi bulmadım)
2. love & death in cyprus - harry blackley (iskoç asıllı avustralyalı blackley'nin çok bilinmeyen ama güzel bir aşk romanı)
3. death in cyprus - m. m. kaye (ingiliz yazar kaye'den güzel bir kıbrıs hikayesi)
4. the sunrise - victoria hislop (ünlü ingiliz yazardan yeni yazılmış taze taze bir kıbrıs hikayesi, yine etnik çatışma döneminde ve 1970'lerde gazimağusa'da geçiyor)
5. the cypriot - andreas koumi (1950'lerde geçen bir aşk hikayesi)
6. pentadaktylos - robert egby (ingiliz yazardan aşk hikayesi)
7. a lady's impressions of cyprus in 1893 - elizabeth alicia maria lewis (adanın yeni ingiliz kolonisi olduğu dönemde gözlemler içeren bir kitap)
8. a walk with aphrodite - peter breakwell (yine gözlem yönü ağır basan bir roman sanırım)
9. my old acquaintance yesterday in cyprus - barbara cornwall lyssarides
10. emerald aphrodite - roger dawson
11. face of an island 24 short stories from cyprus - panos ioannides (ioannides editörlüğünde hazırlanan kıbrıs'ta geçen 24 kısa öykü)
12. the language of the heart - tina kemp
13. tolou and the cats of paphos - geoff unsworth (orwell tarzı hayvanlı mayvanlı ilginç bir roman)
14. mersin-10 turkey six years in northern cyprus - eddie girdner (amerikalı profesörün kktc anıları)
15. travels in the island of cyprus - giovanni mariti (bilinen en eski -1760- tarihli kıbrıs gezi ve gözlem kitabı)
balıkesir'de kaportacılık yapan vatandaşın isyanı
-
bugüne kadar erdoğan'dan başkasına vermemiş. millet onun bu seçiminin bedelini ödemiş bugüne kadar, biraz da kendisi ödesin.
meb'in 24 kasım'da hediye kabul etmeyin yazısı
-
aynı şekilde sadece öğretmenlere değil devletin her kademesinde a'dan z'ye hediye işi yasaklansa. saatler, altınlar, bilgisayarlar falan hediye edilmese...
e:imla
ümit erdim
-
bir kaç yıl önce(2018 veya 2019 hatırlayamadım tam) , gecici olarak istanbul anadolu yakasında bir benzlikte pompacılık yapıyordum. biraz mental açıdan kötü dönemlerimdi. neyse
bir gün ümit bey geldi.kibar bir şekilde hal hatır sorup, istediği miktarı söyleyip markete yöneldi. açık kahve(veya koyu lacivert ) rengiydi sanırım, bir bmw ile gelmişti. verdim benzinini, beklemeye koyuldum.
hava buz gibi. ellerim donmuş. ümit bey karşıdan geliyor. elinde, starbucks makinesinden alınmış koca boy kahve. yüzünde bir gülümse ile bana uzattı ve "afiyet olsun" dedi..
uzun zamandır düşünürüm. o kahveyi benim için mi almıştın ümit bey, yoksa tadını beğenmeyip de, çöpe gitmesin bari deyip mi verdin bana :)))))
her durumda da klass bir insan. o an beni çok mutlu etmişti.işi rast gitsin...kahve + mütevazililiği
not : o makineyi her gün görür, bazen canım ceker ama kazandığım paraya göre lüks kaldığından almazdım hiç. sizin sayenizde ilk kez o gün içmiş bulundum :)
edit : ümit bey twitterda bir yazarımıza cevap vermiş entry e dair : "bunun redbull, kola, dondurma, bisküvi versiyonlarını da duyabilirsiniz. insanların enerjisi ve iletişimleriyle alakalı biraz anlık gelişen rutin refleksime dönüştü sanırım"
edit : sene eklendi.
edit: tamam arkadaşlar. en güçlü ihtimaller. 1.bana aldı 2.aslında kendine aldı ama beni görünce içinden bana vermek geldi o an. :) ya önemli değil. o an çok mutlu olmuştum.
kot pantolonun bacak arasının erimesi
milli beka hareketi başkanının özgeçmişi
-
normal bir şirkete bu tarz bir özgeçmişle gittiğimi düşünüyorum da... (düşünemedi)
döverek kapı dışarı ederler herhalde. hemen gidip 5/b sınıf başkanlığımı, 6/a kızılay kolu başkan yardımcılığımı özgeçmişime ekleyeyim.
tacizcinin sokak ortasında hadım edilmesi
-
ulan çok değil, daha birkaç ay önce piçin biri, kızıma tecavüz etti diye suçsuz günahsız gencecik bir çocuğu öldürdü. sonra çocuğun tamamen suçsuz olduğu, kızının başkasından hamile kaldığı, çocuğa iftira attığı ortaya çıktı.
o olayla alakalı başlığa da , helal olsun, şöyle delikanlı baba, böyle kahraman baba, ellerin dert görmesin, az bile yapmışsın vs. diye embesil embesil yazan gerizekalılar şimdi de bu başlığın altında bitmişler hemen.
ulan herkesin kendi adaletini sağlayacağı bir sistemin sağlıklı olmadığını adamlar yaklaşık 4000 yıl önce anlamış da suçluyla suçsuzu ayırdedebilmek için bir hukuk sistemi ortaya koymaya çalışmışlar. sene olmuş 2018, siz süper zekalar hala bu barbarlığa alkış tutabiliyorsunuz. çöl maymunları sizi.
yazık vallahi, çok acıyorum şu ülkenin aklı başında, vicdanlı insanlarına. sizle aynı topraklarda yaşamak zorunda olmak çok büyük dert.
edit: link
asgari ücret 1300 tl olacak demedik
-
son 24 saatte duyduğum en güzel haber.
çocukken yapılan abukluklar
-
yedi sekiz yaşlarındayken o zamanlar bıçkın bir ergen olan halamın oğlunun dandirik teybinden tekrar tekrar ibrahim tatlıses'in seni yakacaklar şarkısını dinleyip hüzünlenirdim, gözlerime yaşlar dolardı. " seni yakacaklar benim yerime, seni tanrı bile affetmeyecek". kimi yakacaklar ulan, kimi affetmeyecekler? oyuncak tavşanını mı? daha adam gibi kıçımı yıkayamıyordum o yaşta afedersiniz, bu ne hüzün, bu ne melankoli?