hesabın var mı? giriş yap

  • ne güzel söyledi ya:

    “pandemi döneminde herkes mutasyon diyor. mutasyon denilince aklınıza ilk ne geliyor? tabiki evrim geliyor. ama biyoloji derslerinde evrim anlatmak yasak”

    gerçekten eğitim sistemindeki tüm durumu özetleyen bir konuşma.

  • bolu'da her yere izzet baysal dendiğini öğretmiş olay. habaerden bi bok anlamadım. şimdi izzet baysal meslek liseli öğrenciler izzet baysal caddesinde diğer izzet baysal meslek lisesine doğru yürümüşler. sloganlar atıp izzet baysal dondurmacısının önünden geçip izzet baysal kaldırımlarına basmışlar.

  • memurum.

    beter olun.

    vekillik kapacağım diye hükümetin teklifinden daha azını kabul eden başkanı, başıma bir iş gelmesin veya ufak da olsa bir koltuk kapayım diyen üyeleri olan sendika.

  • yakın bir dostuma güzel bir müşteri memnuniyeti deneyimi yaşatmış market.

    arkadaşım kanyon'daki mağazalarında gezinirken yere düşüp kırılmış bir ürünün ıslak zeminine basarak kayıp düşüyor ve şans eseri fiziksel olarak ciddi bir yaralanma yaşamıyor (ama 2 hafta topalladım dedi) bu esnada cep telefonu kırılıyor vs.

    mağaza yetkilileri kendisi ile hemen ilgileniyorlar, özürler vs. neyse uzatmayalım dostum doktor kontrolüne gideceğim diyor, "beyfendi elbette gidin, her türlü masrafı karşılayacağız" diyorlar. türkiye şartlarında olayın sıcaklığı ile verilen bu tür sözler genelde tutulmaz ama duyduğu ağrı sebebi ile doktora gidiliyor, neyse bir şey yok.

    kırılan telefonunu tamir ettiriyor + doktor faturası mağazaya bir dilekçe ile veriliyor ve 10 gün içinde tüm masrafları ödeniyor.

    diyeceksiniz ki "ee yapılması gereken yapılmış", ekşi sözlükte o kadar çok rezalet okuyoruz ki, müşterisine gerçekten doğru muamele ve yaklaşım yapan yerleri de arada bir övmek lazım. hep sopa olmaz biraz da havuç verelim.

  • araç hızının göreceli bir durum olduğunu belirten fikir varoşlarını ortaya çıkarmıştır. altındaki bmw'ye göre 140 normal bir hızmış, 80 gibi geliyormuş. trafik kuralları belli, hız sınırı belli. nesi subjektifmiş trafikteki hızın. bu varoşlar işte doğduğun büyüdüğün şehrine, boğazına, sahiline geliyor mütahitlik felan türlü türlü cinliklerle kısa zamanda zengin olup üst kimlik kazandığını sanıp senin huzurunu kaçırıyor. geçen gün caddebostan'da son model bmw'sinin camını açıp kola kutusunu fırlatan gördüm. memleket olarak görmüyor ki burayı, gelip fethettiğini sandığı bir yer sanıyor, umarsızca pisliyor. trafik kurallarını bozuyor. kültüründen yaşadığı ezikliği parasıyla kapatıp başkalarına uyguluyor.

  • bir arkadaşımın yemek siparişi verirken belirttiği'' adana dürüm istiyorum, içinde sadece domates olsun.'' isteğini restorantın çok ciddiye alıp adanayı içine koymadan sadece lavaş içinde domates getirmesi.

  • abicim siz saf mısınız, salak mısınız? bir de gelmiş bunu destekliyorsunuz?

    lan daha 3 sene önce istanbul ve diğer illerde sokaklara inenler terörist olmadı mı bunların gözünde?

    her nefret ettiklerine paralelci demediler mi?

    can dündar ve erdem gül'ü ajan ilan etmediler mi?

    kalkmış bir de evet yea teröre destek veren adam devletten ekmek yemesin saflığına düşüyorsunuz.

    işlerine gelmeyeni terörist damgasıyla uzaklaştırıp kendi adamlarını yerleştireceklerini görmüyor musunuz?

    bu ülkede devletin öldürdüğü herkes teröristtir zaten devletin gözünde. devlet asla masum birini öldürmez.

    şaka gibisiniz.

    edit: arkadaşlar edit işlerinden ölesiye tiksinirim ama shitbreak18 mahlaslı yazar arkadaş bir tanıdığı için mesaj atınca açıkçası kıramadım. bir hayat söz konusuysa sokarım editine, prensibine de.

    dostumuzun ricası türkan sarıkaya başlığına bakmamız? şu anda hastanede yaşam savaşı veriyor ve yardıma ihtiyacı varmış. acil şifalar dilerim, umarım tez vakitte şifasını bulur. geçmiş olsun kardeşim.

  • filmin baş tarafındaki yanık bölümün geçilmesi amacıyla ilk bir kaç pozun çok da gerekli olmayan çekimlere harcandığı, film makarasının sonunda ise "hadi yaaaa!.. bitti!.." diye hüzünlere gark oldunduğu zamanlardı. geziye gidildiğinde yanına bir kaç makara fazladan boş film almaktı. başkalarının pozlarını çektiğinde kendine de kalsın diye fotoğrafçıya "kafa + 1 sayıda basılacak usta!.." diye tembihlendiği, manzara pozlarında ise bazı şaşkın fotoğrafçıların "ulen kafa yok ama iyisi mi iki tane basayım bundan..." diyerek hesabı şişirdiği günlerdi. okul gezilerinden sonra fotoğraflar dağıtılırken para toplama ya da para verme telaşıydı. önce birer tane örnek baskı alınıp daha sonra çoğalttırılırken, "ulen bu da falancanın filanca kuzeniymiş, nerden görecem herifi bir daha?!?" deyip sayıya dahil edilmediği, sonra da o falancanın "aaaa, kuzenim için yok mu?!?" diye arıza çıkarttığı bir dönemdi.

    hey gidi hey.