ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
12 şubat 2015 galatasaray torku konyaspor maçı
-
bu sneijder in galatasaray'da oynuyor olmasi cok acayip lan. adam dunyaligini yapmis ahiret icin çalışıyor, tek mantikli açıklama bu. aro wesley.
22 aralık 2020 aihm'in demirtaş kararı
-
malum zat, çevresi ve takipçileri tarafından "dış güçler" şeklinde yorumlanacak olan karardır. zira hak hukuk bilmezlik bunu gerektirir.
istanbul'un en dandik ilçesi kadıköy'dür
otel fiyatlarında turistlere indirim yapılması
-
enjoy i'm vaccinated furyasının son icraatlarındandır.
ingilizlere sağlanan %43 indirim
almanlara sağlanan %71 indirim
türkiye'deki bu otellerde eğer türkseniz kapitülasyonlardan yararlanamıyorsunuz.
kaynak
cep telefonunun olmadığı zamanlardaki buluşmalar
-
bizim erhan odtü’de okuyor o dönem, ailesinin sefaköy’deki kullanılmayan evinde kalıyor istanbul’a geldiğinde. istiklal caddesi o tarih kitaplarında anlatılan levantenlerin, fötr şapkalı beylerin, şık hanımefendilerin olduğu kadar olmasa bile yine de güzel. her mevsim, her hava koşulunda cıvıl cıvıl. inanmayacaksınız belki, cadde-i kebir’ de sağlı sollu ağaçlar bile var !
istanbul’daki evde telefon olmadığından, biraz da sürtük olduğundan (sürtük burada çok gezen anlamında kullanılmıştır.) sömestr tatili başlamadan bir hafta önce arıyor erhan. önümüzdeki hafta neler yapacağımızı, nerede, hangi saatte buluşacağımız kararlaştırıp kapatıyoruz telefonu. cumartesi sabahı mavi eksprese binip öğlenden sonra haydarpaşa’da olacak oradan da karşıya geçip sefaköydeki eve gidecek. cumartesi günü de taksim sahnesinin üzerindeki sanatçılar kahvesinde buluşup yaptığımız planı uygulayacağız.
şans bu ya ! buluşma sabahı istanbul’da deli bir poyraz fırtınası var, hava tam bir facia. çok soğuk esiyor ve deli bir yağmur. aklı olanın sokağa çıkmaması gereken günlerden biri. sözleştik günler öncesinden diye yola çıkıp saatler öncesinden bostancı - taksim dolmuşuyla geçiyorum taksim’e.
akm’nin önünden koşarak sıraselviler’in başındaki taksim sahnesini önüne geliyorum, kahveye çıkan dar kapıyı zorluyorum ama kapı tepki vermiyor. kaldırımın ucuna gidip başımı yukarı kaldırıp kahveye bakıyorum, ışıklar yanmıyor. taksim sahnesinin kapısına yöneliyorum, içeri girip görevlinin “-bugün oyun yok, kahve açık olmaz” cevabıyla yıkılıyorum. buluşma planı yaparken hiç bu ihtimali göz önünde bulundurmamışız, b planımız yok. taksim sahnesinin girişinde buluşma saatine kadar beklerim diye düşünürken görevlinin toparlandığını görüp ikinci darbeyi yiyorum.
aranacak bir telefon, buluşacağımız bir yer yok. şey gibi kalıvermişiz taksimin ortasında. bu arada buluşma saatimiz yaklaşıyor ama erhan’dan bir işaret yok. sıraselviler’de saçak altlarında bir o tarafa, bir bu tarafa dolaşıp 5 dakikada bir kahvenin kapısına geliyorum. buluşma saatini yarım saat geçiyor artık it gibi titriyorum ve eve dönmeye karar veriyorum. taksim meydanına doğru giderken istiklal’in başına doğru yürümek aklıma geliyor. o yöne doğru koşar adım ilerliyorum fransız kültürün etrafına bakınıyorum ama erhan hala görünürde yok.
üşümenin de etkisiyle geri dönüp akm’ye, dolmuşlara doğru koşturmaya başlıyorum. bir iki ay önce yenilenmiş bayrak direklerinin yanına yaklaştığımda, bir direğin bayrak ipini sabitlemek için kullanılan demir aksam üzerinde marlboro kartonunun arkasına kırmızı rujla yazılmış bir yazı farkediyorum. direğin dibinde durup kartonu elime alıyorum. kartonda, “okan kahve kapalıydı, ceyda’yla dersaadette bekliyoruz.” yazıyor !!!
doğa rutkay'dan naci görür'e tepki
-
oyuncu doğa rutkay kamal beklenen istanbul depremiyle ilgili "500 bin insan ölümle burun buruna" diyen deprem uzmanı prof. dr. naci görür'e tepki gösterdi: "artık yeter. istanbul korkusundan yasımızı yaşayamadık. korkudan uyuyamıyoruz, anneyiz nefes alamıyoruz."
ablacim 20 senedir konusuyor bu adam. dinlemiyorsunuz. icimizde olmasi gereken o korku olmadigi icin bu haldeyiz. hazmet, sindir, iliklerine kadar hisset ki, hissedelim ki bir seyler degissin; degil mi?
tanim: kuma kafa gomme sanati.
kaynak: https://www.sozcu.com.tr/…m_campaign=sag_textmanset
robot süpürgeler evleri dinleyebilir
-
telefonlar dinliyor zaten süpürge de dinlesin
onun neyi eksik ki
ali koç'un ramazanda su içmesi
-
kendisini ilgilendirir. farklı düşünceniz varsa açın kur-an okuyun.
1991 yılında zonguldak'ta çekilmiş fotoğraf
-
1991 yılında gerçekleşen büyük madenci yürüyüşü sırasında birol üzmez tarafından çekilen harika fotoğraf.
https://i.redd.it/a2xgdnad4zjx.jpg
(bkz: 4-8 ocak 1991 büyük madenci yürüyüşü)
"30 kasım'dan yürüyüşün başladığı 4 ocak 1991 tarihine kadar, genel maden- iş'e bağlı 48 bin işçi yekpare halde greve katılır ve çevre il/ilçelerin de zonguldak'a gelişiyle şehir türkiye tarihinin en büyük işçi hareketlerinden birine sahne olur. o dönem zonguldak, bugünkü karabük ve bartın illerini de içermektedir. yani bugünden bakılarak o günün tanıkları dinlendiğinde; üç şehrin tek merkezde toplandığı ve sokaklarda konuşulan tek konunun grev olduğu anlaşılmaktadır.
peki; üç şehrin işçileri nasıl hep bir arada kalır, örgütlülük nasıl sağlanır? şehrin megafon sistemlerinin yetersizliğine rağmen kabloların neredeyse tüm sokaklara döşenerek şehre kurulan bir hoparlör sistemiyle işçilerin hareketin her anından haberdar olması sağlanır. bugünden bakıldığında, 1991'in twitter'ı sendika binasına gelip söz alan işçilerin hoparlörlerdeki sesleridir.
3 ocak 1991 tarihi geldiğinde, sendika yetkililerinin hükümetle görüşmelerinden sonuç çıkmamıştır, zonguldak işçileri 1 ayı aşkın süredir maaşlarını alamamaktadır, kış çöker, eylemlere katılan işçilerin bir kısmı işyerinden kovulur; ancak erzak yardımları ve halkın grevdekilerle dayanışması hareketin yarım kalmayacağının habercisidir. dünyanın uzak uçlarındaki işçiler dahi zonguldak'taki greve sessiz kalmaz. öyle ki, hükümet kömür ihtiyacını karşılamak için yurt dışından kömür ithali yapmaya karar verir; ancak avustralya ve güney afrika'da kömür gemilere yükleneceği sırada liman işçileri dayanışma içinde yüklemeye direniş gösterir ve gemiler türkiye'ye boş döner.
genel maden-iş'in bağlı olduğu türk-iş 3 ocak 1991'de türkiye çapında 1 günlük genel grev kararı almıştır. zonguldak'ta sendika, genel grevi sürdürebilmek amacıyla 4 ocak'ta toplu halde ankara'ya gitmeye karar verir. ancak ankara'ya gitmek için istanbul'dan beklenen 1150 otobüs hiç gelmeyecektir. şemsi denizer 4 ocak sabahı 10.30'da madencilerin toplandığı meydana bakar ve : "arabalarımızı engellediler. arabayla gidemiyoruz. ama ayaklarımız var. yürüyeceğiz." açıklamasını yapar.
yürüyüşün tanıkları 300 km'lik yolu yürümeye saatler içinde karar verildiğini, sendika dahil hiçbir kurumun veya işçinin yürüyüşe yönelik örgütlenmediğini belirtmektedir. 4 ocak öğleden sonraya kadar, zonguldak'taki birçok evden işçilere battaniye, ayakkabı gibi ihtiyaçlar sağlanır. şemsi denizer, yürüyüşe katılmaya kararlı olan madenci eşlerine zonguldak'ta kalmalarını söyler, ancak kadınlar bu öneriyi dinlemeyecek ve yürüyüşün en önemli aktörlerinden biri haline gelecektir. yürüyüş başlar ve kitle çevre ilçelerden geçtikçe katlanarak büyür. yaklaşık 100 bin kişi ankara'ya yürümektedir...
1. gün (4 ocak 1991)
genel maden-iş yöneticileri, kitleyi hızla konvoylara ayırır, her madenci kendi ocağındakilerle yürüyecektir. her konvoya sorumlular atanır ve gruplara, tanınmadığı kişileri aralarına almamaları uyarısı yapılır. bu şekilde yürüyüşte herhangi bir provokasyon olmaması sağlanır ve kortej, hiçbir karışıklık çıkmadan 5 gün boyunca yürür.
madenciler, şehre 15 km uzaklıktaki karamanlar köyü'nde ilk molasını verir. mola bitip yola devam edilirken ilk barikatla karşılaşırlar ancak bu barikat, madencileri durdurmaya yetmeyecektir. akşam saatlerinde 10 km daha yürüdükten sonra, devrek'e ulaşır ve geceyi burada geçirirler. devrek halkının büyük çoğunluğu evlerini madencilere açarak yürüyüşe büyük destek verir. bu sırada ankara'nın çankaya'sında madencilerin geldiği haberinin ardından, olağanüstü güvenlik önlemleri alınır.
türk-iş ve başkanı şevket yılmaz, yürüyüşe ilk etapta tepki verir. denizer, "türk işçi hareketinin önündeki en büyük engellerden birisi şevket yılmaz'dır." der. yılmaz'ın cevabı ise yürüyüşün, 3 ocak genel grevi sonrası hükümetle pazarlığa gölge düşürebileceği olur.
2. gün (5 ocak 1991)
5 ocak sabahı şemsi denizer, kendi aracıyla başbakan yıldırım akbulut'la görüşmek üzere bolu'ya gider. görüşmede akbulut, madenlerin işçilere devredilmesini önerir. sendikanın devir konusundaki şartları ise şöyledir:
türkiye kömür işletmeleri'nin bütün borçlarını devlet üstlenecek.
kıdem tazminatlarını devlet bir hesapta bloke edecek.
madencilerin koşullarını iyileştirmek için devlet, harcama yapacak.
madenden çıkan kömürün tonu 30 lira yerine 100 liradan satılacak.
hükümet şartları kabul etmez ve görüşme tıkanır.
madencilerse devrek'ten çıkarak yollarına devam eder. birkaç kilometre sonra dorukhan tüneli'ne ulaşan madenciler, bir barikatla daha karşılaşır. vali ve kolluk kuvvetleriyle görüşmeler sonucu bu barikat da aşılır.
başbakanla görüştükten sonra korteje geri dönen denizer, işçilere toplantıyı şöyle anlatmaktadır:
“görüşme falan yok... görüşmek için ön şart öne sürdüler... yürüyüşü bitirin gelin dediler... para filan vermeyiz, teklif de sunmuyoruz; yürüyüş sırasında olabilecek her şeyden siz sorumlusunuz dediler."
yürüyüş mengen'e ulaşmıştır. 5 ocak salı günü 40 km daha kat edilmiştir.
3. gün (6 ocak 1991)
madenciler ankara'ya yaklaşmaktadır, gerilerinde 70 km yol bırakırlar; ancak bir gün öncesinde zonguldak'tan gönderilen ilaç, battaniye, gıda gibi ihtiyaçların madencilere ulaşması kolluk kuvvetleri tarafından engellenir.
hükümetin denizer'e çalışma ve sosyal güvenlik bakanı imret aykut aracılığıyla gönderdiği not nettir: "yürüyüşü bitirmezseniz, sizinle görüşmeyeceğiz." aynı anda turgut özal, denizer'i kast ederek "o zatla görüşülmez" açıklamasını yapar.
sendika bürokratları toplanır ve yürüyüşün geleceğine dair kısa bir toplantı yapar. saat 10.00 sıralarında eyleme katılan kadınlar mengen'deki bir düğün salonunda toplanır. denizer, kadınlara zonguldak'a dönüp dönmeyeceklerini sorduğunda aldığı cevap "ölmek var, dönmek yok!" sloganıdır.
aynı anda meclisteki anap sıralarından türk-iş'in 3 ocak grevi'nin toplu iş sözleşmesi kanunlarına aykırı olduğu için sendikanın kapatılması gerektiğine dair sesler yükselmektedir.
4. gün (7 ocak 1991)
mengen'den sonraki durak gerede'dir; ancak ilçeye ulaşmadan üçüncü barikatla madencilerin önü kesilir. bu kez çıkan arbede de barikat önünde bekleyen işçilerden 201'i göz altına alınır.
öte yandan bakanlar kurulu toplantısında imren aykut, başbakan'ın aksine yürüyüş devam etse dahi denizer ile görüşebileceğini beyan eder.
madenciler mengen'e geri dönerek; sendika, partiler ve hükümet arasındaki görüşmelerin sonucunu beklemeye koyulur.
5. gün (8 ocak 1991)
madencilerin mengen'deki bekleyişi, ankara'ya gitmek üzere yola çıkacak olan denizer'in konuşmasıyla son bulur. denizer, karşısında ankara'ya yürümeye kararlı duran kitleyi görür ve belediye binasının balkonuna çıkarak işçilere seslenie. her zaman yaptığı gibi işçilere "canlarım, ciğerlerim" diyerek söze başlar ve devam eder:
"işçiler hak arama mücadelesinin dışına çıkmazlar. aralarına kışkırtıcı sokulsa da. … işçi-sendika bütünlüğü içinde, disiplin kurarak kenetlendik. … başarı, disiplin, güven, bunu siz yarattınız. türkiye işçi sınıfı, emekçi halkı, sizinle övünüyorum. eylem amaçlıdır. yürüyüş planımız, anlaşma ortamı yaratmaktı. bugün yönetim kurulu ile ankara’ya gidiyorum. üç gün zonguldak’a gelemiyorum.
denizer: "şimdi biz önceden planladık. işareti ben veririm demiştim. bana inanıyor musunuz?"
işçiler: "evet."
denizer: "bana güveniyor musunuz?"
işçiler: "evet. gemileri yaktık, geri dönüş yok."
denizer: "yürüyüş eylemi bitmiştir. sizler zonguldak’a dönüyorsunuz."
bir kadın: "hayır başkan, hayır, geri dönüş yok."
işçiler: "geri dönüş yok. başkan ne derse onu yaparız."
denizer: " ben böyle istiyorum. suçlayacaksanız beni suçlayın. genel başkan olarak konuşuyorum. … anlaşma ortamı yarattık. (eliyle geri dönüş yok diyenleri işaret ederek) kışkırtıcılar seslerini kessin. maden işçileri oyuna gelmez."
işçiler: "başkan ne derse o olur.”
konuşmanın ardından denizer ankara'ya yola çıkar, madenciler ise zonguldak'a döner. büyük madenci yürüyüşü, kesin kazanımlara ulaşamamıştır; ancak türkiye tarihinin en geniş çaplı işçi yürüyüşü olma özelliğini koruyacaktır."
yazının tamamı için:
http://www.hafizakaydi.org/…madenci-yuruyusu/hikaye
edit: bir ihtimal daha mumkun uyardı, fotoğraf mehmet özer'e değil de birol üzmez'e aitmiş. düzelttim.
19 mayıs 2014 zeytinburnu'nda yer yarılması
-
açılın ben yol mühendisiyim.
fotoğraflardan görüldüğü kadarı ile alınan önlem korkunçtur.
şimdi yarık bu.
görünen o ki yüzeysel bir asfalt çatlağı değil. altyapı'daki oturmaların getirisi ile oluşmuş ve ileride olabilecek bir faciaya davet çıkarıcı şekilde.
bu yarığı bu şekilde geçici de olsa sorunun köküne inmeden, altyapı temellerini sağlamlaştırmadan ya da yol kenarına herhangi bir istinat duvarı desteği yapmadan yama yapmak tek kelime ile aymazlıktır, sorumsuzluktur.
ileride olacak herhangi bir ani çökme durumunda bu yarığa araba da düşer, insan da ölür.
sonra bir takım siyasiler çıkar, kaderinde varmış der, olay kapanır.
bakın size bu konuya benzer örnek bir fotoğraf
tekrar söylüyorum, bu çok önemli bir konu. yüzeysel bir yama ile geçiştirilemez.
ekleme : cumhuriyet gazetesinin haberinde şöyle bir fotoğraf var. sondaj aracına benziyor, herhalde zemin etütü yapıyorlar.
ayrıca; yine aynı gazetedeki diğer bir fotoğraf ta destek amacı ile yol kenarına istifsiz taş dolgu yapıldığı görülmekte.
umarım yolu trafiğe tam çözümlendirmeden açmazlar.
honda civic
-
arabanın başındayken bir komşumuz yanaştı, yeni civic almış. "bu araba econ'a basınca neden bu kadar yavaş gidiyor?" diye sordu. arabayı alırken "econ modunu açınca daha az yakar" demişler, o da hep econ'da kullanmış ama yavaşlığına bir türlü anlam verememiş.
ulan az yakmak için nereden kısacaktı ki araba, müzikten mi?
izlanda milli takımı için karşılama tavsiyeleri
-
havalimanında çantaları 6 saat boyunca aranıp, bu süre boyunca sürekli ali ihsan yavuz tarafından “evet çantalarınızda hiçbir şey olmasa da yine de bir şeyler olabilir” açıklamasına maruz bırakmak olabilir.
türkiye'nin 2020 ritmik jimnastik şampiyonu olması
-
müthiş bir haber,
performansı seyrediniz. kızlarımız adeta şov yaptı.
ve avrupa ritmik jimnastik şampiyonu olduk.
performans linki
istiklal marşı seremonisi
şampiyonanın detayları burada
(bkz: 2020 avrupa ritmik jimnastik sampiyonasi)