hesabın var mı? giriş yap

  • eren -ki kendisi 9 yaş, ilkokul 3 seviyesinde- son iki haftadır evde babaanne ve dede olduğundan, yayları iyice gevşetmiş, hoşgörüyü dibine kadar kullanmış, anne-babayı saç baş yoldurma seviyesine çıkarmıştır. aferin.

    saçımızı başımızı yolmamız yeterli gelmediğinden bi akşam şöyle ciddi bir ayar olsun diye, salonda masaya oturduk üç kişi ve başladık konuşmaya. arada o cevap vermediğinden monolog şeklinde gelişen konuşma şöyle;

    baba- eren sen böyle değildin ama!

    anne- yaptığının yanlış olduğunu biliyorsun değil mi?

    baba- oğlum babaanne ve deden çok yaşlı insanlar, onları kandırmak kolay ama kendini kandırırsın bak.

    anne- oğlum bak bu hayat bilgisi ödevin yapılmamış ama dedene yaptım demişsin, hoş bir şey mi bu?

    önünde cevaplanmamış iki sayfa test, tüm söylediklerimizi sadece bir baş sallamayla dinledi. baba her zaman olduğu gibi söylendikçe sinirlendi, sinirlendikçe söylendi, en sonunda kaş-göz etmemle kapıyı çarpıp odadan çıktı. yalnız kalınca "oğluşum hiç bir yorumda bulunmadın, ne düşünüyordun biz konuşurken, sence haksız mıyız?

    - yok haklısınız da anne, şey düşünüyordum; şimdi bana çok kızdınız ya siz, birden bir süper kahraman olsam, hemen fışşşt diye iki sayfa testi çözüversem, sonra siz şaşkın şaşkın bakarken sarılsam size, beni affediverseniz. böyle düşünüyordum, bunu hayal ediyordum.

    ben de düşünüyorum; birden bir süper kahraman olsam, çocuğumu üzmeden en doğru şekilde davranarak fışşşt diye büyütüversem, sarılsam ona sımsıkı, yetiştirirken istemeden de olsa yaptığım hatalardan dolayı beni affediverse.

  • "açık sözlü olmak iyidir. en kötü ihtimalle sonradan kaybedeceklerini en başta kaybedersin."

    hayat felsefesi yapılası bir söz. kaybetmek degil, fazlalıklardan kurtulmaktır belki de...

  • dedi bordo klavyeli ak-kefenli! gazze'ye gönüllü savaşçı göndereceğiz deseler anasının eteğinin altına saklanacak ilk kişi kendisi olacağından şüphem yok.

  • münasip ortamda olmadığımdan ötürü göz yaşlarımı kulaklarımdan akıtmama vesile bir tayyip erdoğan azarı.
    http://www.radikal.com.tr/…id=1083677&categoryid=77

    ülkeyi hepten lise müdürü gibi kontrolüne aldı sn. başbakan. istiklal marşı öncesi okula fırça basıyor gibi.

    "gülünecek bir şey varsa hep beraber güleriz" çıkışını bir sonraki toplantısına bırakmıştır diye düşünüyorum...

    "allah tebeşir fırlattı" :)

  • yarım ekmeği ortadan kesiyoruz, klasik ekmek arası yapacak şekilde. sonra açıp tost makinesine bastırıyoruz. o arada kaşar ve sucuk ayarlanıyor, sonra makineyi açıp içine biraz yağ sürüp yeniden kapatıyoruz ve yağ iyice içine siniyor ekmeğin...

    sonra sucuğu alıyoruz ve ekmeğin üstüne diziyoruz, ekmek açık halde yeniden bastırıyoruz ki sucuğun yağları ekmeğin içine aksın ve sucuklar pişsin.

    sonra üstüne kaşarları diziyoruz, ekmeğin kaşar ve sucuk olmayan tarafına acı biber salçasını abartmadan sürüyoruz. tostu kapatıyoruz ve iyice bastırıyoruz, kaşarlar eriyip akana kadar makinenin içinden almıyoruz, aktığını gördüğümüz an alıyor ve yanında güzel bir içecekle gömüyoruz.

    sonuç: 105 kiloyum amk.

    bir kaç ay sonra edit: 92 kilo oldum ve artık tost yiyemiyorum. ama siz yiyin benim yerime ben yemiş kadar olurum.

    edit: artık 85 kiloyum ve tost yiyebiliyorum nihaha dombililer sizi.

  • evet. çükü kalkmayan türk erkeği kollarını dolayıp surat asarak yatakta oturmaz. suç sende diyerek karısını döver. bu durumda sigara nedeni ile çükü kalkmayan erkek sahnesi için sigara paketine kadına tokat atan erkek ve ağlayan bir kadın fotoğrafı konmalı.
    bakan da bu sahnelere aşina ki "yok bu biz değiliz" demiş.

  • 7 aydır devam eden kazı. kısaca özetlemek gerekirse;

    28 ocak 2012 - polis memuru mithat erdal'ın ölümü. bu olay, polis memuru arkadaşlarıyla şakalaşırken (!) beylik tabancasıyla başından vurularak öldürüldü. katil zanlısı tutuklandı.. şeklinde basında yeralıyor. haber

    2016 - malum 15 temmuz ve fetö gelişmeleri ülkenin gündemine oturuyor.

    12 ağustos 2016 - dönemin tarsus emniyet müdürü yaşar aksoy fetö operasyonları kapsamında tutuklanarak ceza evine gönderiliyor. haber

    ocak 2017 - polis memurunun eşi sibel erdal savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu söyleyerek şu açıklamalarda bulunuyor;

    "...cinayet sanığı 25 yıl hapis cezasına çarptırılıp dosya kapatıldı. oysa, eski müdür yaşar aksoy’un bilgisi dahilinde define avcılarının içine sızmıştı. kimliği deşifre olunca infaz edildi. definecilerle yaptığı onlarca telefon konuşması ortaya çıktı. eşim bana her şeyi anlatıyordu. hatta en son vurulmadan bir kaç gün önce kaçak kazıyla ilgili şüpheliler tutuklandığında, yaşar aksoy makamına çağırıp kaçakçılık amiri ile görüşmesini istemişti. görüştükten sonra ise bana, ’farklı bir şeyler dönüyor’ diye fazlasıyla tedirgin oldu. eşim şebeke elemanlarına baskın yapılan yerde tarihi eserlerin çıkmadığı yönünde rapor tutulduğunu anlatmıştı. oysa ki 32 şamdan, altın taslar falan çıktığını söyledi. ama kaçakçılık amiri ve ilçe emniyet müdürünün çıkan tarihi eserleri kendilerine aldığını, yok ettiğini, bunun için ankara’ya gideceğini ve tehdit edildiğinden bahsetmişti..." haber

    8 ocak 2017 - olayla ilgili ilk haberler gelmeye başlıyor. haberlerden anlaşılan kazının aralık 2016'dan beri yapıldığı. haber

    ve son olarak bu ay okuduğumuz haberler.. orada ne buldular bilinmez ama bu kadar yaygarayı (klasik denilebilecek) tarihi bir eser yada kalıntı vs. için koparmadıkları belli.