ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
nescafe 4ü1 arada'ya eklenecek 4. malzeme
-
kahve olabilir. zira, 3ü1 arada'da kahve tadı yok.
en az sorun çıkaran otomobil
-
arkadaşın otomobilidir, tadından yenmez.
vhs kaset kiralamak
-
(bkz: yaş deşifresi)
bir çok goldie hawn filmini sayesinde izlediğim çocukluğumun güzel hatıraları.
(bkz: teldeki kuş)
(bkz: güvertede)
ayrıca; jonny guitar, pygmalion, maverick, vertigo ve daha nice harika filmler bu şekilde hayatıma girmiştir.
emrah serbes
-
emrah serbes: ya meclise gittim, gizli gizli sigara içiyorlar. lan olum liseli misiniz? koskoca milletvekilisin, dokunulmazlığın var, kuru sulu karıştır iç.
mehmet erdem:...
nilgün belgün:....
balçiçek ilter:.... peki gri mi buldun meclisin duvarlarını?
bilinen en şaşırtıcı tarihi bilgi
-
kokainin enflasyondan etkilenmemesi. kokain abd pazarına ilk girdiğinde 10 gramının fiyatı 750 dolardı yani kilosu 75 bin dolara geliyordu. ülkedeki kokain satışı büyük ölçüde cia'in adamlarının tekelindeydi ve sattıkları kokainin parasıyla nikaragua başta olmak üzere bir çok ülkedeki iç savaşları finanse ediyorlardı.
daha sonra meksikalı karteller kokainin ne kadar çok para getirdiğini görünce kokain işine girmeye başladılar. araya rekabet girince 1983'de kokainin kilo fiyatı 75 bin dolardan 70 bin dolara düşmüştü. 2 yıl sonra kolombiya'da da pazara dahil olunca kokainin kilo fiyatı 40 bin dolara kadar düştü. karteller arasındaki rekabet arttıkça kokain arzı arttı, kokain arzı arttıkça fiyatlar düştü. üstelik amerika-meksika sınırı eskisine göre delik deşik olmuştu ve amerikan pazarına ulaşan kokain miktarı da giderek artıyordu. bu da arz-talep dengesini bozdu ve kokain fiyatları düşmeye devam etti. 1990'da kokainin fiyatı 20 bin doların altını gördü. 90'ların ortasından itibaren neredeyse bugüne kadar kokain fiyatı 10-12 bin dolar aralığında sabitlendi.
böylece kokain 1980'lerden itibaren dünyayı kasıp kavuran enflasyondan etkilenmeyen, aksine giderek fiyat düşüren bir emtia haline geldi. bu konuyu cia'in hikayesiyle beraber belgesel gibi izleyen güzel bir disney+ dizisi var. herkes öneririm. şurada anlattım: (bkz: #137302730)
gece uyumak için giyilen tişört
-
anne tarafından toz bezi yapılmasına az kalan tişörttür.
dişlerini fırçalamayan insanlar
-
ekmek paramdırlar. sağolsunlar.
plaza türkçesi
-
benim eski iş yerinde bir kadın vardı. durmadan "geliyor olacağım, hı hı, çeync ettirdim ben onları, kontakt kurdum cc ile" gibi şeyler söylüyordu. bir gün dışarıda telefonla konuşurken isteyerek kulak misafiri oldum. "taam siz yiyin ben geç geliyom" derken duydum. o an anladım ki bu lügat sadece mesai bölgesi içerisinde duhul ediyor bünyeye. arta kalan zamanlarda yine salı pazarı, yine metrobüs içi hayat...
celal şengör
-
ne desinler size daha lan?
ayaklarınıza kapanıp yalvarsınlar mi? tam olarak ne duymak istiyorsunuz!?
deprem olmadan, deprem ülkesiyiz amklarım, önlem alın, bütçe ayırın demediler mi? dediler.
bilim insanlarını tv'de, bld başkanından yardim ister hale getirdiniz ve hala utanmadan açıklama mi istiyorsunuz.
tek adamınız erdoğan yapsın açıklamayı. neden evler yıkıldı? depremde neden insanlar arabalarında bekliyor? bir daha deprem olur mu? olursa ne olur?
erdoğan'a sorun çünkü belliki o daha iyi biliyor.
magandanın elini sıkan polisin açığa alınması
-
böyle şeyler olduğunda o kadar seviniyorum ki... böyle içim içime sığmıyor amk. ne de güzel olmuş.
edit: şimdi bakalım neyi sıkacaksın?