hesabın var mı? giriş yap

  • --- spoiler ---
    benim tek bir yellow king tahminim var: o da terk edilmiş okulun önüne ilk gittiklerinde, terk edilmiş çayırı makinesiyle biçen sakallı koca adam. rust adamla konuşmaya yeni başladığında ledoux ile ilgili telsizden anons gelmişti de, marty kornaya abanıp rust'ı çağırmıştı. işte kaç zaman sonra, konuşmayı yarım bıraktığı bahçıvanın olduğu okula giden rust, duvarda bir sürü resimler ve bir ahşap heykel daha bulmuştu. okuldan şüphelenmiş, ancak bahçıvandan hiç şüphelenmemişti. ben şüpheleniyorum arkadaş.

    o sakallar da takma gibi duruyor zaten. dahası herif o çim biçme makinesinden bi kalksa hodor'dan bile dev bence...

    --- spoiler ---

  • "küçükken evine atari oynamak için gittiğim arkadaşım vardı.
    5 dk oynatıp adaptör isındı diye kapatırdı. geçen arabaya aldım motor isındı deyip indirdim hıyarı"

  • selam,

    türkiye'nin dört bir yanında yaşanan orman yangınlarında yanan ağaçların ve canlıların acısını derinden hissediyoruz.

    daha önce ekşi sözlük ve ekşi şeyler hatıra ormanı projelerinde birlikte çalıştığımız tema vakfı'nın, yangınlarda zarar gören bölgelerin tekrar ağaçlandırılması için başlattığı kampanyaya biz de ekşi sözlük olarak 6000 fidan ile destek veriyoruz.
    "yaşamı ve umudu yeniden yeşertmek" için hep birlikte bu kampanyaya destek olalım!

    siz de bu link üzerinden tema’ya destek olabilirsiniz.

  • halam dan geliyor
    ‘yanlış insana değer vermek gömleğin düğmelerini iliklemek gibidir yanlış yaptığını sona gelince anlarsın’

    altına enişteden yorum : evde ne yemek var ?

  • aslında bir şey dinlemiyor, dinliyormuş gibi yapıyor ve kendini gereksiz muhabbet ve gürültü kirliliğinden soyutlamaya çalışıyor olabilir.

  • yerin üç kat altına yapılmış, giderken tenhalığından ürküp 'acaba başıma bir iş gelir mi' sorularını düşünerek, bir yandan da amonyak kokusunu takip ederek yolunuzu bulduğunuz, günlük 7.5 milyar temiz para bırakan işetme.

    otogara gittiğinizde tüm yazıhanelerde tuvalet olmasına rağmen sizi inatla bu tuvalete yönlendirmesi 'işin içinde iş var' dedirtecek cinsten.

    tüm kapılara 'wc yoktur sormayınız!!' ünlemleri var. temizlik görevlisi bir abiyi kafalayıp içerdeki tuvaleti kullanırım diye düşünerek abiyle muhabbete giriştim. muhabbet o kadar koyu ki abinin tav olduğuna kanaat getirdim. hatta bir ara senin cocuklara burs bulurum demeye kadar geldi. ta ki o soruyu sorana kadar. abi icerdeki tuvaleti kullanabilir miyim? adamin yuzundeki ifade 'sen se herkes gibiymissin, onlardan bir farkin yok artik gormek istemiyorum seni annemin evine gidicigim' der gibiydi. nedense soguk soguk terledi ve yuzunu asarak 'tuvalet köşede' diyerek yanimdan uzaklasti. herkes kosullanmis gibi ayni yerdeki tuvaleti tarif ediyordu 'kosedeki tuvalet'...

    uzun yola çıkacaktım bir an önce ihtiyaç gidermeliydim. merakla tuvaletin yolunu tuttum. tabelalar sizi gideceginiz yere goturuyordu aslinda. fakat gorme engelliler de dusunulmus olacak ki kesif sidik kokusu tabelaya ihtiyac birakmiyordu.

    birinci kati indikten sonra, heralde eksi ikidedir diyorsunuz ama sidik kokusu bir kat daha inmeniz gerektigini soyluyor. 3 kat asagi indikten indikten sonra koridordaki yanip sonen beyaz florasan bir korku filminin ortasinda miyim acaba diye dusunmekten alikoyamiyor insanı.

    wc yazisini gordugunuz andan itibaren sidik kokusu insani bambaska diyarlara goturen bayiltici bir elemente donusuyor.

    mecbursunuz ve ihtiyacinizi gidermelisiniz. kucuk bir kulubenin icinde basini kollarinin arasina almis, hayattan hicbir beklentisinin kalmadigini dusundugum yıkık bir insan 'bi lira' diyor.
    arayip tarayip 75 krs buluyorum fakat 'bi lira olmazsa acilmaz kusura bakma' diyor. nasilsa bozamaz diyerek 200 lirayi uzattim ve yuzundeki aci ifadeyi hic bozmayarak 199 lirayi bana geri verdi.

    turnikeden gecerek artik amonyak kokusunun merkezine ulasmistim. kendimi iceri attim kapiyi kapattim ve yeni bir dunyanin kapilarini aralayan sosyolojik bir vaka olan 'tuvalet yazilari' ile burun buruna geldim.

    bir yandan adeta dumanini gordugum sidik kokusu, diger yandan duvarda ne yaziyor diyerek ihtiyac giderirken amonyak kokusunun sersemligiyle yazilarin tamamini okudum.

    aklimin odalari tamamen kokuyla dolmustu. ısin garip yanı, koku bir sure sonra sizi mayıştırıyor ve saka degil hosunuza bile gidiyor. kendimden gecmis, şuursuz bir sekilde tuvalette yazi okuyan bir insan oldugumu fark edince ellerimi bile yikamadan oradan uzaklastim. acik havada otobuslerin egzoz dumanlari arasinda nefes alinca bir an olsun beynime kan gitti ve bu anlarin olumsuzlestirilmesi kararina vardim.

  • bugün yaşanan versiyonu tamamen takdir-i ilahidir.
    yetkililer nereden bilebilir ki trafik kazası olacağını?
    elbette son derece inanılması güç bir olay olan bu kazanın kaldırılması da uzun sürüyor.
    hani deseniz ki istanbul sık sık trafik kazası yaşanan bir şehir, amenna, hepimiz kızalım yetkililere.
    ancak en son kazanın 1953 yılında yaşandığı bir dostluk, barış, kardeşlik ve sevgi kentinden söz ediyoruz. lütfen eleştirirken bunu da göz önüne alın, yapıcı eleştirin, edebsizlik yapmayın.

  • az önce pencere ile sırtımı kanatmayı başarabilmem sanırım tam olarak bu durumun özeti. üstün başarı gerektiren durumların adını sakarlık koymuşlar.