hesabın var mı? giriş yap

  • az önce robben'i arayıp, beyler finalde inter'e çakıyorsunuz gözünüzü seveyim demiş. moratti ve mourinho büyük panikte!!!

  • kızlar, aferin size.

    söyledikleriniz doğru olabilir, yanlış olabilir. gösterdiğiniz duruş ümitlendirdi beni.

    bir müslüman olarak ben de bu din tacirlerinden bıktım usandım.

    “müslüman mıyız”, “domuz eti tüketiyor muyuz” bilmem ne. terbiyesiz herif.

    senin tebliğine kaldık sanki. tebliğ ediyormuş. çeneni kapatıp, defolup gidersen müslüman sayısında yeterli artış olacaktır, merak etme sen, işine bak.

    aferin kızlar.

  • --- spoiler ---

    dördüncü sezonun on ikinci bölümününden sonra ortaya çıkan tablo şu; jesse-walt-gus üçlüsünün aynı anda hayatta kalması söz konusu değil. üçünden biri ölecek ama bu sezon sonunda ama gelecek sezonun başında. dizideki rol dağılımını göz önüne alınca; gus'ın ölmesi ihtimalini diğerlerine oranla daha yüksek bir ihtimal olarak görüyorum. peki soru şu;

    gus nasıl ölecek?

    her yeri izleyen, iş ortamında güvenliği üst düzey olan, arabasına bomba konulmasına dahi uyanan bir suç örgütü lideri nasıl öldürülür? yakın mesafeden silahla öldürmek söz konusu değil, arabasını patlamak işe yaramadı. zehirlemek en azından artık kısa vadede bir opsiyon değil. hal böyleyken ne yapılabilir? güvenliği ikinci planda bıraktığı, tek başına olduğu, öldürülebilir olduğu tek bir yer var. salamanca'tı ziyaret ettiği yer. sezon başından beri bu buluşmaları izliyoruz ve son buluşmada; aldığı intikamın hazzıyla kibrine yenilen, salamanca ziyaretini şahsi şovuna çeviren gus, burada öldürülebilir. walt bilse burayı zaten kafadan hallederdi işi ama yeri bilen jesse ve o'nun kafası görece ağır çalışıyor. walt, elinde bombayla gelip; arkadaş adam bomba kokusunu alan k9 gibi hareket etti, bombayı tespit etti dediği zaman nihayet jesse'nin kafası çalışacak ve salamanca'nın kaldığı yeri walt'a anlatacak. walt, elinde patlayan bomba ile salamanca'nın yanına gidecek. durumu anlatacak; bu eleman senin ailenin kökünü kazıdı, o'nu öldürmek için bir fırsatın var diyecek. salamanca'nın üstüne ya da tekerlekli sandalyesine yahut orada artık televizyonun yanına, arkasına bi yere bomba konulacak. gus, salamanca'nın yanına gidip yüzüme baksana diye havalara girecek. salamanca bu defa yüzünü gus'a doğru çevirecek ( ve bölüm ismi hakkını verecek ) bir bakış atacak ve belki de gülerek zile basacak... boommmm. gus sizlere ömür.

    dizinin dördüncü sezonu boyunca karşılıklı gus-salamanca sahneleri izlemiş olmamız. gus'ın kendisine bakmasını istemesi. jesse'nin bu yeri biliyor olması ve bölümün adı birleşince neden olmasın?

    --- spoiler ---

  • bunun tek sebebi piyasada film olmamasıdır. başka sebebi yok. yeni yasa ile de yapımcıların izni doğrultusunda promosyonlar uygulanacak. bu yasa iki temmuzda resmi gazetede yayınlandı. yani artık yapımcılar biletlerden 4.5 tl değil, 7,5- ila 8,5 tl ortalama gelir elde edecekler. bunun tüketiciye yansıması tabii ki de bilet fiyatlarındaki artış olacaktır. neticede böyle bir şeyi öngörmeden bir sürü yatırım yapmış, avm'lerde yüksek bedele kiralanmış salonları olan sinema işletmecilerinin bir amortisman planları mevcut. bu yeni durumla birlikte mecburen fiyatlarını indiremeyecekler.

    yani şöyle örnek vereyim: ben bir sinema işletmecisiyim. bilet başı şu kadar kazanacağım diye bir işe girişiyorum. 5 yıllık bir yatırım yapıyorum. (avm'de salon kiralıyorum, masraf yapıyorum, teknoloji satın alıyorum vs) 5 yılda yatırımımı çıkarırım, sonra da kar ederim diyorum. şimdi o fiyat politikası değişiyor ve ben yeni fiyatlarla ancak kendimi 7 yılda amorti edip, yatırımımı geri alabiliyorum. e bu durumda ne yapmalıyım? ben de fiyatları biraz yükseltmeliyim ki, paramı planlanan zamanda geri kurtarabileyim. durum tamamen budur.

    işin yapımcı tarafını örneklendirelim. ben bir film çekiyorum. bilet fiyatının 4.5 tl olduğunu biliyorum. ona göre bir yatırım yapıyorum. mesela 4 milyon lira harcayıp bir film çekiyorum. diyorum ki 850 bin seyrirci beni kurtarır (kanal satışı, ip tv vs satışı hariç) ona göre yola çıkıyorum. sonra yolda diyorum ki ulan bu salonlar benden çok kazanıyor, dur ben bundan şikayet edeyim, sonra benim gibi düşünen diğer yapımcılarda türüyor ve salonlara cephe alıyoruz. bana kalacak olan ortalama net bilet fiyatını 7-5 liraya çıkarıyoruz. artık 850 bin seyircide kendimi kurtacakken, şimdi 500 bin seyircide kendimi kurtarır hale geliyorum. oh miss diyorum. artık bundan sonra da rahatça film çekebilirim diyorum.

    bu iki örnekte de herkes kendince haklı. ancak fark şu. yapımcı fiyatları bilerek yatırımını yaptı ve filmini çekti. yani 4.5 tl'yi göze aldı ve bu yola girdi. fakat yolda işler değişti, değişen şey de yapımcının karına oldu. ancak salon sahibi de bir yola girdi. yatırım yaptı, ancak değişen durum aleyhine oldu. bu şöyle olsaydı, yapımcılara hak verirdim. kardeşim çektiğimiz filmleri yayınlayalım, yeni çekileceklerde artık bu fiyatlarla devam edelim. çünkü şu an yapımcı çektiği filmden daha çok kaymak kazanmak için filmleri yayınlamıyor. yani 4.5 tl'yi biliyordunuz. filmi ona göre çektiniz. sonra mı "ulan biz az kazanıyoruz " diye uyanıp filmler yayınlamayı durdurdunuz? burda işgüzarlık var. yani demem o ki, yeni çekileceklerde bu böyle olsun. ancak çekilmiş ve gösterime hazır filmlerde bu fırsat böyle tekelci yapımcılara verilmesin. şimdi hepimiz biliyoruz ki, bkm, cem yılmaz, şahan vs bunların filmleri milyon milyon izleniyor ve 4.5 tl iken de zarar etmiyor, balya balya kar ediyorlar. şu an durduk, çektikleri filmleri izlemek yerine, bu adamların karını ikiye katlaması için döktükleri gözyaşlarını izliyoruz. bunun adı stokçuluk değil mi? bir nevi karaborsa. adamlar kendi malını stoklayıp, zam gelince piyasaya çıkarıyorlar. bi de üstüne kendilerini mağdur gösteriyorlar.

    bkm'nin organize işler filmine ayrı bir parantez açıp öyle bitirmek istiyorum. yeni sinema yasası temmuzda geçecek diye bütün filmlerin yayınlarını durdunuz. peki neden organize işleri eski fiyattan çıktınız? onu neden vizyona soktunuz? çünkü netflix'e satmıştınız. burada şimdi kim kurnaz? ben hayatımda bu kadar etik dışı paragöz bir hamle görmedim. sinemamız kötü günlere gebe ise bunun baş sebebi bkm ve onun aç gözlü politikası olacaktır. demedi demeyin.

    edit: imla

  • kazandığı parayı harcaması bile ukalalık olarak görüldüğüne göre, bu ülkenin kadına bakış açısında kat etmesi gereken daha çooook yol var azizim.

  • köyün birinde bir çukur varmış ve herkes bu çukura düşerek yaralanıyormuş. köyün ileri gelenlerinden üç kişi toplanmış.

    birincisi:
    -çukurun yanında bir ambulans beklesin hastaneye çabuk yetiştiririz, demiş.

    ikincisi:
    -çukurun yanına bir hastane yaptıralım, düşenlerin hastaneye yetişmesi zaman almaz; demiş.

    sıra temel'e gelmiş:
    -sizde hiç akıl yok; bu çukuru kapatalım, hastanenin yanına bir çukur açalım.

    debe editi: teşekkürler.

  • "arkadaşlar tatilden döndüm sansınlar diye omzuma dokunmayın olum acıyor diyorum noldu la baban mı dövdü diyolar. fakirlik kanıma işlemiş arkadaş"