hesabın var mı? giriş yap

  • dışarıdan bakana zormuş gibi görünen, ama koşullar oluştuğunda kendiliğinden yağ gibi kayarak geçiş yapılan seçimdir.

    bakışın sahte, gülüşün yalan, tenin anlık, ruhun ulaşılmaz olduğu bir zaman kesiti denk gelir. dostlukların ne kadar kolay vazgeçilebilen şeyler olduğu, düşmanların bile umursamaya değmeyecek şeyler olduğu dank eder. insana ait her şeyin gereğinden çok, gereğinden kolay, gereğinden ucuz ve gereğinden uçucu olduğu gerçeği surata çarpar ve bütün bunların acıtmak şöyle dursun rahatlattığı farkedilir. bir ay, bir hafta, bir gün, bir dakika önce peşinden koşturulan her tür insan ve onlara ait her şey 'istemez kalsın' statüsüne geçer ve bu, insana önce garip sonra çekici gelen bir güç duygusu verir. o zamana kadar hayatın ve varoluşun tanımı olmuş pek çok şey gülünç, grotesk ve saçma hale gelir ve o ana kadar arkasından yetişilmeye çalışılan dünya bir anda ayakların altına girer. 'vazgeçebileceklerin sana, sense vazgeçemeyeceklerine aitsindir' kuralının farkına varılan an budur.

    o anı yaşayana, geçiş inanılnaz derecede kolaydır. vazgeçilen her şeyin bıraktığı boşluğu bağımlılık yaratan bir güç duygusu doldurur. geçmiş zamanda kovalanan, artık kovalayan olur, bağlama sözlerinin yerini alay etme alır, kazanma ve kaybetmenin tanımları değişir, ve dünyayı hiç umursamadan seyretmenin keyfi, kişinin benliğini mutluluk veren bir işgalle ele geçirir.

    tercih edilmiş yalnızlığın verdiği mutluluk ve tatmin duygusundan vazgeçmek imkansıza yakın derecede zordur. her insan için dünyada tek olan çok özel olan başka bir insan denk gelmesi, seçilmiş yalnızlıktan feragat etmenin tek yoludur, başka hiç bir şey bu yoldan çevirecek güce sahip değildir.

  • bu cevabı önceden çok baştan savma olarak düşünüyordum. hoş, ben de bu cevabı verebilecekler arasındayım ama hep bir kaçış, hakikaten müzikten anlamayan insanların verdiğini düşünürdüm ki "hep bu tarz mı dinlersin?"* sorusuyla açılan bir muhabbeti bu cevapla noktalayana kadar. neden? böyle başlayan muhabbette müzikten gerçekten anladığını düşündüğüm insanın çok sığ fikirleri olduğunu gördüm de ondan. dostum rockçısın, trance diye bir tarzı da kabullenmiyorsun ama armin van buuren diye bir güç var. türkü dinlemem diyorsun ama neşet ertaş diye bir güç var. bugüne kadar tek tip müzik dinleyen insana hiç rastlamadım. belirli bir tarza yatkın olabilirsin, genelde x tarz severim diyebilirsin ama sadece x'ci olmak çok sığ bir kavram bana göre. müzik çok geniş bir kültür sonuçta.

    herkes kendine göre kaliteli müzik dinliyor ama müzikle statü farkı yaratmaya çalışanlar var. albüm mü yaptın, dünya starı mı oldun ki dinlediğin müzik sana nasıl bir statü farkı kazandırsın. ben de artık tam böyle olmasa da buna benzer cevapla savuşturuyorum atakları.

    ne diyorduk; müzik iyidir, güzeldir, sektör büyüyor, önünü alamıyoruz vs.

  • ağır provokasyondur.

    hesabı sorulmalıdır.

    chp de kendini şamar oğlanına çevirtmesin iyice. namussuzca atılan iftiraların üzerine gidin, o soytarılara haddini bildirin artık! ne bekliyorsunuz?

  • "garaj arabası, sadece hafta sonları gezmek için kullanıldı"

    kilometreye bakıyorsun 160.000. cuma akşamdan çıkıp pazartesi sabaha kadar tam gaz dünya turu yapıyor herhalde pezevenk.

  • prof.dr.saffet solak'ın bir anısı.

    “tıp fakültesini yeni bitirmiş,pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere,konya’ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim.gençtim.bekârdım.
    küçük bir beldeydi gittiğim yer.ilk gece bir eve misafir olmuştum.tren istasyonunun hemen yanında bir evdi.akşam yemeğinden sonra çaylarımız gelmiş,sohbetler edilmişti.üzerime yol yorgunluğu,geldiğim yeni yerin yabancılığı vardı.saatler ilerliyor,ağır bir uyku beni içine çekiyordu.ev sahibine bir şey de diyemiyordum.bir müddet daha geçti ; yine bir hareket yoktu.evin en büyüğü olan hacıanneye sıkılarak “anneciğim,sizin buralarda kaçta yatılıyor “ dedim. hacıanne :evladım treni bekliyoruz.az sonra tren gelecek,onu bekliyoruz" dedi.merak ettim,tekrar sordum : " trenden sizin bir yakınınız mı inecek ?" hacıanne :
    “ hayır evladım,beklediğimiz trende bir tanıdığımız yok.ancak burası uzak bir yer.trenden buraların yabancısı birileri inebilir.bu saatte,yakınlarda ışığı yanan bir ev bulamazsa,sokakta kalır.buraların yabancısı biri geldiğinde, ışığı yanan bir ev bulsun diye bekliyoruz.”

    devamı için : http://www.dersimiz.com/makale/yazi.asp?id=43

    düzeltme : devamı için link vermişiz ama yazıyı kaldırmışlar.

  • --- spoiler ---

    bu bölümün sonunda ben şunu anladım arkadaş. ne kadar game of thrones izlesem, spn sevsem, himym takip etsem de türk dizileriyle büyümüşüm. mal mal jaime ile brienne'in beraber olması gerektiğini düşünürken buldum kendimi.

    "ay bak etini kesmesine de yardım etti zaten, yalan söyledi etti kızı da tecavüzcülerin elinden kurtardı. oooh geçen bölümde de beraber aynı küvetteydiler."

    benden adam olmaz lan dağılın. öyle bir geçer zaman ki izlemeye gidiyom ben.
    --- spoiler ---