hesabın var mı? giriş yap

  • half life oyununda olur olmadık yerlerden çıkıp irkilmenize sebep olan yaratığın bir de peluş oyuncağını yapmışlar. alınacaksa da yanında mutlaka levye sipariş edilmeli.

  • ben bu banyodan sonra krem, nemlendirici falan sürüyolar ya onu anlayamıyorum. bi kere sordum ne işe yarıyo bu diye, bunu sürmeyince "hatır hatır" oluyormuş tenleri kuruyormuş, sararıp solup ölüyorlarmış, ooo çok kötü oluyormuş falan. lan bizim evde banyo sabunu bitti, almayı da unutuyorum, iki haftadır süper dandik bi sıvı el sabunuyla alıyorum duşumu, hala cillop gibi tenim var. bal döküp yalayasım geliyor kendimi bazen. bazenler çoğalıyor bazen.

  • bizdekilerin ülkemizin kurtarıcısı ve kurucusuna duyduğu nefretin yanında esamesi okunmaz.

    sayın milletvekilinin konuşmasında bir nefret göremedim ayrıca. eleştiri ne zaman nefret oldu? ha doğru siz eleştirilemezdiniz.

    türkiye cumhuriyeti kıbrıs türklerini kurtardı diye kıbrıs'a kendi oyuncağı muamelesi çekemez. demokrasi demokrasi diye yırtınırken iyi, kıbrıs türk halkı ne istiyor diye kulak vermeye gelince kötü. bu arada türkiye olmazsa kktc'yi ham yaparlar, onlar da bunu akıllarından çıkarmamalı.

  • benim için sadece ve sadece "fumetti"dir, onda da martin amcam her daim başta gelir (ki onunla tanıştıktan sonra diğer fumettileri de gözüm görmemişti zaten). onun haricinde dc comics ya da marvel işlerini (yani süper kahraman mevzularını) hiçbir zaman merak etmedim, gözüme iliştiklerinde de hiç cazip bulamadım. zira "dünyayı kurtarma" timlerinin abartılı, kasıntı karakterlerle dolu ve epey de şiddet içeren curcunasını oldum olası sevemedim, anlamakta zorlandım hep. sanırım martin amcamın eğlendirirken öğreten, okuyanı daha fazlası için meraka düşürüp bilgilendiren üslubunu aradım hepsinde ve bulamayınca da onlara vakit harcamaya gerek duymadım. ha, fumettilerde de bilinçaltına ustalıkla çalışan taraflı anlatımlar (kızılderili-ingiliz/amerikan savaşları vs.) yok mu, ne yazık ki bolca var; hattâ martin mystere'de bile amerikan rus çekişmesi ve soğuk savaş işleri taraflı ve paranoyak anlatım yüzünden yer yer bayabiliyor maalesef. lakin belki aşırı şiddet içeren karelerle gözümüze sokulmadıkları ve daha ağırbaşlı çizildikleri için o nahoş detayların etkisi de çok olmuyor.

    belki de bu yüzden, martin amcamın yanı sıra bazı eski zagor sayılarını da saklamaya devam edebiliyorum.
    gerçi bu da bahane; o eski dostların yüzlercesini elden çıkartmak zorunda kaldık diye son kalanlara kıyamıyorum işte.*

  • tüm burçlar arasında haksız yere en fazla örselenen erkek tipidir. tutkulu bir şekilde sahiplenilmezse, o da karşısındakini sahiplenmeyecek kadar gururludur. eğer değdiğine düşünüyorsa ufak bir sevgi kırıntısı için hiç bir adım atmadan aylarca bekler ve eğer yine isterse her şeyden bir anda vazgeçer. hayatın her saniyesini tüm hisleriyle tadarak ve değerlendirerek yaşadığı için en ufak olayda bile teatrallik düzeyine varan tepkiler görebilir, ama yaşamla kurduğu bu bağın ona kazandırdığı algılama düzeyinden asla vazgeçmez. animalistik ve ilkel bir ruh yapısını hümanist bir muhakeme gücüyle başarıyla birleştirir ve bundan gurur duyar.

    etrafındaki insanları ilgisini hakedenler ve haketmeyenler diye ikiye ayırır, ilgisini hakedenlere karşı beslediği bağlılık çoğu zaman öz kardeşine karşı beslediği bağ kadar güçlü olur, ilgisini haketmeyenlere ise zifiri karanlık apatiden başka hiç birşey sunmaz. hangi amaçla olursa olsun, tanışmanın ardından geçen ilk bir kaç dakika içerisinde karşısındakinde aradığı parıltıyı göremeyen aslan erkeğinin fikrini daha sonra değiştirmesi ihtimali karşısındaki insanın parmak izini veya vücudunun doğal kokusunu değiştirmesi ihtimali kadardır, aynı ortamda bulunan bazı insanlara zerre kadar ilgi göstermeyip diğerleriyle sarmaş dolaş olmasına şaşırmamak gerekir.

    kalbinde atan sevginin dozu on tane balinayı öldürmeye yetecek düzeyde olmasına rağmen bunu çok sayıda kişiye kaşıkla dağıtmak yerine az sayıda kişiye kazanla verir, kazanı da geri istemez.

    uç kavramları birbiriyle bağdaştırmaktan büyük bir zevk aldığından maddiyatı ve maneviyatı da bir terazinin iki ucunda görmek yerine yanyana görmeyi tercih eder. parayı ve gücü sever ama aslan burcunun karakteristiği olan güçlü bir kişiliğe sahip olduğundan bunları efendisi değil hizmetkarı olarak görür. kim ve ne tarafından olursa olsun yönetilmekten ve bağımlı kılınmaktan nefret eder.

    kendisi ve başkaları için kurallar koymaya bayılır, üstün bir liderlik vasfına doğuştan sahip olduğundan kurallarını insanlara baskıyla uygulatmanın beceriksizlik olduğuna inanır, liderliği takımın üstünde değil, içinde yer alan bir kavram olarak algılar.

    daha ne diyeyim ki, eğer hala kıskananlar varsa ne yazık ki sadece gelecekteki çocuklarının doğum tarihlerini ayarlamakla yetinecekler.

  • sektör: askerlik
    pozisyon: eğitim çavuşu (kısa dönem)
    ücret: 21 tl (aylık net ~ 2010)
    artıları: altınızda onbaşı ve erler var egonuzu tatmin edebilirsiniz.
    eksileri: üzerinizde milyon tane komutan var egolarını tatmin edebiliyorlar.

  • sıfır çekti manşetleri neden tarih olsun? maç kaybetmeyi değil beraberliği kaldırıyor.

    t: yüksek ihtimal biz katılamayacağımız için bizi ilgilendirmeyen kuraldır.

    edit: ulan bende mi bi yanlıs var yoksa sizde mi anlamadım. herkes kaybeden 1 puan alacak 0 çekmek yok diyor. bakın haberde yazan; berabere kalan maçlarda penaltılara gidilecek kazanan 2 kaybeden 1 puan alacak. penaltılarla kaybeden için diyor bunu. bi takım penaltılara bile gidemeden gelen geçenden 3, 5 yerse puan alamaz. ben mi yanlışım bi deyin hele. paranoyak ettiniz beni.