hesabın var mı? giriş yap

  • gelen konuklar niye ibrahim tatlıses ölmüş de helvasını yemeye gelmişler gibi davranıyorlar * çok iyi adamdın senin gibisi gelmez efsaneydin adam yanınızda oturuyor ya yaşlı ziyareti gibi program olmuş

  • yunanistan'ın bozulan ekonomisinin damga vurduğu maç. dudağı kanayan yunanlı oyuncuya yokluktan sadece pamuktan bıyık takabildiler. adam levent kırca'ya döndü, ordan oraya koşup duruyor yazık. bir müslüman da çıkıp bepanthene merhem sürelim demedi, inanılır gibi değil arkadaş...

  • o gece kendisi cumhurbaşkanı olsa ne olurdu allah bilir ama 50 senedir ülkemizi onun gibiler yönetseydi zaten fetö puştları kurumlarımız içinde böyle çöreklenemezdi. dolayısıyla 15 temmuz yaşanmazdı. bence önemli olan da bu.

  • edit: değerli dostumuz anlaşılan biraz hırpalanmış. çünkü biz oturduğumuz yerden yargılamayı o kadar çok severiz ki... kendisi bana ulaşıp aşağıdaki sözleri paylaşmamı rica etti.

    "güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. aslında bizim niyetimiz mahalli olarak yetkili kişilere ulaşmaktı. video çekilmesini hiç istemedim, sadece bir sayfa röportaj verelim dedim ama gazeteci büyüğüm çok ısrar etti. ben de onu kıramadım. bunun bu kadar büyüyeceğini tahmin etmemiştik. bir iki şeye cevap vermek istiyorum:
    1. asla iyi bir akademisyen olduğumu iddia etmedim. sıradan bir elektrik mühendisiyim. yalnızca iyi bir gözlemci olduğumu düşünüyorum.
    2. bilimadamı değilim, sadece araştırmacıyım. yaptığımız işler de öyle atomu parçalamak filan değil. diğer çoğu akademisyenin yaptığı gibi excel de grafik çiziyoruz.
    3. ülkemizde çok değerli hocalarımız var. memur zihniyeti derken onları asla kastetmedim. kimleri kastettiğim az çok belli.

    bugün bana gelen bazı mesajlar şunlar:
    -israyil dölü
    -ermeni dölü
    -fetöcü pezevenk
    -ilgi mi istiyorsun lan köpek..
    vs...

    arkadaşlar benim ünlü olmak, takipçi toplamak gibi bir niyetim yok. yazarlardan bir tanesi postdokların geçim sıkıntısı çektiğini söylemiş. evet kıt kanaat geçiniyoruz. o yüzden ne avukat tutacak ne de bu işlerle uğraşacak param yok. sizlerden ve sözlük idaresinden ricam bu başlığı ve benim adıma olan diğer başlığı silmeniz.
    röportajı verdiğim için çok pişmanım. o kadar huzursuzum ki bugün işe bile gidemedim. lütfen bu isteğimi yerine getirin.
    şimdiden çok teşekkürler."

    adam yıllarca okumuş etmiş kendini geliştirmiş. enerji alanında ogretim gorevlisi olarak calisiyor. şimdi yurt dışında önemli üniversitelerde bir yerlere gelmiş, çalışmalar yapıyor. bir yandan da milli kimliğini ön plana alıp ülkesinin de büyük sorunu olan enerji alanındaki avrupa çalışmalarına katılımı için çabalıyor ama gel gör ki destek yok. izlerken ülkenin haline içim acıdı. zaten bildiğimiz şeyler ama işte duyunca insan yine de üzülüyor.

    edit 2: arkadaşlar ben video linkini yaşanan üzücü hadiseler üzerine kaldiriyorum. elimden gelen bu oluyor. başlığı açarken bu kadar saçma bir noktaya gelebileceğini tahmin etmemiştim. yahu adamı irdelemeyi bırakın da söyledikleri doğru mu yanlış mı bir düşünün. ülkenin eğitim sistemi saçmalamış durumdayken bu sözler ne kadar uzak gelebilir.

  • almadan önce gerekli mi diye çok araştırılan bir cihaz. ben araştırmaya başladığımda şu anki fiyatına ulaşmıştı bile. bu nedenle fiyat & performans açısından benzeri bir araştırmanın içinde olanlar için uzuuun bir inceleme yazısı yazmak istedim.

    ilk olarak herkesin kafasındaki tek soru; airwrap’in bu paraya değip değmeyeceği. işin komiği, avrupa’daki, amerika’daki kullanıcıların da tek derdi o. yani oradaki ortalama bir insan için de ciddi bir paraya karşılık geliyor kendisi.

    bu kritere cevap vermek çok güç. şöyle diyeyim; bence bu ürüne verdiği paraya asla acımayacak çok küçük bir grup insan var, onlar da ısıl işlem olmadan asla ama asla saçını kullanamayanlar.

    bunu biraz açalım.

    şimdi senin doğuştan düz saçın vardır ama dalgalı seviyorsundur. paran çoksa al ama değmez.
    saçın dalgalıdır ama yüzüne düz saç daha çok yakışıyordur. gene değmez.

    demek istediğim, saçını iyi kötü doğal haliyle kullanabilen kimsenin vereceği paraya değmez bence bu. bazen “saçım düz, kalın telli, airwrap’in dalgaları tutmuyor” gibi yorumlar okuyup üzülüyorum. mis gibi kalın telli, düz saçım olsa hayatta bu parayı vermem bir saç şekillendiriciye.

    peki, kimler verdiği paranın bir kuruşuna bile acımaz? işte benim de içinde olduğum bu grup, gerçekten cihaza aşık olacak olan kişilerden oluşuyor:

    - saçı ince telli,
    - kırılmaya yatkın,
    - ne yaparsa yapsın saçı elektriklenen,
    - ısı görmeyince ne düz ne dalgalı, her telden çalan bir saç ile başa çıkmaya çalışan,
    - duştan çıkıp saçını kurulayıp hazır olan herkesten nefret eden (opsiyonel, nefret olmasa da inceden bir uyuz olmak yeterli),
    - bu saçla dışarı çıkacağıma yatar uyurum diye planlarını iptal edesi gelen,
    - ulan saçı gene salamadık yaa, neyse baş ağrısından çatlatsa da topuz yapmak zorundayım diyen (true story),
    - …

    örnekler çoğalır gider. işte bu, ne idüğü belirsiz saçlara sahip kız kardeşler dyson airwrap ile yeniden doğmuşa dönebilir.

    (bu arada, böyle anlattım ama bu saç tipi %90 kıvırcık / kıvırcığa dönük dalgalı saçlı olduğunu anlamayan insanlara ait. curly girl method’u araştırıp bir airwrap parasının 10’da biriyle mükemmel dalgalı saçlara da yelken açabilirsiniz. benim bile ne düz ne dalgalı saçım bu yöntemlerle bir hayli günlük kullanılabilir bir hale geldi -aşırı güzel oldu demiyorum- ama süreç meşakkatli.)

    gelelim çabuk yıpranan saç kısmına. zaten ince telli saçların kabusudur bu. benim saçlarım biraz içsel ve dışsal faktörler nedeniyle gerçekten çok ama çok güzel göründükleri zamanın gerisindeler şu an. sorun değil, yine toparlar. gel gelelim saçım azıcık düzgün görünsün isteyip düzleştirdiğim her seferde aşırı yıpranmalara maruz kalıyordum. ki düzleştirme dediğim de ayda 1-2 falandır. saçımın hassaslığını oradan anlayın.

    dyson’ın hava akımıyla şekillendirmesi falan biraz hikaye, sıcaklık maksimumdayken cayır cayır valla. o yüzden mümkün oldukça orta seviyede bir kurutma işlemi yapıyorum.

    düzleştiriciyle karşılaştırayım, bu kadar sık kullanımda düzleştirici 100 üzerinden 95 zarar verecekse dyson 20 falan veriyor. ama yine de biraz zarar veriyor.

    not: ben ısıdan koruyucu herhangi bir sprey kullanmadım, çünkü araştırdığım ürünlere pek güvenemedim. önerisi olan varsa ve mesaj atarsa çok memnum olurum. haliyle bu dediğim oranlar yıkanmış ve uygun bir saç ürünüyle saç şekillendirmeye hazırlanılmış versiyon için geçerli.

    diğer madde, peki dyson saçı gerçekten güzel şekillendiriyor mu?

    madde madde yazayım;

    - yumuşak düzleştirme fırçası: benim saçımı elektriklendirdi ama nazik bir düzleştirme etkisi var. ben verim alamadım çok. normal makineyle üstten ısı versem gene buna yakın düzleşirdi saçım.

    - sert düzleştirme fırçası: işte aşk yaşadığım icat. hem hacimli hem de neredeyse dümdüz bir saç yaratıyor. düzleştirici ya da fön düzlüğü arayanı tatmin etmez yalnız, doğal görünümlü bir düzleştirme bu. nasıl anlatsam bilemiyorum, açıp videolarını izlemek gerek. elimi saçlarımdan alamıyorum, tutup öpesim geliyor ahahah.

    - düzleştirici kurutma başlığı: valla yüzyılın icadı. saçı güzel kurutuyor hadi ok, bu paraya onu zaten yap da, elektriklenmeyi de gerçekten çok iyi alıyor bu aparat. tabii bu geçici bir etki, hele ki ben gibi nemli bir şehirde yaşıyorsanız ister istemez birkaç saat sonra nemden kabarıp elektriklenebiliyor saç. ama genel olarak etkisi bana yetti de arttı.

    - yuvarlak hacimlendirici fırça: klasik fön fırçasına benzeyen bu fırçayı sadece düz durmamakta aşırı inatçı katların ucunu şekillendirmek için kullanıyorum. iyidir.

    - 30 & 40 mm airwrap: 1 kere kullandım, dalga isteyeceksem saçımı doğal kullanıp kıvırcık kız uygulaması yapıp daha az güzel görünürüm ama en azından daha az uğraşmış olurum dedim. biraz üşendim ama alınacak verim el alışkanlığıyla da artınca belki düzenli kullanılır.

    beklediğimden de uzun bir yazı oldu. çok ciddi bir paradan bahsediyoruz, bu nedenle umarım birilerine faydası olur.

    sonuç; okuyun işte, o kadar yazdık. *

  • olay 2 ağustosta malatya park avm vatan bilgisayar şubesinde meydana gelmiştir!

    serebral palsi rahatsızlığı olan bir arkadaşım . kendisi bir kamu kuruluşunda bilgi işlem bölümünde çalışıyor. vatan bilgisayarın malatya park şubesine navigasyon cihazı almak için gidip reyon görevlisinden cihazlarla ilgili bilgi almak istediğinde reyon görevlisinin alay içeren ("sen bunun ne işe yaradığını biliyor musun ki, sana ne? ne yapacaksın? neden soruyorsun?) ifadelerine maruz kalmış. başka bir görevliden yardım istediğinde de benzer durumla karşılaşmış. mağaza görevlisi ile görüşmek istemiş ancak görüştürülmemiş. isimlerini almak istediğini onları şikayet edeceğini söylediğinde ise isimlerini vermedikleri gibi hakaret içeren sözler sarfetmişler. olayı kızkardeşi ile paylaştıktan sonra mağaza yöneticisi ile görüşülüp gerekirse olay saatindeki kamera kayıtlarının incelenerek ilgili kişilerin tespit edilmesi talep edilmesine rağmen 1.5 aydır herhangi bir geri dönüş olmamıştır.
    doğum sırasında yaşadığı bir şansızlık yüzünden bir takım zorluklarla karşılaşan ama pes etmeyip mücadele eden, yıllar süren fizyoterapi ve çeşitli eğitimler sonucu kendi ayakları üzerinde durmayı başaran arkadaşımın tek isteği kendisinden özür dilenmesi. yaşadığı bu olayı başkalarının da yaşamaması için ilgili personelin gerekli dersi alması gerektiğini düşünüyorum!!!

    edt: #vatanbilgisayarözürdile

    mağaza müdürü
    açıklama olarak personel vatandaşı anlamadığı için cevap veremediğini vatandasında sinirlendiği olayın bu şekilde vuku bulduğunu , ilgili personelin yazılı savunması alındığını söylemiş.

    soru 1- personel engelli vatandaşa " sen neden soruyorsun ki? anlıyor musun bunlardan? dedi mi? demedi mi?

    soru 2- birinin konuşmasını anlamadıgında; anlamadım bir daha söyler misin dersin? yoksa sen bunlardan anlar mısın? neden soruyorsun mu dersin? bu cümle kuruldu mu kurulmadı mi? navigasyon cihazı ile ilgili bilgi istendiğinde reyon görevlisi sen anlar mısın? neden soruyorsun dedi mi? demedi mi? bunu sadece münferit olarak bir kişi mi söyledi yada diğer görevli de benzer tavrı sürdürdü mu?

    soru 3- vatan bilgisayar gibi bilişim sektöründe yer alan ve avm de magzası bulunan bir firmanın mağazasının her noktası güvenlik kamerasının kayıtları altındadır. tartışma anı kameralara mutlaka yansımıştır. olay kendi anlattıkları gibi ise kamera kayıtlarını vatandaş girdiği andan çıktığı ana kadar olan kısmı, hiçbir kesinti uygulamadan yayınlayabılırler mi?

    soru 4- vatan bilgisayarın tüm telefon konuşmaları kayıt altındadır. ılgılı aileye hangi gün ve saat kaçta konu ile ilgili dönüş yapılmış? ne söylenmiş? acaba böyle bir arama ya da geri dönüş yapılmamış mi? ben tekrar sormama rağmen böyle bir dönüşün yapılmadığı söyledi.

    soru 5- yazılı savunma sonrasında karar olarak ne verilmiş?

    bu soruların yanıtları yok. şuan firma savunma durumuna geçti. bu da güzel. en azından hata yaptıklarını anladılar. en az zararla durumu kurtarmaya calısyorlar. ama gerçeklerı carpıtmak yerine keşke evet malesef böyle bir olay yaşandı. ılgılıler cezalandırıldı diye bilseler. ya da hayır böyle birşey yaşanmadı. olaylar şu şekilde oldu? bu da kanıtı denilse.

  • bir anda ofisteki masadan kalkıp gitmek.

    herkesin şaşkın ve "nabıyo bu amk delisi?" bakışları altında dolaptan ceketi alıp. kimseye hiçbir şey demeden çıkıp gitmek. bilgisayarı bilgi işleme vermeden, çıkış işlemleriyle uğraşmadan o ortamdan uzaklaşmak.

    sonra odasından çıkan yöneticinin

    -"arkadaşlar oldboy nerde?"

    diye sorması ve akabinde

    -"bilmiyoruz ki çıktı gitti" cevabını alması. bu cevap üzerine dellenip

    -"birisi cebinden arayabilir mi?" diye sorması ve telefonun masada çalmaya başlaması.

    (bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler)