hesabın var mı? giriş yap

  • bu adamın yetiştigi toplumda ''dini kullanmak'' gibi bir olgu yoktur. yani aynı dine mensubuz ama bambaşka bakış açılarımız var aslında.

    bizde din dedigimiz şey genelde siyasete atılmak, ihale kapatmak, bir zümreye kendini kabul ettirmek için kullanıldıgı için artık her dua okuyanı, secdeye yatanı ''dini kullanıyor yea'' diye yaftalıyoruz.

    adam aslında çogu katolik olan brezilyalı futbolcunun yaptığını yapıyor, futbol oynarken dinini hatırlıyor. kaka her gol attığında istavroz çıkardığında kimse kendisinin dini sömurduğunu duşunmez mesela.

    sonuç olarak, her şeyi olduğu gibi dini de yozlaştırdığımızdan bizlere ilginç gelen futbolcudur.

  • haberde soy isimleri kisaltmislar , asagida ise kadinin tam boy fotografini koymuslar.

    sizin ben iki yuzlulugunuzu...

    not: ozel mesaj atip meric diyen oldu, troll diyen oldu, duyarci yavsak diyen oldu. arkadaslar siz kafadan kontak misiniz ? ne istiyorsunuz, sokak ortasinda yaptiklari yanlis diye istiklal caddesinde yurutup "shame shame" diye bagirip taslayalim mi ? ruh hastasi misiniz siz, dogru bir sey mi bu kisilerin her detayiyla afise olmasi ?

  • bize ayiligin ne demek oldugunu hatirlatan ayi, ulan son zaman da kedi sever gibi ayi seviliyor, ay ne sevimli ne sempatik falan diye.
    gercek ayilik budur iste.

  • angela merkel'in almanya'nın golünden sonra sevincini izlediğimiz maç. sen gül anam gül, 3. havaalanını tamamladığımızda da böyle gülebilecek misin bakalım?

  • ölüm grubu deniliyordu türkiye'nin grubuna harbiden öyleymiş. biz elendik hırvatlar elendi ispanya elendi. mükemmel bir ölüm grubu. herkes öldü amk.

  • büyük ikramiye hayali kurarken bile tasarruflu olmak.

    "sana çıksa naaparsın lan" sorusuna "araba alırım" derken aklından honda civic falan geçirmek. ulan salak mısın 45 milyon tl. çıkmış honda ney? gidip jaguar alsana, mercedes, bmw ne bileyim bentley falan alsana.

    "ev alırım" derken aklından işyerine ulaşımı kolay olan, dolmuşu otobüsü önünden geçen evleri düşünmek. var ya tam malsın oğlum. 45 milyon diyorum, hadi arabayı falan da s.ktiret, eğer hala çalışıp aynı işi yapacaksan her gün taksiye binsene oğlum, dolmuş nedir lan?

  • alex'in attığı golde spiker "alex, alex, alex, alex, samba, samba, samba" şeklinde bağırdı.

    diğer memleketlerde de böyle midir acaba? o ülkeye göre yabancı olan bir futbolcu gol atınca spiker o futbolcunun yöresel dansını haykırır mı? dert oldu bana.

    ispanya'da nihat gol atınca spiker "halay, halay, halay" diye bağırıyor mu acaba? n'olur bağırsın. :(

  • içerisindeki metaforlarla izlerken yürekleri dımbıl dımbıl etmiş film
    --- spoiler ---

    merdiven

    izlerken normalleşme seyri olarak tasavvur ettik. karakter tam normalleşiyor, düzeliyor dediğimiz yerlerde bu merdiveni tırmanıyordu. sondan bir önceki merdiven planında perspektif öyle güzel vurgulanmıştı ki merdivenin çıkmakta değil, inmekte olduğu izlenimine düştük. sizin "normalleşme" güzergahınız benim için bir çöküş, demekti bu. son merdiven sahnesinde de güle oynaya, peşinde polislerle indi esas abimiz. katettiği yolu bir çırpıda heba etmişti. ancak mutluydu ve olmak istediği şekildeydi. bu merdiven özetle bir hayat metaforuydu.

    ışık

    annesini öldürdükten sonra yüzüne pencereden vuran ışık. karakterin iyilikten arınması. ışık getirenleşme evresi(lucifer). akıl hastanesi koridoru sahnesinde ise ışık içinde boğulma. en yüksek mertebe. tasavvuftakinin tam tersi bir şekilde, şeytanla bir olma. erme.

    maske

    "v for vandetta"dan aşina olduğumuz bir gösterge. bir sembol etrafında liderleşme ve organize olma durumu. maskenin savaş boyası gibi kullanımı. korku için kalkan ve cesaret için tetikleyicilik. ayrıca (bkz: la casa de papel)

    polis arabasından çıkış

    spiderman göndermesi. isa'nın doğumu imgesi. -yukarıda da değinildiği gibi- doğumdaki gibi bebek çıkarma ritüeli. ama bu bebeğin annesi polis aracı. yani düzeni oluşturan kurumların en büyük kötülükleri doğurmaya gebe oluşu. anarşizm.

    öpüşme sahnesi
    --- spoiler ---

    edit, imladır

  • gunlerdir kardesimin ve arkadaslarinin sop'larini duzeltmekten ici gecmis biri olarak icerikten ziyade sekil-semalle ilgili bir kac nacizane tavsiyem olan omur torpusudur (ben tanimimi yapayim da…)

    ama once su:
    bizim zamanimizda hocalarin bize en buyuk tavsiyesi sop’u bizi calismak istedigimiz konuya iten seyle ilgili kisisel bir hayat tecrubesi, bir olay, bir laf safsatasiyla acmamizdi –hani yani alti yasimdan beri merak ediyorum bu olaylari, icim icimi kemirir durur o gunden beri tarzinda hikaye yazmanin bize sacma gelse de ecnebiyi cok etkileyecegini filan soylerlerdi. ki en cok canimi cikaran ve yazimi sirasinda en cok alkol tukettigim kismisi olmustu kendi sop’umun. simdi dusunuyorum da allasen kim yer ki bunlari, ben o yasimda bile yemezdim, hele ki komite uyesi filan olup da her sene onlarca insanin hayatinda siyaset bilimi doktorasi yapma istegiyle yanip kavrulmalarina yol acacak travmatik tecrubelerini okusam kicimla gule gule bir hal olurum herhalde. neyse, zamane genclerinin sop’larinda boyle kaygilar gormedim ve acikcasi cok seviniyorum. siz gene de saginiza solunuza bir danisin son kararinizi vermeden de sonradan elin zirzobu yuzunden harvard’a neyim alinmadim diye beddualar edilmesin arkamdan…

    evet, gelelim sop’umuzun organizasyonuna:
    - once kompozisyon derslerimizin bir numarali kuralini uyguluyor ve kaaadin en tepesinden baslamiyoruz, birazcik bosluk birakiyoruz.

    - saga dayayacak sekilde tarih atabilirsiniz, hatta atiniz.

    - dear mear kismini ben “dear members of the selection committee” diye yaziyorum, sanki dear sir/madam yazmaktan daha kisisel gibi geliyor, bilemiyorum. bazi bolumler zaten direk olarak hitap etmeniz gereken sahsin adini filan veriyor, aman dikkat!

    - ilk paragraf: oyle langgadanak diye olaya dalmiyoruz. biliyorum cok hevesli ve isteklisiniz bir an once ne kadar muhtesem bir aday oldugunuz anlatmak icin ama sakin, sakin. once genel bir girizgah yapiyoruz. ben sizin bolumunuze sunu bunu calismak icin basvuruyorum, vs denen kisa bir paragraf. opsiyonel olarak ekte de size bu belgeleri gonderiyorum diye bir cumle de eklenebilir.

    - ikinci paragraf: burada bolume basvurmaktaki amaciniz, sizi ilgilendiren sorun nedir, geceleri yastiginiza basinizi koydugunuzda bunun cevabini ogrenmek icin illa ki master yapmaliyim, doktora yapmaliyim diye sizi durtukleyen o uhrevi soru nedir, kisaca acikliyoruz. bu paragrafa ben su anda surada ogrenciyim, ya da mezun oluyorum vs diye baslayip daha sonra egitimim boyunca da (ya da ne bileyim aldigim su derslerde) bu konu kafami karistirdi filan… diye baslamayi, baslatmayi seviyorum ben. ama cok da detaya girmeyiniz, ayrica basvurdugunuz bolumu yikayip yaglamaya gerek yok daha. ilerki paragraflarda yapacagiz butun bunlari.

    - ucuncu paragrafta o alanda calisma yapmak icin yeterli background’unuz oldugunu belirten cumleleri ard arda diziyorsunuz. aldiginiz dersler, gittiginiz kurslar, yazdiginiz paper’lar, stajlariniz, alakaliysa okul disi aktiviteleriniz (misal sozluk yazarligi…) bunlari bir bir anlatiyorsunuz. yalniz tabii ki calismak istediginiz konuyla ilgili olanlari cimbizlayip yaziniz buraya, yoksa kimya doktorasi yapacak adamin bes yasinda resim yarismasinda aldigi odulle pek ilgileneceklerini sanmiyorum komite uyelerinin.

    - dorduncu paragraf: evet derdimizi acikladik, qualification’larimizi siraladik, sirada bolume kabul edildigimiz takdirde neler yapmak istiyoruz, calismak istedigimiz konulari biraz daha detayina inerek anlatiyoruz. burada ne kadar detaya ineceginiz bolumun beklentilerine bakar artik, ama standart 1-2 sayfalik bir sop icin birkac duzgun cumle yeter saniyorum. sonrasinda bu calismak istedigim konular sizin bolume ne kadar da uygun, zaten siz bu isin pirisiniz, sizin bolumde yapilmaz da bunlar nerede yapilir guzel abilerim, ablalarim tadinda bir kac cumle yaziyoruz. aslinda burada amacimiz basvurdugumuz bolumu yikayip yaglamaktan ziyade calismak istedigimiz konularin bolume uygun oldugunun farkinda oldugumuzu belirtmek (pek cok insan basvuru dosyasi iyi oldugu halde sirf calismak istedikleri konulari basvurduklari bolumde calisan olmadigi icin reddediliyor netekim) bazilari belirli insanlarin ismini filan veriyor ama ben biraz killaniyorum bu islerden. belki adam bolumden sepetlenmek uzere, ya da iki seneye emekli olacak. belki adama kil olan insanlar toplasmis komitede. artik bu kismi size kalmis.

    - son paragraf… toparliyoruz: bakin gordunuz iste hevesli, caliskan, cevval bir insanim. sizin bolume kabul edilirsem gece-gunduz calisacagim, kendimi ilim-irfana adayacagim. benden iyi aday nah bulursunuz. bir an once haber verin da ona gore ben de planimi programimi yapayim koduklarim (sinirler iyice lacka olmus artik burada)

    sincerely
    adiniz soyadiniz

    bir kac ufak nokta daha:

    - allasen edebiyat filan parcalayacagim diye kasmayin. bir kere ne kadar uzun cumle kurarsaniz o derece anlatim bozulugu, gramer hatasi vb yapma riskiniz artiyor. hele ki yurt disi basvurusu yapiyorsaniz kendinizi komik duruma dusurebilirsiniz. korkmayin, bolun o cumleleri! dedigim gibi adamlarin derdi sizin ne kadar da uzun ve edebi cumleler kurabildiginiz degil, sadece motivasyonunuz ve birikiminizle ilgili bilgi edinmek.

    - bitirdiginiz bolumden, onceden calistiginiz konudan bambaska isle yapmak pesindeyseniz ikinci ve ucuncu paragraflari biraz uzatmakta hatta ek paragraflar yapmakta beis gormeyiniz. ben bu bolumu bitirdim ama aklimda hep su vardi, ya da kendi bolumumu okurken bir de baktim ki su da cok alakaliymis aslinda vs.. gibi cumlelerle olaya nasil motive oldugunuzu anlatin. daha sonra bu konuyla ilgili birikim edinmek icin ne tur saklabanliklar yaptiniz, sayin dokun.

    - muhakkak ki ingilizcesi’ne guvendiginiz arkadaslariniza, hatta mumkunse hocalariniza okutun. sadece word’un spell-check’ine guvenip de basinizi yakmayin.

    kolay gelsin.