hesabın var mı? giriş yap

  • dedem marangozmuş ve gerçekten çok fakirlermiş. babam üniversite sınavını kazandığı halde çalışmak zorunda kaldığı için üniversiteye gidememiş.

    babam küçükken eve doğru düzgün et bile alamazlarmış. dedem de nur içinde yatsın yemeğe çok düşkün biriymiş. geceleyin kalkar kimseden habersiz mutfakta hamur açar onu bir güzel pişirir, babannem görmesin diye etrafı temizleyip yatarmış. dedemin de en çok istediği dışarıda köfte ekmek yemekmiş.

    babam işe başladıktan sonra ilk maaşıyla dedeme köfte ekmek ısmarlamış. ışte bu babamın şimdiye kadar ki adam 60 yaşına geldi, yaşadığı en büyük mutluluk olmuş. sonra dedem gut hastalığından vefat etti, mekanı cennet olur inşallah

  • şimdi aldıranların işi kolay. internet diye bir şey var. ben 1993 senesinde aldırdım bir bok yoktu. ortaokuldaydım. yalandan pw programıyla cezaevi demirleri gibi bir şey çizerdim çünkü başka bir şey çizemiyordum, sonra gösterirdim nasıl olmuş diye aferin falan derlerdi. onu anıtkabir sanıyorlardı. ben öyle lanse etmiştim. günü kurtarırdık yani. giderdim sonra volfied, cm 93-94 akşama kadar oynardım. belli bir süre cm 93-94 ü ders sandılar. mal gibi monitöre baktığım için oyun oynamadıgımı düşünüyorlardı. benimki yine kolaydı, arkadaşım aynı dönem amiga aldırmıştı bu sebepten. onun ailesi daha sıkıydı, o da yalandan bir program bulmuş, dersin bir bölümünü mal gibi oraya yazıp ordan deftere geçiyordu. o günü daha zor kurtarıyordu çünkü program yazılan şeyi kaydetmiyordu. adam her gün aynı şeyi gösterecekti kaydetse, okuyacak halleri yok ya. save diye bi yer yoktu ne programıysa artık... her gün yazıyordu bu paso. bir de sonradan ben bir program bulmuştum. yani program değil de adamın biri disketin içine ankara misket koymuş. kısacık. disketi c: ye kopyalamıştım ve bunu ben yaptım müzik dersi için demiştim. paso misket çalıyodum odamda yalandan. ses kartı da yoktu, çok pahalıydı almamışlardı bızzt- dızzt efektleri içinde pc speaker modundan ankara misket. nınının nınının nınınını nın... çok aradım ama başka şarkı bulamadım öyle. bulsam iyice imparatordum. evdekiler de beni deha sanıyordu. napalım mecburiyet. cafe vardı da biz mi gitmedik? dersler iyiydi ama.

  • atalarımız bunu seneler önce düşünerek söz, nişan, nikah gibi checkpointli basit bir sistem koymuşlardır.

  • 30 ağustos kutlamaları nedeniyle olduğu söylenen.

    yalnız şunu anlamadım ben lan: osmaniye'de hayat ne kadar felç olabilir ki ya. osmaniye diyorum bakın... markete mi gidemedin? nalbura mı ulaşamadın? ne bileyim; menemen için domatese erişimin mi engellendi? nasıl felç oldu hayat?

    ilginç yav bizim millet. zafer bayramı işte, asker diyor ki: buradayız, arkanızdayız, bize güvenin...

    not: tamamen üstteki entry referans alınarak yazılmıştır. ekstra herhangi bir bilgiye sahip değilim konuyla alakalı.

  • mecaz falan kullanıldığı yok arkadaşlar, bu insanlar gerçekten tiyatro yüzünden birbirine girdi ve boşandı.

    olayı bilmeyenler ve anımsamayanlar için özetleyeyim:

    levent kırca-oya başar tiyatrosu, oya başar yönetmenliğinde al birini vur ötekine oyununu sahneye koyuyordu. başrolünde levent kırca'nın oynadığı bu oyun, oya başar'ın ilk yönetmenlik denemesiydi (son oldu galiba).

    oyunda, adalet sisteminin çürümüşlüğü ve mahkemelerde görülen trajikomik davalar işleniyordu. meddahlık geleneğine ve kabareye selam çakmayı seven levent kırca, oyun sahnelenirken metne güncel eklemeler yapıyor, doğaçlama takılıyordu. yönetmen oya başar ise, bu eklemelerin trajikomik oyunun gülmece yönünün ağır basmasına neden olduğunu, dramatik ve eleştirel yönünü gölgelediğini düşünüyordu.

    bu iş ikisi arasında inada bindi. levent kırca "kabare böyle oynanır" diyerek doğaçlama güncel esprilere devam etti. oya başar ise oyunun ruhunun bozulmasını ve yönetmenliğine karışılmasını istemediğinden, madem öyle işte böyle diyerek, kapalı gişe oynayan oyunu kaldırdı, artık oynatmıyorum dedi.

    bunun üzerine araları açıldı. birlikte çektikleri televizyon programı olacak o kadar'ın çekimlerine oya başar gelmedi. levent kırca da "öyle mi? o zaman ben de eve gelmiyorum" dedi ve tiyatroda yatıp kalkmaya başladı. oya başar boşanma davası açtı. daha sonra arayı bulmak için hatırlı insanlar girdi devreye, araları tam düzelecekken yine oyun yüzünden bozuldu. levent kırca, bu konuda tiyatronun ve olacak o kadar'ın daimi kadrosundan fatma murat ve ebru kural'ı rollerini beğenmedikleri için laf taşımakla ve oya başar'ı kendisine karşı kışkırtmakla suçladı ve onları kadrodan attı. oya başar da arkadaşlarına yapılan bu muameleyi kabullenemedi ve yolları tümden ayırdılar.

    daha öncesinde levent kırca'nın girdiği tırışkadan açlık grevi falan var da onlara giremeyeceğim.

    özetin özeti: oya başar tiyatroda ilk yönetmenlik denemesinde, sahnede levent kırca'ya bir türlü söz geçiremedi. yönetmenliği ve otoritesi sayılmayınca, oyunu sahneden kaldırdı. dışarıdan anlaşıldığı kadarıyla naz yapıyordu. ama levent kırca bunu anlayamamış olsa gerek ki, evi terk etti. naza karşı naza çekti kendini. ikisi de gurur yaptılar ve bir oyun yüzünden pisi pisine boşandılar. şaka gibi ama gerçek. inatçı keçiler!

  • kilosu 5 liradır başladığınızda genelde biter, bitmezse bir sonraki gün bayatlar tadı kuzu kalmaz. yiyin ulan ölmezsiniz ölünseydi biz ölürdük.

    editoviç: son gelen zamların oluşturduğu buhran bu güzel atıştırmalığın fiyatını 10 liraya çıkartmayı başardı...

  • change.org'da başlatılan kampanya. itü'ye yapılmak istenen camiye ilişkin rektör bey talep meselesi demiş. yeteri kadar talep geldiği takdirde sinagog dahi açarız.

    --- spoiler ---

    itü24: peki bu stratejik planın içinde kampüse cami yapılması gibi bir plan var mı?

    m.karaca: var tabi. her türlü plan var. sadece cami de değil; isterlerse sinagog da açarız. yeter ki talep gelsin.

    --- spoiler ---

    mezun bir itü'lü olarak ben kampüste barok tarzında inşa edilmiş bir tapınak görmekten memnuniyet duyarım. zira bu şartlarda dini vecibeleri yerine getirmek zor oluyor.