ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
karizmayı sıfırlayan soyadları
yalnızlığın anlaşıldığı anlar
-
akşam yemeğini yalnız başına yerken birden anlatmak, paylaşmak istediğin binlerce cümle olduğunu ve bu cümlelerin boğazına dizildiğini anladığın an...
düz dünyacılar haklı mı çıkacak
-
eger derdin bilime katki yapmaksa, yazarsin makaleni boyle bir gercegi ispatladigin icin de dunyanin sayili bilim insanlarindan biri olur, nobel odullerinden, devlet nisanlarindan bir koleksiyon yaparsin.
yok eger derdin cahilerin ilgisini cekecek sacmaliklar uretip, buradan cikar saglamaksa, o zaman da internet sitesi acar, vidyo ceker ve kerrrizlerin dolusmasini beklersin.
simdi, tahmin edin bakalim, bu duz dunyaci arkadaslar makale mi yazmistir, vidyo mu cekmistir?
g.saray barça'dır fener ancak r.madrid olabilir
-
büyük olduğunu ispatlamak için kendini birine benzetme ihtiyacı duyan adamın beyanı...
bizim ne real ne barça olma iddiamız var, fenerbahçe olmaktan mutluyuz...
cenk tosun'un ingiltere'ye turşu bidonuyla gitmesi
-
tursu candir bence cok sempatik bir harekettir afiyet olsun cenk reyiz
kenan imirzalıoğlu'nun orman yangınları açıklaması
royal academy of dramatic art'a kabul edilen türk
-
(bkz: ah shit here we go again)
30 yaşından sonra aşk meşk işlerinin bitmesi
-
birini tanımaya üşeniyoruz sanırım ondan. ‘en sevdiğin yemek ne?’ olayından başlamak yorucu geliyor ve eskisi gibi heyecan veren bir olay değil. belli bir yaştan sonra aptal aşık moduna da giremiyorsun. bir yerden sonra mantığın seni ‘kardeşim iş mi senin bu yaptığın?’ diye kalaylıyor illaki. geçmişte de birileri yara açtıysa, yok dostlarım maalesef olmuyor, bir daha güvenemiyorsun. didik didik etmeden ‘tamam olur’ diyemiyorsun. didik didik edene kadar da bir sürü falso çıkıyor gün yüzüne.
iş hayatı çook stresli olduğu için mesai bitince evime bir tatlı huzur almaya gelmek istiyorum mesela. bu yüzden hayatıma birini almakta çok tereddüt ediyorum ya huzurum bozulursa diye. aklıma takılıp beni üzecek en ufak şeye kontenjan yok kafamda, zaten herkes gibi ben de sınırdayım. mesela en yakın arkadaş, sırdaş, yoldaş olabilmek, en çok beraberken eğlenebilmek gerekiyor fakat gözlemlediğim ve deneyimlediğim kadarıyla insanlar birbirini çok fazla yoruyor. üzmekten, incitmekten hiç çekinmiyor. eskiden tahammül sınırım daha yüksekti sanırım, yaş aldıkça bu eşik düştü. darbelere karşı daha dayanıklı olup doğal seleksiyona yenilmemek için biraz taş kalpliliğe evrilmek gerekiyor galiba ama o da hiiiiç benlik değil. stratejik davranmakla, ‘kapımda kul köle ettim’lerle böbürlenecek, onu da geçtim böyle bir ilişkiden tat alabilecek biri değilim. o yüzden günümüz ilişkilerinin insanı değilim sanırım. çünkü düşünceli ve iyi niyetli bir insan olmanın bırakın yararını görmeyi, bedelini ödüyorum resmen. bu zamana kadar her ilişkimin bitiminde karşı taraftan ‘sen çok iyi biriydin’ tarzı güzel cümleler duydum. insan düşünüyor; iyinin, güzelin kıymeti bilinir. bilinmez mi arkadaşlar? ben bilirim mesela. ben kokusu çıksın diye hırpalanması gereken bir fesleğen miyim? benim neden bilinmedi de hep unutamayacağım tatsız olaylarla taçlandırıldı bu ilişkiler diye düşünmeden edemiyorum. sonra firavun neden firavun? iyi bir insan olmanın hiçbir faydasının olmadığına insanları ikna ettiğiniz için olabilir mi? kuvvetle muhtemel.
kendimi çok seviyorum. ama doğal olarak içeriden değil de, dışarıdan gelecek bir sevgiye de ihtiyaç duyuyorum ara ara. fakat gelin görün ki asla bunun için bir şey yapmıyorum, yapamıyorum. hiç kimseyle konuşmak, tanışmak, görüşmek, buluşmak istemiyorum. hiç kimsenin en sevdiği yemeği merak etmiyorum. etmek de istemiyorum. yani ne istemediğim konusunda kendimle mutabıkım fakat ne istediğim konusunda bir türlü ayar tutturamıyorum.
çok özverili biriydim eskiden. mesela tanıştığım, sevdiğim birinin muhabbet arasında ‘ben şunu, bunu çok severim’ dediği şeyleri not alırdım. denk geldikçe yapardım, alırdım vs. bunu da hiç yorulmadan, şevkle yapardım. şimdi bunun gibi küçük jestler yapmak bile bana yüzlerce km koşmak gibi zahmetli ve yorucu geliyor.
yalnızlığı seviyorum ve mutsuz olma ihtimalinden kaçıyorum. sanırım ben sadece mutlu olmayı, mutlu hissetmeyi özlüyorum.
gece süpürge açan komşuya atılan mesajın cevabı
-
ogretmen maasiyla boyle bir daire nasil aldiniz? ciddi anlamda igrenc insanlar var.