hesabın var mı? giriş yap

  • öğrenim kredisiyle yaşayan öğrencidir. on lirayla yumurta ve ekmek alıp evdeki aç arkadaşlarını doyuracaktır.

  • biricik, tatlıcık fulya,

    sana istanbul'dan sımmmsıcak selamlar yolluyorum:)))

    bir simitin paylaşıldığı, herkesin herkesle dertleştiği, 40 yıllık dostlukların kurulduğu o eski nostaljik günlerin peşindeysen...

    bir annenin oğluna babanın kızına gösterdiği şefkati, sevgilinin sımsıcak nefesinde hissetmeyi merak ediyorsan...

    siyam ikizlerinin ameliyatla ayrıldıktan sonra "acaba telepati yoluyla anlaşıyorlar mıdır?" diye merak eden tatlı mı tatlı bir jeoloji mühensidiyle münasebetim olur mu acaba diye heyecan duyuyorsan...

    dev ekranda maç keyfini kaçırmak istemiyorsan (samsung marka, media markt'tan 1,999 tl'ye aldım)...

    sana bir mesaj kadar yakınım fulya.

    inan, facebooktan tanışma, yazışma gibi aktiviteler, huyum değildir, ama o güzellğe vuruldum fulya...

    benzin al diyorsun, ama benim depom fullya :)))))))

    (espriler havada uçuşacak, alışacaksın buna fulya:)))

    haberini beklerim...
    mustafa...

  • gelin evi.. bu cümleden sonra söylenecek başka bir şey yok. çünkü evlilik, kadının ev eşyalarını kendi zevkine göre alma sürecinde erkeğin maddi desteğini alma amacıyla kurulmuş kurumdur*.
    şu cümle türk erkeğine yabancı gelmez; bi yemek odası beğendim onu almak istiyorum evlendiğimizde. al canım al.

  • entelektüel bi' insan. evde pijamasıyla otururken "yaşanmışlık" diyor ve aniden boynunda bi' fular belirip kendini cihangir'de bi' kafede kahvesini yudumlarken buluyor. mucize. evet.

  • biner binmez "teknolojide son nokta budur" deyip dumura kapıldığım araba. lakin yanılmışım. böyle düşünmemin sebebine gelince; patronumla yapacağımız iş seyahati nedeniyle sabahın köründe evine gidip yeni edindiği bir adet bmw 5 20d'sine binme şerefine nail oldum. araca binip kemerimi takdığım an da ise aracın ortasındaki monitorde koca harflerle ismimin yazdığını görünce içimden "ulan bu beni nasıl tanıdı" diye geçirdim. sonra düşünmeye başladım, acaba patron buluşacağız diye hatırlatma notu falan mı girdi diye. ekrana bakıyorum hala benim ismim yazıyor. dedim sorayım bunu. sonra bir kez daha bakınca "ferhat" yazısından sonra "göçer"in geldiğini ve radyonun açık, sesinin ise kısık olduğunu anlamam bir oldu.

  • doğrusu, milli bayramlarda eve türk bayrağı asmak olan eylemdir.

    artık ağız burun öyle bir yamulmuş ki millî diyemiyor bazıları.

    milli bayram lan adı üstünde. diğeri de bayrak. türk bayrağı. asacam tabi sana mı sorucam hırt!

  • hayat tecrübelerimden bir örnekle açıklamak gerekirse:

    şimdi bizim burada cumartesi pazar kurulur, ben de bazen dedeme yardım ederim. alışverişi yaptık dönüyoruz, dedem pazar arabasının çok yüklendiğini düşündüğünde birlikte çekmemizi önerir. böylece eve daha hızlı ve benim de daha az yorularak gideceğimizi iddia eder. ben de bunu azalar verimler kanununa dayanarak açıklarım dedeme:

    -dede, eğer ikimiz arabayı çekersek eve daha hızlı gitmeyiz, çünkü ben senin hızına göre yürümüş olurum, ayrıca daha az da yorulmam boy farkımızdan dolayı, eğri büğrü yürümek zorunda kalırım ve daha çok yorulurum. yani arabayı iki kişi çekersek verimimiz düşer. yaaaaa! o yüzden bana bırak!

    işte böyle birşeydir azalan verimler kanunu. arabayı üç kişi çekmeye kalkarsanız zaten iyice boka sarar herşey. daha fazlası zaten olmaz. şöyle de düşünürseniz konu dışına çıkmış olursunuz:

    "yüz kişi toplanalım, sıraya dizilelim evin önüne kadar, herkes bir yanındakine arabayı versin, çok kişi oluruz ve verim artar"

    artmaz canım, niye, üretim fonksiyonu değişir o zaman, teknoloji değişmiş olur!

  • bozuk bu test.

    benim için sonuç "obsessed with what other people think of you" çıktı. hiç öyle bir insan olmadığımı belirteyim. hemen test sonucu öyle çıktı diye beni öyle yargılamayın rica ediyorum. 10 tane resim yüzünden bana özgüvensiz yaftası yapıştırmayın lütfen. aslında hiç öyle takıntılarım yoktur. bunu bilin.