hesabın var mı? giriş yap

  • almanca öğretirken hans'ın çevirisini soruyor.

    --- spoiler ---

    trick soru. cevap yine hans.
    hans zaman, mekan, dil ve kültür sınırlarının ötesinde bir konsepttir. hiçbir koşulda hans'lığından bir şey kaybetmez. hans hep hans'tır.
    hans ist immer hans.

    --- spoiler ---

  • gururumuz mete'nin başarısıdır. istanbul okçuluk kulübü çıkışlıdır.
    okçular vakfı ile hiçbir ilgisi olmaması ayrı bir sevinç kaynağıdır. şimdiden başarısını üstüne çekeceklere önbilgidir.

    tebrikler!

  • babamla hiçbir zaman şahane bir ilişkimiz olmadı. yani her baba kızını sever, o da sever beni biliyorum ama hissettiremez mütemadiyen; sevgi görmemiş ki nasıl göstereceğini bilsin.

    2010 yılında ayrıldım evden üniversite için, o zamandan sonra mesafe de katmerledi gösterilemeyen sevgileri. yokluğuma alıştı, biliyorum; mecburdu, bir daha asla temelli geri dönmeyeceğimi biliyordu çünkü.
    hatta yokluğuma o kadar alışmıştı ki bir keresinde şakayla karışık "benim bir kızım varmış gibi gelmiyor bana bazen" demişti.

    son birkaç yılda değişti babam; babaannemin bakıma muhtaç kalması bariz bir şekilde değiştirdi onu.
    bu esnada kardeşimin bazı hataları oldu; yanlış kararlar, yanlış yatırım hamleleri, yanlış davranışlar, yanlış bir evlilik, bir sürü şey. bu hatalar tüm aileyi maddi, manevi, mental ve psikolojik olarak ciddi şekilde etkiledi.
    kardeşimin hatalarından sonra babam, benim aslında ona hiç sorun çıkarmadığımı fark etti; onlarla olduğum her zaman diliminde babaannemle ilgilenmem de onun bana olan güvenini perçinledi. son zamanlarda bana daha düşkün oldu babam. telefonla aradığında uzun uzun konuşmaya, gerekli gereksiz her şeyi anlatmaya başladı.

    on beş gün önce babaannemi kaybettik. ucu ucuna yetiştim cenazeye. o akşam çok şey konuştuk ailecek, uzun zaman sonra. en sonunda babam "ben şu telefonu kapatıp şarja takayım, sonra da yatayım artık" dedi. hepimiz şaşırdık, babam telefonunu asla kapatmazdı çünkü. kardeşim sordu "baba hayırdır, sen telefonunu hiç kapatmazdın?" diye.
    "telefonu açık tutma sebebim iki kişiydi; birisini bugün toprağa yatırdım, diğeri de bugün yan odada yatacak, açık kalmasına gerek yok" dedi gözleri dolu dolu bana bakarak. sarıldım babama, ağladık uzun süre sarılarak...

    babamın beni sevdiğini söylemesine gerek yok artık, ben bu cümleyi ölsem unutmayacağım.

  • protestoyu bile korkudan, beceriksizlikten, iş bilmezlikten eline yüzüne bulaştıran ali koç'a müstehak tişörtlerdir.

  • (bkz: amerika hapşırırsa dünya nezle olur)

    kriz her ne kadar abd'de başlasa da, dünya ekonomisi ikinci dünya savaşının sonuna kadar kendine gelememiştir. (komplo teorisi sevenler derneğine göre, zaten 2. dünya savaşı sırf bu bunalımdan sıyrılabilmek için başlatılmıştır). krizin avrupa için külfeti hem ekonomik, hem siyasi hem de insani açıdan ağır olmuştur.

    avusturya: yeryüzünün ensesi en kalın ailelerden biri olan rothschild ailesinin 1855 yılında kurduğu kreditanstalt bankası -ki avusturya'nın en büyük bankasıdır- kapanmıştır. 1931

    almanya: kanımca krizden en büyük darbeyi yiyen ülke olmuştur. amerika, alman markına verdiği desteği çektiği için ülkeden büyük bir sermaye kaçısı başlar. rivayet edilir ki, 6 ayda ülkeden çıkan para miktarı 1 milyar marktır. danat bank 1932'de iflas bayrağını açar. işsiz genç ordusu, umutsuzluk içinde nazi partisi saflarına katılmaya başlar.

    ingiltere: 1931 yılında ingiltere merkez bankası (boe) sterlin'in değerini yüzde 40 düşürür. george orwell ingiltere'nin durmunu özetler: "sokaktaki insanın ekmek bulma şansı, bir uçak sahibi olma şansına eşitti"

    fransa: işsiz sayısı 1931'de 400 bin iken, 1934 yılında 3 milyon 250 bine yükselmiştir. sosyal yardım kurumları insanları aç bırakmamak için çırpınmaktadır.

    brezilya: brezilyalılar artık kahvelerini satamadıkları için, kahveler tren lokomotiflerinde kömür niyetine kullanılmaya başlanmıştır.

    küba: küba'nın toplam ihracatının yüzde 80'inin oluşturan şeker ihracatı, 375 milyon dolardan 90 milyon dolara düşmüştür.

    sovyetler birliği: bak işte burası ilginç. krizden etkilenmeyen tek ülkedir.(valla tam tez konusu)

    bir de türkiye'ye etkisi var ki, o da iki kelimeyle geçiştirilemez elbet.

  • - sayid kardeş, seni yakın gördüm ondan anlatıyorum, dinle hele.

    - domuz bana ters locke birader, kusura bakma

    - o gemi batar söyliim.

    - sawyer senin aklını alırım, delikanlı mısın lan!

    - bu adada gömülü hazine var mıdır acaba?

    - japon yenge ilhan mansız'ı bildin mi sen?

    - boy veriyorum!!

    - mis gibi yahu buralar, dönüp de ne yapacağız.

  • kucuk olcekli tipik turk esnafidir. alisverise gitmissinizdir ve misal kazak alacaksinizdir. kazagi denersiniz, hosunuza gider ve almaya karar verirsiniz. ancak hemen hemen her turk insani gibi pazarlik yapacaksinizdir dukkan sahibiyle etiket fiyati uzerinden indirim yaptirabilmek icin. olaylar gelisir;

    siz: "bu kazak guzelmis? etiket fiyati uzerinden ne kadarlik bir indirim yapabilirsiniz?"
    esnaf: "valla, biz, bize gelis fiyatiyla satiyoruz bu kazagi" (ic sesiniz: at yalani .... inanani seklindedir)
    siz: "olur mu ya? bu cok pahali. alaman ben bu kazagi bu fiyatiyla. yapin artik bir indirim (israrlar, israrlar, israrlar)."
    esnaf: (imana gelir) "tamam o zaman bakalim ne yapabiliriz" der

    ve hastasi oldugum surec baslar. esnaf, masasinin ustunde duran devase hesap makinesini (devasa hakikatten, boyle kafam kadar, devasa olmasina devasa ancak ironik bir sekilde ancak dort islem yapabiliyor) alir ve diffirential equation cozermis edasiyla bir o tusa bir bu tusa pasar. derin dusunur. ve

    esnaf: "valla en son bu olur, daha azi bizi kurtarmaz" der ve hesap makinesinde cikan sayiyi size gosterir. (ic sesiniz: hani lan size gelis fiyati buydu? seklindedir ve hala inanmazsiniz o kadar cok tusa basip bu sayiyi bulmasina)
    siz: "tamam o zaman aliyorum" der, odemenizi yapar ve iyi gunler dileyerek dukkandan ayrilirsiniz. esnaf ise bir sonraki musterinin gelmesini ve bu baglamda bir sonraki hesap makinesini kullanimini dort gozle beklemeye koyulur.