hesabın var mı? giriş yap

  • 1913 yılında bir savaş çocuğu olarak dünyaya gelir. tahsilini boğaziçi lisesi'nde yapar. kara kaşlı, kara gözlü, parlak uzun siyah saçlı ve bembeyaz tenlidir.

    babası "hızır" yangın söndürme aletlerinin mümessili olan halis bey, kızını bizzat teşvik eder ve cumhuriyet gazetesi'nin düzenlediği yarışmada, 3 temmuz 1932'de türkiye güzeli seçilir. aynı ayın sonunda yapılacak olan brüksel'deki yarışmaya hazırlanır, çünkü mustafa kemal, o'nun için şu cümleleri kullanmıştır (aklımda kaldığı kadarıyla); "türk kadınının masumiyetini saflığını çok iyi taşıyan keriman halis, inanıyorum ki bu yarışmada başarı sağlayacaktır" 1.liği, sirkeci garında o'nu karşılamaya gelenlerle birlikte tüm türkiye'de bir bayram havasında kutlanır. türk kadının güzelliğinin tescili, bir yıl sonra 1933'te nazire hanım'ın 1. olmasıyla perçinlenir ancak yarışmada şike var gerekçesiyle türkiye'nin başarısı gölgelenmiş olur ve yarışma 1950'ye kadar bir daha yapılmaz.

    bugün 92 yaşında ve istanbul'da yaşıyor. atatürk'ten bahsederken heyecanını görmemek mümkün değil. sokaktaki insanın saygısızlığından, sevgisizliğinden bunaldığı için, doktorunun tavsiyesine rağmen sokağa çıkmıyor.

    meşhur ece ajandası da, adını, atatürk'ün o'na verdiği soyaddan alır. murtaza sadık kağıtçı bu olaydan çok etkilenerek bu ismi kullanmıştır.

    70 yıl sonra 2002'de bir türk kızı daha dünya güzeli seçilir: azra akın.

    http://www.byegm.gov.tr/…s/1930-1939/image83001.jpg
    http://www.gittigidiyor.com/…r/org_resim/554268.jpg

  • didem: hocam siz fethullah ile gorustunuz mu hic?
    ilber: gorustum tabiki ben herkesle gorusurum
    didem: nasil birisidir?
    ilber: gereksiz birisi

    5 dakika sonra:

    didem: hocam siz pensilvanya'da mi gorustunuz baska yerde mi?
    ilber: orda da gorustum burda da. bir donem herkes gorusuyordu ne var bunda?

    5 dakika sonra:

    didem: tam tarihi hatirliyor musunuz?
    ilber: bu bilginin sana tam olarak ne gibi faydasi olacak? cetelesini tutmadim. simdi adam burda yok diye kotuleyelim mi istiyorsunuz anlamadim ki?

    adam tarihsel olarak hasan sabbah, humeyni duzleminde fethullah'in hizmet hareketini karsilastiriyor spiker kizimiz ne zaman gorustunu? nerde gorustunuz? bidir bidir sorup duruyor. ilerleyen dakikalarda hoca cok sinirlenecek benden soylemesi.

  • yavaş ol şampiyon onu yapan kendi çocuğun bile olabilir. bu kadar değer vermeyin eşyaya.

    şimdi şöyle bir anımı anlatayım.

    üç kuruş fazla olsun kırmızı olsun deyip x markanın en janjanlı paketini aldım.
    araba kırmızı ışıl mı ışıl yanıyor. ilk arabam olması nedeni ile ayrı bir sevgi besliyorum ona.
    park ettiğimde mahallenin çocukları etrafına toplanır arabayı incelerdi. hatta tanımadığım
    insanların gelip satıyor musun fiyatı nedir? gibi sorularıyla karşılaştım. hafiften gururum okşanmadı değil.
    hayır bana ne oluyosa beğenilen araba ama g.tü kalkan ben. gerçi arabam hatchback di haliyle oda g.tü kalkık sayılır.
    neyse konuya gelelim. günlerden bir gün çok sevgili arabamın yanına doğru yaklaşınca arabada bir gariplik olduğunu fark ettim. iyice yaklaştım. arabanın sol tarafı boydan boya tabloya dönüştürülmüş.
    evet bildiğiniz tablo. bildiğiniz ev resmedilmiş, el ele iki çocuk, dereye benzer bir kazıntı, sonra bob abinin dediği gibi şurada bir ağaç olsun diye düşünülüp derenin kenarına ağaç yerleştirilmiş.
    derenin evin kapısıyla birleşmesi bir sürrealist çalışma gibi geldi bana.
    kan beynime sıçradı resmen. nasıl ya kim neden yapmış derken. komşunun 4 yaşındaki oğlu mehdi'yi elinde demir çubukla arabanın bir kaç metre ilerisinde gördüm. her şey anlaşılmıştı. bizim komşu ressamlığa heves etmiş bunu da benim arabam üzerinde denemiş.
    itiraf etmeliyim ki o yaşa ve ilk denemeye göre oldukça başarılır bir eser çıkarmıştı ortaya. çocuğa baktım dövsen dövülmez, sövsen sövülmez.
    sen mi yaptın sorusuna hayır cevabı aldım. ama elindeki suç aleti onu yalanlıyordu.
    neyse boynumu büküp arabaya bindim.
    sonra o çok sevdiğim arabanın komşu çocuğunun sanat sevgisinden daha önemli olmadığına kanaat getirdim. ertesi gün bizim ufaklığı yakaladım. bir daha yapacak mısın dedim, hayır abi söz yapmıycam dedi.
    ve bir daha da yapmadı gerçekten.
    bende bizim minik mehdi'nin hatırına onun eserini boyatmadım.
    araba perte çıkana kadar 4 yaşındaki sürrealist ressamın tablosuyla dolaştım.
    kim bilir belki de o kazadan sağ çıkmam kırmadığım o küçük kalbin duası sayesinde oldu.

    şimdi bir araba için sövüp sayan bu zat-ı muhtereme söyleyeceğim şey; eşyaya bu kadar değer verme.
    bir kaza geçirirsin gelen keşke mala gelseydi dersin.

    ve ayrıca kim bilir belki de bizim küçük mehdi ile komşu olmuşsundur ve o çizikler asıl tablonun sadece başlangıcıdır.

    edit:imla

    tanım: mahallenin dahi çocuğu

  • thor üçlemesindeki en iyi film olmasının yanında marvel sinematik evreninde de üst sıralara oynayabilecek bir film yapmışlar. komedi de aksiyon da tam dozajında olmuş. bu kadar dolu bir filmde bu kadar güzel karakterleri görünce, yarım saat daha fazla sürseydi ne olurdu ki, diyesi geliyor insanın. sinemada izlenmeli kanaatindeyim.

    süperkahraman filmleri içerisindeki puanı 9/10
    genel olarak 8/10

  • dürüst bir türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı. kurallara uyarsın, borcun ödersin, iş sahibi olmak için sınavlara ve mülakatlara girersin bir karşılığı olmaz. diğer tarafta ceza yersin, vergi kaçırırsın, trafik magandasi olursun, mafya olursun..vs. devlet senin yerine hepsinin bedelini üstlenir. bu tamamen keriz silkeleme degil midir?

  • teknoloji sayesinde, dilediği yerden bağımsız şekilde çalışabilen, beyaz yaka hayatı reddetmiş, belirli bir şehre ya da ülkeye bağlı kalmadığı için sıklıkla yer değiştirebilen, bu yüzden de göçebe olarak tanımlanan kişilere verilen ad.

    peki bu kişiler bu kararı nasıl alıyor ya da gidecekleri şehirleri nasıl seçiyorlar onu anlatmak lazım, ama baştan belirteyim, ben bir digital nomad değilim, sadece bu yaşam tarzı hoşuma gidiyor ve bugün olmasa da bir gün denemeyi planlıyorum.

    digital nomad olmaya karar veren kişiler genellikle internetten okudukları hikayeler sayesinde buna karar veriyorlar. böyle hikayeler okumak istiyorsanız reddit'te birçok kişinin tecrübelerine ulaşabileceğiniz güzel bir subreddit mevcut, iyisiyle kötüsüyle buradan tecrübelerini aktaran kişilerin hikayelerine ulaşabiliyorsunuz. bu kişiler genellikle, digital nomad olmaya karar vermeden önce, yaptıkları işi sevmeyen, ya da sevse bile, yeni şeyler keşfetmek isteyenlerden oluşuyor. ancak bu mutsuz bireyler, digital nomad hayatını deneyimledikten sonra genellikle olumlu şeylerden bahsediyorlar. anlattıklarına göre, bu hayat tarzı sadece yeni insanlar ve yeni kültürlerle tanışmanızı sağlamadığı gibi, aynı zamanda kendinizi de daha iyi tanımanıza yardımcı oluyor.

    öte yandan bu kişiler nereye gideceklerini seçerken dikkatli davranıyorlar. tahmin edebileceğiniz gibi belirli kriterler var, örneğin gidilecek şehrin ne kadar ucuz veya güvenli olduğu, ya da wi-fi hızının nasıl olduğu gibi. bunlar için de, tecrübeli digital nomadler pek hoşlanmasalar da, nomad list gibi internet siteleri mevcut. birçok şehir için harika bilgiler sunuluyor. mesela chiang mai ve ho chi minh city gibi yerler digital nomadlerin en uğrak yerleri. türkiye'den de antalya'nın ideal bulunduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

    özetle, digital nomad hayat tarzı, laptop ve wi-fi olduğu sürece işini yapabilecek insanlar için heyecanlı ve güzel olabilir.

  • vay arkadaş, nasıl bir yüzdeyle atıyor anlamadım gitti. ben o kadar yüksek yüzdeyle akbil basamıyorum.