ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
barda sevgilin var mı diye soran kıza var demek
-
- sevgilin var mi?(barda)
+ var ama evde
-cok durustsun ya en iyisi vereyim ben sana
31 mayıs 2022 istanbul'da kendini yakan adam
-
"parası yoksa benzini nereden bulmuş?" rte.
1978 yılında çekilen microsoft personel fotoğrafı
-
o yıllara geri gönderin lan beni. allah'ını seven o yıllara geri göndersin beni. o yılların new york'unda dedektif olarak işe başlamak, ofisimde filtre kahve içmek, suçlu kovalarken mola verip yol kenarında pudralı donut yemek, derin bi lanet olsun çekmek ve akşamları da smith'in barında iki duble bourbon viski içmek istiyorum amk.
iz bırakan kitap cümleleri
-
"insanları genel anlamda seviyorum ama kimseye tahammülüm yok."
(bkz: tutunamayanlar)
bülent kayabaş
-
bülent kayabaş'ın anılarından...
'pendik tiyatrosu' adlı bir girişimde bulunmuştuk genç arkadaşlarla beraber. 1967'de, kemal'le ilk kez orada tanışıp samimi olduk.
paramız yoktu beş kuruşsuz dönemlerimizdi. geceleri yemek yedikten sonra, parasızlıktan çay bahçesine filan da gidemiyoruz. sabahı bekliyoruz fırınlar açılsın diye. fırından ekmek alıyoruz. o zamanlar ortalık o kadar sakin ki; manav domatesini biberini yerinde bırakıp gidiyor geceleri. biz de o domateslerden alıp tuza banarak yiyoruz. öyle geçiyor günler.
provalar oldu, oyunlar başladı derken biz hâlâ, devamlı domates alıyoruz aynı tezgâhtan; ama bayağı alıyoruz yani. "alıyoruz" dediğim, düpedüz çalıyoruz! yıllar sonra o kemal sunal, ben bülent kayabaş olduktan sonra, bu anıyı anlattık birbirimize. çok güldük, hüzünlendik, derken düştük kemal'le pendik yollarına, domateslerini çaldığımız o adamı bulmaya. bulduk da. tabii bu arada bayağı ünlü olmuşuz artık.
"vaaay!" dedi adam, "ne arıyorsunuz siz burada?"
"yahu mehmet amca" dedik, "biz böyle böyle, aşağı yukarı iki günde bir senin kasalarından domatesleri çalar, tuza banar yerdik."
adam durdu durdu, bir ağlamaya başladı ki sorma. "ne oldu amca?" dedik. "siz," dedi. "nasıl bana söylemezsiniz? siz bana neden gelmezsiniz? ben size ne domatesi, her gün yemek verirdim!" diye ağlıyor. biz ağlıyoruz, adam ağlıyor.
o zamanki insanların değeri, havanın, suyun, deniz kenarının tadı, her şey bir başkaydı. beş kuruşsuz da olsak, başka hiçbir sorun aklımızda yer etmezdi o dönemlerde.
ülkemizde bulunan 4112 yaşındaki porsuk ağacı
-
bu memlekette bir ağacın belediyelerin elinden kurtulup 4112 yıl yaşayabilmesi için yürüyor olması lazım.
yaşını hesaplayanlar sağına soluna iyice baksın.
disney'in atatürk dizisini iptal etmesi
-
türkiye'den çekilmeleri için üyeliklerinizi iptal edin, olsun bitsin.
11-12 nisan 2020 günü fırınlara nasıl gidileceği
-
pijamayla gidersek fırına gittiğimizi anlarlar bence
efe aydal'a köpek çetesinin saldırması
-
köpekler npc gibi bir sınırı geçince agro kaybediyor.
edit: kafamdaki şeklini de muzik ekleyerek video ile paylaşayım.
ikinci ya da üçüncü entry'nin hep debe'ye girmesi
-
facebooktaki ergen sayfalarinda olan durumun aynisinin sozlukte de olmasidir. bir cumle yaziya bir bakiyorsun 200 fav gelmis, ucuncu sayfada yazsa tek oy alamayacak entryler bastaci oluyor, biz de girip eli yuzu duzgun entry okuyacagimiza debe listesinde recep ivedik ayarinda entryler okuyoruz.
röportaj adam
pınar altuğ
-
işini iyi yapamayan insanlar defolup gidecekse, kendisinin de dizi sektöründen elini eteğini çekmesi gerekir. nice tiyatro oyuncusu işsiz iken, "bak haluk" demekten başka yeteneği olmayan bu kadın dizilerde oynuyor. bu ne yaman çelişki anne?