hesabın var mı? giriş yap

  • üniversite bana arkadaşlığın önemini, güzelliğini öğretti, hala da öğretiyor.
    o koskocaman sınıflar, amfiler, eğer sınıfın içerisinde bir tane arkadaş yoksa, sanki bomboş gibi gelir insana. derslere yalnız gelip gitmek sıkıntı verir; bir çift kelimeye, bir çift sıcak söze hasret kalır insan. özellikle üniversitenin ilk yıllarında tanıdık pek fazla kimse de yoksa, insan etrafındaki arkadaşlıklara çok özenir. çünkü içinde, etrafında gördüğü o sıcak arkadaşlıkların özlemi olur hep.
    yavaş yavaş arkadaşlıklar kurulmaya başladıkça, daha önceden sıkıntı veren yollar artık muhabbetlerle anlam kazanmaya başlar. bomboş gelen sınıflar, arkadaşlarla buluşma yeri haline gelirler. sıkıntıyla volta atılan ders araları, çay içilip, keyifli muhabbetlerin yapıldığı molalar olur. tek başına yenilen ve pek de keyif alınmayan yemekler, arkadaşlar sayesinde tatlanmaya başlar. yalnız başına çalışınca geçilemeyen dersler, birlikte çalışılınca daha kolay halledilir.
    kısacası, yalnız kalmak insana ne kadar sıkıntı ve mutsuzluk verirse, arkadaş sahibi olmak da o kadar mutluluk verir. üniversite bu durumun yaşandığı en güzel yerlerden biridir bence.

  • çocuğun çıkan kavgadan hoşnut bir şekilde ayağını vurmaya devam etmesi ilginç gerçekten. çocuğu oyalayacak başka bir şey yok mu ablam? yeni nesil anneler topluma illallah ettiriyor valla

  • bu olay ilk pandemi döneminde "menü elden ele gezmesin" muhabbeti ile çıktı bende hafiften saflık olduğu için hala ondan devam ediyor sanıyordum geçen gün restorandaki adam söyledi abi sürekli fiyat değiştirmek çok masraflı diye artık herkes böyle kullanıyor diye.

    bazı menülere bakması işkence oluyor doğru. ama aklıma şu geldi. sene böyle 2000 değil, internet yaygınlaşıyor hızla. bir komşu teyze vardı eve 5-6 gazete alırdı, oğlu dedi ki anne bak gazeteye gerek yok hepsi bilgisayarda artık. kadın dedi e aç bakayım. açtı çocuk dedi ki "anne şimdi hangi köşe yazarını okumak istersin"

    kadın dedi ki öyle ne bileyim ben şöyle sayfalara bir bakacağım, yazıya, paragraflara satır başlarına göz gezdireceğim sonra karar vereceğim sıraya koyacağım.

    ha işte qr menülerde o şöyle bir göz atma olayı olmuyor hedef odaklı oluyor çok. menü kapsamlı ise bitti zaten.

    en güzeli tunalıda bir kaç yerde vardı, böyle ekran var tablet. dokunup kaydırarak hem bakıyorsun hem tık tık oradan sipariş ayarlıyorsun, garson direkt siparişi getiriyor.

  • en hatalı çıkışını 17 ağustos 1982'de yapmıştır. biz beşiktaşlıları en çok o gün üzmüştür.

  • iğrenç dansı sebebi ile arkadaşını cezalandıran kürttür.

    inşallah ölmemiştir diyelim tatlıya bağlayalım.

  • gencecik kıza tecavüz edip, plazanın en üst katından atan bir adam başlık sildirmek için mahkemeye müracat etmiş.

    hadi adamda ar yok namus yok olsa bunu yapar mıydı?
    ulan bu kararı onaylayan mahkemede de ar namus yok ki bunu kabul etmiş, onaylamış.

    sen sildirsen de zihinlerden silemezsiniz. çağatay aksu katildir, şule çet cinayeti türkiyenin kara lekesidir.

    hepinizin vakti gelicek, zamanı gelicek.

    büdüt: er yada geç, busted.
    zamanın geldi çağatay, yaşam sahnesinden silindin.

  • türkiye'de türk olmak diye bir video yapsalar keşke de görseler halimizi düz vatandaş ne sıkıntılar yaşıyor diye

  • herkes markasına takmış kafayı.
    bizim milletimiz şunu bir türlü anlayamadı.

    bir gıda ürünü üretiyorsan temiz olmak zorunda.
    markanın ne olduğu önemli değil.
    daha lezzetli,daha taze,daha güzel tartışılır markalar arasında,ama kıl çıkan bir gıda ürününün fiyatı veya markası tartışılamaz.

    markası ne olursa olsun içinden yabancı cisim çıkan bir yiyecek kabul edilemez.