ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
elde çorap yatakta otururken halıya takılı kalmak
-
erkenden kalkmak zorunda kalmışsınız, güneş daha odanıza gelememiş, sarı ampula muhtaç etmiştir sizi. yatağınızda dogrulup bi müddet yatak sıcaklığından kopamamış halde oturursunuz. tek corabınızı giyersiniz ve ikincisi elinizdeyken birden donarsınız. kurtulamazsınız kolay kolay, gözleriniz dalar ve bakar kalırsınız bir noktaya (halıya ya da ötesine). (bkz: uyku katatonisi)
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
-
(bkz: trakya kızans)
passat mı çekeyim yanlarına
-
dediler sen bir fakir düzcelisin
düne kadar ilçeydin, şimdi ilsin
güldüler düzceli audi ne bilsin
passat mı çekeyim yanlarına
abi beni müdür yap
-
bekleyemem yıllarca ben
master'ım imperial kolejden
terfi etmeliyim şimdi hemen
abi beni müdür yap
mağdurum ben ezelden
başörtüm versaceden
liyakat falan demeden
abi beni müdür yap
akit'in gezi direnişine katılan ünlüleri fişlemesi
-
geziye katılan onurlu insanları unutmamak için bir liste gerekliydi. yayın hayatı boyunca en faydalı işe imza atmıştır.
teşekkürler akit.
oğlunun hapishanede çürümesine razı olan baba
-
(bkz: rüzgar sen misin)
iki erkek arasında kaldım diyen kız şımarıklığı
-
- inanmıyorum ya, i-nan-mı-yo-rum!
- ne oldu hayırdır?
- arif yok mu? bana benden hoşlandığını söyledi
- ee, sen hoşlanmıyor usun mesele bu mu?
- ya yok be, geçen günlerde de selim açılmadı mı kızım bana
- ee halletmedin mi o konuyu
- ya biliyorsun selim’i çok seviyorum ama sevgili gibi değil
- yani
- kaybetmeyeyim diye havada bıraktım, ucu açık bir süreç yani
- ee
- ee şimdi de arif? ne yapıcam ben ya, ne buluyor bu erkekler bende anlamıyorum ki?
- hıı evet zor
- ay lisede de böyleydi, geldim im ikisi üçü birden gelir.
- istemiyorsan söyle kızım çocukları oyalama
- ay anlamıyorsun ben ikisini de kaybetmek istemiyorum anlasana
biz seni çok iyi anlıyoruz ağzına sıçtımın şımarığı. istiyorsun ki hiçbiri ile sevgili olmayayım ama her ihtiyacım olduğunda hepsi peşimde pervane olsun. hiçbirine sevgi vermeyeyim ama bunu hiçbiri bilmesin, sürekli sanki onu sevecekmişim gibi tetikte olsun, sürekli beni elde edeceği günün hayali ile yansın, bu ateşi hiç söndürmeyeyim, küllenir gibi oldu mu bir eline dokunayım, biz saçlarını seveyim, yanağına sıcak, ıslak bir öpücük kondurayım aklı uçsun, benden vazgeçmeye niyetlendiğine pişman olsun. ben bütün bunların planlarını kurayım, ama yakınımdaki kızlara da sürekli bu konudan şikayet ederek ne kadar istenen, arzulanan, iki erkeğin arasında kaldığı için zor durumda olan kız imajı çizeyim.
kızlar çok adisiniz, ayça sen hepten adisin. lan 3 yıl be, bir el tutmanın peşine 3 yıl. ama suç sende değil benim ağzıma sıçayım ben, yani bi arkadaş, eeh her ne boksa.
13 haziran 2016 eyfel'in kırmızı beyaz olması
-
önemli bir başarı değil ancak o görüntü beni az da olsa mutlu etti, tebessüm ettirdi. kimin aklına gelirdi eyfel kulesinin türk bayrağı rengine bürüneceği.
tamam böyle bir başarıyla övünmek saçma ama ortada hoş bir görüntü var. her şeye bok atmayın.
obama'nın uzattığı eli oturarak sıkan gençler
-
obama dünya lideri olmadığı için normaldir.
bir delinin sevgilisine yazdığı şiir
-
sırf kalbim alsın diye
aklım almıyor seni
kullanıcı delirtme odaklı tasarım
-
zamanında, "kullanıcı dostu* tasarım" nedir, verimlilik nedir bilmeyen bir adam tarafından tasarlanmış, daha sonra da değiştirmek kimsenin aklına gelmemiş ya da gelmiş de kimsenin işine gelmemiş tasarımlara verilen -en azından benim az önce verdiğim- addır bu. örnek vermek gerekirse:
makarna poşeti: yahu kardeşim yırtarak açmaya çalışırsın açılmaz. sinir olursun, zorlarsın. birden yarıya kadar yırtılır poşet; her yer makarna olur. bir kısmını zorla tencereye dökersin, kalanıyla ve yırtık bir torbayla baş başa kalırsın. atsan atılmaz satsan satılmaz.
selobant: bir gün biri çıkar da çocukluğunun "en zor dönemi neydi" diye sorarsa, selobandın ucunu bulmaya çalıştığım o elim anlar gelir ilk olarak aklıma. bazı tasarımcı denyolar işi o kadar abartmıştır ki ucunu bulsan bile bandı ordan sökemezsin. bazen de tam ucunu buldum derken tutup çektiğinde bant tam ortadan enlemesine yaryılır ve yarı kalınlıkta bir bant çıkar. şimdi bir değil birçok kayıp uç vardır elinde. her şey daha karmaşıktır.
mayonez kavanozu: dünyanın stresli işi, dibinde azıcık kalmış bir mayonez kavanozundan çay kaşığıyla, eline mayonez bulaştırmadan kalan mayonezi sıyırmaya çalışmak değil de nedir?
ortalı defter: ilk sayfalara yazmaya başlamakla eş zamanlı başlar kabus. eğer defter tek ortalı ve kalınca bir defterse satırın sonuna gelince elinizdeki kalem pıt diye giriverir altı boş kağıda. girmese de yazı bozulur eğri büğrü olur. ortalara ulaştıkça her iki taraftaki sayfalar bombelenir. gün ortasındaki kabustur. off.
meyve suyu kutusu: yeni çıkan ve güya modern tasarımlı olan bu kutuların kapakları çevirerek açılır ve hatta açılırken içindeki koruma bandını da açar. buraya kadar her şey güzeldir. ama eğer bardağa koymaya kalkarsanız güzel başlayan maceranız hiç de hoş olmayan bir şekilde devam eder. bu kutulardan ilk bardağı yere dökmeden doldurabilene tetrapak tarafından fenerbahçeli rambo'nun çaldığı avrasya maratonu kupasının verileceği efsanesi dolaşır market rafları arasında. kutuların üzerinde "açmadan önce çalkalayınız" yazması ama içinde hava olmayan kutuyu çalkalamaya kalkınca oluşan sessizlik dünyanın en hüzünlü sessizliğidir. kutunun dibinde kalan ve asla sahip olamayacağınız o bir yudum meyve suyu da ayrılıkların en acısını yaşatır insana*.
tv yarışmalarında verilmiş ilginç yanıtlar
-
yarışma:çocuktan al haberi
sunucu : tosberke'ye büyüyünce ne olmak istediğini sorduk, sizce ne cevap vermiştir?
anne:doktor.
baba:polis.
sunucu :tosberke, büyüyünce ne olmak istiyorsun canım?
tosberke: vapur.