hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle kopya çekmeye dönemin ilk dersinden karar verilmelidir. asla bu yazılıya çalışamadım bari kopya çekeyim diye düşünmeyin. daha önce de söylediğim gibi kopya çekmeye karar verilecek an sene başıdır. bu size gözlem yapmak için gerekli zamanı verecektir. dilerseniz şimdi yapılması ve yapılmaması gereken şeylere kısaca göz atalım.

    yapılması gerekenler
    ilk derslerde öğretmeni gözleyin. sınıftaki hareketlerine dikkat edin dersin ne kadarında ayakta ne kadarında kürsüde oturduğuna göz atın. dersle ilgili gözükün. kopya çekmeye yeltenmeyecek bir öğrenci izlenimi yaratın. güneş alan bir sınıfta iseniz cam kenarını değilseniz lambaların altını tercih edin. unutmayın ki küçücük kağıtlardan küçücük yazılar okuyacaksınız. ışığınızı iyi ayarlayın. oturduğunuz sırayı ilk günden kirletin. üzerine resimler yazılar yazın. aralarda kopya yazabileceğiniz boşluklar bırakmayı unutmayın.

    yapılmaması gerekenler.
    sınav sırasında her zaman oturduğunuz sırayı tercih edin. yerinizi değiştirmeyin. özellikle arka sıralardan kaçının. işini bilen bir öğretmen sınıfı kürsüden değil en arkadan gözleyecektir. bu durumda sizi onu göremezsiniz ama o sizi çok net görür. ideali önlerden ortaya yakın bir sıradır. asla yanınızdakine güvenmeyin. sıra arkadaşınız boynunda çanla gezen ve geviş getiren biri dahi olsa siz sadece kendinize güvenin. aşırılıktan uzak durun. hangi öğretmene hangi yöntemi kullanacağınızı önceden belirleyin. siz akıl almaz yöntemler denerken önünüzdeki öğrencinin kucağında kitap çatır çatır kopya çektiğini görürseniz üzülürsünüz.

    şimdi birkaç taktik üzerinde duralım.

  • turkiye'den yunan adalarindan birine gelen kacak motordan inerken sirilsiklam olan bir aileyi calistigimiz odaya aldilar dun. birisi yasli bir anne, uc genc kadin, iki cocuk, ve bir genc adam, sonradan anlattilar, o da evin tek oglu, cocuklar buyuk ablasinin. adam uyusturucu bagimlisi oldugu icin bosanmislar.

    coculklar 5 ve 6 yaslarinda, bir kiz bir oglan, tir tir titriyorlar. hepsine ic camasirina kadar giysi bulmamiz gerekiyor. cocuklar coraplarini ayakkabilarimi cikariyorlar, cocuklara giysi ve ayakkabi hemen buluyoruz, sorun kadinlarda ozellikle yasli annede. elbise gonderenlerin arasinda onlarin giyinme stilini dusunen olmamis. yasli kadina pembe pelus bir palto buluyoruz. evet cirkin ama en azindan biraz uzun ve bol. onlari giydirmemiz cok uzun suruyor, ama sonunda eski islak elbiserini odanin artasina birakip gidiyorlar.

    ama daha sonra teker teker gelip eski islak elbiseri geri istiyorlar, elbiselerin birinin cebinde kalan bir seye ihtiyaclari var ve onu bulmalari gerekiyor. bizler bu arada nijerjali bir gurup kadin ve erkegi giydirmege calisiyoruz, oda kucuk, gelen gurup buyuk, erkeklerin ayaklarina ayakkabi bulamiyoruz, elimizdeki erkek ceketleri de onlara gore kucuk. afganistanli kadinlar aglamakli, kocaman nijerjalilarin arasindan suzuluyor, odanin arkasindaki elbiselini biraktiklari bolgeye girmeye calisiyorlar. fransiz gonullu franchie onlara kiziyor, onlari bagirarak disariya cikariyor. boyunlarini bukup geri gidiyorlar, ama bir muddet sonra gene geliyorlar. dillerini bildigim icin olmali benimle konusmak istiyorlar. yok, bulamiyoruz eski elbiselerinizi, atmis olmalilar burada degil, diyorum ama, sesim tiz mi cikiyor yoksa? kadinin yuzundeki ifade icime kaziniyor, ama yapacak birsey yok, odada bir suru islak nijeryali var, onlara kuru elbise bulmak lazim.

    herkes giydirilip gittikten sonra gene stoklama isimize donuyoruz, gelen kutulari acmak ve elbiseleri kadin, erkek, cocuk ve beden olarak ayirmak bizim isimiz. kutulardan birinden islak bir naylon torba cikiyor. ufacik. ıcinde birkac madeni para, yesil plastik bir tespih, siilerin namaz kilarken alinlarini dayadigi, kerbaladan geldigine inanilan kirmizimsi toprakla yapilan ufak, kenari kirik bir namaz tasi (muhur). arkadasim bu ne diyor. hemen anliyorum, o kadinlarin aradiklari bu olsa gerek diyorum. kadin herhalde giyinirken sonra alirim diye onu oraya koydu, veya baska birisi islak elbiseleri toplarken onu oraya dusurdu. aile hala disarda bekliyor, endiseli. islak plastik torbayi kapiyorum onlara gosteriyorum. bu mu kaybettiginiz? diyorum. baslarini salliyorlar, gozleri doluyor, bana sariliyorlar, sanki onlara amerika vizesi vermisim gibi mutlular. ama anliyorum, yaban ellerinde bir daha kimbilir ne zaman ellerine gececek namaz tasi ve tesbih onlari birakip gittikleri topraklara baglayan seylerin su anda en onemlisi. ve o kucucuk torbanin ne oldugunu bildigimiz, onlari anladigimiz, ve hatirladigimiz icin minnetarlar.

    bazen birilerinin seni dinlemis olmasi hayattaki en onemli sey olabiliyor.

    debe'ye girdigimi sayesinde ogrendigim yardim kampanyasina cagri.
    (bkz: güvendik ilk-orta okulu yardım kampanyası)

  • bana kalırsa yurt dışı oy verme vergisi adı altında vergi alınsın 1000 euroyu ödeyen oyunu kime istiyorsa versin. bak nasıl düzeliyor herşey.

  • biz ise ingiltere vizesi için 7 sülalemizin hüviyetini paylaşmak, bordro ve mali bilgilerimizi göstermek, yüzlerce soruya cevap vermek, üstüne yalnızca 6 aylık vize için bile 100 sterlin ödemek zorundayız.

    işte dünya lideri böyle olunur arkadaşlar. kimsenin de buna bir itirazı olduğunu sanmıyorum artık.

  • genlerinin steven tyler 'in genlerinden baskin cikmasi sayesinde, liv tyler 'in lotr serisinde gollum yerine arwen oynamasini saglamis kisi

  • bugün siparişimden bambaşka ürünler (yaş kedi maması) çıkınca müşteri hizmetlerine canlı bağlandım. birkaç dakika içinde tekrar sipariş oluşturuldu ve mamaları sokaktaki dostlarımızla paylaşmam rica edildi. bir kez daha başka bir ülkede yaşıyormuş gibi hissettirdi. teşekkürler amazon.