ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
şehzade mustafa
-
zamanın yaşlıları tarafından dedesi yavuz sultan selim'e benzetilen şehzade mustafa, kanuni'nin oğulları arasında mertliği ve komuta yetenekleriyle padişahlık yarışında öne çıkan, güçlü biri. lakin küçük oğlu bayezid'i padişah olarak görmek isteyen hurrem sultan'ın kurduğu tuzaklar, kızı mihrimah sultan ve damadı rüstem paşa ile kurduğu işbirliği yardımıyla, önce mustafa yanlısı makbul ibrahim paşa 1536'da idam edilir.
bundan sonra zaman mustafa'nın aleyhine işlemeye başlar. 1553'e kadar olan 17 yıllık süre içinde hurrem ve etrafındakilerin kışkırtmalarına 'oğlum öyle şey yapmaz, babasına sadıktır' tarzı cevaplarıyla boyun eğmeyen kanuni en sonunda oğlunun el yazısı taklit edilerek iran şahına yazılan mektupları görür ve bu işi bitirmeye karar verir. ağustos 1553'te iran seferine çıkan kanuni'nin ordusuna kendi ordularıyla bayezid ve selim de katılır. mustafa'da amasya dan kendi askerleriyle yola çıkar ve hiç bir şeyden habersiz tokat yakınlarında aktepe de babasının ordusuna katılır. el öpmek için babasının otağına girdiğinde nöbetçiler silahlarını dışarda bırakmasını ister. o dönemde bir tek şehzadeler padişah çadırına silahlarıyla girebilmektedir. o yüzden mustafa bu isteğe bir anlam veremez, biraz kızar, kırılır ama silahlarını bırakır. kendisini koruyan 3 4 adamına dışarda beklemelerini söyler. içeri girdiğinde babasını göremez. endişesi artmıştır. etrafına bakınırken bir perdenin açıldığını ve karanlıklar arasında bir çift gözün ona bakıp perdeyi tekrar kapadığını görür. bu gözler babasına aittir. sonra 7 dilsiz cellat üstüne atılır ve yağlı ibrişim kemendini boynuna takmaya çalışır. çok güçlü olan mustafa yı bir türlü yere düşüremez dilsizler. güçlü yumruklarıyla dilsizleri kendinden uzakta tutmakta olan mustafa eski arkadaşı zal mahmut ağa nın geldiğini görür. en sonunda arkadaşı onu kurtarmaya gelmiştir. eğer bu çadırdan sağ çıkarsa dışarda bekleyen ve kendisine tapan yeniçerilerin o gazla kendisini padişah yapacaklarını düşünür, yetiş lan mahmut! diye bağırır...
fakat o da ne, zal mahmut ağa elinde baltayla gelmektedir. o kadar sene şehzadeden iyilik görmüş, ona yoldaşlık yapmış bu kişi baltayla mustafa nın sırtına vurur. yere düşen mustafa nın boynuna kement atılır. bir süre sonra gözleri patlar, dili dışarı çıkar. ağzından, burnundan ve kulaklarından gelen kan, padişahlık hayalleri, sallanmakta olan devletin geleceği ve 38 yaşındaki soylunun gelecekteki hiç olmayacak zaferlerinin bittiğini anlatır.
bundan sonra kanuni yoluna devam eder.yeniçeriler idam olayına tepki gösterip rüstem paşa nın azlini isterler. rüstem paşa azledilip sürgüne gönderilir(bir kaç yıl sonra tekrar döner yine sadrazam olarak) mustafa nın cenazesi yanında bir kaç cellatla bursa ya gönderilir. mustafa orda gömülür, cellatlar da henüz 7 yaşında olan mustafa nın oğlu şehzade mehmet i ilerde dedesine karşı açacağı olası bir intikam savaşını önlemek ve nizam-ı alem için öldürürler.
kanuni nin hurrem den olma en küçük oğlu cihangir ağabeyinin trajik ölümüne dayanamaz ve olaydan birkaç ay sonra üzüntüden ölür.
pablo neruda
-
nâzım'a bir güz çelengi
(...)
sana şili'nin kış krizantemlerinden bir demet
sunuyorum
ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan
halkların kavgasını ve kavgamı benim
ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan...
kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da
yalnızım sensiz.
senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen
yüzünden yoksun
dostluğumuzdan, bana ekmek olan,
rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan
zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle
kuyu gibi kapkara zindanlardan
canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları
ellerinde izi vardı eziyetlerin
hınç oklarını aradım gözlerinde
oysa sen parıldayan bir yürekle geldin
yaralar ve ışıklar içinde.
şimdi ben ne yapayım? (...)
yaran youtube yorumları
-
meriçte bi fare yakalamışlar farenin boyu 50 cm felan
yorum:
hay aq usta splinter lan bu
evlilik teklifi için e-5'i kapatan öküz
-
ehliyetlerine el konulmus ahahahahhaahh. barzo komünü hareketi. yerel halk danslariyla çiftleşme merasimi de yapsaydiniz amk. ınsallah o ehliyetleri geri vermezler.
edit: debe icin tesekkurler.
herkeste olan ben farklıyım hissi
-
dostoyevski çok sevdiğim budala isimli kitabında bundan bahseder fakat başlıkta subjektif şekilde belirtildiği gibi bu duyguyu herkeste olan bir hissiyat olarak ele almaz.
dostoyevskiye göre herkes özgün olmak ister. üstelik bu istek sadece fakir, aciz, imkanları az olan insanlara özel değildir.
ne miktarda olursa olsun, para, sosyal konum veya güzel dış görünüş, özgün ve özel fikirler üretememe hissiyatının verdiği rahatsızlığı karşılayamaz. herkes bu hissiyatı yenmek için mücadele eder ama özelliksiz insanlar için bu mücadele sadece depresyon kaynağı haline gelir.
"basit insan" sıkça sıradanlıktan kurtulmayı amaçlayıp, yersiz ve saçma gözüken hareketlere girişir. dışarıdan kimi zaman sıradışı gözükse de, bu insan özünde sıradan olduğunu ve bundan kurtulmaya çalışmanın zorlama bir çaba olduğunu bilir.
özel olmayan fakat daha akıllı olan insanlar da vardır.
bu insanın sıradanlığını benimsemiş olması onun en önemli özelliğidir. farklı olmak adına büyük hayallere kapılıp hatalar yapmazlar. mutsuz olmazlar fakat özünde özelliksizlerdir.
gerçekten farklı ve özel insanlarınsa özel olduklarını göstermeye ihtiyaçları yoktur. farklılıkları yaptıklarından, söylediklerinden bağımsızdır, varoluşlarının bir parçasıdır.
not: bu arada budala eserini okumanızı öneririm, oldukça ilginç bir mega klasiktir. tamamen şahsi görüşümdür fakat budala eserinde 4 adet sıradışı olarak nitelendirebileceğimiz karakter bulunur ve 4'ü de yaratılmış en özel karakterlerdendir diyebilirim.
(bkz: lev nikolayeviç mışkin)
(bkz: aglaya ivanovna yepançin)
(bkz: parifon semiyonoviç rogojin)
(bkz: nastasya filippovna)
açınca oh be dünya varmış denen şeyler
-
havanın yavaş yavaş kararmasını farketmeyip laptop başında çalışırken, ışıksız odada ansızın içeri dalan birinin açtığı lamba.
polislerle girilen ilginç diyaloglar
-
based on a true story..
kahramanımız otoyolda makas atarken* bariyerlere çarpar. olay mahallinden geçmekte olan ekip otosundan bir polis iner, yaklaşır:
- sen mi yaptın bu kazayı?
- evet abi.
- ulan bu nasıl kaza? böyle kaza mı yapılır? sana ceza kesmek yetmez, kursa da gönderecem seni.
- abi yapma etme babam sıçar ağzıma, zaten öğrenciyim vaktim yok...
- kes lan!
- abi hiç olmazsa biri olsun, hem kurs, hem ceza.. insaf ama..
- seç birini o zaman..
- seçemem ben abi, sen seç.
- peki, kura çekelim o zaman..
polis iki parça kağıt koparır, birine "kurs", diğerine "ceza" yazar.
- çek şunlardan birini..
kahramanımız olayın yavşamakta olduğunu farkeder..
- abi, bir tane de benim hakkım olsun, bir kağıda da "af" yazıp koysan..
- hadi lan!
- abi yapma etme..
- peki lan
polis bir kağıda da "af" yazar.
- çek bakalım.
şanslı kahramanımız "af" yazılı kağıdı çeker..
- bak abi allah da istemiyormuş.
- allahın adını karıştırma, sittir ol git şimdi..
hayatta az rastlanılan kız isimleri
-
(bkz: garip kız isimleri)
(bkz: gubidik insan isimleri)
(bkz: yeni yazarların sözlüğü üç günlük sanması)
procrastination
-
yapilmasi gereken is haricinde herseyle ugrasma durumu. mesela odev/tez/proje hazirlama zamanlarinda sozlukte asiri vakit gecirilmesi.
adalar'da her yıl 500 atın ölmesi
-
http://www.cnnturk.com/…dalarda-atlarin-buyuk-drami
atların yetersiz beslenmesi/bakımsız olması, fayton çekmeye uygun olmayan atların kullanılması, tüm gün bilhassa yaz döneminde fazla koşturulup çatlamaları, yürüyüş hızında gitmesi gereken faytoncuların, araba süratinde gitmeye çalışması sonucu mahvolan atlar, kaza yapan faytonlar ve her yıl, kaza yapan faytonlar yüzünden pisi pisine hayatını kaybeden insanlar.
adaları gezin ama bisikletle gezin!
pasaport polisleri ile girilen diyaloglar
-
belçika girişi / 2015
polis: (ing.) nereden geldiniz?
önümüzdeki türk teyzeler: jolly tur :)
p: neden geldiniz? turist misiniz?
ött: jolly tur :/
p: ingilizce bilmiyor musunuz? neden buradasınız?
ött: jolly tur :(
bu 2 teyzeyi göz altına almışlar, normalde yapmayacakları iş...
4 saat sonra tur rehberi gidip çıkartmış.
ekşimiş ruhların buluşma yeri
-
fatih altaylı'nın bu yazısı hakkında yayınlanmasını talep ettiğimiz cevap metni yasal prosedür sonucunda bugün itibariyle yayına alınmıştır.