hesabın var mı? giriş yap

  • yazım kurallarını iyi bilmezseniz, "ulan dürzü, karı mı sattım..." yazacağınıza " ulan dürzü karımı sattım..." yazabilirsiniz.

  • bu konuda yetkili bir abi olarak tabiki tek bir entrye sığdıramam fakat birkaç tüyo verebilirim;

    *kesinlikle ve kesinlikle kahvenizi öğütülmemiş halde çekirdek olarak alın.

    *zincir kahveciler ya da tchibo gibi markalar yerine butik ve yerli kahve firmalarını tercih edin ve aldığınız kahvenin üzerinde kavurma tarihinin yazıyor olduğundan emin olun. kavrulmasından sonraki 1-1.5 ay içerisinde tüketilmesi gerekiyor çünkü.

    *kendinize bir değirmen edinin en ucuz yollu olarak sözen el değirmeni alabilirsiniz. elektriklilere bütçeniz yoksa bulaşmayın. orta ölçekli olarakta hario markasının el değirmenlerine bakabilirsiniz.

    *doğru kalınlıkta öğütmeniz gerekmektedir.pour over yapıyorsanız fazla ince öğütürseniz eğer demlenme süresi artar, ektraksiyon artar dolayısıyla kabaca yanık/acı diye tabir edilen istemediğimiz tatlara sebep olur. tam tersi fazla kalın öğütülürse de ekstraksiyon azalacağından demleme süresi azalır, yavan tatlara sebep olur. french press kullanıyorsanız ince öğüttüğünüzde bu kötü tatların yanısıra fincanınıza kahve partikülleri karışır. güvendiğiniz bir kahve dükkanının baristasına danışabilirsiniz. kullandığınız kahve demleme metodunu söyleyip ufak bir örnek rica edip yakın kalınlıkta değirmeninizi kalibre edebilirsiniz. çoğu yardımcı olacaktır. ( ya da göz atabilirsiniz tıkla )

    *kağıt filtre kullanılan bir metodla demleyecekseniz kahvenizi kesinlikle beyazlatılmış filtre kullanın. ve kahvenizi demlemeye başlamadan önce sıcak su ile 200-300 ml kadar filtrenizi ıslatın kahvenizi sonra demleyin.

    *kaliteli su kullanmaya özen gösterin. kaynar su ile kahve demlemeyin, kaynadıktan 1 dakika sonra ideal ısılarda olacaktır.

    *hassas tartı edinin. kullandığınız kahvenin 16 katı kadar su kullanmanız ideal orandır. örnek olarak 18 gr kahve 288ml(gr) su gibi.

    çekirdek konusu çok kişisel bir konu. ülkeden ziyade çiftlikler önemlidir. colombia çok iyi, ethiopia en kötüsü demek çok saçmadır. kahve yetişen her ülkede kayıtlı yüzbinlerce çiftlik vardır. bir çiftliğin içerisindeki iki farklı alanda bile (lot) birbirinden bambaşka notalara sahip kahveler yetişebilmektedir. bunun dışında çiftçinin verdiği emek, toplama işleminin nasıl yapıldığı, fermantasyon işlemi, kuru işlenmiş ya da yıkanmış olması gibi birçok değişken vardır. aldığınız kahvenin sadece ülkesinin ismini biliyorsanız çokta kaliteli bir kahve içtiğinizi söyleyemezsiniz. bu yüzden butik yerleri tavsiye ettim. fakat şark kurnazı ülkemizde çok olduğu için ve çekirdek maliyetleri çok yüksek olduğu için bunların arasında da doğruyu bulmak ve seçim yapmak hayli zor. ufak bir araştırmayla kaliteli kahve çekirdekleri satan firmalara ulaşmanız mümkün. başlıkta da paylaşanlar olmuş zaten. bundan sonra damak tadınıza göre ilerleyebilirsiniz.

    filtre kahve hazırlamak çok kolaydır bazı şeyleri doğru yaptığınız taktirde ufak tefek hatalar fincanınıza yansımaz bunları uygularsanız kesinlikle aldığınız keyif artacakdır.

    evde gerçekten güzel espresso hazırlamak gibi bir maceraya atılırsanız çok uğraşmanız ve bütçe ayırmanız gerekir. kahve demlenirkenki parametreler ve dikkat edilecek unsurlar çok fazladır. en ufak hatanız 9 bar basınçlı suyla (250 kg kadar) demlenen kahvenizi rezil etmeye yeter. yeşillendirebilirsiniz. kahveli günler.

  • 2000 yılında kupa galipleri kupası mı vardı aq?

    bu fenerbahçelileri, dolunay zamanlarında werewolf’a dönüşenlere benzetiyorum: bunlar da fener maçlarının olduğu günlerde ve sürü liderleri bunları gazladığında rambo okan’a dönüşüyor. ilginç. bence fenerbahçe sembolünü kanaryadan kurt adama çevirmeli *

  • neden erkek atacak ki illa?

    yeri gelir atar. atmaz demiyorum ama adamın ağzına sıçıyosunuz sonra.

    neden insanlar ilgilerini saklıyor zaten bunu da anlamış değilim?

    herkes açık açık konuşsa bunların hiç biri olmayacak.

    hoşlanan hoşlandığını söylesin. ilgi duymayanda boşuna oyalamasın.

    edit: hoşlanılan erkeğin diye okumuşum ama buna da uydu yazdıklarım.

    özet olarak: ağzımıza sıçıyosunuz sonra.

  • la hatun balkon kapisini acik biraktim, adres su, oda numaram su, ciplak olacam diye davet cikariyor olayi yanlis anlamissiniz.

  • bilgi olmadan fikir sahibi olmanın zararları altında incelenecek başlık.o yüzden affınıza sığınarak biraz uzun tutacağım.

    üniversite sınavından başlayacak olursak evet ilk 15 binde olmanız gerekiyor. belki kazançla alakalı doğru ama bu dilimde olabilmek için harcanan emeği görmezden gelmek doğru değil.

    5 yıllık eğitimlerinde bazı diş hekimliği fakültelerinde tıp fakültelerinden daha zor bir eğitim aldıklarını biliyorum.şu anda cerrahi bir bölümde asistan olmama rağmen gerektiğinde rest çekebildiğim nadir durumlar olabiliyor ki cerrahi nosyonunu, hiyerarşisini ve disiplinini bilenler ne demek istediğimi anlayacaklardır, diş hekimlğinde stajyer öğrenciyken hocaları bırak asistanların karşısında bile süt dökmüş kediye dönmezsen o sınıfı geçirtmiyorlar.

    tus gibi bir bela başımızdayken dus gibi bir bela da onların başında.hatta yılda iki kez değil bir kez yapılıyor artık. işin trajikomik tarafı uzmanlık eğitimi almak için sağlam bir torpile ihtiyaç duyulmasının önüne geçtiği için henüz daha yeni başlanan bu sınav bayram coşkusuyla karşılandı camiada.

    diş hijyenine halkın elit kesimi dahil büyük bir kısmının dikkat etmediği bir ülkede, mesleki açıdan karşılaştıkları güçlüklerden, bel, boyun ve tendon sorunlarından, hastanede yöneticilerinden, okulda hocalarından ve asistanlarından, özelde patronlarından ve her yerde hasta ve yakınlarından gördükleri mobingi uzun uzun anlatmaya gerek yok

    yaptıkları işin kıymetini anlatmak için diş ağrısına da gerek yok.diş eti problemlerinden tutun da her türlü ağız ve çene hastalıklarına kadar oldukça geniş bir yelpazeye hitap ediyor.teorik ve bilhassa pratik anlamda oldukça ağır bir meslek.

    kazançları da gelişmiş toplumlardaki oranlara bakılırsa düşük seviyede. nasıl bir trolleme içerisinde olursanız olun doktorlar, diş hekimleri, öğretmenler ve ağır işçiler türkiye'de normalde almaları gereken ücretin çok altında para kazanıyorlar.

    eğer eleştirecek bir maaş arıyorsanız kızılay'ı geçince az yukarıda sağda t.b.m.m. var.bir kardeşiniz olarak klavyenizi daha faydalı işler için çalıştırmanızı öneriyorum.