hesabın var mı? giriş yap

  • bizi ne bağlar acaba? aihm bağlamıyor bm bağlamıyor nato bağlamıyor o zaman biz neden buralara üyeyiz ve temsilci bulunduruyoruz?

    edit: bir yazar arkadaşın mesajını ekleyeyim
    anayasa mahkemesi de bağlamıyor hatta başkanını dolaylı tehdit de ediyoruz. süper demokratız

  • --kısa cevap, herkes ölür! ( kesinlikle tüm paranızı bu bahise yatırabilirsiniz)

    cidden, sıkıcı olmayan uzun bir cevabı hak eden türden bir soru (endişelenmeyin, çok fazla uzatmayacağım!)

    --öncelikle, güneşin büyüklüğünde bir buz bloğu oluşturduğumuzu varsayalım-varsayalım diyorum çünkü mümkün değil, belki başka bir boyutta mümkün olabilir.-
    bunun gibi bir görüntü olacak, -tıpkı güneş gibi değil mi? - zaten güneş boyutundaki buz kütlesi kendi yer çekimi altında ezilip bir yıldıza dönüşecek. --yani güneşe.

    -bunun anlamı; merkezdeki buzun kendi yer çekimi altında sıkışması, yer çekimi potansiyel enerjisinin buzu eritmesi, buharlaşması, buharlaşması ve muhtemelen suyu iyonize etmesi anlamına gelir.
    nesnemizin çeşitli bölümlerinin buz fazı diyagramı boyunca tam olarak ilerlemesi, insani açıdan karmaşık olacak, ancak bunu denemek ve hesaplamak sizi kesinlikle eğlendirecektir.

    güneşin yoğunluğu m3 başına 1410 kg. buz yoğunluğu ise m3 başına 916 kg'dır. tahmini buz kütlesi, güneşin kütlesinin yaklaşık 0.65 katı olacak. ( kütlesel olarak yarısından daha fazla )

    bu kütleli bir nesnede füzyon başlatmak için yeterli hidrojenin olmadığını varsaysak bile, en kötü ihtimalle, kahverengi bir cüceniz var demektir. ve o kahverengi cüce güneşle birleştiğinde, çok kötü bir hazımsızlık vakası olacağı kesin.

    --peki güneşin hacmine eşit miktarda suyu, güneşe dökersek ne olur?

    öncelikle güneşin hacmine eşit miktarda suyumuz olsaydı, buz ile aynı mantıkla merkezde füzyon tetiklenecekti.

    o kadar su kendi yer çekimi nedeniyle çöker (madde uzay-zamanı büküp yer çekimi oluşturur).
    suyumuz sıkıştığında basınç nedeniyle çok daha küçülecek ve merkez çok daha sıcak olacak, sıkışan herhangi bir madde daha da ısınır.
    bunun nedeni moleküllerin birbirine yaklaşması, bu daha hızlı hareket ettikleri anlamına gelir ve moleküllerin hızı, ısıyı daha da arttırır.

    sonunda, sıkışmanın etkisiyle birbirlerine çarpan suda bulunan hidrojen atomları (h2o ) helyum oluşturmak üzere kaynaşmaya başlarlarlar ( füzyon )

    hidrojen atomları füzyon yaptıklarında, komşu atomları daha hızlı hareket ettiren ve süreci başlatan daha fazla enerji (çok fazla enerji) serbest bırakılır.
    füzyon oluştuğunda enerji neden serbest bırakılır? çünkü hidrojenin tamamı helyum haline gelmiyor. -kaybolan kütle enerjiye dönüşüyor ( olağan üstü bir enerji)--sonuçta, çevremizdeki her madde enerjidir - einstein--

    bu su kütlesinin kaderi, yeni bir yıldız olarak karşımıza çıkmak olur. yani, parlamaya başlayacak kadar sıcak olacak. güneşimizin de yaptığı gibi.

    --peki suyun kendiliğinden yer çekimi ile ilgili problemlerden kaçınmak için küresel simetrik bir biçimde "döküldüğünü" varsayarak ne olur?

    -konvansiyonel bir yangına su eklenmesi, söndürmeye yardımcı olur. fakat güneş geleneksel bir yangın değildir millet.

    nükleer bir yangından bahsediyoruz, sudaki hidrojen bir yakıt olarak kullanılır.
    güneşimiz nede olsa bünyesindeki hidrojeni, helyuma dönüştürüyor.
    hidrojen çekirdeklerinin birleşerek helyuma dönüşmesi ve bu dönüşüm sırasında kütle kaybı karşılığı enerjinin ortaya çıkması sayesinde cayır cayır yanıyor.( nükleer füzyon ) -- bu durumda güneşe yakıt eklemiş oluyorsunuz.

    güneş'le birleşen aynı boyuttaki bir nesne, dünya'nın hiç yaşamadığı miktarda ısı yayacak ve biz pişmiş olacağız.
    yerçekimi bozulması, dünya'yı ve diğer gezegenleri yörüngelerinin dışına çıkaracaktır.
    bu durumda ''herkes ölür!! üzerine bahis yapan arkadaşlar kazanmış olur. -tebrikler.

  • bir recep tayyip erdoğan beyanı:

    "erdoğan, konuşmasının sonunda, ailelerden yine en az 3 çocuk sahibi olmalarını istedi. 'bir olur garip olur. iki olur rakip olur. üç olur dengi olur. dört olur bereket olur, gerisi allah kerim demek lazım. efendim ama nasıl bakacağız? kusura bakmayın rızkın sahibi ne sizsiniz ne de biziz. hiç endişe etmeye gerek yok. bakıyorsunuz anadolu’dan bir çok örnek verebiliriz. 7 tane kardeş 7’side tahsilini yapmış. zengin bir aile değil bizdeki milyarderlere bakıyorsunuz bir, iki çocuğu var. bu işin para ile pulla alakası yok.' "
    kaynak: t24

    kendisinin ailenin parasızlığından süt yerine çay içen bebekten haberi yok demek: (bkz: bebeğine süt alamadığı için çay içiren anne)
    ya da evlerini düzeltecek paraları olmadığı için donarak ölen bebekten: 40 günlük ayaz bebek zatürreden öldü
    ya da hep "mehmet şimşek'in 8 kardeşi var" diye örnek gösterdiği mehmet şimşek'in kız kardeşlerinden hiçbirinin okuyamadığından: mehmet şimşek ile röportaj
    ya da "allah rızkını verir" derken dünyada açlıktan ölen milyonlarca çocuktan: foto

    bu laflarla türkiye'de aileler bakamayacakları kadar çocuk yapıp o çocuklar süründüğünde sorumlusu önce kendisidir.

  • senin şehrinde kafede oturmandan ne farkı var? suçluyu yanlış yerde aramayın.

    edit: insanların hangi ruh halinde olduklarını bu açıdan nasıl anladınız?

  • obradovic ve bogdanovic sayesinde bir sırp milliyetçisi oldum. avusturya-macaristan veliahti görsem sıkarım iki tane o derece.

  • yedi sülalem fenerbahçeli, babam kongre üyesi ben de hasta fenerbahçeliyim. çevrem de gerek galatasaraylı gerek fenerbahçeli fanatik taraftarlarla dolu. bate borisov maçında stada paraşütlü meşale atan fenerliyi de tanırım, seyrantepe rüzgarında pankart boyarken neredeyse parmağını kaybeden galatasaraylıyı da...

    ben bugüne kadar bu derbinin böylesine siklenmediğini ilk defa görüyorum. normal zamanda git bir mahalleye, altışar tane çocuğa formaları giydir top oynat; en az yirmi kişi izler o maçı.

    takımların ligdeki durumlarından, kadrolarından, form grafiklerinden bağımsız olarak üç hafta önceden başlardı bu derbinin tantanası. maçtan sonra bi' üç hafta daha devam ederdi.

    bu durumun ne fener'le ne de galatasaray'la bir alakası var. insanlar yaşama sevincini kaybetmiş artık bu ülkede. geçim derdi, kutuplaşma, haksızlık, hukuksuzluk derken bitmişiz biz. insanların burada birbirine laf sokmaya bile mecali kalmamış.

    yazık...

  • business insider'ın yazısına göre, kenya'da tek başına 200 milyarlık çöl çekirgesi sürüsü var ve en zararlı çekirge türü olarak görülüyor. hızlı büyüyor, çabuk ürüyor ve kendi ağırlıkları kadar yiyorlar. kenya'daki 200 milyarlık çekirge popülasyonunun tükettiği gıda 84 milyon kişinin 1 günde tükettiği gıdaya karşılık geliyor. mevcut istila yemen'de başlamış. 2018-19 yoğun yağışları ideal ortama sebep olmuş. somali ve etiyopya'da 25 yıldır görülen en büyük istila, kenya'da ise 70 yıldır.

    ekleme: ilgili arkadaşların türkiye'ye gelmesi beklenmiyor.

    - korkanlara güzel haber: belalı görünen tiplerine rağmen insan ya da hayvanlara saldırmıyorlar ve bugüne kadar hastalık taşıdıkları/yaydıkları görülmemiş.

    - çekirge istilasıyla baş etme çabası oldukça pahalı. 2003-2005 arası afrika'da çekirge istilasıyla mücadele etmek için 450 milyon dolar harcanmış ve sonucunda 2,5 milyar değerinde mahsul hasar görmüş.

    - birbirlerinden ayrılmıyorlar ve o kadar yoğunlar ki yukarıdan bakıldığında altlarındaki arazi görülmüyor. birleşmiş milletler uluslararası yardım çağrısında bulunmuş, endişeleri sayının temmuza kadar 5 kat artması ve 30 farklı ülkeye ulaşmaları. doğu afrika şu an hasarın büyüğünü görüyor ancak asya ve orta doğu boyunca dünyanın 5'te 1'lik alanını kaplayan bir tehdit güçleri var.

    - bu istilaların ne zaman olacağı önceden kestirilemiyor. mevsim ve yağış koşullarına göre bir anda bastırabiliyor. 1900'ler boyunca 6 istila kaydedilmiş ve bir tanesi tam 13 yıl sürmüş. nem, yeşillik, toprak durumu gibi şartlar yerinde olduğunda, bir dişi çekirge üreme döneminde tek seferde 158 yumurtaya kadar çıkabiliyor ve yaşam boyu bunu en az 3 kez yapabiliyor.

    - sürü haritaları ikiye ayrılıyor: yetişkinler ve ergenler (hopper diye tanımlıyorlar). çünkü yetişkinlik dönemine erişmeden önce, bunların enikleri tam ergen gibi davranıyor ve iştahı çılgın atıyor. bu ergenlik dönemi 3 hafta ile 9 ay arasında sürebiliyor ve tarım arazilerine en büyük hasar verdikleri dönem işte bu büyüme dönemi. gözleri dönmüşcesine yiyorlar. bu yüzden iki sınıflandırma var. asıl hasarı şu an verenler ve üreyecek olacak yetişkinler.

    - bir çekirge, rüzgar sayesinde günde 146 km yol gidebiliyor. çok uzun süre havada kalabiliyor rüzgarı kullanarak. bu sayede kızıldeniz'i geçip duruyorlar. avuç içi kadar çekirgeden 400 milyar tanesinin 300 km genişlikteki kızıldeniz'in üzerinde kolaylıkla süzülüp pikniğe gittiğini düşünmek hiç hoş değil.

    - 1954 yılında, kuzeybatı afrika'dan yola çıkığ ebesinin nikahındaki britanya'ya kadar yolculuk eden sürüler olmuş. yine 1988 yılında ise batı afrika'dan karayiplere kadar, 4,828 km yol katetmişler.

    - rezalete gel: bu çöl çekirgeleri, sayıları arttıkça tutumlarını da değiştiriyorlar ve bunu diğerlerine belli eden renk değişimi yaşıyorlar. kalabalıkla birlikte hareket etmeye başladıklarında, başta kahverengiyken, sürüye karşı daha arkadaşçıl olduklarını belli edecek şekilde sarı ve pembe tonlarına geçiş yapıyorlar. kalabalık sürü üyelerinde bu geçiş sonrası yamyamlık başlıyor ve kahverengi olarak devam eden çekirgeleri yiyorlar. evet birbirlerini yiyorlar. ve sürüye yüz vermeyenlerin renkleri de onları zaten kolay hedef haline getirdiğinden tercihleri bu asiler oluyor. iki farklı renk: https://i.insider.com/…th=700&format=jpeg&auto=webp

    - normalde 3-5 ay arası yaşıyorlar ancak kısa görünen ömre rağmen kolay üreme ve mevsim şartları uygun olduğunda sürünün devamlılığını 10 yıldan uzun hale getirebiliyor.

    - yine mevcut istila sadece yükseliş kısmı ve kontrol edilmezse yıl sonuna dek devam edebilir.

    kaynak: https://www.businessinsider.com/…tos-history-2020-2

    edit: bu entry ekşi şeyler'de yer alıyor ancak nedense refere edilmiyor burada. bilemedim nalan... https://seyler.eksisozluk.com/…istilasi-olayi-nedir

  • (bkz: kazuo ishiguro)
    işiguro nedir başlık neden böyle açılmış anlamadım. donald trump'a danıld tramp diye mi başlık açıyoruz. türkçeye çevrilmiş tüm kitaplarına bakın ishiguro yazar kapakta. yani sözlüğün uydurmasıdır bu ş olayı.

    japonya doğumlu ingiliz yazar. 5 yaşında ingiltereye yerleşmiş. romanlarını ingilizce yazar. hiçbir yerde japon yazar diye geçmez, british novelist diye geçer. "sahte bir isim koysanız ve resmimi değiştirseniz, japon yazarlarıyla bir benzerlik kuramazsınız kitaplarımdan" diyor. yani japon kültürü ve edebiyatıyla bağlantısı zayıftır kitaplarının. japoncası da kötüdür "ailemle evde japonca konuşuruz, ama kötü bir japonca, 5 yaşındaki çocuğun japoncası".