hesabın var mı? giriş yap

  • futbolu bu kadar hayatının merkezine koyan tiplere feci acıyorum. izlersin heyecanlanırsın yenilince söversin şampiyon olunca deli gibi sevinirsin anlarım da bu nedir amk. koskoca koç ailesini temsil eden adam galatasaray ile kafayı bozmuş. git hayatını yaşa birader. hayat sana gülmüş. şanslı olarak dünyaya gelmişsin. gece yatmadan önce galatasarayı mı düşünüyorsun napıyorsun. bunlar hani gizli tarikat falan bağlantılıydı amk. adam konuşurken neredeyse ağlayacak kadar stresl bi durumda. bu mu derin bağlantılı aile hahahaha.

  • hani her boktan cafede var olan cafe de paris biftek var bilir misiniz?
    monaco'da bu cafe de paris'nin olduğu meydanda tek bir afiş vardır. orada tarkan gördük biz. prensin özel davetlisi olarak yaza kapanış partisine katılır. coşar coşturur.

    ukrayna rusya filan geçtim meksikalı kızlar bile 2 3 şarkısını ezbere bilir. avrupa'da herhangi bir ülkede mekan tarkan çaldığı an çığlık atılır görürsünüz yaşarsınız.

    sen hiç gittin mi? sordun mu? yaşadın mı?

    cehalet ne güzel her şeyi biliyorsunuz.

    debe editi: 1- ülkemizde yaşamayan ve yasal şakilde en az 5 senedir ikamet etmeyen yabancıların oy kullanmasının kesinlikle yasaklanaması için gerekli kamoyu oluşturulmalıdır.

    2- debe listesinin [burada https://sozlock.com/yazarlar/?s=1] çok güzel tutulan bir arşivi var. sevdiğiniz yazarların veya konuların debe entrylerini okuyabilirsiniz.

  • depremden sonra malatya'dan çıkmaya karar verdik. ya mersin'e, ya da konya'ya gidebilirdik çünkü tanıdıklarımız oradaydı.ama hem kayseri hem gaziantep yolu kapalıydı. hayatımda hiç gelmediğim sivas'ın yolu açıktı sadece. başka alternatif yok diye de saat 14:00 gibi yola çıktık ve buraya gelmeye karar verdik.

    kangal'a kadar tüm benzin istasyonları kapalıydı. kangal'da bir dinlenme tesisinde yemek yiyelim dedik. suyumuz da hiç yoktu. nerdeyse 1 koli su aldık , yemek yedik.
    bize ekstra ekmek verdiler yolda lazım olur diye .ben bir tane de sigara aldım . adam 1000 tl dese okeyim yani. adam bana hocam 100 tl ver yeter dedi. ilk başta şaka sandım. neler yediğimizi içtiğimizi söyledim suları gösterdim. abi siz depremden kaçıyorsunuz para bile almamam lazım dedi. valla sarılıp ağlayacaktım.

    yollar tipi ve kar nedeniyle kapalı olduğu için de iki gündür de ismini vermek istemediğim lüks bir otelde nerdeyse klasmanına göre bedava denilecek fiyata kalıyoruz ailemle.
    tüm ekstraları da ikram yaptılar bize.
    haberlerde dinlenme tesislerinin ve bazı fırsatçılarım yaptıklarını görünce halimize şükrediyorum. gerçekten de yiğidin harman olduğu yermiş sivas. bu yaşadığım travmayı atlatmama çok yardımcı oldunuz halk olarak . buraya ayrıca tekrar geleceğim…

    edit: entry debe'ye girmiş farketmedim bile. bu günlerde kimin yanımızda olup kimin olmadığını bilinsin diye edit yapıyorum. entry ilk halinde reklam vs olmasın diye bundan bahsetmemiştim.

    kaldığım otel: ramada by wyndham sivas
    dinlenme tesisi konumu:petrol ofisi

  • branched chain amino acids.

    dallanmış molekül yapısına sahip aminoasitler. merkezi karbonatomuna bağlı olan ve aminoasidin türünü belirleyen grupta dallanmalar olduğu için bu adı alırlar. vücut tarafından üretilemeyen ve dışarıdan alınması zorunlu olan temel aminoasitlerdendirler. üç tanedirler: isoleucin, leucin, valine. sporcular tarafından çokça tüketilirler.

  • olm mal mısınız? beyni kullanım dışına mı bıraktınız?

    dışarı çıkan biri şu çağda en sıradan şey olan(fakir ülkeler hariç); cluba gidip eğlenebilir mi? hayır, bara gidip canlı performans dinleyip dilediğince içebilir mi? hayır, her hafta kiloyla et alıp manzaralı bir yere gidip yanına meze alkollü/alkolsüz içki akıtabilir mi? hayır, bisiklet alıp kendini dağa vurabilir mi? hayır, elektronik hobileri olabilir mi? drone, xbox vs. çok zor, güzel restaurantlarda yemek? hayır...

    insanlar mcdonald's tarzı kahveciye gidip 25tl'ye, ki mecbur 25 tl altına dışarıda ancak bankta su içer simit yersin, kahve içiyorlar ve saatlerce oturuyorlar ancak bu bile size lüks geliyor hala doluyor diyorsunuz.

    size bunun lüks gelmesi bile ayrı bir inceleme konusu, güdülmüşsünüz her şeyi kabullenmişsiniz mal sürüleri. dalgasına geyiğini yapanlar hariç gerçekten böyle düşünenler var, onlara ithaf edilmiştir.

  • mukadderattır. boya teknolojisinde kaydadeğer bir gelişme olmadıkça da hep siyah olarak kalacaktır.
    istisnasız her türlü taşıt lastiğinin siyah olmasının lastik tasarımcılarının beşiktaş taraftarı olmalarıyla ilgisi yoktur. öyle olsaydı lastiğin bir kısmınında beyaz olması gerekirdi. zaten lastik üreticilerinin çoğu türkiye dışından, ne bilsinler beşiktaş’ı galatasaray’ı. kara şövalye, kara korsan, kara şimşek gibi on yaş erkek çocuğu idollerinden kurtulamayan; “kara” rengi erkeklik nişanesi olarak bellemiş, yirmi yaşına geldiğinde bile siyah renkli don giyip, defterini siyah kağıtla kaplayan naif conan erkeklerinden de oluşmaz bu lastik tasarımcıları. öyle olsa, içlerinden ateş rengi kırmızı lastik tasarlayacak örümcek adam hayranları da çıkabilirdi, ama piyasada kırmızı lastiği de bul bulabilirsen. kir göstermesin diye de seçilmez siyah renk. yoksa, en azından bu konuda siyah kadar başarılı olan kahverengi lastiklere de rastlanabilirdi.
    uzatmayalım, otomobil lastiklerinin rengini estetik tercihler değil, teknoloji belirler. lastiğin iki tane ana hammaddesi vardır. ilki, kauçuktur. kauçuk ağacından elde edilen tabii kauçuk ile petrolden elde edilen suni kauçuk, kullanım yerine göre uygun oranlarda lastik hamuruna katılır. lastiğin içindeki toplam kauçuk oranı % 60-80 arasındadır. kauçuk lastiğe esneklik verir ve sürtünme katsayısını artırır. tabii kauçuk kahverengidir. suni kauçuk ise beyaz, sarı, kahverengi veya şeffaf olabilir. ikinci ana hammadde ise istir*. yanma sonucu ortaya çıkan bildiğimiz is. bu miktarda lastik üretimine yetecek isi nereden ve nasıl elde ederler bilinmez. ancak bulaşık, yıvışık, yılışık ve tabii ki simsiyah berbat bir tozdur. kıyafetinize temas ederse ya o kıyafeti tamamen siyaha boyamak ya da atmak gerekir. lastiğin içinde %20-40 oranında yer alır(yüzdeler hakkında yanılma payım olabilir ama çok da değil). asıl görevi lastiğe aşınma direnci vererek ömrünü uzatmaktır. ancak lastiğin sürtünme katsayısını yani yer tutma kabiliyetini azaltır. mesela içine is eklenmemiş lastik, asfalta kene gibi yapışıp fren yapıldığında arabayı zınk diye durdurur, lakin ömrü 10-20 kilometredir. içine fazlaca is katılmış lastik ise evladiyeliktir ama, ancak havaalanı genişliğinde caddelerde bariyerlere çarpmadan viraj alabilir(bakıyorum hemen kaptınız formula yarışlarında neden zırt pırt lastik değiştirildiğini). hiç bir boya bu lanet is karasının yanında kendini gösteremez. lastik hamuruna ne kadar renkli boya atılırsa atılsın, lastik gene de siyah olarak kalır. zaten, kompozisyonu bozacağından lastiğin içine boya gibi ek maddeleri bolca boca etmek de mümkün değildir.
    not: çocuk bisikletlerinin beyaz renkli lastikleri istisnadır. diğer taşıtlara göre çok daha az yüke ve aşınmaya maruz kaldığından is yerine deha az etkili ancak boyanabilir katkı maddeleri kullanılabilir.