hesabın var mı? giriş yap

  • trenlerdeki lokanta vagonunun olması ve orada alkol satışının yapılması.

    ailelerin gittiği çay bahçelerinde kimi zaman canlı müziğin olması ve çok ucuza insanların güzel vakit geçirebilmesi.

    özel okulların çok az olması, devlet okullarındaki eğitim sisteminin şimdikinden çok daha iyi olması.

    yerli üretim kaliteli ürünlerin olması.

    büyüyen çocuğun kıyafetleri ve eşyalarının komşu ya da akraba çocuklarına verilmesi.

    alkollü nekanların, sinema ve tiyatro salonlarının daha çok olması. sansür olmaması.

    hükümet, cumhurbaşkanı ve başbakanın eleştirilmesi hatta tarafsız haber ve eğlence programlarında bunun yapılması.

    protesto, eylem ve grev yapmanın terör eylemi değil demokratik bir hak olduğunun herkesçe bilinmesi ve yapılması.

    debe edit: sma hastası için ufak bir destek lütfen. https://www.instagram.com/…?igsh=mxn5btc1ng44amo2oq

  • bir dönem öğretmenlik yaptım ötesini bile yaşadım. psikolojik tedavi gördüm. çocuklarınız tam olarak böyle. bugün öğretmenin kıyafetini eleştirirsiniz ancak ben derse hep önlükle giderdim. yani konu şerefsizlikse her şey bahane etmeyin bence. kimse sizin paşalarınızı, prenseslerinizi bu şekilde çekmek zorunda değil.

  • “15-29 yaş arasındaki 18 milyon gencin 5 milyonu okulda değil, kursta değil, iş yerinde değil! nerede oldukları belli değil! 5 milyon genç! bu ülke kalkınır mı?

    ilk işim bu 5 milyon genci bana bulun diyeceğim” dedi.

    bu akşamın şimdiye kadar yapılmış en kıymetli tespiti. bu kaybı, bu istatistiği ortaya çıkaran ekibini kutluyorum. muharrem ince ve bu ekibin bu ülkeye faydası olur..

  • ''3 tarafı denizlerle çevrili ülkenin 4 bir yanı beyinsizlerle dolu, ilginç!!!''

    yazılan yazı bi nebze yarsa da altındaki babasının yorumuyla gece gece klavyeyi kemirdim.

    ''oğlum çift haneli iq ile kime laf sokuyon.''

  • korkmadan çözümleyebileceğimiz bir kelime.

    bak şimdi: birileri var diyelim,

    1-başarılılar
    2-başarısızlar

    bunlar dışında kalanların tek görevi var: başarılıları, başarısız hâle getirmek, yani "başarısızlaştırmak". bunları 2'ye ayırabiliriz;

    1- başarısızlaştırıcılar
    2- başarısızlaştırıcı olmayanlar

    başarısızlaştırıcı olmayan insanları başarısızlaştırıcı hâle getirme işlemi: başarısızlaştırıcılaştırmak
    bu insanları bir anda bu hâle getirme eylemi: başarısızlaştırıcılaştırıvermek
    bu insanları bir anda bu hâle getirme eylemine yeterlik eki getirirsek: başarısızlaştırıcılaştırıverebilmek
    şimdi bunu olumsuzlaştıralım: başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebilmek

    olumlusu: başarısızlaştırıcılaştırıverebileceklerimiz
    olumsuzu: başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimiz

    siz kimsiniz?

    başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimizden değilsiniz...

    peki biz size nasıl davranıyoruz?

    başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine davranıyoruz.

    yani "aslında istersek sizi başarısızlaştırıcılaştırıverebiliriz ama öyleymişsiniz gibi davranmıyoruz. bu kelimeyi söylediğimize göre, bizden her şey beklenir." demek istiyoruz.

    şimdi başarısız yerine muvaffakiyetsiz kelimesini koyalım, ünlü uyumuna göre düzenleyelim:

    buyrun, kelimemiz şuymuş:

    muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine

    isterseniz bunu da böleriz, sorun değil:

    muvaffakiyet-başarı
    muvaffakiyetsiz-başarısız
    muvaffakiyetsizleştirmek-başarısızlaştırmak
    muvaffakiyetsizleştiricileştirmek-başarısızlaştırıcılaştırmak

    buraya kadar pek sorun yok aslında,
    bundan sonra biraz karmaşıklaşıyor:

    muvaffakiyetsizleştiricileştirivermek-başarısızlaştırıcılaştırıvermek (bir anda başarısızlaştırıcı hâle getirmek)
    muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimiz-başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimiz (başarısızlaştırıcı hâle getiremeyebileceklerimiz)
    muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizden-başarısızlaştırıcılaştırıveremeyebileceklerimizden (başarısızlaştırıcı hâle getiremeyebileceğimiz insanlar, yani başarısızlaştırıcılaştırabiliriz ama başarısızlaştırıcılaştıramayabiliriz de.)

    onlara
    muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine davranabiliriz. çaktırmayın.

    kaynak: kedim.

  • mimarisini cok iyi bildigim, acik uygulamanin ne demek oldugunu teknik altyapasiyla birlikte anladigim; hem objective c, hem de swift dillerinde uygulama gelistirdigim telefon.

    bence, gecin o ayaklari. uygulamalarin uyumasi diye bir sey var ios'te, cok sukur ki. android'de bunun telefonu nasil patlattigi da belli ki, bir suru "close all" butonlari, "task manager" gibi uygulamalari var.

    uygulamalarin uyumasi, gerektiginde background job calistirabilmesi, ios'in sizin "kullanim tarziniza adapte" olmasi gibi ozellikleri var. ornegin, facebook'u sadece geceleri kullaniyorsaniz, ios gunduzleri o uygulamaya cok cok az kaynak ayirir ama geceleri o uygulamayi daha sik background job olmaktan cikarir ve islemlerini yapmasina izin verir gibi.

    bu telefon icin 1gb ram yeterli. otesini tartismaya gerek yok. ios ile android'in isletim sistemi mimarileri cok farkli. buraya gelip de, teknik hicbir sey bilmeden, baglanti yavasken youtube iki kere takilmis diye "android'deki gibi 4gb ram gelsin yeaaa" demek kadar sacma ve teknik bilgi yoksunu bir yorum yoktur.

    herkes yazilim muhendisi, herkes teknoloji uzmani olmus amk.

    ek: he yavrum he, seri kotuleyince apple mimari degistirecekmis. level 5'te.

  • ülke tasarım olgusuna birazcık kıymet verseydi ve bir değer yükleyebilseydi, ünlü marka çıkarmak çok da zor olmayacaktı diye tahmin ediyorum.

    yapılan üretimin yanı sıra tasarıma ve tasarımı satmaya odaklanan tek ülke markası bana kalırsa paşabahçe.

    çoğalırlar umarım…

  • çalıştığım yerde mutfak işlerine bakan bir ablamız var. yaklaşık 14 yıldan beri site içerisinde bir dairede kirada oturuyor. kirası geçtiğimiz eylülde 4.500 tl'den 7.500'e çıkmış. kendi söylemine göre mevcut sitede 20 binden aşağıya kira yokmuş.

    ev sahibi yaşlı bir çiftmiş. adam pandemi döneminde eşinin işsiz kalmasından dolayı 1 yıl zam yapmamış.

    gelelim meseleye...

    adam evini satmak istiyormuş. durumu anlatmış bunlara. bunlar da yokuş yapıyorlar çıkmamak için. evi almaya gelenler evi bu haliyle değil, uğraşmamak için kiracısız almak istiyorlar. dahası 16 yıllık kiracılık döneminde evi bırak boyatmayı, çivi bile çakmıyorlar. eve gelen alıcılar yaklaşık 300 binlik tadilat ücretini fiyattan düşmek istiyorlar.

    bu sabah ev sahibi adam arayıp rica minnet etti bu arsız köpeklere lütfen çıkın çok zor durumlar yaşıyorum diye. kadının girdiği halleri görmeniz lazım. burnundan kıl aldırmıyor! sonra kocasını aradı. kocası da dur sen bak ben napıyorum onlara dedi. kocası olacak ahlaksız da adamı arayıp çıkmak için 200 bin lira istemiş. adam da mecbur kabul etmiş. büyük sevinçle anlattı olayı ofistekilere. "nasıl ablacım iyi yaptık değil mi?" dedi bana. yaptığınız ahlaksızlık abla dedim. sapına kadar haksız olduğunuz bir davadan cebinize 200 bin lira koyacaksınız diye de ekledim.

    başladı işte ben şimdi taşınsam 20 bin taşınma, bilmem ne kadar depozito, bilmem kaç para kira falan...

    adamın sorunu değil ki bu sizin sorununuz ablacım. adam sadece sahip olduğu bir malı satmak istiyor ve başına gelenlere bak.

  • başlık: türk kızlarının iyi yönlerini yazıyoruz

    entry: dünyanın en pahalı amını kullandıkları için ekonomiye katkıları büyük oluyo

  • abartılan kızdır. hayır 19 litrelik damacanayı sonuçta 1 saat kucağımızda taşımıyoruz. önce yuvarlaya yuvarlaya sebilin yanına kadar getirip sonra hadi bakalım deyip yerleştiriyoruz. yok kıllıdır yok süleyman abidir yok ayı gibidir. hiçbiri değilim ama yapıyorum.