ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir kadını kırmadan ona çirkin olduğunu söylemek
-
bir insana çirkin demenin mantığı nedir? kadına demiyorum bak, insana diyorum. güzel bulmayabilirsin, çekici bulmayabilirsin ama "sen çirkinsin" i doğrudan veya dolaylı olarak söylediğinizde ne geçecek elinize cidden merak ediyorum.
16-17 yaşlarındaydım mesela ben. gittiğim dersanenin karşısındaki ayakkabıcıda bir çocuk çalışıyordu. yemyeşil gözleri vardı, acayip beğeniyordum. şansıma bir ortak arkadaşımız aracılığıyla tanıştırıldık, bir gün kafede oturup sohbet ettik. ayrılırken "seni bir daha görecek miyim" falan dedi bana. oh çektim içimden demek ki beğendi beni diye. sonra günlerce aradım, telefonu açmadı, ortak arkadaşımıza da "yakından o kadar güzel değil ya" demiş.
günlerce ağladım lan. şiştim ağlamaktan ben çirkinim diye. bak bir kadın ancak ergenlik dönemindeyse bu kadar ağlayabilir çirkinim diye, çünkü elinde olan tek şey dış görünüşündür o yaşlarda. bana sorarsan, bir erkek "çirkinsin yeaaaa" tepkisi veriyorsa ama ergenlik dönemini çoktan geride bıraktıysa, orada büyük bir sorun vardır, kimse kusura bakmasın.
herkes birilerinin dünya güzeli şu hayatta. sen kimsin de birinin karşısına geçip "çirkinsin" i ima edeceksin?
11 ocak 2015 paris charlie hebdo yürüyüşü
-
ülkesinde basın özgürlüğü olmayan, yürüyüş özgürlüğü olmayan, bırak peygamberi siyasi liderleri bile karikatürize edenleri linç eden iktidar partisinin başbakan'ının katılacağı yürüyüştür.
bilin bakalım hangi ülke başbakan'ı!
amir amgad
-
am parantezine alınabilir.
gençliğimde hayalini kurduğum yaşam bu değildi
-
"çocukluğumda hayalini kurduğum gençlik bu değildi." diye değiştirmek istediğim cümle. şu gnctrkcll, vodafone özgür genç reklamlarındaki gençler gibi embesil olmak istiyodum aslında. başka çeşit bi embesil oldum. nasip...
orlando bloom'un justin bieber'ı fena benzetmesi
-
(bkz: elf ellerine sağlık legolas)
norveç'te karda montsuz kalan çocuk
-
"bize geldiğinde zaten montsuzdu..."
(aile ve sosyal politikalar bakanlığı)
tarot
-
dünyanın en ünlü tarot uzmanı hajo banzhaf'ın kitabından bir kesit:
soru: kartlar bize nasıl olupta anlamlı cevap verebiliyorlar?
açıktır ki bu fenomen öyle tatmin edici bir şekilde açıklanamaz. ancak buna ilişkin üç ilginç görüş vardır.
1. bilinçdışının zaman mekan ilişkisi bilincimizden farklıdır ve pek çoğumuzun geleceğe yönelik rüyalarımızda ve önsezilerimizde deneyimlediği gibi şimdiki zamanın en uç sınırlarında gezinebilir.bilincin dili kelimelerden oluştuğu gibi, bilinçdışı da resimlerle konuşur. tarot kartlarını ruhumuzun bu resim dilinin, bilinçdışının konuyu nasıl gördüğünü tarif eden alfabesi gibi düşünebiliriz. mesajı anlayabilmek için bilincin yapması gereken tek şey bilinçdışının dilini öğrenmektir.
2.ikinci görüş, c.g.jung'un eşzamanlılık olarak adlandırdığı fenomene dayanır. burada söz konusu olan, ortada görünür ortak bir neden olmamasına rağmen aynı anda meydana gelen iki olayın önemli ve anlamlı bir şekilde birbirleriyle bağlantılı olduğunun gözlenmesidir.
3.bizler zamanı nicelik açısından ölçmeye alışkınız. ancak zamanın 'doğru an' olarak tanımlamakta olduğumuz niteliksel bir boyutu daha vardır. bu görüşten hareketle her anın farklı boyutlarda kendini gösteren özgün bir karakteristiği vardır.
---
tarot sadece fal değil, kolektif bilinçe giriş kapısı.
astroloji ile birlikte araştırılmış yıllarca ve birlikte kullanılıyor.
tarot üzerinde epeyidir çalışıyorum ve her seferinde kendime ve diğer hayatlara kartlarda baktıkça şaşırıyorum.
işler güçler
-
".........eğer marks olmasaydı, sosyal devlet de olmazdı. biliyorsun di mi zehra?
...sendikalar olmazdı. çalışan hakları olmazdı...
marks belki kapitalizmin duvarlarını yıkamadı zehra ama bizim için sayısız delik açtı o duvarlarda, ki biz rahat nefes alabilelim diyee !..."
diyerek insanlığın soldan atan kalbini gülümsetmiş olan, güzelim dizidir..
her şey yolunda giderken sevgilinin ayrılması
-
başka biriyle daha iyi gidiyordur
çocukluğun geçtiği sokaklarda yıllar sonra yürümek
-
apartmanin karsisindaki mac yaptiginiz o "koooskoca" cim alan kucucuk kalmistir. bakkala gonderildiginizde gozunuzde bile buyuyen o yol aslinda sayili adimdir ama siz ufaciktiniz ya cok uzakti o zamanlar. yeni cocuklarin cigliklari var simdi bahcede icinizde bir kiskanclik olur, bizimdi lan orasi dersiniz, biz orda agactan agaca ip gerer ustune attigimiz sofra bezlerinden cadir yapardik. s.ktirin gidin lan ordan diyesiniz gelir. zar zor tirmandiginiz bahce duvarina basamak muamelesi yaparsiniz, gulersiniz. o duvara oturup bir sigara yakarsiniz. gozunuden bir kac damla duser "cocuktuk, coktuk, buyuduk hic olduk." dersiniz.
armutlu'da 1977'den beri aynı yerde duran araba
-
(bkz: serin hikaye)
tramer sorgusunda iki tane kazaya karıştığı yazıyor. 2011 ve 2019 yılında, hayalet sürücü herhalde.
görsel
edit: başlık sahibi 9,5 lira borçlu, lan tramer sorgusu yaptım sırf hikayenin yalan olduğunu ortaya çıkarmak için *
başbakanın dostoyevski okuması
-
haberde cümleyi biraz kırpmışlar. orjinal cümlenin şu şekilde olduğuna eminim:
"dostoyevski okurdum, baktım anlamıyorum bıraktım, ulan dedim okuyup da nabıcan, çok okuyan arkadaşlar şimdi sefilleri oynuyor. ben de siyasete girdim."
ruhi çenet'in youtube amerika'ya geçmesi
-
işi sevdiği için mi yapıyor bilemem ancak değeri düşük bir para birimi için içerik üretmeye değmez. bi youtuber'ı savunduğumdan değil. insan sevdiği işi yapmalı ama emeğinin - varsa eğer - karşılığını da tam almalı.
bana samimiyetsiz gelmedi açıkcası.