ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
6 milyar 867 milyon türk lirası
-
(bkz: allah'a maaş mı ödüyorlarmış)
tokyo'da 8 metrekare evde yaşayan kadın
-
aynı zamanda dubleks evde yaşayan kadındır. 2.kata bir de ranza koysan al sana tripleks daire.
yıllar önce barış manço'nun japonya'da bir kapsül oteli anlattığı programı hatırlatmıştır.
azarlanan çocuğun ölümünü düşünmesi
-
bir nevi içten içe intikam alma duygusuyla hayalgücünün birleşmesi sonucu çocuk hissiyatının varabileceği son nokta. bir diğer tanımla da çocukluğum..
evi alt üst etmişim, vitrin aşağı inmiş, elektrik süpürgesinin borusu kopmuş, abime top atayımm derken vazoyu kırmışım, duvarlarda resimler, parkelerde çizikler.... evet evet aynen öyle....
ve gittiği misafirlikten ya da çarşıdan dönen anne eve girer...
- oğlum bu evin hali ne böyle?
- anne rasim gelmiş...
- ya sen ne biçim bi çocuksun? iki dakika kıçının üstünde oturamaz mısın?
- annee...
- bıktım senden bak bakalım akşamüstü dışarı çıkabiliyor musun sen?
- ann....
- rezil şey seni defol odana allahım ya nasıl süpürücem ben şimdi evi, daha da yeni almıştık...
- üühühüüüü
odasına çekilen ben bir yandan sular seller gibi ağlar, bi yandan hıçkırık nöbetleri ile sarsılırken kafamdan çektiğim film sahne sahne akardı:
'pencereyi açıyorum. bir kağıda 'anne seni her zaman sevdim' yazıp aşağı atlıyorum. annem çığlıklar içinde... cenazemde herkes ağlıyor. babam bitkin. 'nereye gittin oğlum' diyor. herkes perişan. herkes beni seviyor herkes beni seviyor'.
ve hemen ardından başka bir senaryo:
' o kadar çok ağlıyorum ki nefessiz kalıp ölüyorum. içeri annem geliyor ve 'naptım beeeen' diye ağlıyor. işte beni üzdü sıra onda, o da üzülsün'.
bu görüntüler eşliğinde ruhum dayanamıyor ve bağırmaya başlıyorum:
-keşke ölseydim de sen de rahat etseydiiiiinnnn
ehh ana yüreği işte. az önce azarlayan o değilmiş gibi ağlamama, son söylediğim lafa dayanamayıp odama giriyor, sarılıyoruz, hemen ölme planlarını bir dahaki sefere kadar rafa kaldırıyorum ve hayatı ve annemi seviyorum. hem de çok.
'keşke ölseydim de siz de benden kurtulurdunuz' diye bağırdı yarım saat önce 6 yaşında dünyalar tatlısı kuzenim. aklından neler geçtiğini biliyorum bebek beni kandıramazsın ahahaha:)
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
istiklal caddesinde yürürken duyulmuş bir diyalog:
greenpeace üyesi: beyfendi derneğimize üye olmak istermiydiniz?
bahsi geçen beyefendi: yok hayır, ben faşistim
sola caner sağa şener bjk 5 yıl şampiyonluğa gider
bu tarz benim
-
öykü serter: bugün nereye gidiyorsun tuğçe?
tuğçe: canım çok sıkıldı. sevgilime dışarı çıkmak istediğimi söyledim, dans edeceğim bir yerlere gidelim dedim. dans etmek istiyorum.
kemal: biliyorsun biz dans etmeye gideceğim diyenleri burada dans ettiriyoruz. müzik verelim.
(abe kaynana n'aptın bize n'aptın bize eşliğinde garip bir dans sergilenir.)
saykodelik lan bu program.
6 saat ömür kalsa yapılacaklar
-
tövbe niyetiyle
gusül
abdest
2 rekat namaz.
ardından ; "niyet ettim varsa kaza namazımı kılmaya" diyerek azrail gelene kadar merhamet dilenmek.
kandırmayalım birbirimizi, düşen uçakta ateist olmaz.
whatsapp'ta last seen'i kapatan insan
-
nasıl ki bir insana telefon numaranızı vermek ona size günün her saatinde ulaşma hakkını tanımıyorsa onun günlük hayattaki rutinlerini takip etme olanağını da tanımaz.
babaların garip huyları
-
babam yanından geçerken aniden pıssst yapan oda spreyine "karakterini sktimin sinsisi" diye tokat atmıştı, hiç unutmam.
terminator 4
-
- sarah connor?
- kim?
- sarah connor?
- ha sen benim eski adımı diyosun. değişti o, sarah öztürk oldu. evlendim ben...
- olumsuz! kayıtlara göre sarah connor hiç evlenmedi...
- canım kayıtlara geçmedi zaten. imam nikahı yaptık...
- hımm... that changes everything...