hesabın var mı? giriş yap

  • - deney yapacağım baba. bana bir bardak su ve üç buz getirir misin?
    - tamam.
    - şimdi de beş tane bebe bisküvisi getir.
    - tamam.
    - bisküvileri ye.
    - ama tokum...
    - yemen gerekiyor çünkü bana kırıntı lazım.
    - elimle ufalasam?
    - olmaz. bana gerçek kırıntı lazım.
    - peki. (yiyorum) al bakalım kırıntıları.
    - şimdi deneyimizde önce suyun içine buzları koyuyoruz...
    - evet...
    - sonra da buzlu suyun içine kırıntıları döküyoruz.
    - peki...
    - şimdi de bekliyoruz.
    (birkaç dakika bekledikten sonra)
    - şimdi de suyun tadına bakıyoruz.
    - tamam...
    (sudan bir yudum alıyor, yüzünü buruşturuyor, büyük bir ciddiyetle yorumda bulunuyor)
    - iğrenç ve soğuk.

  • üst edit: burada suçlu reklam ajansı... yedikleri başka haltlarda var... oha ama medina turgul isimli bu pek etik organizasyon land rover in reklamını direk araklayarak volkswagen firmasında kullanmış... bı de üstüne ödül almış... ya hakikaten yuuuh diyorum...

    üst edit 2: anlaşılan o ki peak tamamen suçsuz... kendilerinin de reklamın araklama olduğunu bizim gibi öğrenmişler... medina turgul a dava açıyor... açsınlar zaten böyle emek hırsızı şark kurnazı fırıldakların sektörden def edilmeleri lazım... bakalım reklamcılar derneği bir aksiyon alacak mı ?

    durum aslında oldukça vahim...

    ancak daha da vahim ve üzerine konuşulması gereken bir durum var...

    senaryo 1: peak firmasının bu reklamın çalıntı olduğundan haberi var mı ? yok mu ?

    yani demem o ki... peak yöneticileri veya tanıtımdan sorumlu bireyler bu reklamı seçip aman kimse uyanmaz. siz bunu bize uyarlayın... eğer böyle ise bu kurumun durumu faciadır... eğer böyleyse peak şu anda faaliyet gösterdiği tüm sektörlerde araklama kültürünü alışkanlık haline getirmiş ve bu şekilde çalışmaktan sorun duymamaktadır. çalıştığı firmaların projelerini çalabilir, personellerinin projelerini çalabilir ve etik değerlerden fazlasıyla yoksun bir firmadır... işin trajikomik tarafı da reklamın konusunun bizim takım arkadaşlarına ihtiyacımız var olmasıdır... niye ihtiyacınız var ? daha iyi araklamak için mi ? ters mühendislikle kodları çalmak için mi ?

    senaryo 2: reklam ajansı çalıntı reklam kampanyasını bildiğin peak isimli firmaya iteledi...

    yazılan entrylere bakılacak olursa arkada kullanılan müzik dahi telif hakkı olmayan müzikmiş... audi reklamı ile izlediğimde müzikten klavye seslerine tamamen aynısı olan durum... siz devasa bir yük gemisini almış boğazın en güzel yalısına geçirmişsiniz... böyle bir rezaletin ne telafisi ne etik değerleri ne de iş ahlakı konuşulabilir... açıkçası peak bu rezalet ile ilgili mutlaka ama mutlaka hakkını aramalı ve bu reklamdan sorumlu hem kendi şirketinde hem karşı tarafında kim varsa dava açmalıdır... şunu diyen olabilir... ama bak ne güzel ses getirdi.. çalıntı çıkması bile ekstra gündem oldu...

    oldu ama... sen prime time denen saat diliminde neredeyse tüm kanallarda aynı anda reklam çıkıyorsun... bu açıkça söylüyorum korkunç bir maliyettir... peki bu kadar para harcayan şirket o reklam filminin yapılmasında masraftan kaçar mı ? kaçmaz... yani acı şekilde ayıplı mal üreterek bildiğiniz dolandırıcılık vakası olarak nitelendirilebilir... yani bu reklam şirketi çalıntı bir reklamı kullanarak reklam müziğini dahi değiştirmeden aynısını yapmış ve bildiğiniz dolandırıcılık suçu işleyerek reklamın konusu peak isimli şirketin itibarını zedelemiştir...

    eskilerin bir lafı vardır:

    ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde

    yani yaptığın iş ile gündeme gel... çalıntı çalışmaların da değil...

    her iki durumda da çıkar kokusu... eğer işin içinde hem peak hem reklam şirketinin ortak planı varsa bu olayın üstü kapatılır gider... bizde bu iki organizasyonun da etik değerlere ne kadar saygılı !!! şirketler olduğunu görürüz...

    ya da peak sitesinde bir basın açıklaması yapar, durumdan haberleri olmadığını ilgili reklam şirketinin kendilerinin itibarını zedelediği gerekçesi ile tazminat davası açacaklarını beyan ederler...

    son olarak hakikaten yuh yahu... birebir aynı reklam böyle büyük bir reklam kampanyasında kullanılır mı ? ya çok amatörsünüz ya da çok ahlaksız...

    ben nezaket olarak peak firmasına geçmiş olsun diyor ve bu işin içinde parmakları olmamalarını diliyorum...

    orjinal audi reklamı

    çalıntı peak reklamı

  • "askerliğini dağda bayırda sırtta 100 kiloluk çanta, elde g3 ile yapmış, savaşmış, kan görmüş" ibaresi ile beni benden almıştır.

    işte bu çok televizyon izlemenin zararları.

  • maşallah diyin lan.

    edit: yalnız üzerinde düşünmemiz gereken şey muhtemelen yurtdışında yaşayıp büyümüş bir kızın, iç anadolu, doğu karadeniz ya da güneydoğuda büyüse ne halde olacağı bence. topraklarımız insanımızı kurutan, yüzündeki gülümsemeyi silen bir zehirle kaplı adeta.

  • dinlediğinizde katıla katıla gülmenize* sebep olan fıkralardır. örnek vermek gerekirse:

    isa mesih, bir gün çölde gezinirken, ağlayan bir ihtyar görmüş ve yanına yaklaşıp, derdini sormuş. ihtiyar:
    - kaybolan oğlumu arıyorum ama artık umudu kesmek üzereyim..
    deyince isa mesih yaşlı adama acımış ve:
    - oğlunu beraber arayalım..
    demiş. ve sonra sormuş:
    - peki, oğlunu tanıyacağımız bir işaret, bir iz var mı? mesela doğum lekesi filan...
    ihtiyar:
    -evet, oğlumun ellerinde ve ayaklarında çiviler vardı...
    isa mesih'in gözleri dolmuş ve haykırmış:
    -baba!!!
    ihtiyar da haykırmış:
    -pinokyo!!!

  • ben(d)im bu. çok müsrif birisi değilim ama yine de hesabını bilen bir eşim olduğu için maaş kartım ile sadece 1 adet olan kredi kartım kendisinde. ben her gün rutin bir şekilde işten eve, evden işe gittiğim için dışarıda ekstra harcama yapacak bir durumum olmuyor. bir nevi 'haftalık' alıyorum eşimden*. dışarıda dostlarla veya başbaşa yemeğe gittiğimizde hesabı eşim ödüyor. taksiye biniyoruz parayı eşim ödüyor. mağazaya giriyoruz alışverişi eşim ödüyor. sevgililik zamanlarının tam tersi*. yalnız, internet bankacılığı kontrolleri* bende. ne oluyor, ne bitiyor görebiliyorum.

    yalnız şunu özellikle belirteyim. 2010 başlarında mortgage kredi faizlerinin en dipte olduğu ve piyasanın en civcivli olduğu zamanlarda eşimin cesareti sayesinde krediye girdik. hesabı kendisi tuttuğu için hem krediyi ödedik, hem kenara para koyduk. 8 senelik krediyi 4.sene sonunda toplu ödeme ile kapattık. işte tüm bunlar hesabını bilen eşim sayesinde oldu. bana kalsaydı ben o zamanlarda krediye giremez, hala kiracı olarak oturuyor olurdum.

    edit: 2017 itibariyle boşandım.
    edit: boşanma ile ilgili herhangi bir soru sormayın.

  • misafirleri uğurlamak için aşağıya indik böyle cümbür cemaat. baya bi kalabalığız. misafirler baya uzağa gidecek arabalarına binmeden vedalaşıyoruz. artık tuttuğumla tokalşıp, öpüşüyoruz aralarında yeni tanıştıklarımzda var. işte memnun oldun falan filan. tam o sırada bi bey amcayıda tuttum tokalaştık, adamı öptüm, iyi geceler, iyi yolculuklar dedim. adam bi ürktü hatta sonradan fark ettim adamı ilk tutup tokalaşınca adam irkilip baya şaşırmıştı zaten. neyse efendim adam bana baktı ben adama. ulan diyorum bu kim? meğerse efendim adam sokaktan geçen normal bi vatandaşmış, ben onuda bizim misafirlerden sanıp öpüp koklamışım. sonra dayı banada iyi geceler yeğenim dedi arkasına baka baka gitti. ne zaman aklıma gelse gülerim. yok böyle bişey o adamın şaşkın bakışları hala gözümün önümde.

  • -orta ateşte tencereye dibini ıslatacak şekilde biraz yağ koyun
    -yeter mi diye düşünmeyin. yeter. çok yağlı olmasın
    -tencerenin dibini kaplayacak kadar mısır koyun
    -yeter mi diye düşünmeyin. yeter. taşıyor sonra
    -iyice kavurun. mısırların rengi önce beyaza sonra tekrar sarıya dönecek
    -yeter mi diye düşünmeyin. yetmez. ilk tane patlayana kadar kavurun. karıştırmaya devam
    -arzu ederseniz daha önceden hazırladığınız birer tutam tuz karabiber kekik pul biber karışımını ilk tane patladıktan sonra tencereye ekleyip karıştırıp kapağını kapatın
    -kapağı mısırların dışarı kaçmasına izin vermeyecek şekilde sürekli sağından solundan kaldırıp indirin. bunu içeride basınç oluşmaması için yapıyoruz. az basınç olmalı ki mısırlar patlayabilsin
    -sesler kesilip son mısırın da patladığını düşündüğünüzde altını kapatın. kapağı açın
    -birayla patlatın
    -yeter mi diye düşünmeyin. yetmez. ilk bira çok çabuk bitiyor. bir bira fazla alın.

    edit: kevimli semiğimi yemir (: