hesabın var mı? giriş yap

  • öncelikle,bu başlıktaki olumsuz entrylere inanmayın.herkes unutmanın ya da kendini bulmanın farklı bir seviyesinde çünkü.yolun yarısındakiler yolun sonunu bilmez.

    kilit soru:unutmak istiyor musunuz gerçekten? buna evet diyene kadar kendinizi zorlamayın.acıyı yaşayıp tüketin,yasınızı tutun.unutmayı gerçekten istemeye başladığınızda tebrikler,yolun en zor kısmını aştınız.bu kısımdan sonrası şöyle ilerleyecektir;

    tamamen unutana kadar ara ara nüksedecek,umutsuzluğa kapılacaksınız.acı bir gidip iki gelecek iki gidip bir gelecek böyle böyle tamamen yok olacak.birden kaybolmaz.

    umut etmeyi bırakmanız gerekecek.hiçbir şekilde olmayacağını kendinize yedirin.sindirin bunu.en ufak bir ümidiniz kalırsa bu içinizdeki aşkı sinsice taze tutar.hiç beklemediğiniz anda yüzünüze çarpar unutamadığınız ve sarsılırsınız.

    içinizde bir şey kalmamalı.bir şekilde her şeyi söyleyin ona ya da içinizde kalanları yazıya dökün,sanata dökün,müziğe dökün veya zaten dökmüş olanların eserlerine bakın.bunu yaptıkça rahatlattığını göreceksiniz.

    "it's a break up because it's broken."
    en temel gerçek şudur,gerçekten size göre bir şey olsaydı bu ilişki/aşk kesinlikle hayatınızdan gitmezdi.bir yolunu bulur yine olurdu.hayatınıza ya bir şeyleri değiştirmek ya da farkındalık kazandırmak için girmiş demek ki.her şey çok güzel olurdu falan demeyin o yüzden.

    sevmek sevilmek nedir ne değildir psikolojik kaynaklar aracılığıyla öğrenin ya da gözlem yapın.karar verin zaten çok geçmeden o eski ilişkiye bakıp sevmek/sevilmek bu değilmiş diyeceksiniz.

    kendinizi ve onu affedin.affetmemekle sonsuza kadar her gün hatırlamak ve öfkelenmek gibi bir bedel ödersiniz.ona ayılıp bayıldığınız için değil kendi canınızın sağlığı içinizin rahatlığı için tam da affedin onu.

    koyvermeyin.acının ilk ve en zor kısmı geçtikten sonra yasınızı tuttuktan sonra kararlı olun.sonra koyvermek alışkanlık haline gelir iyi olayım derken daha kötü olursunuz süreç uzar.

    aynı yollardan geçmiş,geçmekte olan insanlarla ve arkadaşlarınızla konuşun.yalnız olmadığınızı bilmek burada çok önemli.

    bir şeyler yapmak için mutlu olmayı beklemeyin.ne zamandır planladığınız istediğiniz bir şeyi yapmak için hatta cumartesi günü dışarı çıkmak arkadaşlarınızla takılmak için bile önce bunu yapacak kadar iyi hissetmeyi beklemeyin.enerjim yok içimden gelmiyor falan demeyin önce bir yerlere takılır bir şeyler yapar sonra iyi hissedersiniz.önce iyi hissedip sonra bir şeyler yapmak gibi bir şey yoktur.takılın gezin tozun planlar yapın muhabbetlere katılın.

    sırf yalnız kalmamak için hemen biriyle sevgili olmaya kalkmayın.onu unutana kadar değil de yalnızlığı sorun etmeyecek güce ulaşana kadar karşılaşacağınız,takıldığınız herkes yalnızlığı dindirmekten başka bir şey ifade etmez.çok daha kötüsünü ifade eder.sizin ona muhtaç olduğunu hisseden insan sizi yağmalar ve manipüle eder.diğer bir ihtimalle de siz onu yağmalar ve manipüle edersiniz.al sana mis gibi berbat ilişki.öylesine konuştuğunuz birileri olabilir ama hemen yeni bir sevgili yapmayın.siz bir insanı yaranızı sarmak için değil sadece o olduğu için sevmediğiniz,sevemediğiniz sürece zaten bunun ne anlamı var.intikam için böyle şeyler yapınca gerizekalı gibi gözükürsünüz.eski sevgilinizi üzmeyi başarırsınız belki ama kısa zamanda elinize yüzünüze bulaşır bu emin olun.

    sonuç olarak her şey az çok yoluna girmeye başladığında tek başınızayken de iyi hissedebildiğinizi farkedince (bkz: law of attraction) güzel şeyler zaten kaçınılmaz bir şekilde olacaktır.

    aklıma geldikçe arttıracağım yollardır.

    edit:artırdım.

  • oluşumunda genetik, yaşam tarzı, dolaşım bozuklukları vs. olmak üzere pek çok faktörün etkili olduğu, her yaştan, milletten ve kilodan kadında görülebilen illet. şimdi size vereceğim tüyolarla bu engebeli musibete ağzının payını verebilirsiniz. tamamen ortadan kaldıramasanız da görünümünü büyük oranda azaltabilirsiniz.

    1- yediklerinize dikkat edin. çok katı ya da sınırlayıcı diyetlerden yana değilim zira devamlılıkları olmuyor. ancak tatlıyı ve gazlı içecekleri hayatınızdan büyük oranda çıkarmanız lazım. canınız tatlı isteyince meyva, içecek istediğinde ise maden suyu, kefir ya da kombuça için.
    2- hareket ve spor. yürüyün arkadaşlar, sadece dış görünüşünüz için değil sağlığınız için de. bunun yanında spor da yapın. fitness salonlarına yazılmayı pek tavsiye etmiyorum zira gidilmiyor üzerine paranızdan oluyorsunuz. ilginizi çeken bir spor dalı bulun, yüzme, tenis, yoga, pilates, dans vs. vs. seçenek çok! unutmayın vücudunuzdaki selülit oranını azaltmak için kas yoğunluğunuzu arttırmanız gerekiyor.
    3- dolaşım sorunlarını ortadan kaldırmak. her akşam yatağa yattığınızda ayaklarınızı duvara dayayarak tavana dikin ve 5-10 dakika boyunca bu şekilde durun. iyi gelecek. bunun haricinde hemen bir at kılı fırça edinin ve duş almadan önce yaklaşık 20-30 dakika boyunca kalbinize doğru, yani aşağıdan yukarıya selülitli bölgeyi fırçalayın. yeter mi? yetmez!!! duşa girdiniz, yıkandınız sıra şok tedavisinde. suyu önce dayanabileceğiniz bir sıcaklığa getirip tüm vücudunuza tutun. ardından en soğuğa ayarlayarak buz gibi bir duş alın. bu tüm vücudunuzun dolaşımına katkıda bulunacaktır.
    4- bakım. duşunuzu aldınız, soğuk suya doydunuz. sıra kremlenmede. besleyici bir kremle -vücut kremimi kendim yapıyorum ben- yine aşağıdan yukarıya doğru hafif hafif masaj yaparak vücudunuzu nemlendirin.
    5- stresten, uykusuzluktan ve aşırı kahve tüketiminden olabildiğince uzak durmaya çalışın.
    6- selülit oluşumu hormonlarla doğrudan alakalıdır. sadece selülit değil, rahim ağzı kanseri ve yumurtalık kanseri de östrojen hormonunun düzeyiyle ilgilidir. dahiliye'den randevu alın, o sizi endokrinoloji'ye sevk edecektir. burada kadınlık hormonlarınızın seviyesine baktırabilirsiniz.

    tüm bu dediklerimi yaptıktan sonra yavaş yavaş değişimi göreceksiniz. benden söylemesi.

  • dirkilmek.

    bu kelime bugün itibariyle lugatımda yerini buldu.

    bu detayı kim, nasıl, ne yaparken yakaladı lan? bu ülke beni cidden korkutmaya başladı.

  • ön edit: arkadaşlar destekleriniz ve iyi dilekleriniz için çok teşekkür ederiz. elif'in annesi olayın açıklamasını şu şekilde iletmemi istedi:
    “olay, kadıköy kızıltoprak'taki florence nightingale hastanesi'nde 11.06.2021 tarihinde gerçekleşti. kızımın ayağındaki aşil tendonu gerginliğinden dolayı bel mr'ı istendi. önce, mr çekimi için kızımla birlikte mr odasına girdik fakat uyanık halde mr çekilemediği için anestezili çekim istendi. bir hafta sonra tekrar abimle birlikte hastaneye gittik. elif'i bayıltıp içeri aldılar. ben de içeri girmek istedim fakat anestezili çekime alamayacaklarını söylediler. süreç beklenenin 2 katı sürdü. mr kapısının önünde bilgi almaya çalıştık fakat bizi kapıda beklettiler. kızım bize haber dahi verilmeden müşahede odasına alınmış, eli ve kolu sargılı haldeydi. kızımı o halde görünce tansiyonum düştü ve baygınlık geçirdim. bize sadece ufak tefek yanıklar olduğunu söylediler. sargılar açıldığında elif'in başparmağı kemiği gözükene kadar yanmış, orta parmağı ve kolunda da yanıklar vardı. bir anne olarak o an yaşadığım acının tarifi yoktur. bu olayın neden gerçekleştiğine dair bize hiçbir şekilde açıklama yapılmadı. bizi bir odaya çıkardılar ve saatlerce orada beklettiler. ısrarlı taleplerimiz sonucunda odaya gelen doktor “biz de ne olduğunu anlamadık, allah beterinden korusun” deyip gitti. epikriz raporunu istedik, vermediler. mr ödemesini yapmak için gittiğimizde ücret almadılar. hastaneden çıkarken vale parası bile almadılar. amaçları bizi apar topar hastaneden göndermekti.

    bunun üzerine aynı gün karakola gidip şikayette bulunduk. polis eşliğinde haydarpaşa numune hastanesi'ne gittik ve orada 2. ve 3. derece yanık olduğunu öğrendik. ardından kartal lütfi kırdar yanık hastanesi'ne gittik ve kızıma müdahale yapıldı.

    kızım iki ameliyata girdi, ikisinde de doku nakli yapıldı. parmaktaki hasarın ciddiyetini ilk anda hiç anlayamamıştık. ameliyatlardan sonra anladık ki baş parmağın tendonları yandığı için işlevini tamamen kaybetmiş.

    hastane bu olayla ilgili hiçbir sorumluluk kabul etmediği gibi bize bugüne kadar bir açıklama da yapmadı. biz ne öğrendiysek savcılık bilirkişi raporundan öğrendik. raporda bahsedilen sorun, mr makinesine uyumlu olmayan bir materyal kullanımı olduğu yönünde.

    yaklaşık bir senedir ameliyatlar, psikolojik problemler ve hukuki süreçle uğraşıyoruz. eminim herkes hemfikirdir ki, evlat acısının hiçbir maddi karşılığı yok. haberlerdeki fotoğrafları görünce olayın ne kadar ciddi ve acı olduğu anlaşılıyordur zaten. bizim tek istediğimiz sürecin adil bir şekilde sonuçlanması, gerçek sorumluların cezalandırılması ve hepsinden önemlisi elif'imin bu süreci en az hasarla atlatabilmesi, bedenen ve ruhen sağlığına kavuşabilmesi. bizim canımız çok yandı başka canlar yanmasın”

    ön edit 2: mr makinesine uyumlu olmayan metaryel diye bahsedilen şey mr cihazına uygun olmayan oksimetre kablosuymuş.
    ek olarak, birçok arkadaş çocuğun üstünde metalik bir nesne olabileceğinden bahsetmiş ancak çocuğun üstünde hiçbir metal nesne yokmuş. sadece tshirt ve tayt varmış. saç tokasına kadar herşey kontrol edilmiş. hatta anne ve dayısı da kızı teslim ederken üstündeki metal eşyaları ve cep telefonlarını kabindeki odada bırakmışlar.

    ——

    komşumun dünyalar tatlısı kızı elif'i florence nightingale hastanesinde mr çekimi sırasında cihazın içinde unutup yaktılar arkadaşlar. bu rezaletin duyurulmasını istiyorum çünkü çocuğun baş parmağı ne yazık ki hayatı boyunca engelli kalacak. hastane yönetimi ise olayı örtbas edip aileye ne maddi ne manevi hiçbir şekilde destek olmadı.

    detaylar için:

    https://www.cumhuriyet.com.tr/…rda-yaktilar-1941309

    https://www.ntv.com.tr/…iasi,mg0bmi8qm0mrolw7k-r4ya

  • türkiye'de seçilemez çünkü:

    -ayı değil
    -eğitimsiz değil
    -cahil değil
    -kibirli değil
    -diktacı değil
    -"ben ben ve bennn"cil değil
    -sataşmacı, kavgacı değil
    -nabza göre şerbetçi değil
    -yalancı değil