hesabın var mı? giriş yap

  • aslında kendisinin ve fedonun emdiği güneş ışınları sayesinde küresel ısınmaya bir nebze de olsa dur diyebiliyoruz ama kıymetini bilemiyorsunuz işte. işiniz gücünüz bok atmak, yılansı gece faresi ibneler sizi.

  • benim bu.

    sadece güzel değilim işte amk. bir de erkeğim. düşündüm de para da önemli. tamam beyler ben değilmişim, dağılabilirim.

  • hayatım boyunca yaptığım hiç bir işten vicdanım sızlamadı. en sonunda kendi dükkanımı açtım ve istediğim gibi bir pizza yapıp satmaya başladım. kullandığım tüm markalar sektörün en iyi markaları. istanbul'un gelişmekte olan bir semtinde hem öğrenci hem beyaz yakalı hem de arap yatırımcının bol olduğu bir yerde açtım dükkanı. hiç haksız kazanç elde etmedim ve kar beklentimi de buna göre ayarladım. geldiğimiz noktada artık hiç bir şeyin önemi kalmadığı için 2020 ekim ayı fiyatları ile bugünün fiyatlarını karşılaştırmalı olarak yazıyorum.

    ortalama 36 cm pizzayı 47 tl'ye satarken 74 tl'ye satmaya başladım. başladığım gün bir çuval unu 90 tl'ye alıyorken bugün 230 tl (ova çift geyik), rende mozarella'yı 27/kg'den alıyorken bugün 82/kg (doların ilk zıplamasında yine fiyat artacaktır). en kaliteli şarküteri ürünüm 110 tl/kg 200tl/kg. mantar 8 - 12 tl/kg'den 20 - 25 tl/kg. sucuk 50tl/kg'den 80tl'ye geldi. elektrik kw fiyatı 0,90 kuruştan 2,75 tl'ye çıktı! 40 * 40 baskılı kutu fiyatımız 3000 adet basımda 1,90 - 2,34 - 2,76 olarak değişti en son aldığım fiyat kdv dahil 6,60. bunlar benim sabit maliyetlerim. niyetim esnaf kötü durumda sömürüsü yapmak değil ancak fiyatlar normal eriyen bizim alım gücümüz. tüm sabit maliyetlerim 3 - 4 katına çıkarken pizzanın fiyatını iki katına bile çıkartmıyorum ki insanlar satın alsın ama bu piyasayı nereye kadar sübvanse edeceğiz belli değil.

    bir sene sonra gelen edit: mesaj atan, iyi dileklerini gönderen, dükkanı devretmeden önce dükkana gelen herkese çok teşekkürler. geçtiğimiz yaz başı dükkanı devrettim. çok müşterimden düzgün pizza yiyemez olduk serzenişini duyuyorum. belki beklediğim başarıya ulaşamadım ama işimi düzgün yapmanın rahatlığıyla hayatıma devam ediyorum. hala maliyetleri takip etmeye devam ediyorum. o gün 82 lira yazdığım mozarella kilogram fiyatı bugün 180 lira. hepimize geçmiş olsun.

  • herkes için farklı olabilecek detaylardır. bu detaylar sayesinde evinizi ve evde vakit geçirmeyi daha çok seversiniz. özellikle yeni ev satın almak isteyenler, yeni ev kuran evliler, yaşamlarında köklü bir değişiklik arayanlar için faydalı olmasını umduğum, tecrübelerim üzerinden derlediğim bazı detaylar şunlar:

    - güneş alan eve doktor girmezmiş. insan gün içinde aydınlık bir evde yaşarken bu insanın psikolojisini de etkiliyor. güneşin yerini hiçbir yapay aydınlatma ürününün tutmayacağını düşünüyorum. o nedenle bir evin günün olabildiğince fazla saati, olabildiğince geniş bir açıdan güneşi görmesi bence önemli bir detay. özellikle mutfağın ve oturma odasının güneş alması gerçekten önemli. gündoğumu ya da günbatımını görebiliyorsanız bu da ekstra avantaj. gün ışığından olabildiğince faydalanın.

    - evin yerleşim planı benim çok önemsediğim bir konu. örneğin tuvalet, mutfağın ya da yemek masasının bulunduğu alanın görüş açısının dışında olmalı. hatta tamamen ayak altı olmaktan uzak bir lokasyona sahip olmalı. aynı şekilde yatak odası da evin en kıyısında, köşesinde; fakat iyi güneş alan, nemsiz bir oda olmalı.

    - direkt evin salonuna açılan kapılardan hoşlanmıyorum. bugün bir çok 1+1 daire bu şekilde malesef. kapıya biri geldiğinde kapıdan evin en çok vakit geçirdiğiniz alanlarını görebiliyor, ki bu benim mahremiyet anlayışıma ters düşüyor.

    - mutfak geniş olmalı, siz ya da eşiniz mutfakta çokça vakit geçiriyor olacak. orası ne kadar geniş olursa o kadar az kıstırılmış hissedersiniz kendinizi. çoğu zaman yemek yapmak rahatlatıcı bir eylemdir.

    - mutfağın açıldığı geniş bir balkon olması güzel bir detay. özellikle kahvaltıları balkonda yapmanızı kolaylaştıracak bir detay.

    - eğer bir apartman dairesinde yaşıyorsanız, geniş ve manzaralı bir ya da bir kaç balkona sahip olmak evi daha yaşanılabilir kılıyor.

    - kiler odası, çamaşır odası, kıyafet odası, ebeveyn banyosu gibi süreklilik arz eden ihtiyaçlar için özel bölümler de aynı şekilde. evdeki fazlalıkların ya da dönemsel ihtiyaçlar için kullanılan malzemelerin konulacağı bir yer olması bakımından bir bodruma sahip olmak çok önemli bence.

    - açık ya da kapalı bir oto garajına sahip olması da bir ev için önemli bir avantaj. imkan varsa kesinlikle bunlara sahip olunmalı.

    - ev içinde iki veya üzeri sayıda tuvalet/banyo bulunması da her zaman önemli. böylelikle tuvalet/duş sırası beklenmiyor.

    - prizlerin doğru yerlerde olması ve ihtiyaca yönelik olarak sayıca yeterli olması önemli. bazı evlerde lambayı açtığınız anahtar o kadar alakasız yerde ki, ışığı açmak için odaya girip yürümeniz gerekiyor, oysa bence anahtarların bulunduğu yer kapının hemen yanında, kol uzunluğu kadar bir alanda olmalı.

    - bir diğer teknik detay, banyo ve wc kapılarının penceresiz olması. eskiden daha yaygındı, buzlu cam da olsa, hala tuvalet kapılarında cam bulunan evler görüyorum. bence bu iki mekanın kapılarında cam bulunmamalı. fakat içeride birinin olduğunu gösterir bir gösterge olabilir, mesela eğer wc'de biri varsa, wc lamba anahtarının aktif olduğuna dair bir led göstergesi olabilir.

    - wc'nin ve banyonun kapı kilitleri klasik anahtarlı değil, topuz tipi çevirerek açılan türden kilitler olmalı. sırf bu nedenle hala misafir olarak gittiğimde tuvaletin ya da banyonun anahtar deliğine bir şey asarım içerisi gözükmesin diye.

    - banyoda havluluk şeklinde bir kalorifer peteğinin olması önemli. eski evimde malesef yoktu. hatta koridora da koymamış müteahhit. kışın odalar ısınırken soğuk banyoda duş almak zorunda kalıyordum.

    - kişisel tercihlere göre değişir, ama bana göre küvet güzel bir şey. çok stresli bir günün akşamında içine uzanarak stres atabileceğiniz bir şey. o nedenle bence küvet olmalı bir evde.

    - musluk ve duş armatürleriniz mutlaka işlevsel olmalı. gerekirse sağlam bir para harcayın, ama duşa girdiğinizde size istediğiniz formda, istediğiniz basınçta, istediğiniz sıcaklıkta su veren bir duş başlığınız olsun. aynısı mutfak için de geçerli. bence bu yaşamınızı kolaylaştıran önemli bir detay. nihayetinde her gün duş alan insanlarız.

    - yalnız da yaşıyor olsanız, kaliteli ve iki kişilik bir yatak önemli bence. tek kişilik yatak yerine iki kişilik yatak kullanın. hafızalı visco bir ürünü kesinlikle tavsiye ederim.

    - dev ekranlı bir televizyon. fazla tv izlemeyen birisi iseniz bile, haftasonları ya da akşamları sinema ya da belgesel keyfi için dev ekranlı iyi bir tv ve ses sisteminiz olsun. bu insana kendini iyi hissettiriyor. en az 55 inchlik, en az full hd, ısınma yapmaması ve daha az elektirik yakması bakımından led bir tv'niz olsun derim. bu yoksa, en azından bir projeksiyon cihazınız olabilir.

    - daha fazla elektrik yakıyor galiba, ama aydınlatma anahtarlarınız dimmer şeklinde, ışığın ölçüsünü belirleyebileceğiniz bir şekilde olursa evin içinde kendi atmosferinizi yaşamanıza izin verecektir. bu yoksa da, özellikle oturma, yatak ve çalışma odalarında bol abajur kullanımı evde güzel bir ortam sağlar.

    - yüksek bir apartmanda oturuyorsanız binada çift asansör olması hayatı gerçekten kolaylaştıran bir detay.

    - apartmanda oturuyorsunuz güzel bir manzaraya sahip olmak ruh sağlığınız için oldukça faydalı bir detay.

    - geniş bir balkonunuz varsa, mutlaka katlanır cam pencere ile kapatılmalı. önceden bun yapanlara çok gıcık olurdum. estetik de bulmazdım; ki hala da çok estetik durduğunu söyleyemem. ama çok işlevsel. böylelikle içeri toz girmiyor, ses girmiyor ve balkonu hemen her mevsim kullanabiliyorsunuz. bahçeli, müstakil bir evde oturmuyorsanız balkonu hayatın daha çok içine çekmeniz sizi psikolojik olarak olumlu etkileyecektir, katlanır cam pencereler de buna katkı sağlıyor.

    - ve pek tabi ki, her akşam koşar adım eve dönmenizi sağlayacak tatlı bir eş, pet ya da çocuklar da ev yaşamını güzelleştiren en önemli şey olsa gerek. zira ben şu an çok geniş, ferah ve manzaralı bir evde oturuyorum, ama yalnızlık bütün tadımı alıyor. benden çok daha güzel evlerde yaşayan, hatta kimisi evli olan bazı insanların sırf ruhlarını yatıştıran bir yaşam arkadaşları olmadığı için sahip olduğu hiç bir şeyin kendilerini teselli edemediğini biliyorum. mutluluk aslında çok kişisel bir şeydir, ve bunun pek azı müdahale alanınız içindedir. iyi bir yaşam arkadaşınız, haftasonları yemeğe çağırabileceğiniz dostlarınız varsa, bu evi ya da hayatı yaşanılır kılan detayların en önemlisidir.

    edit:

    bu editi yapmamak için uzun süre direndim, ama aldığım bir mesajda "istanbul'da 3 milyon dolara ancak hallolur senin iş" gibi bir mesaj alınca dayanamadım yazayım istedim.

    arkadaşlar şu an oturduğum ev yukarıda yazdığım maddelerin maddi külfet getiren bölümünün %90'ına sahip. ne mi yok, bodrum yok, giysi ve çamaşır odası yok, kiler yok. fakat oturduğum ev yaklaşık 140 metrekare olduğu için, bodrum hariç, diğer odalara ihtiyacı yok. kocaman bir banyonun yanısıra, bir de ebeveyn banyosu var. biri alaturka tuvalet olmak üzere 3 adet tuvalet var. onun dışında çok güneş alan, içinde parkı bahçesi olan güvenlikli bir sitede, sıfır bir binada oturuyorum ve bu evin fiyatı taş çatlasa 300.000 tl. yani üç milyon doların 35'te biri. evet, istanbul'da yaşamıyorum, ama yozgat'ta da yaşamıyorum. avm'si, halk pazarları, sinemaları olan bir şehirde yaşıyorum.

    önceliklerinizi belirleyin; bağcılar'da zemin kat ya da yüksek girişte, berbat bir muhitte, 80 metrekarelik 2+1 bir evde mi oturmak istersiniz, yoksa yaklaşık aynı maliyetlere; görece nezih, ferah, temiz bir muhitte mi. eğer istanbul'da, anadolu'da kazanacağınız paranın -bırakın 35 katını- 5 kat daha fazla kazanıyorsanız ve istanbul'un tüm nimetlerinden düzenli bir şekilde faydalanıyorsanız, buyrun orada yaşamaya devam edin. ama yok "ben kullanmadığım nimetler için bedel ödemeye hazırım, trafiğini de çekerim, insan yoğunluğunu da çekerim, insan kalitesizliğini de çekerim, pahalılığını da çekerim, ek maliyetlerini de çekerim, yollarda geçirdiğim zaman kaybına da razıyım, işe gitmek için sabah 06'da kalkmaya da razıyım" diye düşünüyorsanız, bir sahil kasabasına taşınmanız bile, kağıthane'de güneş görmeyen bir eve 800 tl kira vermenizden inanılmaz ölçüde mantıklı. tercih meselesidir tabi.

    diğer yandan, yukarıda saydığım maddelerin hepsine birden sahip olun demiyorum, olabiliyorsanız yine de olun, zaten olacaksınızdır da, ama olamıyorsanız da bunlardan bir kısmına sahip olarak evde geçireceğiniz vakti daha yaşanılır kılabilirsiniz. ve bütün bunları yapmak için milyon dolarlara ihtiyacınız yok. sadece yaşamınızı nasıl geçirmek istediğinize dair doğru seçimler yapmanız ile alakalı. ve herkesin doğrusu kendine elbette.

  • akli başında olan erkektir. küçük yaşlardan beri boks yapıyorum defalarca maça çıktım ülke çapında madalya aldım, sırf antrenmanlarda kafama yediğim yumruğun sayısını bilmem, yumruktan darbeden kavgadan korkacak insan değilim ama ben sokakta kavga etmekten korkarım, burasi türkiye arkadaşlar uyanın. çevreniz kaybedecek hiçbir şeyi olmayan insanlarla dolu. en ufak tartışmalar, trafikteki dalaşmalar ölümle sonuçlanabiliyor, adam yirmi lira için arkadaşını bıçaklıyor, ne baktın kavgasına insanlar birbirinin gözünü oyuyor. herkeste silah, herkeste bıçak var kimden ne çıkacağı bilinmiyor. bu kadar kendini bilmezin olduğu yerde siz siz olun uzak durun, alttan almak, arkanızı dönüp gitmek size bir şey kaybettirmez.

  • açılın restoran işletmecisiyim.

    bu açıklama öncelikle gerçekten önemlidir. yemek kartı şirketleri için çok ciddi küçülme anlamına gelebileceğini düşünüyorum.

    paket servis restoranı işletiyorum ve ciromun %30'dan fazlası yemek kartları üzerinden geliyor. yemek kartlarına yatan paraların bir şekilde yemek siparişine dönme zorunluluğu nedeniyle müşterilerimin restoranımdan daha sık sipariş verdiklerini gözlemliyorum. bu para nakit olarak verilirse benim satışlarım ciddi oranda düşecektir. çünkü iş yerlerine değil evlere servis veriyorum ve insanlar evde yemek yapıp nakitlerini diğer ihtiyaçları için harcayacaklardır.

    fakat edeceğim bu ciro kaybı umurumda değil. çünkü yemek kartı sisteminin en başından beri yemek kartı şirketleri haricindeki paydaşlarına zararlı olduğunu düşünüyorum.

    2018 sonunda yapılan düzenlemeyle komisyon oranları yüzde altıya çekilen bu şirketlerin aldıkları bu komisyon gereksiz bir finansal yük oluşturuyor. bu yük ilk bakışta restoranlar üzerine binmiş gözükse de aslında günün sonunda nihai tüketiciye biniyor. çünkü restoranlar fiyatlarını belirlerken gider kalemleri içinde bu komisyonları da görüyorlar ve ona göre ürünlerin fiyatlarını olması gerekenin biraz daha üzerine çıkarıyorlar. benzer durum online sipariş platformları yemeksepeti, getir, trendyol vb.. için de geçerli. onların da aldığı yüzde 10-12 arası komisyonlar da aslında tüketici tarafından finanse edilmiş oluyor. daha önce bu konunun detaylarını yazmıştım (bkz: #99164497)

    özetle, restoranların ürün fiyatlarının düşmesi ile tüketicinin alım gücüne pozitif etki edecek bir gelişmedir. restoran sektörü için ise ciddi ciro kaybı demek olacaktır. olsun yine de doğru olan olmalı. bir muhalif olarak bu kararı olumlu buluyorum.

  • küçükken annem pazardan kırık yumurta alırdı daha ucuza geliyor diye. çok zor durumda olan insanları düşününce bu durumu fakirlik diye tanımlayamam belki ama zor şartlarda büyüdük. babamın fabrikada yemek yanında verilen 1 tek muzu yemeyip eve getirmesini, ablamla bana tam ortadan ikiye bölerek paylaştırmasını hiç bir zaman unutamam. yıllar geçti büyüdük üniversite okuduk(okutulduk), meslek sahibi olduk çok şükür halimiz durumumuz eskiye oranla iyi ama hayatta tattığım hiç bir şey babam tarafından ablamla ikimize paylaştırılan o muz kadar güzel gelmedi gelmeyecek. (bkz: ailenizin kıymetini bilin)

  • ne kadar not sayılır bilemem ama;

    ders:din kültürü ve ahlak bilgisi

    ortaokulda bir dönemdi. yine aynı bilindik din kültürü soruları; islamın şartları, haram nedir, orucu ne bozar vsvs. son soru da yine bilindik: "x suresini ve türkçe mealini yazınız."

    cevap:

    "hocam ben onu ezberleyemedim onun yerine size bir cami çizeyim artık ne verirseniz."
    tam puan olmasa bile ucundan bişeyler vermişti o çizime.