hesabın var mı? giriş yap

  • https://onedio.com/…ibi-yorumlar-yapiyorlar-1053802 bu link çok daha kapsamlı, bunu ekliyorum.

    (bkz: başlık sınırı) köpekten kaçarken kamyon çarpan ve bacağı kesilen kızın annesi açıklama yapmış.

    https://mobile.twitter.com/…tus/1502681161138585602

    antalya'da köpekten kaçarken kamyonun altında kalan 9 yaşındaki mahra'nın annesi derya pınar: "bacağını düşünürken, şu an canını düşünür olduk. son seviye oksijen verilerek yaşatılmaya çalışılıyor. biz çok hayvan seven bir aileyiz. altı kedimiz, 3 köpeğimiz var.

    köpeğin psikolojisini bilirim. onları sokağa terk ederek, çöpün kenarına yemek bırakarak hayvansever olamazsın. o hayvanlar bu şartları zaten hak etmiyorlar. aynı hayvanlar sahipli hayvanlara da saldırabiliyorlar.

    onlara da benim evladıma da yazık. iki tane başıboş hayvan benim evladımın geleceğini çaldı. sokaktaki bin tane hayvanı toplasan benim yavrumun bir tane bacağı etmez"

    günlerce kızın ailesini sucladınız, neden köpekten korkmamayı öğretmediniz diye. utanır mısınız, bilmem...

  • şişman bir adam, çok ünlü bir doktorun muayenehanesine gidiyor, konu zayıflamak istemesi. doktor, bir hafta kullanmak üzere, isimsiz bir hap veriyor kendisine. ilk kullandığı gece, uyur uyumaz rüya görmeye başlıyor adam.

    bir saray içinde, etrafında onlarca cariye, sabaha kadar bir onla, bir bunla sabah uyandığında, kan ter içinde... her gece aynı şey, bir ayın sonunda bütün fazla kilolar atılmış durumda.

    günler sonra yolda şişman bir arkadaşına rastlıyor ve arkadaşı kendisine bu kadar zamanda nasıl hızlı kilo verdiğini soruyor.

    durumunu anlatıyor, o arkadaşı da doğruca hiç vakit kaybetmeden o ünlü doktorun çalıştığı hastaneye gidiyor ve doktor ona da aynı tedaviyi uyguluyor.

    ilk gece, adam rüyasında bir sarayda! ama etrafında cariyeler yerine onlarca iri yarı zenci... tutarlarsa adamı fena yapacaklar. bizim şişman önde, onlarca iri yarı zenci peşinde... başlıyorlar sarayın içinde koşuşturmaya... üçüncü gün sonunda adam zayıflamaya başlıyor ama dayanamıyor ve telefon ediyor doktora.

    "ya doktor bey, neden arkadaşımla benim rüyalarım farklı? o cariyelerle işi bitirirken, ben neden ırzıma geçecek zencilerden kaçıp duruyorum?!''

    doktor biraz düşündükten sonra şu soruyu yöneltiyor:

    ''siz hastaneye mi gelmiştiniz, muayenehaneye mi?"

  • iklim değişikliğinin en çok etkilediği alanlardan biri de hiç şüphesiz tarım ürünleridir. her yıl verimsiz toprakların hektarları giderek artmakta, ya şiddetli yağışlarla toprak tüm yararlı yapısını kaybetmekte ya da hiç yağış almadan geçen ayların sonunda kuraklaşmaktadır. nemo's garden projesi de esasen tam bu noktada oldukça etkili sonuçları hayata geçirmiştir. karaya ihtiyacımız olmadan da tarım gerçekleştirebilirizin örneklerini bizlere göstermektedir.

    projenin görsellerini inceleyince insan kendini bir bilim kurgu filminin içinde gibi hissederken, gerçekleştirilen ise karasal bitkiler için su altı çiftliğidir. yeni bir tarımsal keşif gibi düşünülebilir. proje; çevresel koşulların, ekonomik veya morfolojik nedenlerin bitkilerin büyümesini son derece zorlaştırdığı alanlara adanmış alternatif bir tarım sistemidir.

    proje 2012 yılında italyan rivierası'ndaki noli kıyılarında, ocean reef group'un kurucusu sergio gamberini öncülüğünde başlamıştır. ilk olarak 2 adet 800 litrelik polietilenden yapılmış biyosfer ile proje şekillenmiştir. biyosferlerde üretilen ilk ürün ise fesleğen olmuştur. su altında üretilen fesleğende diğer fesleğenlere göre çok faha fazla esansiyel yağ içeriği gözlenmiştir. bu da alınan tadın çok daha yoğun olması anlamına gelmektedir. projenin ilerleyen safhalarında 2.000 litrelik biyosferler de dahil olarak pek çok ürün yetiştirilmesi denenmiştir. (çilek, marul, roka, fasulye, bezelye, kabak, adaçayı, nane, mantar, kekik, kişniş ve daha çoğu) tabii her ürün biyosfer içerisinde sıcaklık ve nem koşullarında beklenen büyümeyi göstermemiş ve başarısız olmuştur.

    2016 yılında ise biyosferlerin ortasına hayat ağacını da yerleştirerek, sistemi daha da geliştirmişlerdir. hidrofonik sistemleri ilave ederek her biyosferde ortalama 90'a yakın bitki yetiştirilebilmiştir. ancak 2018 yılında akdeniz kıyılarında yaşanan şiddetli fırtına sisteme büyük hasarlar vermiştir. biyosferlerin içerisinde su seviyesi bitkileri su altında bırakacak seviyede yükselmiş ve teknik ekipmanlar hasar almıştır. 2018 yılından sonra sistemi yeniden düzeltmeleri gerekmiştir.

    şu an her biri 2.000 litre hacme sahip 6 biyosfer deniz tabanına sabitlenmiş şekilde kullanılmaktadır. ideal büyüme koşullarını sağlamak ve hastalıkları önlemek için, biyosferlerden gelen oksijen ve karbondioksit seviyesi, nem, aydınlatma ve sıcaklık gibi veriler sensörler aracılığıyla sürekli izlenmektedir. her an biyosfere dalış yapma ihtiyacı olmadan karadan veriler kontrol edilebilmekte ve değişiklikler yapılabilmektedir.

    biyosferlerin deniz ekosistemine zarar verdiğine ilişkin bir bulgu şu ana dek oluşmamıştır. aksine biyosferlerin bulunduğu kıyıya daha önce gözlenmemiş türlerin varlığı tespit edilmiş ve tür çeşitliliği artmıştır. özellikle ahtapotların balonların altlarına sığındı, yengeçlerin balonların demirlerine tırmanarak biyosfere girdikleri, denizatlarının da biyosfer etrafında sık sık görüldüğü gözlenmiştir. hiçbir canlının biyosfere zararı da olmamıştır. biyosferler yapay resif görevi üstlenerek pek çok canlı için yaşam alanı haline gelmiştir.

    kaynaklar: 1 23 4

  • annemdi. babamla olan evliliğinde en iyi şartlarda yaşamış, çok iyi bir geliri olan ama kumar tutkusu nedeniyle eve uğramayan kocası yüzünden bir dönem kuru ekmeği ıslatarak yemiş, kocasının iyi kazancına rağmen borç yüzünden elektrikleri kesik evde oturmuş, sonrasında üzerine yapılan evleri boşanırken geri vermiş, rulet ve poker masalarında bir servet bırakan, iflas eden bir kocadan sonra 3 genç kızla tek odada oturmuş, kilidi bile olmayan kapıyı iple bağlamış, geceleri korkuyla sabahlamış ve yoksulluğun dibine vurmuş bir kadın.

    lüksünü bir tarafa bırak, ihtiyaçlarını bile göz ardı ederek, çocuklarını okutmak için didinmiş, bir an önce kurtulmak için boşanırken nafaka bile istemeyecek kadar canından bezmiş, bir zamanlar yaşadığı ihtişamda gözü kalmamış, arkasına bakmamış, ikinci evliliğinde de gülmemiş, paraya pula, takılara, güzel kıyafetlere önem vermemiş, durumu iyiyken bile azıcık bir bükmeyle eğrilebilen çatallar kullanmış, gösterişi hiç sevmemiş, kitap okuyup bulmaca çözmek en büyük zevki olmuş, dedikodulardan, insanlardan uzak durmuş, evli çocuklarının yüklerini bile üzerinden atmamış, daima bir kale olmuş ve 10 yıl savaştığı kansere rağmen gülebilmiş ve kimseyi üzmeden, kimseye ağlamadan, yüzündeki hiç değişmeyen vakur ifadeyle hayata veda etmiş güzel kadın.