ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tokalaştığı kişinin elini güçlü sıkan tip
-
bir de bunun hic el sıkmayıp elini ölü balık gibi bırakanları var sanırsın danimarka kraliyet ailesinde staj yapmış.
ortası iyi bu işin.
kerimcan durmaz'ın özür videosu
-
(bkz: pardon size s*kimi gösterdim)
acun ılıcalı ile şeyma subaşı'nın boşanması
-
eskiler yuva yıkanın yuvası olmaz der. haber doğruysa bir kez daha haklılarmış diyebiliriz.
23 mart 2015 ekşi sözlük'teki yavaşlık
-
"hayırdır ssg'ciğim kodlarda bi temassızlık mı var yav?" şeklinde bildirdiğim sorun.
edit: bu arada yaran yanlış okumayı kimseye yedirtmem (bkz: 23 mart 2015 ekşi sözlük'teki yavşaklık) *
cesare pavese
-
"kendimi yalniz birakmamak icin butun gece aynanin karsisinda oturdum" diyecek kadar yalniz bir adam
iş mülakatlarında sorulan sinir sorulara cevaplar
-
soru: -bize bu işi ne kadar istediğini ispatlayabilir misin?
cevabı: -burada mı?
(yazar; bu cevaptan sonra sözkonusu şirkette altı yıl hizmet verdi.)
gece saat 00.48'de ameliyathanede otopsi yapmak
2023 seçimlerinde kan akabilir
-
hayatınız tehdit....
istanbul seçimleri için de aynısını söylüyordunuz, birincide olmasa da ikincide paşa paşa gittiniz.
suriyede çekilen dehşet verici video
-
çocukluğunda zorbalık yaşayan, boktan ailelere sahip olan ve iyi eğitim imkanı da sunulmayan (veya hiç olmazsa kendi kendine bu fırsatı yarat(a)mayan) bireyler er geç tanık olduğu dehşet manzaralarını içinde bulunduğu topluma geri yaşatır.
bu açıdan bakarsak sert hatta gaddarca olacak ama diyebiliriz ki "yarın ananı bacını bıçaklayacak mülteci çocuklar için fazla endişeleniyorsun". maalesef ki onlara berrak zihinlerini geri kazandırmak imkansıza yakın. haşere gibi üreyip senin değerlerine kafa tutacaklar, olacak olan bu.
bunun dışında "savaş nasıl bir vahşettir aklım almıyor" kısmına katılıyorum. sadece diyorum ki "orada kaybettikleri savaşı burada tetikleyecekler"
buna razıysan ok, gitmesinler. ama umalım ki günün birinde bize sıkmasınlar.
iş görüşmesi diyalogları
-
yaşanmıştır!!!
işveren: sinirli misindir?
mösyö: hayır efendim, kolay kolay sinirlenmem.
işveren: şimdi ben sen çalışırken arkadan yaklaşıp ensene bi tokat atsam sinirlenmez misin?
mösyö: (aha yine bulduk bi deli) yok efendim niye sinirleneyim!
işveren: sen calisirken arkandan sessizce yaklaşıp parmakla durtsem rahatsız olmaz misin, tikin falan var mi?
mösyö: yoktur efendim...
işveren: parmak arası var mı sende?
mösyö: efendim, anlayamadım?
işveren: emzik diyom emzik, sigara içer misin?
mösyö: yok efendim içmem.
işveren: içki var mı? viski, rakı?
mösyö: yok efendim, ağır içkilerden hoşlanmam. arada sırada bira içeriz o kadar.
işveren: sap mısın?
mösyö: yalnızım efendim.
işveren: sapsın yani. tamam o zaman, şu kağıda imzanı at bakalım.
mösyö: içki içmediğime dair mi efendim?
işveren: yok yok sadece kağıdın en altına imzanı at.
mösyö: nası yani, boş kağıda imzamı mı atayım?
işveren: evet, n'oldu bize güvenmiyor musun yoksa?
mösyö: yok efendim ondan diil ama boş kağıda imza atamam.
bu sırada işveren dolabında saklamakta olduğu bursa işi ekmek bıçağını çıkartır ve üstüme yürür!
işveren: oğlum baksana, imzalamazsan bıçağı atacam kafana!!!
mösyö: (tamamen dumur olmuş bi şekilde) yok atamam efendim!!
işveren: (bu sırada bıçağı atar gibi yapmaktadır)lan at yoksa atacam haa!!
mösyö: atamam efendim, boş kağıda imza atılmayacağını herkes bilir, hem zaten o bıçağı bana atamazsınız!!!
işveren: ee o zaman ben niye bu bıçağı burda tutuyom zannediyorsun?
mösyö: (işverenin bıçağı çıkardığı dolapta bira kutuları olduğunu görerek) akşamları iş bitimi biranın yanında karpuz kesiyo olabilirsiniz!!
işveren: tamam o zaman, gel sana fabrikayı dolaştıralım!!!
mösyö: (allaaım niye hep deliler beni buluyor???)
arda turan'ın sabah 5'te kalkıp 8 km koşması
-
hakikaten yılda birkaç milyon euroya yapılcak iş değil.