hesabın var mı? giriş yap

  • kitap satın alma hastalığına tutulmuş bir insan olan walter benjamin'in bununla ilgili bir hikayesi mevcuttur:

    paris'te kendisiyle röportaj yapmaya benjamin'in evine giden bir muhabir, benjamin'in çalışma odasında yeni alınmış koli halinde bir çok kitap görür ve biraz alaycı bir şekilde " tüm bu kitapları okuyabilecek vaktiniz olduğuna inanıyor musunuz?" diye sorar.
    benjamin'de muhabire şöyle cevap verir "kitaplar yalnız okunmak için değil, aynı zamanda birlikte yaşamak içindir de. "

  • ahkâm kesen insanlar.

    evlenmemiş: evlilik şöyle olmalı, böyle olmalı. aşk evliliği yaparsan muhteşem olur. sorun yaşıyorsan demek ki yanlış insanı seçmişsin...

    çocuğu yok: çocuklar gürültü yapıyorsa kötü ebeveynsin. çocuk öyle yetiştirilmez. özgür bırak duvarı boyasın. bakıcı bakmasın, kreşe gitsin. kreşe gitmesin sen bak. dışarıda emzirme...

    iş hayatına yeni başlamış: patronla böyle konuşulur. iş arkadaşıyla öyle iletişim kurulmaz. maaş şöyle olmalı. bu kadar yıl çalışınca şu pozisyona gelinmeli...

    erkek: kadın böyle yapmalı. böyle giyinmeli. kadın dediğin çalışır. kadın dediğin evde oturur...

    kadın: erkek dediğin güçlü olur. erkekler ağlamaz. bunu giyene/diyene erkek denilmez...

    içim şişiyor dinlerken, içim.

  • "küçükken evine atari oynamak için gittiğim arkadaşım vardı.
    5 dk oynatıp adaptör isındı diye kapatırdı. geçen arabaya aldım motor isındı deyip indirdim hıyarı"

  • bolu'da her yere izzet baysal dendiğini öğretmiş olay. habaerden bi bok anlamadım. şimdi izzet baysal meslek liseli öğrenciler izzet baysal caddesinde diğer izzet baysal meslek lisesine doğru yürümüşler. sloganlar atıp izzet baysal dondurmacısının önünden geçip izzet baysal kaldırımlarına basmışlar.

  • john curran'ın agatha christie hakkında derlediği 75 maddelik bilgilerin çevirisini ekliyorum. başlamadan tanım: kutsal kitaplar ve shakespeare'den sonra en çok satan yazar.
    1- küçükken okula gitmemiş, evde annesi ve mürebbiyesi tarafından eğitilmiş.
    2- ilk kitabını kardeşi madge'in ona meydan okuması sonucu yazmış.
    3- ergenliğinin sonlarında klasik müzik okumuş fakat sahne alamayacak kadar gerginmiş.
    4- aynı derecede ünlü ve sevilen iki karakter birden yaratmayı başarmış tek polisiye yazarıdır -hercule poirot ve miss marple-
    5- london's west end'de aynı anda üç oyunu birden sahnelenen tek kadın oyun yazarıdır.
    6- endless night -türkçe'ye sonsuz gece olarak çevrilmiş- genç işçi sınıfından bir erkek tarafından anlatılmaktadır ve christie bu romanı 76 yaşında yazar.
    7- 1922'de dünyayı gezmiştir.
    8- ilk kitabı yayımlanmadan önce beş yıl beklemiş, bu süreçte altı yayınevi tarafından reddedilmiştir.
    9- mary westmacott takma adıyla 6 bitter sweet romanı vardır. `:bitter sweeti tam olarak nasıl çeviririm bilemedim acı tatlı roman garip geldi swh`
    10- absent ın the spring -sensiz bir ilkbahar- romanını bir haftada yazmıştır.
    11- 4 poirot romanını sahneye uyarlayınca, poirot'u tamamen bıraktı.
    12- halloween party -elmayı yılan ısırdı- pg wodehouse'e ithafen yazılmış. pg wodehouse'a hayranmış.
    13- the mirror crack'd side by side -ve ayna kırıldı- miss marple karakteriyle özdeşleşmiş olan margaret rutherford'a ithaf edilmiş.
    14- köpek insanıymış.
    15- the mystery of the blue train -mavi trende esrar- için "yazdığın en kötü roman" dermiş. *
    16- hercule poirot öldüğünde the new york times'da tam sayfa ölüm ilanı verilmiş.
    17- en sevdiği renk yeşilmiş.
    18- "bir kadının sahip olabileceği en iyi koca bir arkeologdur, kadın yaşlandıkça ona olan ilgisi artar" sözlerini hiç söylememiş. `:çok onun söyleyebileceği tarzda bir şeymiş gibi geliyor, bu bilgi beni hayal kırıklığına uğrattı swh`
    19- torquay'deki evi -greenway house- ikinci dünya savaşı'nda amerikan ordusu tarafından talep edilmiş.
    20- adını agatha christie'den alan bir gül varmış.
    21- hem polisiye yazarı hem de oyun yazarı olarak aynı seviyede ve dünyaca ünlenen tek yazarmış.
    22- uzun yıllar wallingford'da amatör bir tiyatro topluluğunun başkanlığını yapmış.
    23- içki ve sigara kullanmazmış.
    24- uzun yıllar mahalle okulundaki öğrenciler için kompozisyon yarışmaları düzenlemiş.
    25- öldüğü gün west end tiyatroları bir saatliğine ışıklarını kısmışlar.
    26- miss marple'ı anneannesini model alarak yaratmış.
    27- evcil hayvanlarından ikisi marmelat pudingi ve hamamböceklerinden nefret ederlermiş.
    28- favori yazarları elizabeth bowen ve graham greene'miş.
    29- örümcek ağı oyununda film yıldızı margaret lockwood için clarissa bölümünü yazdığında, kendisine sorulmadan lockwood'un kızı için de bir karakter yaratmış.
    30- poirot'u ilk aşamada charles laughton canlandırmış.
    31- zehirler hakkındaki bilgisi dolayısıyla 13 nisan 1917'de eczacı ilan edilmiş.
    32- hercule poirot'u iki defa görmüş, savoy'da öğle yemeği yerken ve kanarya adaları'nda bir botta.'fe
    33- 1942'de the body ın the library -cesetler merdiveni- romanında kendinden adıyla bahsetmiş.
    34- halkın önüne en son 1974'te doğu ekspresinde cinayet'in galasında çıkmış.
    35- 1946'da joan hickinson'ın nil'de ölüm'deki oyunculuğunu ona görünce "umarım bir gün miss marple'ı oynarsın" diye yazmış.
    36- torquay'daki mahalle okulunda adını ondan almış bir sınıf bulunmaktaymış.
    37- hayattaki en büyük tutkularından biri müzikmiş, özellikle wagner'ın operalarına bayılırmış.
    38- 1931'de bbc radio'da kendi hikayelerinden birini okumuş.
    39- the mousetrap -fare kapanı- ilk başta 20 dakikalık bir radyo tiyatrosu olarak ortaya çıkmış.
    40- en az 2 tane bilinmeyen yayınlanmayan tiyatro oyunu varmış: butter in a lordly dish (1948) ve personal call (1960).
    41- penguen tarafından 1948'de aynı günde yayınlanan 10 başlığının 100,000 kopyayı geçen tek polisiye yazarıymış. -penguen bir yayın evi sanırım bunu tam çeviremedim. orijinal metin: she was the first crime writer to have 100,000 copies of ten of her titles published by penguin on the same day in 1948 - a penguin million.
    42- arkeolojik kazılardaki çalışmaları onu uzman fotoğrafçı olması konusunda yolunu açtı.
    43- istanbul'da pera palas'ta kaldığı odaya agatha christie odası deniliyor ve doğu ekspresinde cinayet'i burada yazdığı tahmin ediliyor.
    44- the mysterious affair at styles -ölüm sessiz geldi- romanından toplamda 25 euro kazanmış.
    45- hickory dickory dock, ‘death beat’, müzikal versiyonu 1960'larda planlanmış.
    46- 1962'de charles dickens'ın kasvetli ev romanı için bir film senaryosu yazmış.
    47- when penguin paperbacks were launched in 1935 the mysterious affair at styles was one of the first 10 titles.
    48- televizyonda miss marple'ı ilk kez 1956'da gracie fields cinayet ilanı'nda oynamış.
    49- en sevdiği besteciler elgar, sibelius ve wagner.
    50- 1958'de meşhur dedektif kulübü'nün başkanı olmuş ancak asla konuşma yapmayacağı konusunda bir anlaşması varmış.
    51- the big four -büyük dörtler- aslında kısa hikayelerden oluşan bir seriymiş ancak sonradan romana çevrilmiş.
    52- the murder at the vicarage -ölüm çığlığı- collins'deki ünlü polisye kulübündeki ilk başlıklardanmış.
    53- ilk kez sahnelenen agatha christie romanı alman işiymiş: die abenteuer g.m.b.h.
    54- peril at end house -son evdeki tehlike- romanının tüm amerika nüshaları üst üste konsa aya kadar ulaşırmış.
    55- mary westmacott rumuzu 20 yıl kadar saklı kalmış.
    56- orijinal fare kapanı'nın adı yokmuş, sadece kırmızı renkli bir sıçrama üzerinde fare kapanı fotoğrafı varmış.
    57- son 53 yılının her gününde, west end sahne listesinin yer aldığı her gazetede agatha christie'nin adı yer alırmış.
    58- 1954'te mystery writers of america'dan büyük usta ödülü'nü alan ilk kişi olmuş.
    59- poirot'nun herhangi bir kitap kapağında yer almasına asla izin vermemiş.
    60- 1961'de exeter üniversitesi'nden onur derecesiyle mezun olmuş.
    61- 1993'te chimneys -köşkteki esrar- isimli oyunu kanada'da galasını yapmış, yani yazıldıktan 60 yıldan fazla süre geçtikten sonra.
    62- mayıs 2000'de bouchercon world mystery convention'da agatha christie yüzyılın polisiye yazarı, poirot kitapları da yüzyılın polisiye serisi seçilmiş.
    63- birçok kitabını yazdığı daktilo, torquay'da torre abbey'de sergileniyormuş.
    64- yazdığı oyunlar içinde witness for the prosecution -beklenmeyen şahit- favorisiymiş.
    65- agatha christie ve kitapları üç defa deha olarak derse konu olmuş.
    66- en sevdiği çiçek inci çiçeğiymiş.
    67- 1955'te limited şirket haline gelmiş.
    68- torquay'de bronz büstü varmış.
    69- otobiyografisini 15 yıllık bir süreçte yazmış 1950-1965.
    70- 1972'de madame tussauds'da ölümsüzleştirilmiş.
    71- evinin adını 1924'te styles olarak değiştirmiş, çünkü kitabı çok büyük başarı sağlamış. (bkz: the mysterious affair at styles)
    72- three act tragedy -üç perdelik cinayet- ilk senesinde 10,000 kopya satmayı başarabilmiş ilk romanıymış.
    73- margaret rutherford'un iki filmi poirot kitapları üstüneymiş, üçüncüsünün agatha christie ile hiç alakası yokmuş. sadece murder, she said bir miss marple hikayesiymiş. (bkz: 4.50 from paddington)(bkz: 16.50 treni)
    74- birçok kitabını arkeolojik kazılar esnasında ya da "beit agatha" adı verilen özel yapılmış evinde yazarmış.
    75- the malice domestic convention "the agatha" adı verilen yıllık bir ödül veriyorlarmış.

    bu kadar büyük bir yazardan bahsediyoruz. hatam varsa affola.

  • toplu tasıma ile çözülemeyecek olan trafiktir. ülkemizde toplu taşıma kar etmek için yapılan bir eylemdir. bu yüzden otobus sayısı azdır sefer sayıları da azdır. metro vb de de yine sefer sayısı azdır. haliyle kucak kucağa gidilen pahalı bir toplu taşıma ile çözülemez. oradan gelen parayı lalelere yatırıp eşini dostunu sevindirmeye alışmış yönetim de bunu yapmaz.

    denizin kullanımı ise iç anadolu çomarının deniz taşıtı kullanamaması dolayısı ile rant sağlanaması nedeni ile neredeyse ihmal edilmiştir.

    ümraniyeden cnr a iki kişi toplu taşıma ile gitmek arabadan pahalıya geliyorsa kimseyi indiremezsiniz o arabalardan.

    özetle doğrudan toplu taşımayı kar edilecek bir hizmet olarak gören ibbnin suçudur. oy aldıkları kitle de istanbulda yaşayıp deniz görmemiş tayfa olduğu için toplu taşıma kimsenin bir tarafında olmaz.

  • tezgahta yazan:
    - ayranın sırrını söylemem.

    diyalog:
    + ne var abi içinde.
    - biber, nane, kekik, limon, soda, reyhan.

  • olayı 2010'un kasımı gibi yaşadık
    gece taksim'den topkapı dolmuşuna binen hepsi çapa'da oturan 4 kişiyiz, arkadaşlardan biri ön koltuğa oturdu şoförün yanına.
    hepimiz içkiliyiz fakat sanırım şoför daha içkili. müslüm gürses'in adını sen koy çalmaya başladı teypte.
    biz arka dörtlüde oturan üç arkadaş "özlerim ben seni seninle bile vuslat mı hasret mi adını sen koy" diye mırıldanmaya başladık, yanımızda oturan tanımadığımız iki gençten kişi de bizle mırıldanmaya başladı.
    şişhane yokuşundan inerken şoför de katılmaya başladı, derken bizim önde oturan arkadaş şarkının "ilk ve son aşkımdın gençlik çağımda sevgi çiçeğimdin gönül bağımda" kısmında yanık sesiyle dolmuşa hakim oldu.
    manzaranın şükrü saraçoğlu açıkta hep bir ağızdan tezahürat eden taraftarın görüntüsünden farkı yoktu, derken bizim dolmuş şoförü unkapanı ışıklarda sağa çekti ve şarkının sonundaki şiirimsi bölümü okumaya başladı derken olaylar gelişti dolmuş çığlık kıyamet şoförü alkışlamaya başladı.
    şarkı bitti ardından şimdi hatırlayamadığım başka bi damar şarkı başladı ve biz böyle böyle çapaya kadar geldik.

  • the dark knight üçlemesinden sonra dc'den çıkmış en iyi süper kahraman filmi olabilir. daha karanlık bir seriye dönüşürse belki onu da geçebilir. wonder woman'ın hikayesini bilmiyordum benim için belgesel niteliğinde de oldu. tırt bi karakter zannediyordum* film bir nebze olsun derinlik ekledi.

    gal gadot tip olarak da oyunculuk olarak da wonder woman'a bürünmüş. kadın yönetmen de müthiş iş çıkarmış. makinistinizden ısrarla isteyiniz.

  • kullanan dişi ben değilsem sıkıntı yaratmaz.

    babam bana araba kullanmayı öğretirken boş alan diye hayvan pazarına gitmiştik.. kocaman yer, dön dön bitmiyor. belediye elektrik direği için galiba çukur açmış ama boş bırakmış. üzerini de ot kaplamış

    öyle dönüp dururken ön tekeri o çukura soktum, babamın kafayı da aynaya. dakikalar geçti araba çukurdan çıkmıyor. baba sinirli, babanın kafası kanıyor, elinin tersinde ve kemerle bağlı durumdayım.. allah acıdı da ilerde tarlada top oynayan gençler peyda oldu bi anda ve kaldırıp çıkardılar bizi.

    dönüş yolunda yine direksiyona geçirdi beni zorla, hemde trafikte.. bi tane otobüs çok yakın geçince korkup gözümü kapattım, ellerimle :) nihayetinde; araba kullanacak cesaret ve yeteneğe sahip olmadığıma babam da ikna olunca, yer değiştirdik. tekrar yola çıkacağız

    babam- bak bakalım sağdan gelen var mı
    ben- maviden sonra yok

    yok kısmını duymuş sadece. bastı bakmadan.. benim oturduğum tarafa bi tane şahin girdi, ve akordeon olarak durdu.

    babam bence o gün silmiş, o gün vazgeçmiş olabilir benden.

    edit: babanın araba kullanmayı öğretmesi

  • cumhuriyet tarihinin en büyük vurgununu yapan adamın karısı.

    ebru gündeş, az önce programda "dilerim bu kara günler çabuk geçer çünkü çocuğumun incinmesini istemiyorum" dedi. her birinin cebinden 3221 tl para çalınan seyirciler, alkışlarıyla destek oldular.

    bu ülkenin başka bir noktasında ise maviş eşme'nin 40'ı çıkmamış oğlu ayaz, camı olmadığı için çerçevesi naylonla örtülen odada zatürreden öldü. eşi askerde olan maviş hanım'ın arkasında maddi destekçi kimse yoktu, her yoksula yetişemeyen devlet onlara da yetişememişti çünkü beslemesi gereken çok yandaşı ve kaçırması gereken milyon dolarları vardı.

    eminim maviş hanım da oğlu ayaz incinmesin isterdi.

    http://www.radikal.com.tr/…_zaturreden_oldu-1167883