ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
turkcell hatlarımızı iptal ediyoruz kampanyası
-
haftalardır ismi tecavüzlerle anılan ensar vakfına sponsor olan turkcell'e karşı başlatılması gereken kampanyadır.
http://www.cumhuriyet.com.tr/…n_ensar_vakfi_na.html
https://twitter.com/…umay/status/709019474494660608
http://www.cumhuriyet.com.tr/…8_yonetici_gitti.html
(bkz: spk'nın turkcell yönetim kuruluna akp'li ataması)
havuz medyasına reklam aracılığıyla aktarılan paralar;
http://www.sozcu.com.tr/…boyle-aktariyorlar-656204/
edit: turkcell açıklama yapıp, utanmadan sponsorluğa devam edeceklerini belirtmiş;
http://medya.turkcell.com.tr/…klama-haber_8902.html
biz de tecavüz yaşanan vakıftan desteğini çekene kadar iptallere devam edeceğiz o halde, zekanızla alay edilmesine izin vermeyin. tüketiciye muhtaç olduklarını kavrayamamışlar sanırım.
(bkz: kardeş iptal ederiz sıkıntı yapma)
edit 3: xspace sağ olsun şurada numara taşımayı;
(bkz: #59574870)
şurada da kişiye göre uygun tarifeleri anlatmış;
(bkz: #59577811)
işe yaramaz diye konuş ak kafalara gelsin;
http://www.bloomberght.com/…rek-net-kari--712-dustu
2020 yılı editi: durmak yok yola devam : )
yaran fıkralar
-
bir rus fıkrası gelsin bakalım.
başbakan medvedev gergin bir şekilde başkan putin’in odasına girmiş ve ondan saat dilimlerini kaldırmasını istemiş.
putin: neden?
medvedev: bu saat farkı meselesi yüzünden delirmek üzereyim. bir şehre seyahat ediyorum, telefonla evimi arıyorum ama herkes uyuyor oluyor. geçen gün sabah 4’te kalktım ama akşam sandım. doğum gününü kutlamak için merkel’i aradım ama bana “doğum günüm dündü” dedi. çin devlet başkanını yeni yıl tebriği için aradım ama “yeni yıl yarın” dedi...
putin: bunlar küçük sorunlar.
medvedev: küçük sorunlar mı?!. içinde polonya başbakanıyla düşen uçağı hatırlıyor musunuz? taziyelerimi bildirmek için aradım ama bana uçağın henüz havalanmadığını söylediler!
ölen kişiden geriye kalan en hüzün verici nesne
-
kahve.
yeni çekilmiş, içerim diye alınmış 1 paket kahve.
en kötüsü de ne biliyor musunuz? orada rafta öylece durması ve benim bunu bayatladıktan sonra görmem...
babam alıp rafa koymuş öylece, belki içerim diye yeni de kahve fincanı takımı almış.
hastahaneden eve geldim, mutfağı topladım gözüm rafa takıldı kahve orada duruyordu.
çok şematik gelecek o sahne, ıssız adam misali adam tokayı görür ve dağılır..
ama bir farkla, daha derinden ve daha acınası.
daha çaresiz.
o fincanlar bende ve her kahve içtiğimde aklımdasın.senin ömrün kadar hatrı olsun.
gece gece kendime neden bunu yaptım bilmiyorum, insan unutamıyor.
-hayatımın en hüzünlü hikayesi.
edit: hayatımda yazdığım en beğenilen bir yazının en büyük acım olacağını bilemezdim. beğenen ve acımı paylasanlara sonsuz teşekkürler.nolur arada hatirlatmayın, yapamiyorum.
ruhu rahat etsin inşallah.
gülşen'in lolipop klibi
-
şarkı "kötü" değil, "uğraşılmış kötü" resmen.
bilmeden yapamazsın bu kadar kötü şarkıyı, uğraşman lazım.
12 kasım 2014 .net'in açık kaynak olması
-
(bkz: yeminlen bir şey anlamadım)
edit: başlık en başta açık kaynak yerine open source' tu. gerçi gene anlamadım da neyse başkan açıklama yapmış sağolsun.
m33
-
samanyolu'nun da icinde bulundugu yerel galaksi kumesinin en buyuk 3. uyesi olan galaksi.
sarmal yapidaki galaksi 2.400.000 isik yili uzaklikta olup, yaklasik 40.000 isik yili capinda ve 5.000.000.000 gunes parlakligindadir.
şenol güneş
-
varlığını duyduğum fakat hiç izleyemediğim şu videoda seulden ayrılırken oyuncuları tarafından uğurlanışı var şenol hocanın. 2009 yılında oradan ayrılıp trabzonsporun başına geçeceği dönem.hatta videoda da "yarın antremana çıkıcam" diyor. videoyu izleyince başkası adına gururlanmak ne demek ilk defa hissettim. 11 saatlik uçuş mesafesinde,bambaşka bir kültürde,hiç bir kelimesini anlayamadığın bir dilde tamamen takım çalışması ve doğal olarak insan odaklı bir iş yapmaya gitmişsin. geçirdiğin sürede iz bırakmış olmalısın ki futbolcuların sana saygı ve sevgisinden uğurlamaya gelmiş havaalanına. aynı dilde tek kelime diyalog kuramamış insanların üzerinde büyük bir etki bırakmış şenol hoca. onlar bile sizden çok şey öğrendik hocam diyorlar. o anda bile şenol güneş birşeyler anlatmaya,birşeyler öğretmeye çalışıyor ve bence bu sezon beşiktaş soyunma odasında da çokça çınlayacak bir cümle kuruyor; "kendinize güvenin,korkmayın.korku aklın katilidir."
hocayı izledikçe köy enstitüleri mezunu idealist bir öğretmeni izliyormuş gibi hissediyorum. ego yok,hayatının her anını bir kelime daha öğretmeye adamak var. abartı yok,sadelik var. yaptığı işi en doğru şekilde yapmaya çalışmak var.şov yapmak yok,akıl yürütmek var. şan,şöhret yok,bilimsellik ve akılcılık var. ben yok, biz var.
şenol güneşe saygı duymamak mümkün değil. ülkemiz için tecrübelerinden faydalanabileceğimiz renkler ve takımlar üstü bir konumda olması gerekirken ligde hala şampiyonluğu var mı yok mu diye boş tartışmalar içerisindeyiz. çok yazık.
tuvalete gidiyorum demenin alternatif yolları
-
-kralların yalnız gittiği yere gidiyorum *
arkadaşlık kesme sebepleri
-
üst edit: sevgili dostlar, öyle güzel mesajlar attınız ki teşekkür etmek borç oldu topluca. inanın hala aklıma geldikçe güldüğüm ve çok da takmadığım bir hadiseydi yazdığım. ismi çok soran olmuş, burada kimliğimi ortaya çıkaran paylaşımlarda bulunmaktan kaçındığım için yazamıyorum affınıza sığınarak. tek özgür alanım burası ve beni anlayacağınıza eminim.
çok komik gelebilir ama hayatımda ilk defa gerçekleştirdiğim bir arkadaş silme eylemi için benim açımdan yeterli gerekçeler içerir. anlatayım. yakın aile dostlarımız ve biz aynı süreçte bebek beklemeye başladık. aradan bir kaç ay geçti ve biz oğlumuzun ismini netleştirdik. elemana söyledim biz falanca koyacağız diye. tam 4 ay öyle isim mi olur diye dalga geçti. hatta bu dalga sürecine arada eşi de dahil oldu telefondan. neyse, çok sallamadım. aramızdaki ilişki böyleydi zaten uğraşırdık birbirimizle. gel zaman git zaman, doğumlara iki hafta kala birgün bunlar saçma bir gerekçeyle bizi evlerine davet ettiler. hayırdır inşallah deyip gittik eşimle. bir karın ağrıları olduğunu eve girer girmez anladım. uzatmayayım çocuğun odasını yaptık sizce nasıl olmuş temalı çağırma ritüellerinin en göz alıcı noktası kapıya bizim oğlana koyacağımız ve aylarca dalga geçtikleri ismi yazdırmış olmalarıydı. bizi sırf bunu görelim diye çağırmış ama cesaret edip açıktan söyleyememişlerdi. evden çıkarken eşi arsızca siz ne koyacaksınız adını diye sormaz mı? eşim gülümseyerek “falanca” dedi. nasıl yani biz de öyle koyacağız olur mu öyle sözleri manyağın kulağımdan çıkmıyor. aylarca dalga geç, evine çağır aptal yerine koy sonra bir de hesap sor. bakın bu insanlar öyle cahil cühela tipler de değil. biri anestezi diğeri plastik cerrahi uzmanı. o gün kestim görüşmeyi bu köylü kurnazlarıyla. belki de biraz geçmişin birikimi oldu bilemiyorum. oğlumuza falancanın yanına çok ayırıcı bir isim daha koyduk. görüşmüyoruz, mutluyuz.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"bu dizilerde valiz hazırlarken neden don ve çorap koymuyorlar? halbuki ne kadar önemli don ve çorap.."
tabi lan?