hesabın var mı? giriş yap

  • bediş öldükten sonra oktay'ın yolu olarak devam etmeliydi bu dizi. ayrıca küçükken hiçbir bölümünü kaçırmamıştım ama ne hikmetse sonunu izlememişim. iyi ki de izlememişim şimdi izleyip bi kötü oldum lan.

  • yine bir sirk kurmuşlar, kendileri çalıp kendileri oynuyor. bu arada karşı tarafa 4 adam gönderip 8 füze attırmasınlar aman dikkat.

  • zincir'in disinda olmak. soyle anlatayim;

    simdi nasil oluyo da oluyo bilmiyorum ama sevgilisi olan insanlarin hep sevgilisi oluyor. yalniz olmuyorlar pek. bu insanlarin daha once de sevgilileri vardi, simdi de var, gelecekte de olacak. artik kendi aralarinda tarikatlar mi, yoksa baska bir sey mi bilmiyorum. iste siz de bu insanlarin olusturdugu bu zincire girdiniz girdiniz, yoksa omru billah sap gibi kalirsiniz. yalniz o zincire bir kere girdikten sonra olay guzel. buzlu bademler, hellolar mellolar eksik olmaz (burada sampanya patlama sesi hayal edilecek, bir de zengin adam kahkasi)

  • işte bu nedenledir ki eğitilmemiş, bağnaz ve din ticaretinin gelişkin olduğu toplumlarda en tehlikeli yönetim biçimi de demokrasidir.

  • yediğin içtiğin senin olsun, bana '' sensiz yaşayamam '' deyip de nasıl gebermediğini anlat.

  • evliliği bırak daha doğru dürüst ilişkisi olmamış adamların verdikleri normal detaylardır.

    kokudan bahseden arkadaşım, sevgilinin teninin kokusunu sevmiyorsan neden evlenesin ki? veya regl olmasından tiksiniyorsan neden bir kadınla birliktesin? kadın'ın tanımında regl var, git o zaman erkeklerle birlikte ol. biriniz tuvaletteyken diğeri banyoya girmek zorunda da değil, rahatsız oluyorsa böyle şeylerden sırasını bekleyebilir. ayrıca sevgilisinin kendisinin yanında gaz çıkarmasını yakınlık göstergesi olarak görüp mutlu olan insanlar da var. çünkü iş sevgide bitiyor arkadaşlar. eğer seviyorsanız üstünüze kussa bile tiksinmeniz mümkün değil.

  • --- spoiler ---

    marvel cinematic universe'ün altıncı dizisi olan moon knight'ın sonuna geldik. belki de şu ana kadar ki en başarılı mcu dizisi ile karşı karşıyayız. soluksuz geçen bir altı haftaydı. daha önce mcu'da görmediğimiz ve ilk kez dizi ile tanıdığımız bir karakter olmasının da bu heyecana büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.

    marvel studios, temmuz 2019'da comic-con'da wandavision, the falcon and the winter soldier, loki, what ıf ve hawkeye dizilerini duyurmuştu. ardından d23 etkinliğinde moon knight, ms. marvel ve she-hulk dizileri duyuruldu. ilk 5 dizi marvel studios için dizi işlerine de giriş anlamını taşıyordu. dizilerde de çok başarılı oldu. yine de dikkatli bakıldığı zaman ufak tefek pacing pürüzlerini görmek mümkündü. (salgının olumsuz etkilerinin de olduğunu unutmamak lazım.) wandavision'un 10 bölüm olması gerekiyordu. the falcon and the winter soldier da salgın ile alakalı hikaye akışının diziden çıkması gerekti. loki'nin belki bir bölüm az olması daha iyi olurdu. what ıf'in bir bölümü yayınlanamadı. hawkeye'ın kurgusu özellikle ikinci yarısında problemliydi.

    moon knight'a gelindiğinde ise pacing anlamında çok büyük aşama kaydedilmiş. önceki dizilerin pürüz olarak bahsettiğim eksi yönlerine sahip değil. üstelik kendi içerisinde 6 bölüm olmasına rağmen finale kadar klasik origin hikayesi olan kısım, ındiana jones/mummy tarzında olan bir kısım, akıl hastanesindeki kısım ve sinema filmi gibi düşünürsek third act dövüşü gibi bölümlere ayırmak mümkün. bunlar son derece başarılı bir kurgu ile bir araya getirilmiş. ilk 5 diziden sonrasını dizilerin sonraki aşaması olarak görürsek, ms. marvel ve she-hulk'tan da aynı başarıyı bekliyorum.

    dizinin geneline geçmeden önce oscar ısaac'e ayrıca değinmemiz gerekiyor. ilk açıklandığı zaman çizgi romanlardan karaktere aşina olanlarımız az çok neden ısaac gibi gerçek anlamda oyunculuğu çok güçlü birinin seçildiğini tahmin etmiştik. ama oscar ısaac'in bu derece bir oyunculuk sergileyeceğini şahsen tahmin etmemiştim. moon knight'ın çizgi romanlarda bildiğimiz üç kişiliği olan marc spector, steven grant ve jack lockley kaynaktan farklı olarak oscar ısaac'ten en iyi performansı alacak şekilde revize edilmiş. ısaac her bir karakteri oynarken sesini farklı kullanmak ya da duruşunu değiştirmenin ötesinde yüzünün farklı kaslarını kullanarak resmen bambaşka insanlara dönüşmüş. onun bu performansının dizinin en büyük artılarından biri olduğunu net şekilde söyleyebiliriz.

    oscar ısaac'in karşısına da elbette ethan hawke gibi bir oyuncu cast edildi. marvel bu dizilerde özellikle karşılıklı çok zaman geçirecek karakterler için çok başarılı oyuncu tercihleri yapıyor. elizabeth olsen - kathryn hahn, tom hiddleston - owen wilson, jeremy renner - hailee steinfeld gibi. moon knight dizisinde de oscar ısaac ve ethan hawke harika bir kimya yakalamışlar. ikilinin performansı diziyi bir üst level'a taşımayı başarmış.

    moon knight bir uyarlama olarak bakıldığı zaman çizgi romanlarından yer yer farklı ama yer yerde çok yakın olan bir uyarlama. karakter yaratıldığı günden beri bir çok yazar ve çizer tarafından farklı şekillerde boy gösterdi. dizi bir çok dönemden öğeler almış ve bunu mcu'ya uyacak şekilde birleştirmiş. hawkeye dizisi için net şekilde matt fraction döneminden esinlenilmiş diyebiliyorduk. moon knight en fazla jeff lemire dönemine göz kırpıyor olsa da çizgi romanlarına aşina olanların rahatlıkla görebileceği gibi karakterin çoğu döneminden öğeler ile hikayesini oluşturmuş. ki ben bunun çok başarılı şekilde yapıldığını düşünüyorum.

    khonshu başta olmak üzere antik mısır tanrıları tahminimin çok üzerinde dizide yer aldı. bu dizi duyurulduğunda beklemediğim bir şeydi. yalnız tercih edilen anlatıyı düşünürsek en doğru seçenek olduğunu söyleyebiliriz. zira çizgi romanlarda khonshu'dan bağımsız olarak moon knight'ı anlatabileceğin süre çok çok daha uzun. acaba khonshu gerçek mi değil mi sorgusu bu tip kurgulanan bir dizide işlemeyebilirdi. khonshu ve ennead'in direktman var olduğunu bilmek marc spector'ın derdini anlamamızda da bize çok yardımcı olmuş.

    dizi görsel olarak son derece tatmin ediciydi. sinematografisi, yönetmenliği, görsel efektleri başarılıydı. özellikle moon knight'ın kostüm tasarımı mcu'nun en iyi işlerinden biri olmuş. kostüme mumya estetiği kazandırmak harika bir tercih. mr. knight kostümü ise ayrı güzel. mr. knight çizgi romanlarda aslında ayrı bir kişilik. dizide marc spector kıyafet giydiği zaman bildiğimiz moon knight kostümünü giyiyor. steven grant ise mr. knight kostümünü giyiyor. dizi için iyi bir fikir olmuş. jack lockley'nin de bambaşka bir kıyafet giyeceğini tahmin etmem mümkün.

    marc spector'ın karısı olarak izlediğimiz layla el-faouly her ne kadar dizi için yaratılmış bir karakter olsa da çizgi romanlardaki bazı önemli öğeler kullanılarak oluşturulmuş. karakterin babası aslında scarlet scarab karakterinden uyarlama. son bölümde gördüğümüz haline de o yüzden rahatlıkla scarlet scarab diyebiliriz.

    karakterin origin hikayesi anlatılırken bushman ismi geçti. bushman, moon knight'ın en büyük villain'ı. origin hikayesindeki bağları çizgi romandaki ile aynı tutulmuş. önümüzdeki maceralarda karakteri görme ihtimalimiz çok yüksek. diğer taraftan moon knight hikayelerinin bir diğer önemli karakteri jean-paul duchamp (frenchie) ise dizi de bir kez telefon rehberinde göründü. o da ilerde görmeyi umduğum karakterlerden biri. çizgi romanlarda moon knight'ın asıl love interest'i olarak okuduğumuz marlene alraune dizide yok. onun bazı özellikleri layla ile birleştirilmiş. moon knight'ın vigilante tarafı dizide hiç gösterilmedi. eğer hikayenin devamında o yola girilirse bushman ve frenchie gibi karakterlerinde gözükmeye başlayacağını düşünüyorum.

    genel mcu açısından bakarsak dizi şu ana kadar ki yapımlar içerisinde evrenin belki de en dışındaki yapımı. ufak tefek göndermeleri kaldırsalar neredeyse mcu içerisinde bile diyemeyecektik. şu an için moon knight mini dizi olarak yerini koruyor. ama önümüzdeki günlerde ikinci sezon onayı gelebilir. karakter bir şekilde devam edecek. ama şu an için bunun ikinci sezon mu ? solo sinema filmi mi ? ekip filmi ya da dizisi mi ? olacağını bilemiyoruz. eğer ikinci sezon onayı gelmezse en uygun yer midnight sons tipi bir ekip filmi. orada blade, doctor strange, ghost rider gibi karakterler ile bir arada olabilir.

    --- spoiler ---

  • başlığı görünce;
    -sobanın aşırı ısıtmasıyla odanın kapısını açmak, akabinde balkanlardan gelip bizim hole yerleşmiş olan soğuk hava dalgasını anında hissedip kapıyı 10 saniye sonra kapatmak.
    - yemeklerin sobanın üstünde pişirilmesiyle odanın yemek kokması.
    - her daim sıcak su olduğundan sürekli çay içmek.
    - sobaya odun almak için dışarıya çıkmak ve çıkarken üşenildiği için üste birşey alınmadığından kıçın donması.
    - sobanın fırınına bütün patates atmak ve bu patatesleri pekmeze sürerek yemek.
    - yeni gelen misafirleri hemen sobanın yanına bir minder atıp oraya oturtmak
    - sürekli sobanın altında uyuklayan miskin kediyi rahatsız etmek.
    - saba tüttüğü zaman odanın içerisinin dumanla dolması,dumanın gitmesi için kapıyı açmak fakat içeriye soğuk geldiği için kapıyı kapatıp dumanla bereber oturmak ardından gözlerin yanmasıyla tekrar kapıyı açmak.
    - küçük olduğunuz için sizin sobalı odada yatmanıza izin verilmesi ve sabah sobayı yakmaya gelen babanın gürültüsüyle uyanmak.
    gibi çocukluğuna dair güzel anılar aklına gelen çocuktur.

  • çocukluğumdan beri önüme dünya haritası alıp da ezberlemeye çalışan bir garip mahluk olarak, o günlerden bu yana ne zaman görsem üzüldüğüm ülkelerdir bunlar.. haritanın ölçeği küçüldükçe daha çok ülke bu gruba dahil olurken bazı ülkeler vardır ki 1/12903129037019247019247 ölçekli haritada bile isimleri sapasağlam durur..

    özellikle avrupa ve batı afrika'da göze çarpar bu durum.. akla gelen ilk örneği liechtenstein olacaktır, nasıl olmasın? bizim mahalle kadar bir alanda kurduğun ülkeye 13 harfli isim vermeye kalkarsan haritada ismini "liec" diye yazarlar onun da yarısı avusturya'nın üstünde olur.. san marino diye iki kelimelik isim verilir mi lan küçücük ülkeye.. italya'da bir şehir sanar haritaya bakan..

    bu ülkenin vatandaşları rusya'ya bakıp, çin'e bakıp nasıl içlenmesin? kossskocaman alanda çin yazıyor.. ç i n.. yay yayabildiğin kadar.. ç i n.. en fazla china yazar.. o alana ergenekon destanı yazılır ki zaten o taraflarda yazılması tesadüf mü sanıyorsunuz bu destanın.. hıh..