hesabın var mı? giriş yap

  • 2 gündür ne işe ne uykuya izin veren lanet kas sorunudur.

    sıcak be soğuk kompresleri, ağrı kesicilinkss gevşeticileri denememe rağmen 2 gündür sopa gibi hareketsizim.

    herkes gibi internette omuz tutulması diye aradım ancak kocakarı bilgilerinden fazlasını bulamadım.
    bunun yerine internette "stiff neck" olarak arama yapınca muazzam bilgilere ulaştım. ne varsa yabancılarda var gerçekten.

    her yolu deneyip sonuç anlamayanlar şu videoyu izleyebilir.
    athlean-x
    tek gereken bir havlu ve az biraz ingilizce bilgisi.

    özeyle videodaki gibi havluyu boynumuza geçiriyoruz ve boynumuzu havlu ile nazikçe çeviriyoruz. bunu ara ara yaparak kasların hareket etmesini ve daha hızlı iyileşmesini sağlıyoruz.
    youtube'a stiff neck aramasını girerek benzer hareketleri bulabilirsiniz.

    geçmiş olsun.

  • yurt dışı tecrübesi.

    ama öyle 2 haftalık geziler, 3 aylık dil okullarından bahsetmiyorum. gidip bizzat bir kültürü yaşamak, o milletin mutlulukarını ve sıkıntılarını paylaşmaktan bahsediyorum.

    ayrıca en az 1000 kilometre yakınında hiç bir aile ferdi olmamasından bahsediyorum. hatta dilini bilmediğin bir ülkede tutunmaya çalışmaktan bahsediyorum.

    bu bir insanı olgunlaştırmazsa, artık başka hiçbir şey olgunlaştıramaz heralde.

  • uzayda çok daha uzun mesafeleri, çok daha kısa sürede aşmak üzere çalışmalar yürüten bilim insanlarının temel amaçları; ışık hızına mümkün olduğunca yakın hıza ulaşabilecek ve bu hızdaki dışsal kuvvetlere dayanacak araçlar geliştirmek.
    kaliforniya teknoloji enstitüsü’den bilim insanları, onyıllardır hayali kurulan bu amaca doğru büyük bir adım atmayı başarmışlar. bu bilim insanları, silisyum ve oksit içeren çok ince malzemeler üzerinde çalışarak, kızılötesi ışınları hareket enerjisine dönüştürebilecek bir malzeme geliştirdiklerini açıkladılar. bu madde araçlara saniyede 60,000 km hız kazandırabiliyor. başka bir deyişle entstitü’de geliştirilen bu yeni madde ile ışık hazının % 20’sine ulaşmak mümkün hale geliyor.

    kütlesi olan hava moleküllerinin aksine, ışığın bırakılan bir kütlesi yoktur. uçan fotonlar, maxwell’in elektromanyetik radyasyon denklemlerine göre, momentumları üzerinden baskı uygulayarak bir yumruk atıyorlar. maxwell’in bu teorisini hareket noktası olarak kabul eden bazı bilim insanları; kızılötesi radyasyondan enerji elde ederek bunu, lazerlerle foton akımları yapmakta kullanırsak, bu yelkenlinin taşıyacağı nesnenin uzayda yol almasını sağlayabiliriz. ne var ki küçük nesneleri taşırken bile büyük yelkenler kullanmak daha fazla kütle ilave ederek, daha kırılgan bir yapı oluşturmak anlamına geliyor. öte yandan bu tür bir hareketin açığa çıkartacağı yüksek sıcaklık problemiyle başa çıkmak gerekiyor. başka bir deyişle yüksek sıcaklıklara dayanabilecek ve ısı radyasyonundan etkilenmeyecek malzemelerin kullanılması gerekiyor. günümüzde, bu tür sorunlarla baş etme konusu masaya taşındığında akla ilk gelen elementler alüminyum+grafen bileşimi oldukça ağır kalıyor. doğalında işi nano teknolojilerle baştan ele alma ihtiyacı doğuyor.
    nano malzemelerin, ışığı emerek kalibre edebilme özellikleri sayesinde aşırı ısınma olmadan yüksek hızlarda ilerleyebilecek araçlar/malzemeler geliştirmek mümkün görünüyor. tam olarak bu noktada çözüm olarak devreye, kaliforniya teknoloji enstitüsü’ndeki araştırmada kullanılan silisyum ve silisyum dioksitten oluşan süper ince bir tabaka geliyor. silisyum güzel bir yansıtıcı olduğundan ışığın vurduğu ve geri yansıdığı bir bileşendir. bu sayede uzay yelkenlimiz gerekli hıza ulaşabilir. fakat silisyumun, ısıyı radyasyon olarak yayma özelliği son derece zayıf olduğundan parçalanmaya davetiye çıkartıyor. işte bu aşamada silika devreye girerek silisyum üzerindeki radyasyonu daha verimli bir şekilde yansıtarak, daha iyi bir soğutma sağlıyor.

    2010 yılında japon uzay ajansı tarafından geliştirilen ve fırlatılan ıkaros uzay aracı, imid malzemesinden yapılmış bu tür bir yelkene sahipti. saniyede 100 metre gibi bir hıza ulaşabilen ıkaros’u hız konusunda çok gerilerde bırakan bu yeni malzeme ile saniyede 60,000 kilometre hızala ulaşabilecek olması, gelecek keşifler için büyük umutlar yaratıyor.

    kaynak

  • bu gece yapılacak çalışmalar esnasında ekşi sözlük 02:00-04:00 arası ulaşılamaz olacak. bu süre zarfında pokemon avlayabilir, kitap okuyabilir, o aylardır izlemek istediğiniz filmi izleyebilirsiniz. biz de o sırada veritabanını havalandırıcaz.

  • eliyle değil ama diliyle ölüme sebeb olmuş biri olabilir.

    gezi parkı olaylarında öldürülen 6 kişinin katilleri bu kadının "üstüme işediler, beni dövdüler" iftiralarına da inandılar, hırslandılar. ali ismail korkmaz'a atılan o son tekme, vurulan o son demir sopa belki de bu kadın ve çocuğu için vuruldu.

  • binlerce sipariş var gün içinde,

    ondan sonra yetişmedi diye de ağlayan sizlersiniz anlamıyorum ki, ne oldu yani uykundan uyandıysan! azıcık karşı tarafında açısından bakın olaylara. rezalet olmayan rezalet başlık.

    ona göre personel çalıştırsın diyenler zaten hayatları boyunca hiç bir organizasyon yönetmemiş kişiler, işin operasyon kısmı öyle olmuyor. ama işte kime ne anlatacaksın!

  • empresyonizm ışığın peşindedir. genelde açık hava, manzara resimleri yaparlar ve resme başladıkları andaki ışık bozulmadan hızlıca resmi bitirmeleri gerekir. realizme karşı hatta genel olarak çizgisel üsluba karşı doğmuştur. gözlerin odaklandığı nokta dışındaki alanları, odaklandıkları nokta kadar keskin görmediğini savunur ve esas gerçekçi resimleri kendilerinin yaptığını ileri sürerler. zaten türkçesi de izlenimcilik. sanatçılar izlenimlerini resmetmişler demek oluyor bu.

    empresyonizm çağdaş sanatı açan kapıdır. ikiye ayrılır, post empresyonizm ve neo empresyonizm. post empresyonizmdeki bir çok sanatçı aynı zamanda ekspresyonist olarak da değerlendirilmektedir. mesela van gogh, gauguin. cezanne desek kübizmin fikir babasıdır. sanat çizgisel üslupla her yeri ayna yansıtmış gibi resimlemenin dışına çıkınca bambaşka yollar bulmuş kendine. bu yollar da dişli çarkları gibi birbirine geçen anlayışlar oluşturmuş diyebiliriz.

    ekspresyonizme gelecek olursak zaten türkçesi dışavurumculuk. yani sanatçı gerçeklikleri kendi duygu dünyasından geçirip değiştirip, dönüştürüp yorumlayıp, dışa vuruyor diyebiliriz.

    empresyonizmde anı, gördüğünü, izlenimlerini hızlıca ışık kaçmadan resmetmek varken ekspresyonizmde ışıkla bir kavga yok, gördüğünü resmetme telaşı yok, nesneleri kendi duygu ve düşünce süzgecinden geçirerek yorumlama, yansıtma kaygısı var. bu bakımdan ekspresyonizm zaten post empresyonizme de göz kırpar.

  • cadilar bayrami, cadilarin birbirini ziyaret ettigi, kuskun cadilarin baristigi, kucuk cadilarin buyuk cadilarin ellerini opmek suretiyle harclik seker vs aldiklari gun