ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
sanat filmleri neden uzun oluyor sorunsalı
-
hayatında bir yere bakıp dakikalarca, saatlerce düşünmemiş kişilerin sorunu. ne kadar acele edersen et kardeşim, dünyaya yetişemeyeceksin. ayrıca, sanat filmleriyle ilgili tek sorunun süreyse eğer sen de kış uykusu'nu, fanny och alexander'ı falan izleme. şunları izle bak:
(bkz: üç maymun) - 109 dakika
(bkz: ta'm e guilass) - 95 dakika
(bkz: såsom i en spegel) - 89 dakika
(bkz: jungfrukällan) - 89 dakika
(bkz: vivre sa vie: film en douze tableaux) - 80 dakika
(bkz: rashômon) - 88 dakika
(bkz: walkabout) - 100 dakika
(bkz: zerkalo) - 108 dakika
(bkz: ida) - 82 dakika
(bkz: days of heaven) - 94 dakika
(bkz: iklimler) - 101 dakika
(bkz: yeraltı) - 107 dakika
(bkz: mommo) - 94 dakika
(bkz: skammen) - 103 dakika
(bkz: la double vie de véronique) - 98 dakika
(bkz: la haine) - 98 dakika
(bkz: krótki film o milosci) - 86 dakika
(bkz: un chien andalou) - 16 dakika
(bkz: vengo) - 90 dakika
(bkz: la jetée) - 28 dakika
(bkz: waking life) - 99 dakika
(bkz: noviembre) - 104 dakika
(bkz: rosetta) - 95 dakika
(bkz: sonbahar) - 99 dakika
(bkz: à bout de souffle) - 95 dakika
(bkz: yumurta) - 97 dakika
(bkz: süt) - 102 dakika
(bkz: bal) - 103 dakika
(bkz: gölgesizler) - 94 dakika
(bkz: c blok) - 92 dakika
(bkz: deux jours, une nuit) - 95 dakika
(bkz: eraserhead) - 89 dakika
(bkz: pi) - 84 dakika
(bkz: en passion) - 101 dakika
(bkz: ıvanovo detstvo) - 95 dakika
(bkz: stranger than paradise) - 89 dakika
(bkz: gabbeh) - 75 dakika
(bkz: persona) - 85 dakika
(bkz: trois couleurs: bleu) - 98 dakika
(bkz: trois couleurs: blanc) - 91 dakika
(bkz: trois couleurs: rouge) - 99 dakika
(bkz: smultronstället) - 91 dakika
(bkz: annie hall) - 93 dakika
(bkz: det sjunde inseglet) - 96 dakika
(bkz: a ay) - 100 dakika
(bkz: nun va goldoon) - 78 dakika
(bkz: un condamné à mort s'est échappé ou le vent souffle où il veut) - 99 dakika
(bkz: au hasard balthazar) - 95 dakika
(bkz: mouchette) - 78 dakika
(bkz: pickpocket) - 75 dakika
(bkz: quatre nuits d'un rêveur) - 87 dakika
(bkz: tabutta rövaşata) - 75 dakika
(bkz: kasaba) - 85 dakika
(bkz: höstsonaten) - 99 dakika
(bkz: 71 fragmente einer chronologie des zufalls) - 100 dakika
(bkz: koca dünya) - 101 dakika
(bkz: kynodontas) - 94 dakika
(bkz: nattvardsgästerna) - 81 dakika
(bkz: der siebente kontinent) - 104 dakika
(bkz: le diable probablement) - 95 dakika
(bkz: işe yarar bir şey) - 104 dakika
(bkz: viskningar och rop) - 91 dakika
(bkz: beau travail) - 92 dakika
(bkz: spring summer fall winter and spring) - 103 dakika
(bkz: in the mood for love) - 98 dakika
(bkz: daisies) - 74 dakika
(bkz: fallen angels) - 99 dakika
(bkz: cleo de 5 a 7) - 90 dakika
(bkz: titane) - 108 dakika
(bkz: adam's apple) - 94 dakika
26 eylül 2016 clinton trump münazarası
-
ulan amina koduklarim ne demek bize ne, ne demek 'bize etkisi ne olacak'.
burada fenerbahce - asagi poturge macina binlerce entry giriliyor. gs - fb maci oldugunda sozlukte yer yerinden oynuyor her saniyesi icin 2500 ayri baslik aciliyor. sahadaki 20 kusur milyonerin ne yaptiginin, kime pas verdiginin asil sana etkisi ne olacak, onu dusunsene man kafali?
survivor'in sana etkisi ne amina kodugum?
valla yok boyle bir kafa abi.
avm'de yılbaşı ağacına tepki gösteren kadın
-
cahil bir kadın. o zaman oradan alışveriş yapma lan cahil. herkes senin inancına saygı duyuyorsa sen de insanların eğlencelerine falan saygı duy. çok korkunç bir günahmış gibi "bu burada olmayacak bunu yıkarım" diyor. sen kimsin lan? beğenmiyorsan topla pılını pırtını arabistan'a, suriye'ye, afganistan'a git.
115 yıl önce umman'da çekilen kölenin fotoğrafı
-
"meh meh meh, kölelik kalktı sanıyorsunuz ama sadece şekil değiştirdi" deyip de yaşadıkları beyaz yakalı kapitalizmiyle köleliği karşılaştıranlar bir zahmet köleliğin nasıl bir şey olduğunu araştırabilirler mi?
birilerinin sana ruhunla, bedeninle sahip olduğu bir olgu kölelik. sahibin canı sıkıldığı için seni gece uykundan uyandırıp kırbaçlayabiliyor ya da ne bileyim gelip tecavüz edebiliyor. yetmiyor, ondan doğurduğun çocukları satıyor, hatta işleri kötü giderse seni de satıyor. bir şeye sahip olman mümkün değil, çuvaldan bozma kıyafetler giymek, yatağa aç gitmek zorundasın. fazladan bir lokma yesen, bir şey söylediğinden ses tonun sahibinin hoşuna gitmese ya da ne bileyim yanlışlıkla sahibinin gözünün içine baksan ölüm de dahil olmak üzere cezalandırılabilirsin. seni koruyan herhangi bir kanun ya da kurum yok. tam tersine bir şekilde kaçsan, kurtulsan, sahibinin kanunen seni yakalatma hakkı var...
sen şimdi bunu gidip modern kapitalizmle karşılaştırıyorsun, hatta kendi durumunu bununla özdeşleştirip kendine acıyorsun öyle mi?
sokakta röveşata çeken adam
-
2014 yılının yaz dönemi. çanakkale'de bir barda garsonluk yapıyorum. biraların, votkaların havada uçuştuğu hareketli bir cumartesi gecesi. mekan tıklım tıklım dolu.
bir eleman geldi, tek başına. kendi halinde zararsız bir tip. hepiniz bilirsiniz; tek başına gelen erkekler pek hoş karşılanmazlar böyle mekanlarda. bu yüzden mekanın arka taraflarında bir masaya oturmasını rica ettik. adam hiç ikiletmedi, 'masa masadır' dedi, gitti oturdu. tamamen kendi halinde. söyledi birasını, içmeye başladı. ne yan masasında kimin oturduğu umrunda, ne de mekanda çalan müzikler. kulaklığını takmış, kendi kendine müzik dinliyor.
3. biranın ortalarındayken; elemana bir şeyler oldu. oturur vaziyette dans etmeye başladı. hepimiz işi gücü bıraktık, lavuğu izliyoruz. gerdan kırmalar, omuz silkmeler, neler neler. sonra oturduğu sandalyeden ayağa kalktı, başladı moonwalk yapmaya. güzel de oynuyor piç.
ama hiç kimseye bir zararı yok. tamamen kendi halinde.
bizim patron rahatsız oldu.
''kaç kere söylemem gerekiyor evladım. şöyle kekoları mekana almayın bir daha'' diye söylenmeye başladı. ama adamın gerçekten hiç kimseye bir zararı yoktu. kendi halinde eğleniyordu, canı dans etmek istemişti ve kimseyi rahatsız etmeden canının istediği şeyi yapıyordu. ben asla yapamazdım örneğin onun yaptığını. yanlış olduğunu düşündüğümden falan da değil üstelik. utandığımdan, sadece utandığımdan. yan masadaki kız güler mi diye çekindiğimden veya elalem ne der diye düşündüğümden. ama hayatta yapamazdım. eleman dans etmeye devam ediyordu ve müthiş eğleniyordu.
atın şu kekoyu mekandan dedi bizim yavşak patron. ''burası düğün salonu mu?''
güvenlikler masaya gittiler ve adamı dışarı davet ettiler. adam hiç istifini bozmadı amk. yerine oturdu, kulaklığını toplayıp cebine koydu ve ''rahatsız etmek istememiştim, kusura bakmayın. hesabı alabilir miyim'' dedi.
sakince çıkıp gitti mekandan.
''yavşaklar ölmez, sadece şekil değiştirir'' der ünlü bir yazar. ve o akşam kendi halinde dans eden o adama 'keko' diyen zihniyetle, dün akşam bu güzel abimize 'sığır' diyen zihniyet aynı yavşak zihniyet.
3 nisan 2021 kısıtlamaları kimsenin sallamaması
-
ülkenin iktidarı lebaleb takılıp mitinglerde halay çekerse, halk da bildiğini okur.
imam osurursa misali...
kılıç varken mızrakla savaşmak
-
mızrak özellikle atlı birliklere karşı oldukça işe yarayışlı. atlılar kılıçlı ise mızrak oldukça işlevsel oluyor. bu durumlarda mızraklı atlılar devreye girebilir tabiki. azıcık age of oynayın lan.
hande fırat
-
haber dünyasının arda turan”ıdır.
sınavlarda alınmış komik notlar
-
ders : fluid mechanics
not : 1
işin enteresanı 2 sayfa doldurduğum kagıttan nasıl 1 alırım diye hocaya isyan ettim, kağıdı çıkardı gösterdi tepede yazan not 1 değil 0.5 di. insafsiz 0.5 dan 1 vermiş yani bana anlayacağınız.. *
aynı hocanın olaydan 1 sene sonra yine aynı derste herkese açıklanan notlarıyla birlikte sınav kağıtlarını dağıtıp rezil etme gibi bir girişimi oldu; kağıtlar dağıtıldı 1 tane boşta kağıt kaldı, bu mal kim diye bağırmaya başladı sınıfta..hem en yüksek notu almış hemde ismini yazmayı unutmuş kim bu salak diye geziniyor, kağıdın notu da 75 civarı bir nottu yanlış hatırlamıyorsam. sonra kağıtları sayınca anlaşıldı ki bu pek başarılı profumuz kendi cevap kağıdını okumuş birde kendine 75 vermiş, tarihte böyle bir olay yoktur herhalde...