hesabın var mı? giriş yap

  • haberlerde yaptiklariyla gorup ic gecirdigimiz bir zengin olsa dahi, buralara gelmek icin hayati nasil gecti diye merak edenlere birkac bilgi kirintisi birakmaya calisayim:

    - genc yasta evlenen ve bosanan bir ailede dogmasina, annesinin okulu disaridan bitirmek icin kendini parcalamasina ragmen dort yasinda annesinin yeni evlendigi kuba gocmeni kocasi tarafindan sahiplenilmis ve psikolojik olarak cok hasar gormemis olmali.

    - dogdugu yillarda (1964 ve sonrasi) wasp olmayan herkese yan gozle bakilan bir donemde annesinin latino kokenli biriyle evlenmesi ve uvey babasinin exxon'da (houston merkezli, cokomelli bu) muhendis olarak calismaya baslamasiyla o kadar da dezavantajli bir aileden gelmediginin ilk emarelerini goruyoruz.

    - egitim hayati boyunca valedictorianlar gelmis, 4.2 ortalamalar gitmis, ee/cs bitirmis ve uzay kuluplerinin baskani olarak dunyadan her insani uzaklastirip kocaman gezegeni doga parki yapmak istediginden bahsetmis. simdi buna hayranlikla da bakabilirsiniz, korkarak da, ben yorum yapmayacagim.

    - mezun olunca danismanlik firmalarindan intel gibi dunya devlerine herkes uzerine is teklifi atarken 1986'da fintech dunyasinda kendine kariyer yapmayi seciyor: 1) fitel'de hft icin network infrastructure calisirken developer lead ve musteri hizmetleri alaninda en yetkili kisi oluyor (amazon ve musteri memnuniyeti manyakligi), 2) bankers trust'ta product manager oluyor (bankalar ustu, ulusal merkez bankalariyla is yapan bir denetleyici kurulustur bu: ee, buyuk hayallerin varsa network yapman lazim), 3) d. e. shaw & co. (hedge fund) tecrubesinde piyasayi manipule eden trading algoritmalarinin suyunu cikarirken 1994'te senior vice-president'a kadar cikariyorlar adami (tabii bu arada sirket calisanlarindan birini de es olarak kendine aliyor). yani anlayacaginiz adam adimlari bosu bosuna atmiyor, her gittigi yerden kac kisiyle network yaptiysa artik kendini epeyce iyi hissediyor olmali.

    - ama nedense herhalde rahat batiyor adama, gidip amazonu (onceki ismi cadabra) kuruyor, yani bu nasil bir doygunluksa gidip hedge fundda senior vice-president pozisyonu birakip millete internetten kitap satmaya basliyor. ailesi artik amerikan ruyasinda kuyrugu dogrultabildigi icin $300 bin cekirdek yatirim verebiliyor bu abiye, ve uc sene icinde halka acilmis bir sirketin basinda yurumeye basliyor, yani bugun dropshipping ogrenecem abi parayi kiracam diyenlerin aga babasi aslinda. tabii yatirimlarini da yapmakten geri durmuyor: google'a 1998'de yaptigi $250 bincik yatiriminin bugunku degeri $3.3 milyar. bize de dusmez boyle yatirim firsati iste...

    - onceleri depoda kuru saklayinca bozulmayacak seyleri satmaya odaklanan abimiz, zaman icinde dijital kitap, muzik ve video satmaya baslar, amazon web services ile musteri hizmetini iyilestirmek adina website trafigi ve hava durumu hakkinda veri toplarken, 2013'te de once washington post'u satin alip (cash para, evet) cia ile aws icin anlasma yapiyor. herhalde o ara bir aydinlanma gelmis olmali: "eveeet, veri ekonomisinde yasiyoruz". o aralar bulut bilisim ve makine ogrenmesi ile kullanicilarinin istediklerini kesfettigi prime uyelik de cikinca oradan aldi yurudu tabii. sonra da 2016'da iki defa cikarip sattigi hisseleriyle zengin cocuk oyunlarini oynamaya baslamistir herhalde, cunku sonrasinda aliskanlik yapip hisseleri satip satip kendi sirketlerine ve tanidik vakiflara yatiriyor, o vergi kacirma hikayesinin temelinde de bir omur bu sekilde davranmis olmasi yatiyor.

    - zengin oldugu cok cabuk belli olunca ve aws icin pentagon, cia demeksizin herkesten yeni sozlesmeler alinca 2018'de falan simsekleri iyiden iyiye uzerine cekti, tabii bizimki bos durur mu? "asgari ucret bir gecim hakkidir" diyerek butun buyuk sirketleri terste birakan abimiz, "story stock" olmanin da faydasiyla dunyanin en zengini olmayi, hem trump hukumetine davet edilse de girmemeyi, hem de en yagli kontratlari toplamayi basardi. peki basardi da noldu? herhalde karisi o hikayenin basindaki wall streete isyan eden kocasinin karaktersizlestiginden emin olmaya baslamis olacak ki, ayriliveriyorlar, "sevgilisi" addedilen kadininsa ucus ve film firketi var, tam da amazon prime studios kurulmus ve blue origins ile pr yapilmaya baslanmisken.. ulen sen yok musun sen keltos. al, en son numarasi da kocaman bir roketle* bosanma sonrasinda dunyanin tepesine cikmak.

  • güzel çiçeklerin, hava kararıncaya dek sokakta oynamış çocukların, annelerimizin pişirdiği akşam yemeklerinin, sevimli sokak hayvanlarının ve yazın tatlı sıcağında kalabalıklaşan sokağın kokusunu ihtiva eder yaz akşamı kokusu..

    toprağın sıcağının kokusu dahi dolar burunlarımıza. koyu yeşil yaprakların, minik minik açmış bahar dallarının salınan naif kokusu da yazın habercisidir illaki. hepimiz bir defa solusak tanırız seni yaz akşamı kokusu..

    ah yaz sen ne güzelsin, keşke hep kalsan bizle.

  • bu entrye yolu düşenlerle paylaşma arzusunda olduğum ilginç bir hakikat de pek çok dilde "mutluluk" sözcüğünün şans, baht, talih ve hatta kader gibi sözcüklerle ya birebir aynı olması, ya da etimolojisinde bu izleri barındırmasıdır.

    hint avrupa dilleri'nde bu pek bir nettir: misal almanca’da glück bugün hem mutluluk, hem de şans anlamındadır. keza italyan, ispanyol ve portekizliler’in mutluluk yerine kullandığı kelimeler (sırasıyla felicita, felicidad, felicidade olacak) hep latince “felix” gibi köklerden uzanırlar bizlere, ki talih, baht anlamları da aynı kökün içindedir. fransızca mutluluk demek olan bonheur’ü ise modern dile rahatlıkla “iyi talih” şeklinde çevirebiliriz. ingilizce’ye gelince, happiness kelimesinin middle english’teki “hap” kelimesinden evrildiğini anlatır bize sözlükler ve perhaps, haphazard, to happen gibi kelimelerde de kendini belli ettiği üzere, “hap” başa gelen şey, şans anlamındadır. son olarak sevgili türkçe’ye dönersek görürüz ki, “mutluluk” kelimesi sonradan üretilmiş köksüz, acayip bir kelime olduğu için, şansla, talihle, kader kısmetle bir alakası yoktur, fakat en azından (farsça asıllı) bahtiyar kelimesi açık açık baht’tan türememiş midir?

    bu saydığım ve bir de aşina olmadığım daha kimbilir kaç dildeki mutluluk-talih bağlantısı mutluluğun insan arzu ve iradesinin çok dışında, ancak fortuna’nın döngülerinde, bahtın rüzgarlarında, kaderin cilvelerinde bir yerlerde denk gelinebilecek bir mefhum olarak algılandığı çağların ürünü olsa gerektir. mutluluğun, ilahi lütuflarla değil de bireysel tasarrufla ulaşılabilecek ve hatta ulaşılması gereken bir hak olduğu fikrinin yaygınlaşacağı aydınlanma çağı’na daha vardır.

    sözlerimi şu bilgi parçasıyla nihayetlendireyim ki, amerika ve avrupa’da yapılan araştırmalar kişinin hayatında başına gelenlerle öznel mutluluk düzeyi arasında öyle beklendiği kadar kuvvetli korelasyonlar bulamıyorlar. talih ve mutluluk öyle görünüyor ki atalarımızın varsaydığı kadar özdeş değiller, en azından asri zamanlarda, en azından batı alemlerinde...

  • dinleyeni, seveni, sayanı gözümde otomatik olarak kalitesizleşen kişi. adına aşk dedikleri ve büyük çoğunlukla salt aşk ile zerre alakası olmayan taklit ve kopya ilişkileri hayatının merkezine koyan zavallılarca girdiği o ağır abla tripleri karizmatik bulunur. "ah ulan biz neler çektik be" temalı leş arabesk kültürün on yıllardır genelde erkeklere hitap etmesi ulaşılmamış kitleler doğurdu, bu durum da aynı kültürün pop soslu lacivertini günümüzde doğurdu. benzerleri hep vardı ancak imaj olarak bu en güncellenmişi ve genele hitap edeni. sürekli bir dert hali, 1.çoğul şahıs ekli kopya sözler. "'rakı candır'cı kadın modeli" de bunu dinleyen kitle işte. erkekler de geri kalır mı tabii modern arabeskten, hemen nasipleniyorlar.

    özet tanım: türkiye'ye yakışan kalitedeki pop yıldızı.