hesabın var mı? giriş yap

  • frodo'nun bir tık önde olduğu versus.
    öncelikle ikisi de kendi iradeleriyle bırakamamıştır yüzüğü. bilbo'nun gandlf'a hırsız demesini ve gandalf'ın esip gürlemesini unutuyorsunuz anlaşılan. ki bilbo yüzükle 60 sene rahat bir yaşam sürerken ve sauron'un iradesi yüzük üstünde yok gibiyken yaptı bu hareketi. gelin bi de frodo yüzükle geçirdiği 18 yılda başına neler gelmiş onları hatırlayalım.

    garibim frodo'yu yüzük tayfları mı bıçaklamadı, devasa örümcekler mi deşmedi böğrünü, orklara mı tutsak olmadı, yolculuk sırasında arkadaşlarının ölümlerini mi görmedi? **

    ha derseniz ki lan sam'e hırsız demedi mi bu piç diye. haklısınız, sam orta dünya'nın en taşşşaklı hobbitidir.** lakin yukarıda saydığım şeyler başından geçen, mordor'un yaban topraklarında aç, susuz üstüne mordor'un zehirli karanlığı, mordor'a yaklaştıkça sauron'un nefesini ensesinde hissetmesi ve yüzüğün sauron'a yaklaştıkça etkisinin daha da büyümesi ve gollum'un beyin yıkamaları ile kafayı yemiş frodo'nun bunları yapması çok şaşırtıcı değil. adam dünyanın tüm yükünü üstünde yüklenmiş beyler, haksızlık etmeyin. ki frodo gandalf'a da, galadriel'e de kendi isteğiyle sundu yüzüğü bunu da unutmayalım.

    bilbo'nun da hakkı yenmemeli tabi; zeki ve cesurdur. bir çok kahramanlığı mevcut. bu yönleriyle bakıldı mı frodo'dan üstündür. lakin karşılaşmak zorunda olduğu olaylar frodo'nunkine nazaran çocuk masalı gibidir. gibidirden öte hobbit bir çocuk masalıyken yüzüklerin efendisi serisi destansı bir kahramanlık eseridir.
    birinin yazarı bilbo baggins'tir, diğerini frodo baggins yazmış ve son sayfalarını bitirmesi için samwise gamgee'ye teslim etmiştir.

  • geçen evin ordaki bir işportacıda nike marka ayakkabı satıldığını görüp, meraktan ne kadar diye sordum: 35 tl dedi eleman. vietnam'da imal edilen imitasyon ürünlermiş... lan o kadar güzel duruyor ki, insanın aklını çeliyor ayakkabılar. birkaç tane denedim, baya da rahat. ayağımdaki skechers'larla kapışıyor nerdeyse.
    alsam mı almasam mı diye düşünürken, direkt bu başlık geldi aklıma amk. 5 bin tl kazanmıyorum ama fena değil maaşım. dedim ahmet boşver arkandan bik bik öteler, mühendis adam çakma nike giyiyor derler. arkamı döndüm tam gidiyorum, demesin mi eleman "gel abi sana 30 lira olur" dayanamadım aldım bir tane. ertesi gün de işe giderken giydim, tam 2 haftadır kullanıyorum herkes ayakkaplarımın ne kadar şık olduğunu söylüyor, soranlara da 220 liraya aldım diyorum.

    henüz anlayan-şüphelenen çıkmadı, işportacıyı görürsem bir tane daha alıcam.

  • 10 üzerinden 10 verdiğim süper oyundur.

    genellikle oyunları "gameplay" dediğimiz oynanışına göre değerlendiriyorum. grafikler, sesler, müzik ve hikaye gibi diğer öğeler ise benim için ikinci öncelikte.

    oynanış olarak, son zamanlarda oynadığım oyunlar arasında açık ara en iyisiydi. robotlarla savaşıp, farklı metotlarla öldürmek, veya etkisiz hale getirmek inanılmaz bir tatmin hissi yaratıyor. otlar arasında saklanma mekaniği çok gerçekçi gözükmeyebilir, ancak gizlilik mekaniği ve oyuna müthiş bir katkısı olmuş. robotları vurduğumuzda kırılıp dökülen parçaları, yere yuvarlanıp bağırmaları, gözlerinin kırmızı parlayıp üzerimize koşturmaları atmosferi süper yapmış ve oynayana büyük bir keyif veriyor.

    bu oynanış tarafını, örneğin witcher 3 ile karşılaştıracak olursam, rahatlıkla horizon zero dawn çok önde diyebilirim. witcher 3'de savaşlarda 2 farklı büyü atıp, tekrar dolmalarını beklerken etrafta koşup zıplayarak geçirmek zorunda kalıyordum genelde. yakın dövüşte de bir takım standart kombinasyonlar mevcut. bunları otomatik olarak yaptığımız için, kısa bir süre sonra çok sıradan geliyor. bomba, iksir gibi eşyalar ikişer veya en çok üçer adetle sınırlı olduğu için arada bir basılabiliyor, ama pek bir çeşit veya keyif vermiyor.

    horizon zero dawn'da ise, her robotu farklı yollarla öldürebildiğimiz gibi, robotlardan düşen parçalarla da oklarımızı, bombalarımızı ve tuzaklarımızı yenileyebiliyoruz. farklı tuzak, bomba ve ok seçeneklerimiz mevcut. istersek yakın dövüşle de girişebiliyoruz, veya bunların kombinasyonlarını istediğimiz gibi uygulayabiliyoruz. en güzel tarafı da, devasa robotları öldürdüğümüzde parçalanıp yıkılmalarının verdiği keyif.

    ikincil özelliklere geçecek olursak, grafikler konusunda ps4 pro ve 4k bir televizyonla mükemmel grafiklere sahip bir oyun. düz ps4 ve standart hd televizyonda da benzeri yüksek bir grafik kalitesi var. kulağımızdaki cihazı açtığımızda, veya yayımızı gerdiğimizde controller'dan gelen sesler çok hoşuma gitti.

    hikayesi ise gerçekten müthiş. her ne kadar standart bir konuyu işlemiş olsa da, işleyiş ve uygulama şekliyle oldukça kaliteli ve keyifli olmuş. cliffhanger'ıyla da gelecek oyunlara göz kırpması beni çok mutlu etti.

    çok nadiren oyunları platinum trophy'e kadar kovalıyorum. genelde bir yere gelip sıkılarak bırakıyorum, çok nadiren de bitirip bırakıyorum. bu oyun ikincisi oldu. ilki demon's souls'du, yıllar önce ilk ps3 aldığımda aşırı beğenip yapmıştım. sonraki dark souls oyunları da çok güzeldi, ama hiçbiri platinum yapacak kadar demon's souls tadı vermemişti.

  • 2015 haziran ayının ortalarından itibaren otomobil severlerin yüzleştiği acı gerçek.

    http://i.imgur.com/ygovpqo.png

    95.100 liraya dayanan fiyatı ile premium olmayan bir markanın c segmenti aracı neredeyse 100 bin lira bandına oturmuş durumda. 2 bin lira maaş alan bir insanın tam 48 ayına tekabül ediyor. 48 ay fotosentez yapan bir insan, bu 4 yıllık süre sonucunda 1200 kg dolaylarında bir metal yığını elde ediyor. daha iyi ihtimalle düşünürseniz 4 bin lira maaş alan bir insan 24 ayda fotosentez ile bu aracı satın alabiliyor. fotosentez yerine yemek falan yemeyi tercih ederse bu süre 3000 yıla kadar çıkabilir.

    insan gerçekten hayret ediyor.

  • karboksiterapi hakkında detaylı bilgiler şöyledir*

    karboksiterapi nedir?
    co2 gazının tedavi amaçlı deri altına enjekte edilmesine dayanan etki mekanizması basit, yeni ve etkisi ispatlanmış bir yöntemidir. co2 gazı, 1930 (fransa’da termallerde) yılından beri medikal alanda kullanılmaktadır. co2, uygulandığı dokuda metabolizma ve kanlanmada artış oluşturarak selülit görünümünde belirgin bir değişikliğe neden olmaktadır. tedaviler hızlı rahat ve etkilidir.

    uygulama yöntemi nasıldır?
    co2’i düzenli bir hızda ve miktarda deri altına veren cihaz aracılığıyla, co2 gerekli vücut alanına çok düşük dozlarda (50 - 200 cc) enjekte edilir.
    seans sırasında mutlaka steril materyal kullanılır. uygulama sırasında ilk karşılaşılan etki, uygulama yapılan yerin pembe renge dönüşmesidir. bu durum co2’in damar çapını genişletici etkisine ve dolayısıyla kanlamanın artışına bağlıdır.

    selülitte etki mekanizması nasıldır?
    cildin altına verilen co2 gazının verildiği yerde oluşturduğu etkiler:
    -damarları genişleterek mikrodolaşımı artırır.
    -kılcal damarlarda kan akımını artırır ve hızlandırır
    -yağ dokusunda yağ eritici (lipolitik) etki yapar.
    -yüzeye yakın dokuların oksijen kullanma potansiyelini ortama oksijen çekerek artırır.
    hedef alanda portakal kabuğu görüntüsüne yol açan fibrotik ve bağ dokusu bantları çözülerek doku rahatlar. eriyen yağ dokusu ile birlikte selülit azalır ve görünüm normale dönerek cilt pürüzsüzleşir.

    kimlere uygulanır?
    tüm sağlıklı erkek ve kadınlara uygulanabilir. hamile kadınlar, emzirenler, insüline bağımlı ileri düzey diabetli olanlar, ileri kalp hastalığı, stroke(inme) ve iskemik atak hikayesi, yeni kanser hikayesi, kanama hastalığı hikayesi (hemofili) olan kişilere uygulanmaz.

    nerelere uygulanır?
    karboksiterapi; selülit, bölgesel incelme, vücut şekillendirme, kilo kaybı ve liposuction sonrası toparlanmalarda, cilt çatlağı, skar doku tedavilerinde kullanılır.

    zararı var mıdır?
    co2 vücudumuzun yabancı olmadığı bir gazdır. istirahat halinde 200 ml co2 oluşurken, egzersiz sırasında bu miktar 10 katına kadar çıkabilir. allerjik reaksiyonları beklenmemektedir. karıniçi ameliyatlarda 4-5 litre co2 gazı verilebilmektedir. herhangi bir yan etki bildirilmemiştir.

    seans sıklığı ve süreleri nasıldır?
    zayıflama, cilt gevşekliği, selülit, bölgesel incelme seansları kişilere özel değişimler olmakla beraber genelde haftada 2 kere olmak üzere 24-30 seans halinde uygulanmaktadır.

    sonuçlar ne zaman görülebilir?
    tedaviye başladıktan 6-8 seans sonra sonuç elde edilmeye başlanır, mezoterapi, diyet ve pressoterapiyle(lenf drenajı) birlikte uygulandığında sonuçlar daha tatmin edicidir. kişiye göre değişiklikler göstermekle birlikte 1-3 beden incelme sağlanmaktadır.

    sonuçların etkinliği ne kadardır?
    karboksiterapi yağ hücrelerinden yağı hücrede hasar oluşturmadan uzaklaştırır, cildin kanlanmasını arttırarak cildin yeniden doğal bir görünüm kazanmasına neden olur. eğer tekrar kilo alınırsa, yağ tedavi edilen yerlere tekrar yerleşir. fakat bu yerleşme kişinin metabolizmasına bağlı olarak hemen olmaz. hatta tedavi edilen yerlerden olmaz. mezoterapi ile birlikte olan uygulamalarda etkili olma şansı çok daha fazladır. egzersiz ve diyet etki ve başarı oranını artırır.

    yan etkileri nelerdir?
    -iğneye bağlı etkiler: ağrı, korku, steriliteye dikkat edilmezse enfeksiyon
    -tekniğe bağlı etkiler: co2 gazına bağlı krepitasyon, hafif şişkinlik, ve hassasiyet
    tüm belirtiler tedaviden 1-2 saat sonra kaybolur.

    tedavi öncesi ve sonrası neler yapmalı?
    tedavi öncesi morarma riskini daha aza indirmek için kanı sulandıracak aspirin gibi ilaçlar kesilmelidir. karboksiterapi seansından yaklaşık 6-8 saat sonra sıcak banyo yapılabilir. seanslara gidilirken kot, stretch pantolon gibi vücudu saran pantolonlardan sakınmak gereklidir. zorlayıcı egzersizlerden 24 saat kaçınmalıdır.

  • 6 sigma prensibi ile gerçekleştirilen mimaridir:

    1 - altı tane kova temin edilir.
    2 - bunlar kırmızıya boyanır.
    3 - her birinin üzerine sırasıyla y,a,n,g,ı,n harfleri yazılır.
    4 - kumla doldurulur.
    5 - simetrik dizilir.
    6 - etrafına bina örülür.

  • kendisini ilk defa yalan dünya'daki orçun rolüyle izlerken gevşek, itici ve ağzına ıslak odunla vurulası bir karakteri çok iyi canlandırdığını düşünüp yetenekli bir oyuncu sanmıştım. meğer herif rol yapmıyormuş, zaten kendi kişiliği gereği dayak manyağı yapana kadar dövülesi insan tipi varmış..