hesabın var mı? giriş yap

  • bu bulutlar engebelerden kaynaklanan rüzgar dalgalanmalarının bir sonucu olarak oluşur ve engebenin kuytu tarafında aşağı doğru hareketli türbülansın olduğunu gösterir. orografik bir olayın sonucudur. mercek terimi daha çok cirrocumulus, altocumulus ve stratocumulus tipi bulutlarla beraber kullanılır. fön rüzgarlarının görüldüğü her türlü coğrafi alanda bu tür bulutları görmek olasıdır.

    t. mercek bulut

  • bizi çekemeyenler yine paranın çekiciliği demiş sevgilim. ben 41 yaşındayım, sevgilim 22 yaşında. aramızda şu ana kadar maddiyatın bahsi dahi geçmedi. sadece okuluna gidip gelirken otobüste zorlandığı için arabamı ona verdim, ben işe servisle gidip geliyorum. bölümü zor olduğu için okurken çalışamıyor. bu sebeple ev kirasını ben ödüyorum. kyk kredisi almasını istemediğim için o ihtiyacını da ben karşılıyorum. güzel gözükmesini istediğim için makyaj malzemelerini de ben alıyorum hep. o da beni çok seviyor. yalnız mezun olmasına yakın biraz soğuk davranmaya başladı ama sanırım okulu biteceği için stresli..

  • üst edit: "yalancıyı sikmiyorlar ki" dedirten anlamsız ve ahlaksız bir iddia. zira kaybolsa ne olacak?

    haber
    görsel

    benim dışımda kimse yazmasın. ahlaksızlar pirim görmesin.

    ekleme: bizim insanımızın sorunu bu arkadaş işte. bir tane kansız burada trollük yapıyor, muhalifmiş gibi görünün alçaklar başlığa girdide bulunuyor, muhalifler de gelip sövüyor. sorarım, böylesi bir günde böyle bir başlığı açacak kadar aşağılık, vicdan yoksunu, alçak ve düşük zekalı birinin sözlerine argümanlarla cevap vermek kime ne fayda sağlar? bu gibi kansızların amacı zaten cevap almak değil, kansızlık yapmak. illa zor yoldan mı öğreneceksiniz yani?

    ikinci girdide yazmışım işte, neyini uzatıp ite köpeğe prim verme derdindesiniz ki? iki fav kasmak için iki beğeni almak için bir tarafınızı yırtmanıza değer mi?

    ekleme2: başlık gündeme girmiş... allah sizi ıslah etsin.*

  • buraları okuyor musun bilmiyorum özkan abi. ama geçecek. 24. yaşındayım 2. kez yenmek üzereyim lenfomayı geçecek hepsi. ben sizin konserlere geleceğim siz bizi coşturacaksiniz. biz ise birbirimizi tanımayıp aslında çok iyi tanıyan bi avuç insan olarak çok çok daha fazla tadını çıkaracağız o anların sen sadece inan

  • "ben nerede bir çift göz gördümse
    tuttum onu güzelce sana tamamladım
    sen binlerce yaşıyasın diye yaptım bunu
    bir bunun için yaptım."

  • adı uğur olan arkadaşımın arkadaşı biriyle tanıştık. uğur eski kuyumcu ve müteahhit ama alkolden pavyondan 2 apartman ve kuyumcu dükkanını yemiş. şimdi sürünüyor. kafa adamdı allah var.
    birgün uğur beni aradı. ala kafam bozuk geleyim mi sende kalsam olur mu dedi. olur gel abi dedim.
    elinde 2 tane battal boy pazar torbasıyla geldi. yemek falan getirdi zannettim sevindim. meğer içeriz diye 10ar tane bira getirmiş. ben zaten bira sevmem. neyse 1 saat falan oturduk ben 1 tane içtim. o 4 tane devirdi. telefon geldi. 1 saate gelirim dedi gitti.
    1 saat sonra yine battal boy bi torbayla geldi. bu sefer de 10 tane bira almış. dolabı açtı. "e amk sen ne içtin duruyor malzeme ben bitirdin zannettim de aldım!" dedi. dolapta 25 tane bira var. o ara dershaneden arkadaşlar aradı. biz geliyoruz diye. uğur dershaneden arkadaşın arkadaşı. gelin dedim uğur da var.
    meğer uğur o bir saatte bunların yanına gitmiş. gelin alanın keyfi yok adam bi bira içemedi demiş.
    neyse bizim ekip geldi.2 tane 100lük rakı, 20 tane bira. 5 6 çeşit meze de yanlarında.
    caner dedi gurban olduğum tadın yokmuş ondan geldik. (caner neşet ertaş hastası. aynı memleketten olduğu için konuşmasını taklit ederdi)
    sonra derdimin olmadığını anlatmaya çalıştım. ama yok adamlar anlamıyor.
    1 saat oturduk öyle. neyse kapı çaldı. caner açtı kapıyı.
    saz ekibi getirmiş. bir de çiğ köfteci.
    biri çiğ köfte yapar. 2 kişi aşık atışması yapıyor. ben dumur haldeyim. kafam da gitti biraz. sonra bana sen de söyle hadi dedi. adam gitti bilmediğim bir türküye girdi sazla. baktım baktım. izmir'in kavaklarını söylemeye başladım. nedense söylerken efkar sardı beni. 5 aydır eve gitmiyordum. bitirdim ben. sazcı birisi dedi. hoca memleletini özlediysen biz gönderelim seni. öğrencisin sonuçta. sbi yok falan diyorum ama sallayan yok. bizim caner, muhasebeci abi ve adını unuttuğum sazcı kayboldu bi ara ortadan. bu arada ertesi gün dersane tatil, okulda da dersim yok.
    geri geldi canerler. hadi kalkın gidiyoruz. dediler. ben noldu demeye kalmadan bindik arabaya 4 kişi. (totalde 9 kişiydik 5 kişi gelmedi)
    dedim nereye gidiyoruz. ses yok. en son polatlıya geldik. caner dedi. gardaşım izmir'e gidiyoruz. anayla babanın elini öpüp geri gelcez" abi şaka mı yapıyorsunuz diyorum. yok adamlar ciddi. bu arada saat gece 3 falan. abi ne gerek var deli misiniz diyorum. sallayan yok.
    neyse yolda arabayı dönüşümlü kullandılar.saat 9 gibi izmir'e geldik. eve çıktık. caner, x abi ve kantinci. (isim spesifik olay isim vermeyeyim) kapıyı çaldık babam açtı. adam salak oldu. tansiyon hastası zaten. annemi çağırdı. çığlıklar kıyamet gibi. annem hemen kahvaltı hazırlamaya başladı. hepsini çok severdi annemler. caner "gurban olduğum anam yorma kendini. ala sizi özlemiş ondan geldik. zaten yol uzun. bir iki saat oturup gideriz." dedi.
    neyse oturduk kahvaltı yaptık. annem babam ağlıyor. caner de hisli adam onun da gözleri doldu. ben de ağlamaklıyım. hala rüyada mıyım diyorum.
    neyse öğlen 1 gibi çıktık yola. evden 2 koli erzak koydular. gidiyoruz.
    muhasebeci dedi ki. ya hazır buraya kadar geldik bi de istanbul'a mı gitsek? ben yok artık dedim istanbul ne alaka? ama tek anormal benmişim ortamda.
    gittik amk. ordan istanbul'a gittik. çiğ köfte alıp ankaraya döndük. sabah saat 7de vardık. 8de derse gireceğiz. patronu aradı muhasebeci. beyler üçümüz de izinliyiz. dedi. kantinci boynu bükük halde dersaneye gitti.
    meğer olayı caner, muhasebeci ve patron organize etmiş. beni mutlu etmek istemişler.