ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
her 10-15 kişi öldüğünde istifa isteyen muhalif
-
keşke her ölen 10-15 kişi senle aynı kafayı paylaşsa da, biz de üzülmesek
kum yığını altında kalan işçinin otopsi raporu
-
doktorun sahte raporuna rağmen takipsizlik kararı vermek hangi vicdana sığar? türkiye vahşileşiyor!
4 kasım 2016 siber saldırısı
-
yine dış güçlerdir. yoksa, darbe günü bile kapanmayan interneti neden devlet kapasın ki canım? di mi güntekin?
metroda ayaktayken kitap okuyan lümpen tip
-
hastalıktan ziyade boş boş dikilmeyi sevmeyen adamın durumudur. onun yerine açar kitabımı okurum en azından o metrodaki 65 yıldır duş almayan insanlardan bir nebze olsa uzaklaşırım diye düşünmektedir. daha müsait zamanı yoktur büyük ihtimalle. işten gelir 7-8 gibi ve dinlen, yemek ye, işinle ilgili bakman gereken şeyleri kontrol et derken zaten saat akşam 11 falan olur. o saatten sonra anca 1 saat yatağına uzanıp kitap okur ama yetmez. akşam yatarken yarım bıraktığı dünyaya o boktan metroda devam eder
bence kitap okuyan yerine okumayıp ağzındaki soğanla kavrulmuş kıyma ve koltuk altından leş gibi ter kokan ayıyı tartışmalıyız.
murphy yasaları
-
işlerin ters gitmesi için düz gitmesinden daha çok neden vardır...
240 saat uykusuz kalmak
-
uykusuz kalma dunya rekorunu az farkla kacirdiniz demektir..
http://en.wikipedia.org/…dy_gardner_(record_holder)
uzulmeyin, gotunden sallama rekoru hala sizin..
yaran facebook durum güncellemeleri
-
kadın bir kullanıcıdan;
şu an ağlıyorum desem kimsenin umurunda olmaz. ama ev boş desem hey yavrum hey.
en son alınan iltifat
-
"o çocuk senin neyin oluyor?"
bu sabah kızımla metroya bindik. birkaç durak sonra ben indim, o yoluna devam etti.
kızım daha sonra arayıp gülerek anlattı bana: senin arkandaki kırmızılı genç hanım sen indikten sonra yanıma gelip "o çocuk senin neyin oluyor" diye sordu, babam oluyor dedim, dedi.
kızımın yanağını okşayıp öperek inmiştim. belli ki arkamdaki kırmızılı hanım yabancı bir askıntı adam olacağımı düşünüp koruma içgüdüsüyle kızıma yaklaşmış.
teşekkürler kırmızılı hanım, her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsan... hem kızımı kollamış hem de bu yaşımda beni 'çocuk' yaparak onurlandırmış oldun!
30 yaş bunalımı
-
cocukken ben buyuyunce diye refere edilen yaslardir bu 30lu yaslar... ama o yaslara geldikce, cocuklugunuzda kendinizde olmasini beklediginiz 'buyume'nin gerceklesmedigini gorur, ruhen hala gelinecek bir 30 yas siniri varmis gibi hissedersiniz[en azindan bende oyle oldu]
bu bunalimin esas nedeni , kendinizi 30 yasinda gormek istediginiz yerin hayali ile 30 yasinda bulundugunuz yer karsilastiginda ortaya cikan farktir*.
o hayalin olusmasinda sizin yasadiginiza benzer hayatlarin izledigi yolun buyuk onemi vardir. siz de kendinizi o yollari izlemek zorunda hissedersiniz. ruhen buna hazir olmasaniz da. isin ilginc tarafi bu yaslara yaklastikca sizi icine alan surec ayni zamanda sizi surec icinde karsilasacaginiz seylere***hazirlar. bu nedenle, bir anlamda bunalim demek cok dogru olmaz. bunalim, sizden beklenenle[kendinizin ve baskalarinin beklentileri] yapmak istediginiz taban tabana zit olmasi durumunda ortaya cikar. bu durumda surecin sizi hazirlamasi da soz konusu olamaz.
bu yaslarda hayatin kalan kismini nasil yasamak istedigini sorgulayan kisi, birseyleri kaciriyormus hissiyati ve yanliz kalmak korkusu kisitlari altinda acele verilmis [yada radikal] kararlari uygulamaya kalkarsa,30 yas bunalimini hayatinin geneline yayabilir. serinkanli olmak gerekir**.
iyi insan olmanın hiçbir işe yaramaması
-
hiç dikkat ettiniz mi? kötü insanların arada yapmış olduklar iyilikler unutulmaz ve "hep kötülük de yapabilirdi, bak iyi tarafları da varmış" denilirken salt iyi gelmiş iyi giden insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi" diye bir şey denilmez.
o sadece iyidir, odur onun vasfı.
iyi bir adam olur, efendi olur ama eş bulamaz. beğenilmez. beğenilse bile aldatılır. keza aynısı kadın için de geçerlidir. iyi bir kadındır, eştir ama aldatılır ihanete uğrar. iyi olmak yetmez bir yerde çünkü.
iyi birisi öldüğünde de "çok iyiydi" denilir geçilir ama bu kadardır. iyi olmak dünyanın ayarlarında varsayılan olarak atandığı için insanlar iyi değil de, kötü olduklarında fark edilirler. ve yine iyinin iyiliği zaten olması gerekenken, kötünün iyiliğine şükredilir.
hiçkimse iyi bir insan için "kötü biri olmayı da seçebilirdi ama seçmedi o hep iyi oldu" demez ama kötü bir insan buğday tanesi kadar iyilik yapsa, o iyilik yıllarca konuşulur ve dahası "özünde hep iyi birisi olduğu inancı" ile daha çok bağlanılır.
iyi insanın bir kez yaptığı kötülük, kötü birinin yaptığı bir iyilikle kıyaslanınca, kötü kazanır...
belki buna daha somut örnekler verebiliriz. örneğin bülent ecevit mütevazı kişiliğiyle bilinirdi. malda parada pulda gözü yoktu. bir tane toros arabasıyla gider gelirdi meclise. ne oldu? arasıra bu özelliğiyle hatırlanır olsa da iyi birisi olması pek de fayda getirmedi ona. belki onyıllar sonra tarih kitaplarında iki satır söz edilecektir hakkında.
oysa bir de sert görünümlü otoriter siyasetçilere bakalım. zihindeki yerleri kötüdür ama iyi bir şey yaptıklarında da "aslında özünde iyi" görüşüne iter insanları. öyle ki, insanlar, "bir gün beklemeye değecek kadar çok büyük bir iyilikleri dokunacak" beklentisiyle yaşarlar ömürlerini.
evet, görüldüğü gibi iyi olmak çok da iyi bir şey değil. iyi olun ama beklentiniz olmasın...
tanım: gerçek.
edit: yazar burada kendi iyiliğinden ve takdir görülmesinden bahsetmeyip başlıbaşına "iyi olmak" kavramını ele almıştır.
iyilik pragmatik beklentiler için yapılmaz. iyilik; tüm din kitaplarında, toplumsal normlarda, gelenek-göreneklerde insanlığın edinmesi gereken doğru bir vasfı olarak öğretilir. bu vasfa sahip olunduğunda da bu kadar kötülerin olduğu bir dünyada iyi olmak, iyi kalmak bir meziyettir ve bunu uygulayabilen kişiler aslında takdir görmelilerken böyle bir takdir yoktur. yani kimse yüceltmez iyi olan kişiyi ama sözkonusu kötü kişi olduğunda, o din kitaplarındakilerin, toplumsal normların, inanışların, adetlerin vaadettiklerinin tamamen tersinde ve üstelik büyük bir adaletsizlikle ödüllendirme sözkonusudur. bunu eleştiriyorum.
ve iyi birisi nedir? iyi birisi, kötü olabilme iradesi varken bu iradeyi kötü olmamak için kullanan kişidir.
edit: iyi olmaktan dolayı bir ödül beklemek değil, iyinin iyiliğinin sonuçlarıyla, kötünün iyiliğin sonuçları arasında adil davranılmamasıdır buradaki mesele.
edit: okuduğumuzu anlıyor muyuz?
iyi olmamak lazım, iyilikten hayır gelmiyor demiyorum. aksine iyi olunmalıdır. evren iyiler sayesinde ayaktadır. burada eleştirdiğim durum kötülere kazandırılması. kötü birinin bozuk saatin günde iki kez doğruyu göstermesi gibi yaptığı bir iyilik o kişinin tüm kötülüklerini örtmekle birlikte yüceltir. ben bunu vurguluyorum.
kötü biri yüceltilmediği sürece iyi olmaya hiçbir ödül beklemiyorum.
editler yetmeyince yeni bir entry yazmak farz oldu(bkz: #70243788)