ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
- lütfen içtiğiniz biraları yere dökmeyin. karıncalar onu su sanıp içiyor, sonra evine gidip karısını kızını dövüyor.
arkadaşlık bitiren oyunlar
-
yıllar yıllar önce championship manager 98/99 sanırım.kuzen ile evde oynuyoruz.kuzen roma, ben parma almışım.
sezonun birisin de cl finalinde karşı karşıya geldik.kazandı bu maçı,atmıyım 2-1 mi ne işte.kızdırıyor beni kafasınca,nasıl koydum,işte böyle her sene böyle falan..
tuttum klavyeyi kafasına geçirdim.ruh hastasımıyım neyim uzattım birde olayı terbiyeli ol falan diye.
bitti mi; hayır.
yine bununla cm oynuyoruz.gittim bir takıma kaybettim lig sonuncusu sanırım.bu yine başladı ''yuhh,istifa'' ahahaha,ehuehehe..
oyun save edilmemişti.o bu lafları ederken,çat oyundan çıktım.save li dosyayı da sildim.oyun çöpe gitti.o kadar oynadığımız seneler.suratıma bir bakışı vardı anlatamam.
herif iyi benimle halen konuşuyor.
anne baba diyalogları
-
anne: necati hoşgeldin.. aldın mı burak'ın fotolarını!! (baba liseden mezun olan kardeşin okuluna gitmiş, mezuniyet fotolarını almıştır)
baba: aldım aldım... (suratı biraz limoni, kendisi az buçuk keyifsizdir)
anne: ver bakıyım...
baba: al.. (anne zarfı açarken baba dikkatle tepki olcer)
anne: necati bu burak değil ki!!!
baba: değil mi... ?
anne: sen oğlunu tanımıyo musun necati???
baba: ya aslında bana da bi gariplik var gibi geldi, ama butun resimlere baktım burak'ınki yoktu, en çok bu çocuk benziyodu bende bunu aldım geldim...
anne: bulamadıysan başka çocuğun resmini niye alıyosun??
baba: emin olamadım ne biliyim, fotografcı da iste abi sana cok benziyo kesin senin oğlundur bu dedi... yanılttı beni eşek herif...
bu sırada ben ve kardeşimin gülmekten gozunden yaş gelmiştir, anne sinirinden güler, hatta baba da dayanamaz kendi kendine güler...
baba: ya bakın ama kravata da dikat ettim bak burak seninki de boyle çizgili değilmiydi oğlum ya... ??
anne: necati ilk iş yarın gidiyosun o okula değiştiriyosun o resimleri, bu olaydan da bahsetmiyoruz kimseye...
not: bu olay tek bir kelimesi abartılmadan aktarılmıştır.
dört kelimeyle ilk buluşmanı mahvet
-
eski sevgilime çok benziyorsun
içinde bulunduğumuz çağa isim önerileri
-
(bkz: fıtrat devri)
the kiss
-
öpücük / gustav klimt / 1907-1908
bu eser gustav klimtin altın dönemi olarak geçen, eserlerinde gerçek altın yaprakları kullandığ döneme ait en güçlü ve aynı zamanda en popüler eserdir.
eser son derece sade bir kompozisyonla yapılmış, bir çiçek tarlasında birbirine sarılmış bir çifti anlatmakta. erkek kare gibi sert çizgilerle çizilmişken kadın daha yumuşak dairesel hareketlerle çizilmekte. bu erkeğin maskülen duruşunu kadının ise feminen duruşunu ifade ediyor. kadının üzerindeki çiçekli elbise ve çiçekten taç ise onu "toprak ana' ile ilişkilendiriyor ve doğurganlığı ifade ediyor. fakat bu çizim farkına rağmen çift birbirinden keskin sınırlar ile ayrılmıyor aksine birbirini tamamlıyor ve bütün hale getiriyor. eserin arka planı oldukça sade ve altın renginde. bu da sanatçnın altın dönemininden çıktığını gösteriyor. resmin hissettirdikleri ise sonsuz bir aşk ve çekimle birbirine bağlı iki kişi. kadın bir elini adamın boynuna dolarken diğer eliyle adamı tutuyor. gözlerini kapatmış kendinden geçmiş bir şekilde öpücüğü bekliyor. burada sevgiyi, huzuru ve arzuyu çok net görüyoruz. erkeğin bir eli kadının yüzünde diğeri ise boynunu sıkı sıkı tutmuş şekilde ve yüzü görülmüyor. tamamen öpücüğe ve kadına odaklı. arka planın sade olması diğer yandan odak noktanın aşk ve tutku olduğunu geriye kalan her şeyin önemsiz olduğunu gösteriyor. dünyevi şeylerden arınmış ve adeta kutsal bir boyuta geçmiş gibi duran çifti altın bir hadle çevreliyor. gören herkesin aynı anlamı çıkarmadığı ama mutlaka bir şeyler çağrıştırdığı benim de çok sevdiğim bir tablodur.
öpücük tablosundaki kadının kim olduğuna dair farklı tahminler var. kimileri klimt'in ömürlük partneri emilie flöge olduğunu söyler. tablo 1908'de ilk kez sergilendiğinde (tablo henüz bitmemiş olmasına rağmen) avusturya'daki bir sanat galerisi tarafından satin alındı.
tablo aynı zamanda sinemada da kendine yer ediniyor. zindan adası filminde tablonun geçtiği bir sahne bulunmakta. ikinci resimde onu da görüyoruz.
akım: sembolizm
sözlük yazarlarının rumuzlarının hikayeleri
-
o gün çok asabiydim.
ssg'nin microsoft'ta sözlükten bahsetmesi
-
gates- hangi dilde bu sözlük?
ssg- türkçeden türkçeye
gates- pek güzel. (adamlar kendi dillerini anlamıyor yahu, yanlış seçim mi yaptık?)
zenginlik belirten ufak detaylar
modern çağın yalanları
-
(bkz: bağdat'ı iki gözüm kapalı bulabilirim)
(bok bulabilirsin bul da görelim)
(bkz: ben dünyanın en büyük aşığı olabilirim)
(bkz: ben koynunda yüz sene bin sene durabilirim)
(bkz: 2009-2010 yılı şampiyonu bursaspor)
(bkz: onunda çok selamı var)
(bkz: aşkım metrodayım trafik var)
(bkz: paket bitsin sigarayı bırakıyorum)
(bkz: biz sizi ararız)
(bkz: en büyük beşiktaş)
(bkz: rte dünya lideridir)
+ ingilizce seviyeniz?
- orta işte ya
(bkz: kanka aramışsın görmedim)
-emeğiniz emanetimizdir.
(bkz: ösym)
(bkz: şuan da 70 milyon sizi izliyor)
+ rahmetliyi nasıl bilirdiniz?
- iyi bilirdik.
+ öğlen oldu hadi kalk(08:00)
(bkz: anne yalanları)
(bkz: kullanım koşullarını okudum kabul ediyorum)
(bkz: parasından değil)
(bkz: valla bak)
(bkz: türkiye laik çağdaş demokratik ve medeni bir ülkedir)
(bkz: aşkım tünele giriyorum)
(merveye girdi)
(bkz: sadece uyuyacağız)
(bkz: ben öpüşmeyi bilmem aşkım)
(2. buluşmada ağzına aldı)
(bkz: aşkım bisikletten düştüm öyle oldu)
(bkz: ben kimsenin dedikodusunu yapmam)
liste böyle uzar gider lakin yalanın moderni de ilkeli de olmaz.
zaten dünya başı başına bir yalan.
candan erçetin'in söylediği gibi
"dünyada ölümden başkası yalan..."
uzak mesafe golü denilince akla gelen ilk gol
-
hagi'nin monaco'ya attigi gol de hic suphesiz bunlardan biridir.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: marmara denizi ndeki inanılmaz mantık hatası
1. karadenizle akdeniz in karıştığı yer değil mi amk burası gri deniz olmıcak mı koduumun yerinin adı?
sevgilisi türbanlı diye boğazda mekana alınmamak
-
(bkz: geçen gene mağduruz)