hesabın var mı? giriş yap

  • zengin ve egitimli bir anne babaya sahip, stanford universitesi mezunu ve olimpiyatlara katilmis bir misir asilli jokeyle evlenmesidir efenim. evet.

    ulan duyanda turkiye jokey kulubunden ilk-ortaokul mezunu bi yozgatli veyahut sivasli koylu ile evlendi sanacak amk.

  • erich fromm üstada göre artık yönetilen ve yönlendirilen kişidir.

    “bir ilişkiyi az seven yönetir. çünkü çok seven kaybetme korkusundan her şeye olur der.” erich fromm

  • tuvalet kağıdından öğrenileni

    hayatta ne yumuşak ne de hesaplı olacaksın... olursan sonun bok yoludur.

  • ben nevşin mengü,

    medya izleyici/dinleyici/okuyucunun pasif olduğu bir mecradan aktif olduğu bir mecraya dönüştü. insanlar dinledikleri kadar çok konuşmak, konuşana görüş iletmek, soru sorabilmek istiyor. velhasılıkelam, buradayım, sorularınızı bekliyorum.

    kanıt

    edit: soran, yorumlayan herkese teşekkürler. tschüs :))

    sorularınıza verilmiş yanıtları görmek için şu bağlantıyı kullanabilirsiniz: https://goo.gl/kik59z

  • --- spoiler ---

    putin'de yaptığı hatanın farkında köpek gibi pişman da geri adım atamıyor artık
    --- spoiler ---

    sayın kremlin sarayı yetkilileri, aranızda ekşi sözlük yazarı bir köstebek var. araştırmanızı öneririm.

  • bu meselede anlamadığım kekoluk galatasaray'ın yıldızlarını silme meselesi. katılalım katılmayalım bir 5 yıldız claim'i var dolayısıyla hadi kendine 5 yıldız koydun bunu desteklemek için diyelim , la olm bizimkileri niye siliyorsun, başkan , basın sözcüsü vs. olsam ilk işim kim yaptıysa kim karar verdiyse onu kovmak olurdu.

    sadece şu bile senin psikolojik olarak bu sidik yarışını kaybettiğini gösteriyor.

  • o değil de, bu underground rap'teki "mücadeleye devam" kafasındaki mücadele nedir? mesela killa hakan ne için mücadele vermektedir? çeşitli hakların kazanılması mı? daha iyi yaşam koşulları mı? birileri bunu ezmek istiyor da o mu izin vermiyor? asgari ücretle yaşam mücadelesini mi kastediyor? o da anlaşılmıyor. neyin mücadelesini verdikleri, neye sinirli oldukları anlaşılmayan bir underground çöpü daha. neye delirdiniz belli değil. demet akalın daha anlaşılır. en azından ibrahim kutluay mevzusuna çok bozulmuştu, belliydi kime laf soktuğu. bunların neyi patiledikleri de anlaşılmıyor.

  • burda sayfalarca avukatlara kinini döken aptalların defalarca izlemesi gereken video. başkan bilmiyor mu avukat kimliğini çıkarıp göstermeyi yemeğine sohbetine devam etmeyi. avukatlık böyle bir meslek, içine adalet ateşi düşmeye görsün haksızlık, hukuksuzluk görünce susamıyorsun. ben kendimi savunurum da aynı tavrı başkalarına gösterirlerse ne olacak diyorsun. doğrusunu öğreteyim bu vasıfsız ordusuna diyorsun. bu videodaki adam kendisi için değil bizim için kavga ediyor. bizim hakkımızı savunduğu için gözaltına alınıyor. yarın aynı polis gelip bizim yemeğimizi zehir etmesin diye mücadele ediyor. bizim özgürlüğümüzün kavgasını veriyor.

  • size net bir şey söyleyeyim, babasıyla arası iyi olan bir kız kesinlikle sizin düşündüğünüz gibi önüne gelenle yatma planları falan yapmıyordur, istisnalar olabilir elbette ki ama eğer bi kız babası ile arkadaş gibiyse o kız yüksek ihtimalle ailesinin yüzünü kızartacak bir şey yapmaz. babasıyla arası kötü olandan korkun bence.

    ayrıca isteyen istediğini yapabilir, bu ne sizi ne beni ne de bir başkasını ilgilendirir.

    t: baba gibi babadır.

  • salak salak milliyetçilik kasan iki ülke vatandaşlarının ve siyasetçilerin dışında iki ülke halkının da birbiriyle derdi yok ki. zorla düşmanlık çıkartıyorlar.

    tanım: katıldığım önermedir.

  • yaklaşık 15 gündür hayatımı kabusa çeviren illettir kendileri.

    bugüne kadar evde kaç kedi besledim, sokakta kıstırdığım kaç milyar hayvan tarafından parçalandım bilmiyorum. bundan yaklaşık 1 ay önce yine sokakta yoğurduğum kedilerden biri tarafından yolundum. "bana bir şey olmaz yeaa" diyerek hayatıma devam etmeden önce bunun ne gibi sonuçları olabileceğini sorduğum veteriner kuduz ve tetanos ihtimalleri haricinde bir de lenf bezi iltihabından bahsetti. ilk iki ihtimali her zamanki gibi hiç hesaba katmayıp 3.yü de fazla sallamayarak hayatıma devam ettim, ta ki boyun ile kulak arasında kalan bölgemde koca bir yumru oluşana kadar.

    veteriner bana doktorların yumru gördüklerinde yarattıkları panikten ve basit bir antibiyotik tedavisiyle çözülebilen bu durumu oldukça sancılı bir sürece çevirebildiklerinden bahsettiği için gittiğim sağlık ocağındaki doktor bir şey demeden kendime koyduğum teşhisi paylaştım. o da hiç polemiğe girmeden karıştırdığı bir kitap sonucu bana augmentin yazıp yolladı. günde 2x1000 miligram antibiyotik vücudumda yerini alırken olaylar da giderek kötüye gitti. ilacın 4. gününde ateşim 39 olmuş, yumrularım da boyun ve ense bölgemi hormonlu dev bir patatese çevirmişti.

    antibiyotiğimin 5. gününde küçük tatlı bir quasimodo olarak kendimi acil serviste buldum. galon galon kan verip, enfeksiyondan göğüs hastalıklarına uzanan çeşitli hastane birimlerinde bütün haftaya yayılan maceradan maceralara koştuktan sonra yeni bir antibiyotik ve benim baştaki teşhisimin onaylanması ile eve döndüm.

    içimi dolduran işlevsiz antibiyotik, tükenen bünye, yerlerde tansiyon ve oynak bir şeker garifiği sebebiyle hastalığın 15. gününde hala kendime gelmeye çalışıyorum. o sığır doktor başta doğru antibiyotiği* verebileydi hiç yaşanmayacak olan bu tüketici sürecin sonunda yeni yeni insanlığa dönerken şimdi de hayat kurtarıcı ilacımın midemde yarattığı tahribatla boğuşuyorum.

    bu yaşadıklarımın hayvanlarla değil ama doktorlarla arama ciddi bir mesafe soktuğunu söyleyebilirim. modern tıp dünyası bununla nasıl baş edecek bilemeyeceğim tabi.