hesabın var mı? giriş yap

  • gelmis gecmis en guzel arka kapak yazilarindan birine* sahip roman:
    "boyle olmasini istemezdim ama hep olurdu. dunyanin butun kizilderilileri yenilir, spartakus kaybeder, gun batarken sararir, kuslar doner, sadri alisik denilen hergele, her filminde aglardi. o agladikca ben de aglardim. nedenimi bilmez aglardim. agladikca sadri'ye kil kapar gicik olurdum. ucuncu sahis olarak kalisina, hep gidici kadinlari sevisine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi durusuna, sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kisinin ozgurlugu olarak bakip, ona ihanet etmemek icin kendine ihanet edisine."

  • bundan yaklasik dort sene once kadar uc arkadas organizasyon isine girmistik. bir arkadas vasitasiyla da kendisiyle tanisip oglunun bir yas dogum gununu organize etmek uzere bulustuk. kendisi de bunun karsiliginda bizi sayfasinda yayinliyacakti yalniz, hali tavri o kadar itici ve ukalaydi ki bulusma sonrasi arkadaslarla konusup isteklerini yerine getiremeyecegimizi belirten bir mail attik. oglunun dogum gunune iki ay kadar zaman vardi kimseyi magdur etmemis, verdigimiz sozden donmemistik. o aksam sayfasinda rezil ederek bizi yayinladi. altina da gerizekali ihtiyac sahipleri diyerek seviyesizce hakaretlerde bulundu. o kadar ileri gitti ki biz sayfayi da isi de kapatmak durumunda kaldik. o zaman ben hamileydim ve hormonlar sebebiyle bu basit olayi gozumde cok buyutmustum. avukatlarla gorusup hakkinda suc duyurusu acicak kadar ciddiye almistim hatta. sonra hepsinden vazgectim ve bir aksam ellerimi acip yapilan bu haksizligin bir gun yerini bulmasi icin dua ettim... hak yerini bulmus... aradaki fark biz kimseyi ne kandrdik ne de yalan soyledik. simdi o da hamile ve bana yasattiklarini yasiyor. sasirmadim. tanim: sahte psikolog (sayfasinda paylastigim bu yorumu hemen silecegini tahmin ediyorum. o yuzden burda da kalsin istedim) edit: engellemis bile

  • + onu gördüğünde rüzgar şarkı söylüyor mu? şalın ağır çekimde uçuşuyor mu? ay gözlerinde büyüyor mu?

    – bu dediklerin filmlerde olur gerçekte değil!

    + gerçek hayatta da olur; ama bir insanı sevdiğinde, bir dümbeleği değil.

    (bkz: 3 idiots)

  • adını bile yazmak için 2 defa baktım amk. ilk defa duyuyorum ülkeyi. avustralya ’nın 1750 km doğusunda, gidiş 3 ay falan sürüyor sanırım.

    "vanuatu ile türkiye arasında turist vizesi anlaşması yapıldı. türkler vanuatu'yu artık vize almadan ziyaret edebilecek."

    dışişlerimizi bu başarısından dolayı kutluyorum. şimdiye kadarki tek ve en büyük başarıları bu sanırım.

    haberin altından bir yorum:

    "hayaldi gerçek oldu. bravo başbakana nasıl öderiz hakkını :)) ülke zaten hep tatil yapacak yer sorunu yaşıyordu özellikle asgari ücretliler."

  • hulya avsar kizini kameralardan uzak tutma fikrini israr ve inatla surdurmeli, en azindan goz zevkimiz icin.

    kendini turkiye'nin en guzel kadini saniyorken gidip turkiye'nin en tipsiz erkegiyle evlenirsen ortaya cikacak en iyi cocuk bu olurdu zaten.

    neden tek cocuk oldugu da ortada ayrica kizimizin, hulya avsar daha fazla risk almak istememis.

  • dünyanın en iş işi. mesela adam "biraz okuyayım da karı kıza hava atarım" diye başlıyor, felsefe sosyoloji psikoloji siyaset felsefesi allah ne verdiyse okuyor sonra büyük filozof oluyor, dünyayı yerinden oynatacak kuramlar ileri sürüyor falan. çok garip iş. ya kız? kız porşeli berkecan'ın yanında.

  • tek pusula olduğundan ve işlemlerin kısa süreceğini düşünen vatandaşın gün içinde kullanmak istemesinden dolayı erken saatlerdeki kullanım düşebilir. bunu söylemek için çok erken, 14 mayıs seçiminde de sandıklardan yoğun bir katılım olduğu ve rekor gelebilir söylentileri gelmişti ama sonucunda gördük ki öyle bir şey olmamıştı. bu saatler için çok erken yorumlar yapılmamalı.

    edit: sabahtan beri çok eleştiri ve mesaj aldım bu entry yüzünden ne oldu arkadaşlar verilere göre katılım çok düşük mü kaldı? özellikle sandık hacmi daha boştu ya diyen arkadaşlar beni çok güldürdünüz geçen seçimde sandığa kitap gibi zarf attınız bu sefer ise bir sayfa zarf attınız. bunu da idrak etmedikten sonra da size gülmek dışında bir şey yapamadım.

  • başlık, akıllara aşağıda yer alan, benim de bir zamanlar bir yerde okuduğum hikayeyi getirmiştir.

    çapa tıp fakültesi'nde okuyan arkadaşlar anatomi hocasi sami zan'ın ününü
    bilirler.

    sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik anfiyi dişarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok değerli bir hocadır... anatomi derslerinin birinde, erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildigimiz şekerin seviyesini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayi patlattı:
    "anladığım kadarı ile, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz.."
    "evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranlarin tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi:
    "o zaman tadı neden şekerli değil, tuzlu?.."
    anfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra bütün anfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını toplayıp kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle derse devam etti...

    "şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri hisseden tat alma hücreleri insanın dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur..."

  • yurt dışında yaşamadığına göre ikea diye okumasında bir sakınca bulunmayan insandır.
    yurt dışında yaşasa yine ikea diye okuyabilir, nedir yani, insanın kültür seviyesi salt bununla mı ölçülüyor?
    yabancı turistler türkiye'ye gezmeye gelince trt spikeri gibi mi konuşuyor amk?

    ikea, ikea, ikea. okudum işte.
    pardon cehaletten burnum kanıyor şu an 1 sn :(