ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
boğaziçililerin duruşma salonu önündeki pozu
-
dünyada bu çocuklara bizim ülkeden başka hiç bir yerde terörist denmez. düşünsenize amerika'da harvard öğrencilerine şu muameleyi yapacaklar...
metroda yaşanan dumur olayları
-
gün itibariyle şahit olduğum tatlı bir evlilik teklifi.
yanımdaki elemanın bir anda üzerindeki kazağı çıkararak, üstünde "x benimle evlenir misin?" yazılı tişörtü sevgilisine göstermesi, akabinde amerikan filmi havası yakalayan metro yolcularından alkışların kopması, klasik olduğu üzere elemanın diz çöküp yüzüğü kızın parmağına takması ve en güzeli de yolculardan bembeyaz saçlı yaşlı bir teyzenin "annenin-babanın haberi var mı kızım?" diye sorması.
29 ekim kutlamalarında sinir krizi geçiren kadın
-
afganistan'da kara daşşaklı bir talibanın dördüncü karısı olmanın daha çekici olduğunu düşünen bir tipin zırlamasıdır.
pfizer aşısı yaptıranların şu an düşündükleri
-
cankan'in ve grup hepsi'nin neden dagildigini.
kardeşin ateist olması
-
sorun tam da burada. bir tarafın düşüncelerinin beyin yıkama olarak nitelendirilirken diğerinin görüşlerinin ifade özgürlüğü olarak görülmesi. kendinden olmayanı düşmanlaştırma.
kuleli askeri lisesi
-
iki dünya savaşı, bir kurtuluş savaşı görmüş ve kapanmamış; bir pire uğruna yakılan şanlı yuva. hem de bizzat bu pirenin başımıza musallat olmasına zamanında katkı sağlamış kişiler tarafından...
boğaziçi caz korosu'nun ntv'ye attığı gol
-
güzel bir sabaha başlangıç olmuştur...
böylesi müstehcen bir türkü zaten yeterince yüz kızartmıştır eminim, ama sonunda o kırmızılık mora nasıl döndü görmek isterdim...
edit: bu kadar kırmızı elbiseli kadın olması da zaten ayrı bir gol...
uğur dündar yumruğu
-
uğur bey mikrofonu bırakmadığı için teknik olarak röportaja devam etmiş sayılıyor. işte gazetecilik.
ekşi itiraf
-
"<3" şeklinin ne olduğunu çok uzun bir süre anlayamadım ben, "taşak mı acaba" diye düşündüğüm bile oldu.
lukas podolski
20 aralık 2014 askerin polise silah çekmesi
-
asker, görev yerinde olay çıkmasının verdiği gerginlikle sinirlerine hakim olamamış, polis amirine bağırmış. elinde tüfek var ama buna pek silah çekti denemez, zira nöbet sırasında o tüfeği iki eliyle tutmak zorundadır (çapraz tutuştan hazır tutuşa geçmiş sadece).
bu arada, askerle polis arasındaki farkı bilmeyenleri ortaya çıkarmıştır. yok aynı bokun lacivertiymiş de yok bilmem ne. adamlar nizamiyede nöbet tutan ere darbeci demeye getirmişler resmen. ulan askerlik ne zamandan beri gönüllü veya maaşlı (erler için söylüyorum ve 20 lirayı paradan saymıyorum) yapılan bir iş oldu? kendi zorunlu görevini (belki 5 ay belki 12ay) kazasız belasız bitirmek isteyen askerle, cemaatin veya akp'nin köpeği polisle bir tutmayın amk saçmalamayın.
edit: bu entry'de ne polis, ne de asker seviciliği yapılmıştır. ben olayı nöbetçi askerin açısından değerlendirdim. biraz kafası çalışan insan zaten bunu görebilir.
birçoğumuz askerliğimizi nefret ede ede yaptık. bu bağıran asker de bu tiplerden biri. bütün askerlere kenan evren muamelesi yapmayın amk.