ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ali ağaoğlu'nun ampute oyunculara ev vermesi
youtube premium'a ciddi ciddi para ödemek
-
yıllardır 50 farklı platformda üyelik almışımdır. youtube premium kadar hakkını veren olmadı henüz.
24 nisan 2020 thy kurtarma uçuşu rezaleti
-
(bkz: 17 nisan 2020 ingiltere turkiye ucak seferi)
bir hafta onceki ucusun ardindan karantimanin 7. gunundeyim.
otruma düzenini ben de sorguladim, ancak mesafeyi ayarlamak icin 1 uçak dolusu yolcu icin en az 2 ek ucak daha sefere katilmaliydi. böyle yapılsaydı da bilet fiyatları çok daha pahali olacakti. hatta geçenlerde gördüğüm bir başlıkta, birileri £222 thy fiyati konusunda mizmizlanyordu ki thy'nin normal tarife fiyatlari bu civarlardadir.
benim ucusum 222 pound, 3.5 saat londra -ankara ucusuydu.(ekleme: bunların yanı sıra uçuş prosedürleri ile ilgili hiç bir fikrim yok, belki öyle kolay değildir bunu ayarlamak)
uçağa binmeden önce heathrow'da saatlerce bekledik, hiç kimse hava alanı yönetimine veryansın da etmiyor neden yeterli oturma alanı yok diye. yer yoktu oturacak, her yanım tulum- gözlük-maske giyinmiş çinli ile doluydu.
ek olarak ankara'ya inişin ardından 3 saatlik otobus yolculuğu ve 14 günlük karantina süresinde tirnak makasindan camasir suyuna, yeni nevresimlerden su isticisina kadar tum ihtiyaclar a dan z ye hazir beklemekteydi. 4 kisilik odada tek basima kaliyorum, internetim ve cayir cayir yanan kaloriferler cabasi.
ayrıca gunde 3 ogun taze yemek, su, cay, kahve gibi seyler ile birlikte ( et yemedigim halde etli yemeklerden dolayi sizlanmiyorum, sizlanamiyorum ) karantina sonunda herkesin gitmek istedikleri şehirlere nakil işlemlerini yükleniyorlar.
durumumun ozetini ıngiltere'deki arkadaslarima bahsedince her birinin agzi acik kaldi, bedava oldugunu duyunca gozleri portledi. acik soyliyeyim nadir olarak ulkemle ovundugum durumlardan birini yakaladim ve en kucuk detayina kadar anlattim etrafima.
not dusmeliyim ki gece gündüz tam korumayla bize yemek, temizlik hizmeti veren tüm emekçilere de minnettarım. onlar da kendilerini riske atmakta ve ellerinden gelen çabayı göstermektedirler, belki istemeye istemeye geliyorlardır işe, eminim lanet de ediyor sorguluyorlardir da. buna rağmen güler yüzlerini esirgemiyorlar bizlerden. uçuş sonrası stresli oluyor herkes, virüsun bulaşmış olma olasılığı, yorgunluk, uykusuzluk ve açlık biraz geriyor ve biraz buyurgan oluyor çalışanlara karşı, biraz daha dikkat etmek gerekir.
obama beni aradı telefonda ağlıyordu
-
cumhurbaşkanı'na geçen hafta, tüm çabalara rağmen randevu vermeyen obama' nın bütçesi reddedildiği için burhan kuzu' yu araması.
bu ülkede zaytung'a gerek yok bence.
ateşli hastalıkta yaşanan orantısız hacim hissi
-
vay arkadaş adını nasıl koydun bunun. alkışlıyorum. ben hayatta tarif edemezdim. uzun zamandır yaşamadım bu hissi ama ne zaman yaşasam hem hoşuma gider hem de korkarım. sanki ruhum bedenime sığmıyor gibi olur. kendimi bi bok sanarım.
çarşaflı kadının operadan kovulması
-
çarşafın kadını aşağıladığını düşündükleri için çarşaflı kadını aşağılamışlar. vay mk
kimya profesörünün uyuşturucu yaparken yakalanması
-
(bkz: better call tayyip)
namaza duran yolcuyu beklemeyen otobüs şoförü
-
haklıdır. namaz kılacağım diye otobüsteki yolcuları bekletmek, selçuk'tan geçerken, benim meryem ana kilisesini ziyaret etmemi bekletmem kadar saçma bir olay.
bak biri namaz, kazası var, kılarsın. ben hacı oluyorum oraya gittiğimde. bekleyecek misin?
alman fayans ustasının iş disiplini
-
(bkz: hans gotufayans)
batıdaki saraylara kıyasen bu bir konak sayılır
türk televizyonlarındaki unutulamayan anlar
-
seda sayan sundugu sabah programinin birinde, yine $arkilar soyleyerek, gobek atarak insanlari eglendirmeye cali$iyordur.
o sirada programa bir telefon baglantisi gercekle$ir.
nadir geli$en osasuna ataklari, pozisyonu dikkatle izliyoruz:
seda sayan: alooooooooooo.
izleyici: merhaba ben mustafa.
seda sayan: naber lan mustafa? nereden ariyorsun bizi?
ileyici: $i$li'den ariyorum.
seda sayan: ne i$ yapiyorsun lan mustafa?
izleyici: belediye ba$kaniyim.
(bkz: mustafa sarigul)
(bkz: oeehh)
2012 editi: bir efsanenin coku$u... diyalogu bir yerde okuyup buraya eklemi$tim, alakasi yokmu$ lan. beyler :(
dogrusu $urada: http://www.youtube.com/watch?v=b7h7kzaxjje
30 yaşına rağmen doların akıbetini takip eden tip
-
okullar açılsa da şu liseliler biraz azalsa
hömey
-
cogunlukla kadinlar tarafindan icra edilen geleneksel bir vokal teknigi olmasinin otesinde bir ses ve nefes oyunu. soguk kis gecelerinde erkekler avlanmaya gidince kadinlarin cocuklari eglendirmek uzere kullandigi yontemlerden biri. genellikle iki kadinin yuz yuze yaptigi bir atisma seklinde baslayip bir yarismaya donusur. oyunu baslatan kadin ritmik bir motif bulup aralarda es vererek bunu tekrar eder. karsisindaki aralardaki bosluklari doldurarak ritmi surdurmeye ve yeni motifler katmaya calisir. tikanan, duraklayan ya da gulup oyunu terkeden kadin elenir. sarkilarin icinde tek tek sozcukler kullanilabildigi gibi anlami olmayan fakat sadece dogadaki sesleri taklit etmek uzere kullanilan heceler de bulunur. kullanilan sozcuklerin herhangi bir siirsel dizge halinde olmasi gerekmez. rekkukara adi verilen bir yontem de kullanilir. kadinlarin her biri karsisindakinin dudaklarina elleriyle dokunur ve bu sekilde sarki soylerken bir rezonans da yaratmis olurlar. bazen bir kac kadin bir cember halinde dans ederek sarkilarini soylerler. inuit kimligini ve kulturunu yasatan geleneklerden biri olarak kabul edilir.
kaynak: folk-fest sohbetleri